Çok derin nefes almayın!

Kadir Gürcan

Kadir Gürcan

03 Mar 2019 17:30
  • Bugünlerde fazla derin nefes almayın zira hava, nükleer tehdit, didişme, anlaşma, arabuluculuk ve muhtemel kıyamet senaryolarından oksijen yoğunluğunda düşüş yaşıyor. Gerçi, Canan Karatay, buna da muhalefet edip “Ne var canım, baharın şu günlerinde pencerenizin camını açın iliklerinize kadar İstanbul havasını içinize çekin. Sonra da, tereyağ ve balı karıştırıp afiyetle yiyin! Bir şey olmaz!” şeklinde bir tedavi önerebilir, mahsuru yok.

    Bizim teklifimiz, nükleer savaş tehditlerinin gündeme düştüğü dönemlerde koruyucu önlem ve hıfzıssıhha önerilerinin ötesine geçmiyor. Yarın bir gün baş ağrısı, göz sulanması ve mide bulantısı gibi semptomlarla karşılaşırsanız, “Cumhurbaşkanımızın Hindistan ile Pakistan'ın Keşmir yüzünden birbirini yedikleri anlaşmazlıkta arabuluculuk gibi dünya liderliği sergilediği günlerde, biraz derin nefes almıştım! Onun tesiri olsa gerek!” diyerek doktorların teşhis alternatiflerini kolaylaştırmış olursunuz.

    Malum Kimyasal silahlarla alakalı görüşmeler nezle ve grip gibi her yıl bir kaç kez yapılır. Ben görmedim ama, duydum; kırsal kesimde yaşayan bazı vatandaşlardan, Atom Bombası atılır diye, kış girerken, un ve şekeri fazladan istifleyenler bile varmış. Sadece ticaret piyasası biraz temkinli. Hafta sonu itibariyle, gaz maskesi ya da nükleer artıkları engelleyecek koruyucu acil yardım paketlerini piyasaya süren olmadı. 

    Bu hafta hadiseler biraz farklı gelişti. Alıştığımız üzere, nükleer tehdit dendiği zaman ilk ağzını açıp, Nükleer Başlıklı Füzeler önünde selfie çektiren Kuzey Koreli Diktatör Kim Jung-Un olurdu. Bu kez öyle olmadı. Rusya, kendisine uygulanacak yeni ambargo endişelerinden oldukça bunalmış olmalı ki, konuyu değiştirmek için biraz aceleci davrandı. Hatta işe biraz daha ciddiyet kazandırmak için, ABD'de beş dakika içinde vuracağı eyalet ve şehirlerin isimlerini de verdi. Şu ana kadar, ABD'den konu ile alakalı ne resmi, ne askeri ne de entelektüel bir cevap duymadık. Onlar da bunun bir blöf olduğunu biliyorlar.

    Japon Başbakanı'nın bu yılki Nobel Barış Ödülü adaylığına Trump'ı aday göstermesi şaka gibi bir şey ama, şu an itibariyle adaylık teklifi yapılmış durumda. Şu günlerde bu tür ucuza mal olacak kredi ve kazanımlara çok muhtaç olan Trump'ın apar-topar, Kuzey Kore ile nükleer silahlar konusundaki görüşmeleri aceleye getirmesi, bu ödüle olan ölümcül ihtiyacından kaynaklanıyor. Kafası çok karışık olmalı ki, Rusya'dan gelen ve adresleri verilen saldırı tehditleri ile alakalı açıklama ve görüşme yapılması beklenirken Kuzey Kore ile neticesiz bir toplantının yapılması bizim bile dikkatimizi çekti. Bizdeki maaşlı yazar-çizerlerden orada da var; ABD Fox ekran yüzü, Sean Hannity bunlardan biri. “Başkan Trump, dünyayı kurtaracak anlaşmalar ile meşgul. Siz onu nelerle uğraştırıyorsunuz!” diye sağa sola höykürüyor.

    Hindistan, Pakistan arasındaki sürtüşmenin de Nükleer ve Kimyasal Silahlar Haftası etkinliklerine denk getirilmesi rastlantı değil. Bu arada böyle bir etkinlik haftası yok. Bizdeki Kütüphane ve Kütüphanecilik Haftası'ndaki etkinlikler aklıma geldiği için zikrettim. İşin ehemmiyetine (!) dikkat çekmek için. Sizin anlayacağınız, bizim ile Yunanistan arasındaki Kıbrıs, Rusya ile Avrupa arasındaki Kırım ya da Ukrayna ne ise Hindistan ile Pakistan için Keşmir o. Çünkü Doğu Coğrafyasının bu iki ülkesi kimyasal silaha sahipler. Birbirlerine Kimyasal Silah kullanmazlar ama, dedik ya, hafta içi etkinliklerde bulunsunlar diye onları da programa dahil ettiler. 

    Bilmedikleri konularda iş üstlenmeye pek hevesli olma zaafı açısından ABD Başkanı Trump'ın zavallı durumu ile Sayın Cumhurbaşkanı arasında ilginç bir benzerlik var. Sovyet Rusya ile Nükleer Silahlar konusunda anlaşma yapan ABD Başkanı Reagan, Amerikan Halkı tarafından çok takdir görmüş ve hala hayır ile yad ediliyor. O günlerde, kırklı yaşlarda olan Trump'a anlaşma ile alakalı soru soran gazeteci, “Ben bunu çok daha iyi başarabilirim. Ben iyi bir iş adamıyım, müteahhidim, iyi bir pazarlıkçıyım!” diyerek kendisinden bahseder. Gazeteci, Trump'ın konuyu anlamadığını fark edince, “Nükleer Silahlar ile neyin kastedildiğini biliyor musunuz?” diye sorusunu tekrar edince, Trump “Gazetelerden, televizyondan edindiğim bilgiler var. Teknik bilgileri de bir kaç saat içinde hallederim.” diye cevap verir. Amerikalı entelektüeller, Trump'ın Kuzey Kore ile yaptığı görüşmeleri işte bu bilgi ile devam ettirdiğini, görüşmenin sıradan bir Trump Show olduğunu söylüyorlar.

    Hindistan-Pakistan görüşmelerine dahil olan Sayın Cumhurbaşkanı'nın da iki ülkenin Nükleer zenginlik açısından nelere sahip olduğunu takdir edebilecek bir birikimi olduğunu düşünmüyoruz. İslam ülkesi lideri olarak olaya arabuluculuk etmeye gelince, İslami bilgiler konusunda da İmam-Hatip Lisesi ders kitapları seviyesinde kalmış durumda.

    Bu yıl Trump Nobel Ödülü Adayları arasında gösterildi. Sayın Cumhurbaşkanı için halihazırda böyle bir adaylık başvurusu yok. Büyük bir ihtimal ile bu yatırım bir sonraki sene için erken ön hazırlık.

    Çözemediğimiz bir soruyu sizinle paylaşalım; Nükleer Silahlar konusunda hiç bir hazırlık ve yatırımı olmayan Türkiye'yi, Nükleer Kimyasal Silah Etkinlikler Haftası'nda programa dahil eden cömert komşu kim olabilir?

    Nükleer tehlikelere karşı tereyağ-bal karışımı tedavisi makul görünüyor. Kafa karışıklığı ve yanlış bilgilendirmelere karşı adaçayı, sinameki, ıhlamur ya da Hibiscus falan içsek faydası olur mu acaba? Neyse, bu işlerin Piri sayılan Canan Karatay'ı bekleyelim. Nasıl olsa  o, bir şey söyler.

    Kadir Gürcan
    03 Mar 2019 17:30
    YAZARIN SON YAZILARI