'Direniş çağrısı' bir iç hesaplaşma aracı mı?


CHP'de son günlerde neler olduğunu doğrusu herkes birbirine soruyor. Sorunun nedeni de "Silivri çıkışı" yla başlayan, Anayasa ve Adalet Komisyonu üyesi milletvekillerinin "direniş" çağrısıyla devam eden "sert" politikalar. Bu iki çağrı CHP içinde daha önce de dile getirdiğimiz "statükocu-değişimci" mücadelesinin bir yansıması olarak niteleniyor. Parti içinden haberlere göre Meclis grubunun, Atatürk'e ait olup olmadığı bilinmeyen "Bursa Nutku"nu referans alarak harekete geçmeleri iki hedefe yönelikti: Bir: Mart ayında açığa çıkacak milletvekili listelerinde etkin olmak. İki: Kılıçdaroğlu'nun çevresinde etkisi artmaya başlayan "değişimci" isimleri köşeye sıkıştırmak. CHP Genel Merkezi koridorlarında da benzer soruların cevabı merak ediyor. Ancak, ilginçtir, imzacı milletvekillerinin kamuoyuna açıklanan "direniş" çağrısının, genel başkan ve genel merkez yöneticileri tarafından hızlı biçimde desteklenmesi birçok insana şaşırtıcı geldi ve şu soru soruldu: "Acaba CHP rota mı değiştiriyor?" Bir CHP'li genel merkezdeki bir fotoğrafı anlatarak rota değişikliğine genel merkezde karar verildiğine dikkat çekiyor: "Milletvekillerinin direniş çağrısından çok önce genel merkezdeki yöneticilerin odasında ilginç bir şey dikkatimi çekti. Her odaya Bursa Nutku asılmıştı. Anlaşılan CHP yönetimi önümüzdeki süreci 'direniş' penceresinden bakarak yönetecek." İçeriden bakan CHP'li böyle diyordu ama aynı fotoğrafa farklı bakanlar da vardı. Onlara göre genel merkez yöneticileri Meclis'teki milletvekili grubu ve "Ulusalcı"ların siyasi ataklarını boşa çıkartmak için onların beklentisini de aşan bir destek verdi. Böylece olası bir sıkıştırma operasyonu önlenmiş oldu. CHP'de ne iç çekişme, ne de taktikler bitiyor. Bu yüzden de sular durulmuş değil. Seçime doğru, özellikle de milletvekili listelerinin hazırlanma aşamasında parti içi kutuplar savaşının daha da yükselmesi bekleniyor. Çünkü listeler konusunda milletvekilleri bir hayli kaygılı. Çoğu da listelerde yer almayacağını biliyor. İşte geçici de olsa milletvekilleriyle ulusalcıları aynı rotada birleştiren gerçek bu. Bakalım CHP yönetimi bu iç gerginliği seçim öncesi giderebilecek mi? Kürtler, dindarlar ve mağdurlar CHP'DEKİ kutuplar arası iç çekişmeler taktik savaşlarıyla sürüyor ama herkesin merak ettiği de bu savaşı kimin kazanacağı? Parti tabanı da partiden beklentisi olanlar da sürecin bir an önce bitmesini istiyor. İkisi bir arada yöntemiyle CHP'nin bir yere gidemeyeceği görüşü giderek umutsuzluk yaratıyor. Bu konuda çaba harcayan isimlerden biri de Prof. Dr. Ahmet Özer... Özer, geçmişte Baykal'a danışmanlık yapmıştı, şimdi de zaman zaman Kılıçdaroğlu'na yapıyor. Isparta Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, bir süre önce Kılıçdaroğlu'na CHP'nin oyunu artırması için neler yapması gerektiğini anlatan geniş bir rapor verdi. Raporda CHP'nin "Yeni CHP" algısı yarattığını, ancak hâlâ toplumun geniş kesimleriyle buluşmakta sıkıntılı olduğuna dikkat çekiliyor. Özer'e göre yüzde 20-25 eksenine sıkışan CHP'nin oyunu artırabilmesi için üç toplumsal kesimle buluşacak "sosyal demokrat" politikalara ihtiyacı var. Özer, CHP'nin buluşması gereken üç toplum kesimini şöyle sıralıyor: Kürtler, dindarlar ve mağdurlar. Ve devam ediyor: "CHP, Kürtler, dindarlar ve varoşlarda yaşayan mağdurlara ulaşmadan iktidar alternatifi olamaz. İktidara giden yolda öncelikle üç negatif algıyı da değiştirmesi gerekir. 1. CHP ana muhalefet partisi olmaktan memnun, 'İktidar olmak istemiyor' algısı. 2. CHP demokratik düzen içindeki sivil-asker tartışmalarında askerin yanında yer tutuyor, 'Militarist bir eğilimi var' algısı. 3. CHP sırtını devlete dayamış, halka rağmen politika yapıyor, 'Halkçı değil devletçi bir parti', algısı. İlk ikisinde adım atıldı ama asıl üçüncü adımı atması gerekiyor."
<< Önceki Haber 'Direniş çağrısı' bir iç hesaplaşma aracı mı? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER