Dolar ve Sikke

Kadir Gürcan

Kadir Gürcan

11 Mar 2019 10:06
  • Telaş etmeyin, 31 Mart Yerel seçimleri, kıyamet alametlerinden değil. Sıradan, belediye işleri için insanlar seçiyoruz. Bu iktidar ile yıldızları parlayan muhtarları da unutmayalım. Onlardan bazıları, bir çok şehir ve ilçe belediye başkanından daha havalı ve prestijli durumdalar, zira bir telefon ile Saray'a ulaşabiliyorlar. Mahalle kahvesine “Saray'ı son ziyaretimde, Cumhurbaşkanı bana şöyle manalı bir baktı...” girişiyle yapacakları muhabbetler ile bir dönem daha idare-i maslahata katkıda bulunabilirler.

    Şu kadar var ki, Türkiye Siyasi yapısında, yerel idarelerin yeri belli. Merkezden kendileri için takdir edilecek ödeneklerin kesintiye uğramaması için irtibat ve bağlılıklarının devamlı olması şart. Devlet ile aralarını iyi tutamayan yerleşim yerlerinin, yaşadıkları yüzyılın imkanlarından istifade etme şansları yok. Türkiye'nin bölgeleri arasındaki gelir dağılımı, gelişmişlik, eğitim, altyapı, ve refah seviyesi açısından yaşanan uçurumu kapatmaya yaşadığımız yüzyıl yeterli olmayabilir. Onun için, muhtemel başkan ve muhtar adaylarının işi ağırdan alıp mahalleliye rezil olmamalarını tavsiye ediyoruz.

    Bizi asıl ilgilendiren, iktidarın, seçim sonuçlarını şimdiden garantiye aldığı halde, kamuoyunu, 31 Mart'a kadar meşgul edecek ciddi bir performans sergileyememiş olması. Eğer, bu halleriyle televizyon dizisi olsalardı on defa erken final yapmaları gerekirdi. Konu, karakter ve olay gelişimi açısından her gün seyirci ilgisini kaybediyorlar. Şu ana kadar, komşu ülkelerden ve kaynağı bilinemeyen yerlerden ülkeye nakit akışı sağlandığı için bütçe problemleri yok gibi görünüyor ama, yine pek rahat değiller. Hazır'a dağlar dayanmaz, bilesiniz.

    İktidarın ve özellikle Saray'ın Yerel Seçimlere olduğundan fazla değer atfetmesinin makul bir sebebi olmalı. Seçimlere yirmi gün kaldı. Dolar'ın biriktirdiği aşırı gaz patlamak üzere. Artık bu bir kehanet olmaktan çıktı. Seçim öncesi ve sonrası, Dolar Tahminlerini en iyimseri bile ekonomiyi kısa sürede patlatmak için yeterli. Bu konuda yerel idareye talip olanların söyleyeceği ve yapabileceği hiç bir şey yok. Türkiye İktidarı da bu konuda çaresizliğini gizleyemiyor. Ülkenin içine düştüğü kötü hali düzeltme şansı olmayan Mahalli Seçimleri bu kadar abartmaya gerek olmadığını iyi niyetli seçmenlerin anlaması gerekiyor. “İyi niyetli seçmenler!” ifadesi, kışın gününe Tanzim Satış Kamyonları önünde bekleyen Hacı Abi ve Hacı Ablalar'ı işaret ediyor. Cumhurbaşkanı'nın “Yürüşüne kurban olan!” akıl özürlü medya takımı için iyi niyetli diyemeyeceğiz.

    Bir kaç seçimdir harcaya harcaya tükettikleri “Uydurma ve maket terör örgütü!” toplama operasyonları hız kesmeden devam  ediyor. Güvenlik güçlerinin günlük rutinleri arasına giren ve gazetelerde haber olmanın en kolay yollarından birisi bu. “Yine yakalamışlar...” hissini taze tutmak için harcanan bu enerji gazete ve televizyonlara ucuz reklam olmanın en kolay yolu. Reklamın iyisi kötüsü olmaz. 

    Son bir kaç haftadır bu uydurma operasyonların yanında çeşni olarak servis edilen garip bir trend var. Baskınlarda tarihi eşya, müzelik malzeme ve sikke gibi garip şeyler de ele geçiriliyor ya da öyle iddia ediliyor. Geçenlerde bir kedinin miyavlamaları bütün mahalleyi rahatsız edince yardım çağrılmış ve kedinin, hazine aranma amaçlı kazılmış derin bir kuyuya düştüğü tespit edilmiş. Bir kaç hafta önce de, bir emniyet amiri ve altı polis tarihi eser kaçakçılığı organize suçlarından dolayı yakalanmıştı. Eğer arka kapıdan salıverilmediler ise, mahkemeleri sürüyor olmalı.

    Türkiye, eski medeniyetlerin mekan tuttuğu ilginç coğrafyalardan birisi. Ülkenin hemen her yerinde bir kaç medeniyet kalıntısına rastlamak mümkün. İmar ve altyapı faaliyetlerine en fazla yatırım yapıldığı il olan İstanbul bile hala tarihi eser açısından arkeologların ilgisini çekiyor. Tarihi olay ve gerçeklerin tekrar gözden geçirilmesi için ortaya çıkan bu eserler, bu günkü maddi karşılığı olarak değil, ilim dünyasına sunduğu düşünce sınırlarının genişliği açısından çok önemli.

    Şeytan bu ya, ardı arkasına tarihi eserlerin medya konu olması, “Acaba hükümet ve Saray, mahalli idareleri, ülkenin her tarafında açılacak geniş arkeolojik kazı çalışmaları içi kullanıp, kötü giden ekonomiye alternatif çareler için mi kullanacak?” diye içimize kurt düştü. Malum, Saray mensupları, özel uçaklarla Venezüella'dan kaçırdıkları bilmem kaç ton altın ile ekonomiyi bir kaç yıl daha idare etmeyi planlıyor. ABD'nın işe çomak sokması ile bu aklı evvellik biraz kursaklarında kalacak gibi. Öyleyse tek çare kalıyor, lokal kazı şantiyeleri ile yer altından şansını denemek hem daha ucuz hem daha az riskli. Trump buna da karışacak değil ya!

    Naçizane, ben kendimce, sıradan bir yerel seçimi ölüm-kalım meselesine çeviren iktidarın, iş imkanları oluşturmak, yabancı yatırımcıyı ülkeye çekmek, hala ülkede kalma talihsizliğinde olanların sırtından inmeyi akıl edecek zihni insicamında olduğunu düşünmüyorum. Sonra, her gün milyonların işsiz kaldığı bir ülkede, “Altına hucum” furyası kadar inandırıcı bir propaganda bulunabilir mi?

    Olur da, çil çil altın ve sikkeler beytü'l-mal'e akarsa, Türki Parası ile ticaret yapamayan Saray, ecdad mirası ile dünyaya meydan okuyabilir. O zaman Trump, Dolar ile ne yapacağını kendisi düşünsün.

    Kadir Gürcan


    11 Mar 2019 10:06
    YAZARIN SON YAZILARI