Yargıtay ByLock'u neden Google ve Apple yerine MİT'e soruyor?

ByLock denilen ve birçok masum insanın tutuklanması için kuvvetli şüphe oluşturacak yeterli delil kabul edilen programın teknoloji ile ilgili olduğu kabul edildiğinde Yargıtay'ın bilişim alanında uzmanlık gerektiren teknik bilgiye ulaşma adına bir bilirkişi heyeti oluşturarak rapor talep etmesi gerekmez miydi? Ya da yargılama hukukunda esas olan şekli asıl resmi kaynağı olan Google ya da Apple'ın ilgili hukuk bürolarına bu hususu sorması gerekmez miydi? Yani bu program sizin sisteminizde var mıydı? Bu sistemin Whatsapp , Line , Tango'dan bir farkı var mıdır?

samanyoluhaber.com

Yargıtay ByLock'u neden Google ve Apple yerine MİT'e soruyor?                               

Geçen gün bir çok yandaş internet medya sitelerine yansıyan haberlerde "FETÖ" davalarında son kararı verecek olan Yargitay 16.Ceza Dairesi'nin ilgili dairede devam eden duruşmada MiT'e ByLock ile ilgili yol gösterici mahiyette müzekkere yazarak genel mahiyette:
                                                                                                  
1- Kim kurdu, kim kullanıyor başlığı altında programın kurucusunun kim olduğunun araştırılmasını...

2- "Sisteme nasıl girilir?" başlığı altında sisteme girmenin kuralları ve yöntemleri nelerdir?
                                                                           
3- Üçüncü kişiler tarafından kullanılıp kullanılamayacağı sorularının sorulduğu haberleştirilerek MİT tarafından bu soruların cevaplanması sonrası bu suretle 15 Temmuz ve öncesinde kullanılmadığı algısına son verileceğini, ancak USB ile haricen kurulabilen sonradan sistemin internet ortamında kolayca yüklenebileceği algısına son verileceği haberleri yapıldı. Haberin içeriğinde de görüleceği üzere yandaş haber sitelerinin MİT'in cevabını beklemeden kendilerinin oluşturmak istedikleri algı çerçevesinde haber içeriğinde soruların da cevabını verdikleri ve her zaman olduğu gibi toplumu hatta maalesef sadece gazete kupürlerinden iddianame düzenleyen yargı mensuplarını da yanlış yönlendirmeyi amaçladığı açıkça görülmektedir.

Haber bazı soruları beraberinde getiriyor:

1- Anayasa Mahkemesi'nin 2013 /533 nolu Ercan Kanar başvurusu üzerine verdiği 09.01.2014 tarihli karari ile MİT'den elde edilen istihbari mahiyetteki bilgilerin mahkemece delil olarak kabul edilemeyeceğini ve bu sekildeki bir kabulun '' ozel hayata saygı hakkının ihlali" kapsamında olduğu yönündeki kararı ve benzer mahiyetteki birçok Anayasa Mahkemesi kararına rağmen Yargıtay niçin MIT'e müzekkere yazıp bilgi istemiştir .MİT kanunda istihbari mahiyyete elde edilen bilgilerin adli soruşturma ve yargılamalarda delil olarak kullanılamayacağı belirtilmesine rağmen bu müzekkere niçin yazılmıştır. Yargıtay bu hususları bilmemekte midir yoksa farklı bir saikle mi müzekkere yazılmıştır?

2- MİT Yargitay tarafından sorulan 1. soruya gerçek cevabı verecek midir? İsmail Saymaz tarafından "David Keynes" olarak tanıtılan program kurucusunun beyanlarında belirttiği gibi programın 500 bin kullanıcısı olduğunu, 15 Temmuz'dan cok öncesinde programın sistemden kaldırıldığını, sistemin tamamıyla benzer programlar whatsupp, viber... gibi Google Play ve Apple Store'dan indirilebildiği yönünde cevap verecek midir? Devlet Bahçeli'nin iddia ettiği 88 AKP milletvekilinin 4 bakanın isimlerini de kullanıcı olarak gönderecek midir?

3- MİT'in kanaatimce ilgili dairenin isteği yönünde programın tamamıyla Android ve Apple Store dışından USB ile kurulduğu yönünde cevap gönderse dahi Cemaat mensubu olduğu iddia edilen kişilerin bu programda yaptıkları yazışmaların içeriği olmadan sadece bu programı kurmuş olmak ceza hukuku açısından örgut üyesi olmak icin delil olarak kabul edilecek midir? İçerik elde edilse bile salt bir şekilde bu yazışmalar somut eylemle örtüşmedikçe yalnızca soyut yazışmalar kişiyi örgöt üyesi olarak kabul etmek icin yeterli olacak mıdır?

4- ByLock denilen ve birçok masum  insanın tutuklanması için kuvvetli şüphe oluşturacak yeterli delil kabul edilen programın teknoloji ile ilgili olduğu kabul edildiğinde Yargıtay'ın bilişim alanında uzmanlık gerektiren teknik bilgiye ulaşma adına bir bilirkişi heyeti oluşturarak rapor talep etmesi gerekmez miydi? Ya da yargılama hukukunda esas olan şekli asıl resmi kaynağı olan Google ya da Apple'ın ilgili hukuk bürolarına bu hususu sorması gerekmez miydi? Yani bu program sizin sisteminizde var mıyd? Bu sistemin Whatsapp , Line , Tango'dan bir farkı var mıdır?

5- Bugün binlerce insanın açıkça bariz bir şekilde en basit hukuk ilkelerine aykırı olarak MİT raporlarına dayanarak tutuklandığı dikkate alındığında MİT'in bu hususlarda doğru cevap vermesi bu süreçte kendisi ile çelişmesi beklenebilir mi?

6- Bu soruların cevapları bilinmiyor. Yargıtay bugün itibariyle sorduğu bu soruların cevabı eğer yandaş medyanın istediği gibi değilse bu kadar insan neye dayarak tutuklanmaktadır. Mahkemelerce ByLock kullanması nedeniyle kuvvetli şüpheye istinaden yapılan tutuklamalardaki kuvvetli şüphe nedir? Yalnızca bu beyan kullanılınca yeterli olacak mıdır? Bu sorular binlerce insan tutuklanmadan ihraç edilmeden sorulmalı değil miydi?

Yukarıda da belirttiğim nedenlerle Yargıtay'ın şu aşamada MİT'e böyle bir müzekkere yazması akıllara soru işaretleri getirmektedir. Yerel mahkemelerin vereceği kararların temyiz mercii olan ve son söz sahibi Yargıtay 16. Ceza Dairesi doğruyu mu bulmak istemektedir yoksa ByLock'un toplumda ve yargı içerisinde balondan ibaret olduğunun anlaşılması nedeniyle ön almaya mı çalışmaktadır? Ya da  ilk derece mahkemelerine "Bakın ben son merci olarak bile ByLock'u yeterli şüphe kabul ediyorum. Rahat olun rahat rahat rahat tutuklayın" mı demek istemektedir? 

Bakalım görelim ülkemizde hukukun ve vicdanın henüz ölmediği ümidini taşıyarak yargının doğruyu bulacağına ve mağduriyetlere bir an evvel son vereceğini temeni ediyorum.

Haber Analiz
<< Önceki Haber Yargıtay ByLock'u neden Google ve Apple yerine MİT'e soruyor? Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER