Gardırop Cumhuriyeti


Dün Cumhuriyet rejiminin 87'nci kuruluş yıldönümünü kutladık ya... Ben de merakla Hürriyet gazetesinin birinci sayfasına baktım. Acaba 29 Ekim'e ilişkin nasıl bir başlık yer alacaktı? Bu merakın kökenini soracaksınız. Efendim ben bu gazeteye iki ay önce, 30 Ağustos günü mim koymuştum. (Tabii bu mimlerin birincisi değil, 101'incisiydi.) O güç "Cumhuriyet Yandaşıyız" gibi ilk bakışta insana saçma gelen bir başlığı görünce, "Mesajı anladık da, 29 Ekim'de ne yapacaklar" diye meraklanmıştım. Baktım dün "Cumhuriyet hep genç kalacak" gibi yine tuhaf bir başlık koymuşlardı... *** Soru şu: Nasıl oluyor da aklı fikri yerinde insanlar Cumhuriyet Bayramı'na yakışacak bir başlığı Zafer Bayramı'nda kullanıyor? Bu "ilişkinin şifrelerini" çözdüğümüzde, aslında nasıl bir siyasi rejime sahip olduğumuzu anlıyoruz. Özetle ifade edersek, 30 Ağustos 1922, Kurtuluş Savaşı'nın kazanıldığı gündür. Cumhuriyet ise ancak 14 ay sonra, 29 Ekim 1923 günü ilan edilmişti. Yani iki olay arasında doğrudan bağlantı bulunmuyor. Lozan müzakereleri çok farklı biçimde sonuçlanabilirdi mesela... Mustafa Kemal bazı kişilerin teklif ettiği gibi kendini padişah ilan eder... Ama Meclis'i de çalıştırarak bir "meşruti monarşi" kurabilirdi. Elbette cumhuriyete geçiş hayalleri epeydir zihinlerde dolaşıyordu. Mesela İttihatçılar, "Padişahı başımızdan atalım, yerine cumhuriyet kuralım" diye aralarında konuşuyordu. Ancak Kurtuluş Savaşı "Haydi padişahlığı yıkalım da cumhuriyeti kuralım" diye yapılmadı... Amaç Anadolu'yu kurtarıp "bağımsız" olmaktı. Lozan Antlaşması işte o bağımsızlığın dünyaca tanınmasıdır. Türkiye'nin cumhuriyetle mi, yoksa monarşiyle mi idare edileceği, dönemin küresel ağası İngiltere'nin umurunda değildi. (Yeter ki rejim komünist ve İslam dostu olmasın.) *** O halde tekrar soralım: Cumhuriyet denilen "rejimle" ilgili bir başlık, neden askeri "zaferle" ilgili kullanılıyor? İşte kritik nokta bu! Hürriyet gazetesi 30 Ağustos günü "Cumhuriyet Yandaşıyız" diyerek, aslında nasıl da "askerci" olduğunu gösterdi. O gün genel olarak askeriye, özel olarak da yeni GK Başkanı Org. Işık Koşaner karşısında selam durdu gazete yönetimi: "Biz size yandaşız" dedi: "Cumhuriyeti siz kurdunuz, siz yönetiyorsunuz... Biz de sizi önemsiyoruz, sizi destekliyoruz... Bizim için cumhuriyet sizsiniz." (Not: Ben burada "Hürriyet askerci gazetedir" diye yazdığımda kızıyorlar. "Bunlar postal civeleğidir" dediğimde daha da kızıyorlar. Görüyorsunuz işte: Gerçeği kendi kelimeleriyle birinci sayfadan ilan ediyorlar.) Tabii cumhuriyet barutunu 30 Ağustos'ta atarsan, 29 Ekim'e bir şey kalmaz; o gün geldiğinde "Cumhuriyet Hep Genç Kalacak" komikliğine imza atarsın. *** Bir de şu "cumhuriyet sonsuza dek yaşayacak" klişesi var... Hiçbir rejim sonsuza dek yaşamayacağı gibi, cumhuriyetin 87 yıldır uygulanış biçiminden de bir an evvel kurtulmamız gerekiyor. Çünkü "demokratik" değil. Merkezinde askeriyenin yer aldığı bir vesayet rejimi bu. Bakın mesela Posta gazetesi, "Çağdaş ve Laik Türkiye Cumhuriyeti Sonsuza Dek Yaşayacak" demiş dünkü manşetinde. "Demokratik" demeye eli varmamış arkadaşların ki doğrusunu yapmışlar. Gardırop Cumhuriyeti bizimkisi: Hâlâ "onu mu giyelim, bunu mu giyelim" kavgası yapıyor yaşını başını almış insanlar. Bir uzay büyücüsü tüm kadınları görünmez kılsa... Herhalde erkekler kendi aralarında "badem mi, kaytan mı" diye bıyık kavgası yapacaklar ki o zaman da Tıraş Cumhuriyeti oluruz herhalde... Ama o bir yenilik sayılmaz; cumhuriyet hâlâ asker tıraşlı çünkü... EMRE AKÖZ - SABAH
<< Önceki Haber Gardırop Cumhuriyeti Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER