“Hero”nun şifresini çözenler için yeni sloganlar...

Kadir Gürcan

Kadir Gürcan

30 Tem 2017 10:46
  • Türkiye’nin meçhul bir akibete sürükleniş sürecinde her haftaya yeterince umut kırıcı olay düşüyor. Bir gün ekonomi, her gün terör ve ardı arkası kesilmeyen dış politika kapaklanmaları. Bütün bunlar, şahsi meselelerinin ağırlığı altında ezilen iktidar sahiplerinin akli melekelerine çöreklenen şizofrenik ve melankolik halleri daha da görünür kılıyor. 

    Misal aramak için kendinizi çok zorlamayın. Alın size mahkemeye “Hero” yazılı tişört ile gelen bir sanığın kopardığı fırtına. O günden sonra benzer tişörtü giyenlerin tutuklamaları devam etti. Kah deniz kenarında dolaşan aklı bir karış havada aşıklar, kah giydiği tişörtü ne zaman aldığını unutan zavallı, kan ter içindeki kamyon şoförü, bütün ciddi işleri kenara bırakan adli makamların ağına takıldı. On liralık bir tişörtten dolayı sicilli kirlenen vatandaşa mı acırsınız, adliye binası olarak yapılıp sonunda sistematik suç işleme hücrelerine dönüşen devlet kurumlarına mı yanarsınız?

    Türk Halkı’nın yüzde doksanı “Hero” kelimesinin ne manaya geldiğini bilmez. Aynen, yurt dışından ithal edilen onlarca yazılı tişörtün ima ettiği manaları umursamadığı gibi. Ne gelirse başımıza az okumuş cahil zümreden geliyor. Şimdiye kadar kimse, LCWAİKİKİ, GAP, I love New York, Happy Birthday President...yazılarının şifrelerini çözme gayretine girmemişti. Bu zavallı zeka yoksunluğu da günümüz muktedirlerinin maaşlı kalemşörlerine düştü. Aynı zeka seviyesinin daha hangi rekorları deneyeceğini sabırla bekleyip, ibretle seyredeceğiz.

    Varlık hikmetlerini polemiğe yatıran bu zavallı akıl fukaralarının günlük maişetlerini temin için sütunlarına bir şeyler taşıma gayretleri meselenin espri kalitesini yükseltiyor. Son on gündür “Hero” yazısının şifreleri için tüketilen mürekkebin haddi hesabı yok. Yeni Adalet Bakanı ayağının tozuyla sırf iş olsun diye “Tişört ile kahraman olunmaz!” diyesi oldu ama, mevcut kabineyi kimse ciddiye almadığı için, o da söylediğiyle kaldı. Madem tişörtle kahraman olunmuyor, zavallı insanları karga-tulumba hapse atmanın manası ne? Birisi çiçeği burnunda bakana, “Saray kontenjanından kabineye girilince de devlet adamı olunmuyor!” dese kim bilir ne kadar alınırdı. 

    Aynı şifre çözücüler, son on yıl içinde benzer enerjiyi 1 Dolar’lık banknotlar için de sarf etmişlerdi. Türkiye’de 1 Dolar sıkıntısı ile Türk Ekonomisine yaptıkları katkı(!) ve emperyalist (!) işbirlikçilere haddini bildirmenin haricinde bir şey çıkmadı. Bylock, Whatsapp ve daha bir sürü komplo teorisi için neler söylenmedi ki? Zavallı vatandaş, bu delilerin eline düşmemek için cebindeki ABD banknotlarını ya gömdü ya da ateşe verip yaktı. Divanelere bulaşmaktansa çalıyı dolaşmak her zaman işe yarıyor. 

    İpuçlarını bir araya getirip, yabancı tabirle, büyük resmin dilini çözmek için akla ihtiyaç olduğu kadar bir o kadar da tecrübeye ihtiyaç var. Darbe ve komploları sıradan bir vatandaş gibi günlük haber bültenlerinden takip eden ilgili kurumların daha sonra bu açıklarını giderebilmek için ne hallere düştüklerine bir baksanıza. Kendi vatandaşına tuzak kurup, darbe senaryosu üretilen bir ülkede, “Hero” tişörtü peşinden koşan kolluk kuvvetlerine rezil olmak düşüyor. Yabancı basında “Türkiye’de Hero tişörtü giyen 10 kişi tutuklandı!” yazısını görünce yüzüm kızardı.

    15 Temmuz’un sene-i devriyesinde, darbe komedisi kimseyi ikna etmedi. Hala insanların, “Darbeyi eniştem söyledi. Bizim hanım, pazarlanırken birisinden duymuş. Bizim baldız’ın Whatsapp grubunda birisi ağzından kaçırmış...” saçmalıklarına inanmalarını bekliyorlar. Bu iddialar, işi istihbarat ve toplanan istihbaratı kullanılabilir işaret taşları haline getirmesi gereken kurumlar için ağır bir hakareti de ima ediyor. Öyle ya, herkes “Ya hu, çay sohbetlerine, dedikodu meclislerine düşmüş enişte, baldız ve yeğenlerin konuştuğu darbe söylentilerini, siz nasıl ıskaladınız?” diye sormaz mı? Haliyle, iş yapıyoruz diye devletin sırtına yükledikleri üstü örtülü harcamaları da...

    Ayrıca madem böyle masraf ve kadrosu az bir iletişim ağıyla istihbarat ihtiyacı karşılanıyor ne diye milyarlar harcayıp, sivil, askeri ve jandarmaya ait beceriksiz 007 Bond’lar besliyoruz?

    ABD’de motosiklet gruplarının dikkat çekmek ve dikkatsiz şoförleri uyarmak için tişörtlerinin arkasına yazdırdıkları “You can see me now...” ifadesi meşhur. Üç noktalı kısma çok ağır hakaretler ekliyorlar. Her gün gözleri önünde hukuk cinayetleri işlenen sözde hukuk camiasının intibaha gelmesi için bu tür tişörtler mi bulsak acaba? Bu tişört yazısının deşifre edilmeye de ihtiyacı yok. Herhalde böyle ağır bir hakareti alnının ortasına yiyen hukuk adamları “Bu adam Cumhurbaşkanı’na hakaret etti!” deyip cübbesini yeldire yeldire Saray avlusuna koşmaz? Dedik ya, ülke çapındaki komedinin harareti arttıkça artıyor.

    Kadir Gürcan
    30 Tem 2017 10:46
    YAZARIN SON YAZILARI