Gaybi destekler

Ebu Abdurrahman

Ebu Abdurrahman

09 Mar 2017 14:48
  • Biliyoruz ki, mucize, keramet gibi harika haller altı çeşittir. Bunlardan birisi de “maûnet” tir. Allah’ın yardımı ve inâyeti demektir. Buna avam halktan müminler de mazhar olurlar. Bu hizmette kendisini sıradan gören  insan, hatta sıradanlığın altında bile görenler çoktur. Buna rağmen bu maûnet başlarından geçmeyen, inayete mazhar olmayan yok gibidir. Aslında her dinden, her ırktan insanların ve ülkelerin içinde başarılı hizmetlerde hep bu husus göze çarpar. Şimdi hapisanelerde benzerleri yaşanıyor.

    Devlette çalışan bir ablamız, zulmen göz altına alınır. “Acaba namazımı nasıl kılacağım?” diye telaş ederken, bir polis memuru gelir “Namaz kılacaksınız galiba… Ben sizin abdest almanız ve namaz kılmanız için bir yer ayarlayayım, bekleyin” der. Ablamız göz altı sırasında, o polis memurunun sayesinde çok rahat bir şekilde namazlarını kılar. Daha sonra mahkemede serbest bırakılınca, o polis memurunun ailesini bulup bir teşekkür etmek ister. Karakola gidip o memurun adresini öğrenir. Adresi alıp evlerine gider. Polisin eşine kendisini tanıtır. Başından geçenleri de anlatarak, nezarette yaptığı yardımı, onun sayesinde ibadetlerini rahatça yaptığını söyler ve teşekkür eder. Anlatılanları hayretle dinleyen polis memurunun eşi “Bir yanlışınız olmasın. Çünkü benim eşim iki sene önce şehit oldu!” der.

    Biz bunların benzerlerini Samanyolu TV’de “Beşinci Boyut” dizilerinde çok seyretmiştik. Elbette Hızır Aleyhisselam ayrı bir boyutta, şehitler de ayrı bir hayat mertebesinde âyette de ifade edildiği üzere kendilerini ölmemiş, hayatta bilerek, yaşıyorlar. Hizmet erleri ile yollarının kesiştiği noktada da ellerinden geleni yapıyorlar…

    Dokuz gün göz altında tutulduktan sonra denetimli serbestlik ile salıverilen bir ağabeyimiz anlatıyor:
    “Göz altına alındıktan sonra, nezarethâne  gittikçe kalabalıklaşmaya başladı. Koğuşta ise, dört kişinin yerinde on yedi kişi kalıyorduk. Koğuşta kimse kimseye Hizmetten olduğunu söylemek istemiyordu. Tâ ki, Mustafa Amca  gelinceye kadar… O koğuşa girince selam verdi sonra ‘Burada herkes Hizmetten mi?’ diye sordu. Başta hiç kimse ses çıkarmasa da, sonra “Evet Hizmettenim!’ demeler başladı. Daha sonra herkes “Evet’ diyerek kendi durumunu anlattı. Ardından Mustafa Amca bize ‘Bugün buna sabretmek düştü, sabredelim ki, sevabını alalım’ diye nasihat etti. 

    “İlerleyen günlerde de namazları hep tesbihat ve Mustafa Amcanın gözyaşlarıyla kıldık. Mustafa Amcaya, ben, ‘Söyle bakalım Mustafa Amca, ne zaman çıkacağız?’ diye sorduğumda ‘Recep Şaban, Ramazan  gelip gidecek Bayram’da çıkacaksın.’ dedi. Zaman uzun gibi duruyordu. Ama, ‘Sabır’ dedim. Birkaç gün sonra ismi Recep olan birisi geldi; âdî suçtan girmişti, ertesi gün gönderildi. Mustafa Amca bana, ‘Bak Recep gitti’ dedi.  ‘Tevâfuk’ dedim. Ertesi gün yine âdî suçtan birisi geldi, ismi Şaban’dı, o da bir gün sonra gönderildi. Sonra, Hizmet’ten diye Ramazan isimli birisi geldi. Bir gün sonra, davası başka bir ilde görülmek üzere gönderildi. O günlerde benim Salı günü ifadem alınacağı söylendi ama, Mustafa Amca ‘Cumayı bekle, Cuma çıkacaksın.’ dedi. Gerçekten Salı gününe ertelediler. Cuma günü ifadeye çağırdılar. Vedalaşmak için yanına gelen Mustafa Amca “Biliyorsun, Cuma Müslümanların bayramıdır. Geçmiş olsun.’ dedi.  Sonra ona ulaşamadık. İfadeye götürülürken, polislere rağmen, ‘Ben savcıyı göreceğim’ diye bir odaya giriyor. Bir daha onu gören olmuyor.”   

    Evet, dünyanın her yerinde Cenab-ı Hakkın inâyeti peşlerinde olan bu Hizmetin insanlarına elbette hapisanelerde, o inayet kendisini gösterecektir.

    E.Abdurrahman
    09 Mar 2017 14:48
    YAZARIN SON YAZILARI