Dava Şahsi, Bizi Karıştırmayın!

Kadir Gürcan

Kadir Gürcan

27 Kas 2017 11:57
  • Kendi kendine kurulup, olmadık yerde patlayıp duran, çakar-almaz devlet adamlarımız artık ciddiye alınmıyor. ABD ile her geçen gün gerilen ikili ilişkiler, ekonomik yaptırımlar haline dönüşmeye başladı. İlle de birileriyle savaşıp, kahraman olmak isteyenler de “ABD ile savaşırız!” diyerek havalara zıplıyorlar. Oraya “Hilafet Ordusu” mu sevk edeceksiniz? Gitmişken Zarrab’ı da alın gelin.

    Rusya ile olmadı. Netameli uçak krizi ile neredeyse yeni bir Rus Harbi’ne girecektik. Rus halkı, Türkiye’den gelen domatesler için artık bir şey demiyor. O halde mesele kapandı. O gün bu gündür, Putin ile içgüveysinden daha samimi olduk. O nereye çekerse oraya gidiyoruz. Şenghay Beşlisi olmayınca, Soçi Üçlüsü’nde oturacak yer bulduk. Irak ve Suriye’den bir şey çıkmadı. Oradan hala çatışma haberleri geliyor ama, ekonomik ve iç terörden yükselen dumanlar Suriye sınırındaki sıcak harpten daha kesif ve daha bunaltıcı. Dolar’ın ateşi hiç bir şeye benzemiyor.

    AB ile zaten ilişkiler koptu, kopacak. Merkel’in tek başına hükümet kuramamasına sevinen zavallılar, “Olur da Almanya’da hükümet değişirse(!) AB’yi biraz daha oyalarız!’ umuduna kilitlendiler. 

    Kala kala bir ABD kaldı. Vize Krizi, konsolosluk çalışanlarını tutuklama derken, hadise asıl adresini buldu; Zarrab itirafçı oldu. ABD’ye Okyanus’un bu tarafından esip-gürleyince Dolar tam hızla değer kazanmaya devam ediyor. Amerika’ya tehdit savuran, Anti-Amerikan tipler belli. Sırtlarına ipekten kaftan, başlarına altından taç geçirseniz olabilecekleri işte o! Malzemelerin kullanım süreleri bitti. Ne yaparsanız?

    Bir şeyler üretebilme kabiliyetini uzun yıllar önce kaybeden iktidarın, Anti-Amerikan iç siyasetini de İran’dan ithal etmesini garipsemeyelim. Daha geçen hafta İranlı bir devlet adamı “En büyük düşmanımız Amerika!” diyerek düşmanlık tazeledi. Malum u ilam edince de büyük devlet adamı olunuyor mu, bilemiyoruz. Her halde bizim kategorimizdeki ülkelerde, halk kimin düşman kimin dost olduğunu zamanla unutuyor. Liderler de üç ya da altı aylık periyotlarla “Hiç bir şey yapamıyoruz. İyisi mi, altı ayda bir hafızamızı tazeleyip, düşmanlıkları hatırlatalım da, seçmenler yedi düvel ile nasıl yaka paça olduğumuzu görsünler!” diyorlar. 

    Dış siyasette olayların seyri biraz farklı cereyan ediyor. Bir yerde dedi-kodu olarak medyaya düşen sahipsiz söylenti ve haberler zaman geçtikçe et ve kemiğe bürünüp bir anda ortaya çıkıveriyor. Tutkularının esiri Türk İdarecilerin İran ile girdiği tek taraflı aşk, ABD’de son sürat devam eden İranlı-Türk iş adamı davasını netice verdi. Takdir edileceği üzere, Zarrab Davası, bizim devletlilerin arkasına sığındığı gibi ‘Siyasi’ bir dava değil ‘Şahsi ve ferdi’ bir dava. Türk Halkı’nın Zarrab gibi uluslarası suça bulaşmış, kirli birisiyle ne işi olabilir ki?

    Avrupalı gözlemcilerin yıllar öncesinde “Türkiye, Avrupa ve AB Standartlarından hızla uzaklaşıyor!” uyarılarını tam kavramak için işte bu kadar süre beklemek gerekiyormuş. Türkiye gerçekten, ekonominin yanında, dış politikada da çaresizlik içinde. Bulaştığı ağır suçlar da işin cabası. Saray ve iktidarın işledikleri cürm ve günahlara her fırsatta seksen milyonluk halkı da bulaştırma gayretleri başarılı olmuyor. Hem Almanya, hem de daha düne kadar kanlı-bıçaklı olduğumuz Rusya “Bizim Türk Halkı ile bir problemimiz yok!” kararlılıklarını defalarca dile getirmişlerdi. Bizi suçlarınıza alet etmeyin be nasipsizler!

    Türkiye’nin güvenilmez dış siyaseti NATO için de tehlike sinyalleri vermeye başladı.  Saray ve İktidarın, arkadan dolaşıp Rusya ile yaşadıkları yine tek taraflı flört NATO üyeleri için kafa karıştıran neticeler doğuruyor. En son yaşanan fotoğraf krizinden sonra NATO’nun sorumluları görevlerinden almaları,bizimkileri tatmin etmedi; “Sorumluların, işlerine son verilmesi yetmez!” deyip mızmızlanıyorlar. Ne yani Türkiye’de olduğu gibi en küçük suçlara bile ağırlaştırılmış müebbet verilmesini mi istiyorsunuz?  Burada da Soçi Üçlüsü kombinasyonuna ne kadar sadık olduklarını göstermeye çalışıyorlar. 

    Sizi bilmem ama ben, şahsi hesaplarını milletin kafasına geçirip aradan sıyrılmaya çalışan ve suç şebekesi haline gelmiş bir iktidarın arkasında durmaya niyetli değilim. Zarrab Davası, Türkiye’nin değil, kirli siyasetçilerinin şahsi meselesi. 

    Kadir Gürcan
    27 Kas 2017 11:57
    YAZARIN SON YAZILARI