Kelepir, “Yeni Model Sosyalizm!” işe yarar mı?

Kadir Gürcan

Kadir Gürcan

18 Şub 2019 12:05
  • Seçim kampanyalarındaki renklilik ve reklam gücü parti ve adayların oluşturacakları toplumsal cazibe ile de yakından alakalı. Bu yüzden, seçime gidilen günlerdeki anormallikleri sineye çekmek demokratik hoşgörünün gereği. İşi fazla abartıp, seçim sonrasına idari ve ekonomik sistem sinyalleri vermek doğru olmaz. Ekonomik krizden kurtulamayınca, işi tanzim satışlara dökmek, açık pazar ekonomisinden, köhne sosyalizme sığınmaya götürmesin. İki aylık bir deneme periyodundan sonra, “Denedik oldu. Tanzim Satışlara devam!” derler diye de endişe etmiyoruz değil hani!

    Kışın ortasında, Saray'ın ve ona bağlı birimlerin aylık giderleri astronomik rakamları bulunca, çarşı-pazarı pahalılık ateşi vurdu. Ne zaman yazdığımı hatırlamıyorum; “Ayşe teyzenin bundan haberi olmaz!” diyerek, Dolar hareketliliğini gizleyenlerin bu numaraları fazla devam etmeyeceğini söylemiştik. Bir kaç haftadır, Ayşe, Hayrunnisa, Zeyneb teyzeler, ıspanak, patates, soğan ve karnabahar tezgahı önünde düşünmeye başladı; “Yahu, Allah'ın mübarek ıspanağı, 7 Lira olur mu?”. Allah yokluğunu göstermesin ama, ıspanaktan bahsediyoruz. Aynı karamsar ve ümitsiz Ayşe Teyzeler ve Habib Amcalar, Tanzim Satış kamyonları önündeki kuyrukta, başları önde düşünmeye devam ediyorlar.

    Daha önce, Türkiye'nin ekonomik gerilemesini seksen öncesi yıllara benzetiyorduk. O günleri yaşayan nesil olarak, çoluğa-çocuğa anlayabilecekleri örnekleri verebiliriz diye düşünmüştük. Tüp, ilaç, çay (çay, bu satırların yazarı için hepsinden önemliydi.) margarin, tiryakiler için yerli sigara (yabancı sigaralar yasaktı!)...kuyruğa girilerek alınan ya da yaşadığınız şehirde yoksa, en yakın komşu şehirden getirilen günlük ihtiyaçlardı. O günlerde, kimsenin siyasilerle uğraşacak vakti ve enerjisi yoktu. Mahalle bakkalı ve muhtarı ile aranız iyi olduğunda, lüks sayılabilecek mütevazi bir hayat standardına erişmiş oluyordunuz. Benzin ve mazot kuyruğunu hiç zikretmeyelim. Milletin başına musallat olup, koca ülkeyi “70 Cent'e!” muhtaç eden beceriksiz takımı hiç de iyi hatırlanmıyor. 

    Seksen öncesi yılların iyi olduğunu kimse iddia edemez ancak, şu an yaşanan ekonomik çaresizlik, o dönemden daha gerilere gidiyor; 2019'un Türkiye'si, 1950'li yılların Müstebit ve Zorba Halk Partisi günlerine döndü. Siyasi ve ekonomik açıdan, Halk Partisi Hegemonyası'nın gri ve güneşsiz günlerini yaşıyoruz. Millet malını yağmalayan görgüsüz siyasetçiler, millete ölümü gösterip, sıtmaya razı etmişlerdi. Açlıktan ölmektense, kuyruğa girip beklemek daha katlanılır bir şeydi. Devlet malına çöreklenenler o gün de kanun ile korunup adaletten kaçırılıyordu, bugün de Saray ve eşrafının müsrif giderlerini dile getirenler “Cumhurbaşkanı'na hakaretten” hapse atılıyor. Öyle ya, neden kimse, milyon dolarlık makam arabalarını, beş yüz milyon dolarlık Katar Hediyesi (!) uçağı dile getiremiyor ki?

