Bu hale hayran kaldım

Abdullah Aymaz

Abdullah Aymaz

17 Haz 2024 10:37
  •          1960’ta İzmir İmam-Hatip Ve  İlahiyatta Talebe Yetiştirme Derneğinin Kestanepazarı yurduna geldiğimizde Kur’an, Hadis, Tefsir vs. derslerimizin yanında bazı zatlardan da sohbetler dinlerdik. Bunlardan cilt kanserine ilaç bulan Dr. Baha Kitapçı ve Emekli Albay Askeri uzman kulak boğaz burun uzmanı doktor Hulkî Bey vardı. Hulki Bey, askeri rüştiyede okurken, teneffüslerin  olduğu vakitte, sınıfta kalıp Siyer-i Nebi okurmuş… Dindar bir aileden olduğu için Efendimizi  (S.A.S.)  çok severmiş. Bir gün bir teğmen veya yüzbaşı bunun yanına gelmiş. “Bunları okuyacağına meşhur Kaytanî’nin Türkçeye tercüme edilen kitaplarını oku” diye telkinde bulunmuş. Diyor ki: “Önce Peygamberimize (S.A.S.)  karşı büyük şüphe ve tereddütlere düştüm, sonra da dinim  imanım kalmadı. Uzun   zaman dinsiz yaşadım. Tâ ki Asım Köksal gibi âlimlerin kitaplarını okuyuncaya kadar…

             Bir dönem Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinde Sezen Aksu’nun ilk kayınpederi Prof. Dr. Yavuz  Aksu, o zaman doçent olmak üzere bulunan merhum Saffet Solak’a sırf inançlı olduğu için yapmadığını bırakmadı. Sırf ona mı? Hayır. “Bizim anlayışımızda olmayan hiçbir kimseyi Tıp Fakültesine asistan almayacağız, almıyoruz”  diye bir kararları vardı. Bunu alenî söylüyordu. Kendi kafasında olan asistanlar, Yavuz Aksu’nun Saffet  Beye tokat vurduğunu iyi bir şey, iftihar edilecek bir halt gibi anlatıyorlardı.

             İşte o zaman, Dr. Hulki Beyin oğlu da Tıp Fakültesinde o  anlayışta bir profesördü. Farkına varmadan sırf çalışkan olduğu ve hak ettiği için bir öğrenciyi Kulak Boğaz Buruna asistan almıştı. Bir gün ona (morgta bir kenarda namaz kılarken görünce)  “Eğer namaz kıldığını bilseydim, seni asistanım olarak almazdım” demişti.

    Ben Fethullah Gülen Hoca’nın talebesi sayılırım

             Bir hasta kontrolü sırasında bu profesör,  “Geçen gün Manisa’nın köylerinden bir hasta ile karşılaştım. Öyle bir hâli, öyle bir edebî, âdabı ve konuşması vardı ki, onun bu haline hayran olmuştum. Hayretimi gizleyemedim ve  bunun sebebini sordum.  O da bana: ‘Ben Fethullah Gülen Hoca’nın vaazlarını dinliyorum. Onun talebesi sayılırım’ dedi.”

            Bu sözleri dinleyen asistanı, bu profesöre,  M. Fethullah  Gülen  Hocaefendinin İzmir Fuarındaki Ekici  Över’de verdiği Evrim teorisiyle ilgili bantını getirip veriyor. Baştan sona dinledikten sonra asistanına diyor ki:  “Bu hoca kaç üniversiteden mezun?”  O  da “Klasik medrese eğitimi almış ama çok okuyan, hatta bilimsel gelişmeleri takip eden bir zatmış, diye duydum” diyor.  “Olamaz diyor. Yahu ben onun konuşmasından termodinamiğin ikinci kanunun izahını dinledim çok iyi de anladım. Ayrıca  ben kulak boğaz buruncuyum. Şimdi burnun fizyolojik v.s.  yapısı ile ilgili öyle bilgiler veriyor ki, şaşırıp kaldım!.

    Hâlle halledilmeyecek hiçbir problem yoktur

        Sonra bu profesörü yurt dışındaki okullarımıza, yurt içindeki eğitim yuvalarına götürüyor. Bir gün diyor ki:  “Hakkını helâl et biz size çok kötü davrandık ve haksızlıklar da yaptık.

       Eğer biz efendiliğimizi bozmadan tevazu ve mahviyet içinde farkına varmadan bu hizmetlere ve dolayısıyla bizlere  düşmanlık yapan kötü davrananlara  bile halimize güzel misal olursak, pek çok problemi halledebiliriz. “Hâlle halledilmeyecek hiçbir problem yoktur.”

    Not:  Mübarek  Kurban  Bayramınızı  tebrik eder, bütün kardeşlerimize, âlem-i İslâma  ve bütün insanlığa hayırlı olmasını, bütün cihanda haksızlıkların ortadan kalkmasını, masumların, kadın ve çocukların öldürülmesinin sona ermesini, sulh-u umûmînin  gerçekleşmesini Cenab-ı Haktan niyaz ederim.

                                                                      

    17 Haz 2024 10:37
    YAZARIN SON YAZILARI