Vedat Bilgiç 'madalyonun görünmeyen yüzünü yazdı

Vedat Bilgiç bu film incelemesinde Başkanın Adamları/Wag The Dog adlı filmin gündeme bakan yanını inceliyor.

Vedat Bilgiç 'madalyonun görünmeyen yüzünü yazdı

Samanyoluhaber.com yazarlarından Vedat Bilgiç bu film incelemesinde Başkanın Adamları/Wag The Dog adlı filmin gündeme bakan yanını inceliyor. Kendisini kurtarmak için koskoca bir ülkeyi kaosa sürükleyen başkanın nasıl bir halinde hayali gerçek gibi pazarladığını anlatıyor Bilgiç. Gerçekler gün yüzüne çıkmaya başlayınca ise artık o gerçek görünümlü kurgunun halini de 'Kara Murat'ın kol saatine' benzeterek madalyonun hiç görünmeyen yüzüne dikkat çekiyor.

İşte Bilgiç'İn o yazısı:

Başkanın Adamları (1997) isimli Hollywood filmini izleyince bu filmin alt okumasını yazmadan edemedim. Filmde Amerikan başkanının utanç verici bir sırrı, başkanlık seçimlere iki hafta kala ortaya çıkar. Başkan’ın bu sırrı bir gün sonraki gazetelerde manşet olarak çıkacaktır. Bu skandalı örtbas etmek ve kamuoyunu seçime kadar oyalamak için ConradBrean isimli işinde mahir bir adam Saraya çağrılır.  ConradBrean haber duyulmadan hemen harekete geçer.“Bize bir savaş lazım, ancak düşmanın olmadan savaş olmaz” diyerek hayali bir düşman seçen Brean, medyada bazı gerçek dışı iddiaların ve yapay söylentilerin ortada dolaşmasını ister. Doğru çıkmaz diye karşı çıkan asistanlara, “doğru çıkması gerekmiyor, sadece dikkatleri başka yöne çekmeliyiz” diye yanıtlar. Brean, hemen bir Hollywood yapımcısı bulmakiçin Los Angeles’e gider.Zihnide seçtiği yeni düşman Arnavutluk ile sanal bir savaş atmosferi oluşturmak için Motss adında bir film yapımcıyla anlaşır.

YapımcıMotss;“Ben gösteri dünyasındayım, bana neden geldiniz” diye sorunca aldığı cevap ilginçtir:“Çünkü savaş sloganlarını hatırlıyoruz, savaşları değil. Bunun sebebi gösteri dünyası. Savaştaki napalmla kaplanmış çocuk fotoğrafını, bayrak diken denizcileri, zafer işareti ve şarkıları hatırlıyoruz”diye cevaplar Brean. Arkasında şöyle devam eder: “Savaş gösteri dünyasıdır, bu yüzden buradayız. Körfez savaşında Amerikan halkı bunu yedi”.

Kamuoyunun gerçekleribir şekilde öğreneceğini hatırlatan yapımcıya Brean şu cevabı verir: “Kennedy’i kim öldürdü, hani kim öğrendi gerçeği. Körfezsavaşında çatıya düşen bomba görüntüsünü Virginia’da çektik. Konuya şarkıya görsel öğelere ihtiyaç varBir gösteri üretmeni istiyorum”

Film yapımcısıMotss, Beyaz Saray yetkilileri ve Brean bir gösteri hazırlarlar. Bu gösterinin seti ülkenin tümü, oyuncuları siyasetçiler, gazeteciler devlet adamlarıdır. Araçları görsel öğeler, ikonlar, şarkılar olmuştur. Köyden kaçan bir Arnavut kızı ve elindeki beyaz kedisinin hikâyesi medyada işlenir. Sonrasında sınırda unutulan cesur yürek Amerikan askerinin sahte hikâyesi servis edilir medyaya. Başkan halkın arasındaki yaşlı bir Arnavutluk kadına pardösüsünü örter böylece kamuoyuna yönelik planlı ve sahte bir başkan imaj çizilir.

Ertesi gün bütün gazeteler ilk sayfadan servis edilen savaş haberlerini kullanır. Başkanın utanç verici sırrı, koparılan gürültülerin arasında duyulmaz bile. Gerçeğin farkında olan tek kurum CIA’dir. Çabalar sonuç verir ve başkan seçimi kazanarak yeniden seçilir. Filmin sonunda Hollywood yapımcısıMotss bu filmin kendi filmi olduğunu ama faydasını başkalarının gördüğünü, kendisinin itibar istediğini belirtince, kalp krizi süsü verilerek öldürülür.