    Coğrafi olarak uzak olduğumuz Venezuela ile, Rusya'nın uydusu olma açısından benzerlikler yaşıyoruz. Seksenli yılların başlarında bütün dünyada, doksanlı yıllarda da eski SSCB, yeni ismi ile Rusya'da iflas eden komünizm ve sosyalist ekonomik modelin yeni tecrübe sahalarından birisi Venezüella olacaktı. Maalesef, Putin-Maduro mamulü Yeni Model Sosyalizm ölü doğdu. Fatura Maduro'ya kesilecek gibi görünüyor.

    Türkiye, gerek siyasi gerekse ekonomik modeller için hep ikinci el sürümlerin denendiği piyasa olmuş. İktidarın, Rusya'nın Venezuela'da iflas eden Yeni Sosyalizm tecrübelerine kapı aralamaya olan hevesleri iyiye alamet değil. Eğer kanıt istiyorsanız, Google'da Venezuela halkının günlük ihtiyaçlarını karşılamak için kuyruğa girdikleri ve önünde kavga ettikleri askeri araçlar ne iş görüyorsa, bizdeki Tanzim Satış Araçları'nın benzer işi yaptıklarını görebilirsiniz. Bizimkiler biraz daha modern, fark sadece bu. Ama çok değil, bir kaç ay sonra, benzin fiyatları uçunca, olağanüstü hal ilan edilip, devletin resmi araçları bu iş için kullanılabilir.

    Mısır'lı zengin iş adamı Necip Sewiris, “Maduro, kendi insanlarını açlıktan öldürüyor. Bütün ülkeyi açlık ve yoksullukla karşı karşıya getirdi ve ülkeyi batırıyor! İktidardan defolup gitmeli!” açıklamasından sonra, “Maduro gitsin, Venezuela'ya milyon dolarlık yatırımlar yapacağım!” sözünü de vermiş. Eğer seçimler olursa, Venezuela Halkı, şu an Tanzim Satış Araçları önünde yaşadıklarını sandık başında da hatırlayabilecek şansları olacak. Bugünlerde, Türkiye'den kaçan bir çok zenginin, ülkeye musallat olanlar defolup gittikten sonra, bu ülke için en az Mısırlı Zengin iş adamı kadar cömert olabileceklerinden şüphe etmeyin.

    Serbest Piyasa Ekonomisi, yükte hafif baha ve eder'de ağır değerler üzerinden işliyor. Yani, “Sen bana çalışacağım iş sahası aç,  ücretimi ve sosyal haklarımı ver. Neyi, ne zaman, ne kadar ve hangi periyotlarda alacağıma karışma!” esprisinde düğümlü. Açıkçası, “Tanzim Satıştaki, renksiz poşetin, patlıcan, soğan, domates ile birlikte senin de canın cehenneme...” diyebilmek, Serbest Piyasa Ekonomisi'nin insana sunduğu hürriyetlerden. 

    Tanzim Satış Kamyonları ve Mağazaları önünde duran, Ayşe, Emine, Sacide Teyzeler, Habib, İlyas, Ahmet ve Mehmet Amcalar, ahir ömürlerinde yaşadıkları bu tecrübeyi, belki de oy sandıkları önünde bir kez daha hatırlayabilirler, kim bilir.

    Seçim kampanyalarının sunduğu kısa süreli imkanlardan burun kıvıracak zümreden değiliz. Patates, soğan, marul ve patlıcan kuyruğuna girmesek bile, önce bu satırların yazarı, sonra kaşık düşmanı hanım, iki oğlan ve kızı, Sayın Cumhurbaşkanı'nın elinde sallandırdığı iki yüz gramlık hediye çay paketlerinden alabileceğimiz kadarını alıp, depolamayı neden düşünmeyelim? Kolay mı, seksen öncesinde, karaborsadan bulduğumuz yüz gramlık çay ile bir hafta idare ettiğimiz o gri günler ufukta görünmeye başlamışa benziyor. O kadar karamsar değiliz ama, o günlerin düşüncesi bile insanın uykularını kaçırıyor. 

    Kadir Gürcan 
    18 Şub 2019 12:05
    YAZARIN SON YAZILARI