Özal'ın tam tersi bir yoldayız!

Ali Emir Pakkan

Ali Emir Pakkan

17 Nis 2017 14:12
  • Bundan tam 24 yıl önce görevi başında vefat eden Cumhurbaşkanı Turgut Özal, ( 17 Nisan 1993) demokrasi tarihimizdeki en önemli devlet adamlarından biriydi. Hayatı boyunca düşünce, inanç ve teşebbüs özgürlüğünü savunmuş, devrim gibi icraatlara imza atmıştı. Düşünce özgürlüğünü sınırlayan TCK’daki 141, 142 ve 163. maddelerinin kaldırılması onlardan sadece biriydi. Bugünkü sulh ceza hâkimlikleri gibi proje mahkemesi olan Yassıada Mahkemeleri’nin idam ettiği Adnan Menderes ve iki bakan için anıt mezar yaptırdı. Naaşlarını devlet töreni ile İstanbul’a naklettirdi. Yasaklara ve tabulara savaş açtı. Farklılıkları zenginlik olarak görüyordu. Derin yapıların planlarını boşa çıkardı. 

    Bugün Türkiye, Batı standartlarına yaklaşan bir ülke ise, bütün bu gelişmelerin altyapısında Özal’ın imzası bulunuyor. Özel televizyon yayınları onun döneminde başladı. AİHM’e kişisel başvuru hakkı tanındı. TBMM’de İnsan Hakları Komisyonu kurdu. BM ve Avrupa Konseyi tarafından ayrı ayrı hazırlanan ‘İşkence, Kötü ve Aşağılayıcı Davranışlarla Mücadele Sözleşmesi’ni imzaladı. Ana dilde serbestçe konuşabilme hürriyetini sağladı. İlk defa Türkiye’de vakıf üniversitesi (Bilkent) onun döneminde açıldı. Devlet Planlama Teşkilatı’ndan cumhurbaşkanlığına kadar devletin zirve makamlarında bulundu. Yıllarca ekonominin tek patronuydu. Zenginleşmedi. Başbakanlığı döneminde yolsuzluk yapan bir bakanını, suçüstü yaptırdı ve Yüce Divan’a sevk ederek yargılanmasını sağladı. Liyakata önem verdi! Dil biliyor, dünyayı iyi okuyor, liderler içinde büyük itibarı bulunuyordu.
    İş adamlarını dünyaya açtı! AKP'nin çöktüğü Adadolu sermayesi onun teşviki ile kuruldu, büyüdü. 

    8. Cumhurbaşkanı, demokrat ve özgürlükçü kimliğinin yanı sıra inançlara saygılı kişiliği ile de hafızalardan silinmedi. ‘Halkın cumhurbaşkanı’ unvanını kazanan Özal, âlimlere her zaman itibar ediyordu. Hiç bir zaman nefret dili kullanmadı. Dindardı. Dini siyasete hiç alet etmedi! Mazlumların yardımına koşmaktan çekinmedi. 

    Özal, 90’lı yılların başından itibaren Türk cumhuriyetlerinde açılan Türk okullarını heyecanla izliyor ve “Önümüze Allah bir kapı açmıştır. Bu büyük kapıdan giremezsek böyle fırsatlar 300-400 senede bir gelir.” diyordu. Houston’da kalp ameliyatı sonrası kendisini ziyaret eden Fethullah Gülen’e, ‘bürokrasiye okulların önemini anlatamadığından’ yakınmıştı. Son anına kadar Gülen’in teşviki ile açılan Türk okulları için yabancı devlet başkanlarına mektuplar yazdı, referans oldu, ‘bunların teminatı benim’ dedi.

    17 Nisan 1993'te zehirlenerek öldüğü neredeyse kesinleşen Özal'ın Ankara ve İstanbul'daki cenaze törenlerine milyonlar katıldı. Ellerde taşınan, "sivil, demokrat ve dindar Cumhurbaşkanı" pankartları onun inşaa etmeye çalıştığı Türkiye'nin kodlarıydı... Ne yazık ki, şimdi onun açtığı yoldan tam tersi istikamete hızla gidiyoruz...O yol demokrasiye çıkmıyor! 

    Ali Emir Pakkan
    Twitter@AliEmirPakkan

    17 Nis 2017 14:12
    YAZARIN SON YAZILARI