Başkanın Adamları’nınilk sahnesi şu repliklerle başlar: “Bir köpek, kuyruğunu neden sallar? Çünkü köpek, kuyruğundan daha akıllıdır. Eğer kuyruk daha akıllı olsaydı kuyruk köpeği sallardı”. Bu filminorijinal adı “Köpeği Salla”dır. Medya ve siyaset ilişkisini köpek ve kuyruk anolojisiyle anlatan bir film. Hangisi kuyruk hangisi köpek onun kararını okuyucuya bırakıyorum.

Medya, iktidar oyununun oynandığı bir sahnedir. Toplummedyadan izlerler tüm olup bitenleri, film izlediği aynı ekrandansaniyeler içinde bir politikacının konuşmasını da izler. İşte büyünün sebebi budur. Kanallar aynı olunca kaynağın da aynı olduğu yanılgısına kapılır beynimiz. Sanat gerçeği anlatmak için kurguyu kullanırken, politika çoğu zaman gerçeği saptırmak için kurguya ihtiyaç duyar. Tam da bu nedenle medya zihnimizde birbirine zıt iki etki yapar: Kurguyu veya filmi gerçek gibi algılatırken, gerçeği ise film veya kurgu gibi algılamamızı sağlar. Gerçek bir savaşta ölen insanları, sınırda perişan haldeki mültecileri ve bir trafik kazasındaki yaralıları izlerken kahvemizi yudumlarız. Farkında olmasak da aynı ekrandan yansıyan, filmler ve dizlerin aksiyon sahnelerinden farkı kalmaz en acımasız gerçeklerin. Hatta acının resmedildiği bu kareler ticari bir ürün olarak alınır satılır reklam aralarında.

İnsanlar medyadan izlediklerini sanki farklı bir kategoride değerlendirirler. Örneğin izleyici, başkarakteri hırsız olan bir filmi izlerken onun işini yapması için içten içe destekler. Oysa gerçek hayatta oldukça muhafazakâr ve ahlakçı olan bu seyirci kendi hayatında hırsızlığı asla onaylamayan biri olabilir. Bu tezadın sebebi ekranın vehikâyenin büyüsüdür. Olayların akışı içinde ana karakterle kurulan şuuraltı özdeşim gereği, izleyici ahlak dışı davranışı bile destekler ve hatta ustalığına hayran kalır. Burada mesele o karakteri filmin başında seyircinin kabullenmesidir.

Gözümüzün önünde bir film çevrilmektedir ve zihinlerimiz gerçek ve kurgu arasındaki ayrımı yapamayacak kadar karışır. Çünkü ekranda filmler, reklamlar, reality şovlar, yarışmalardan oluşan muazzam bir kurgu bize gerçeklik ambalajına sarılarak pazarlanır.  Hatta bir film bizi yeterince kandıramazsa onu beğenmeyiz. Cüneyt Arkın’ın Kara Murat isimli tarihi filmlerinde çekim hatası olarak kolunda Seikosaat göründüğü efsanesi vardır. Gerçeği hepimiz bilsek de gerçek gözümüzün önüne konunca oyunu bozar,bu hayali seyrin keyfini kaçırır. Çünkü güzel bir rüyada iken rüyada olduğumuzu bilmek istemeyiz, bu yarı uyanma demektir. Kimse tatlı uykusundan uyandırılmaktan hoşlanmaz.

İşte bir politikacının rüşvet olduğu iddia edilen pahalı bir kol saati ile Kara Murat’ın kol saati oyuna dalmış seyirci üzerinde benzer bir etki oluşturur. Böyle bir zeminde politik dünyanın gerçek sandığımız birçok olayının kurgu olabileceğini elbette aklımıza bile getiremeyiz. Çevrilen filmin bir oyun olduğunun farkında olan yalnızca settekilerdir. O yüzden olayları sadece medyadan takip eden yığınlar illüzyona çabucak kapılırlar.

Olayları medya dışında gerçek mecrasından takip edenlerin her şeyi fark etmiş olmasından dolayıdır ki medya susturulmaya çalışılır. Hatta belki ima içerir diye dizlerden bile nem kapılır. Ama işi esas zor olanlar gerçeği söyleyenler değil gizlemeye çalışan medya mensuplarıdır. Örtücü medya mensupları yalanın dozunu artırarak illüzyonu devam ettireceklerini sanırlar. Bir kere Kara Murat’ın saati görünmüştür ve büyü bozulmuştur.

Anlaşılan o ki yeni bir film çevirmekten başka çare yoktur. Yeni bir kara Murat filmine, yeni bir savaş ve kahramanlık filmine ihtiyaç var gibi görünüyor. Ancak bazı Kara Murat filmlerinde kadraja Reno 12 marka araba bile girdiği söylenir. Yeni aksiyon filmi çevireceklere tavsiyem aman dikkat kadraja tırlar girmesin.

SAMANYOLUHABER.COM
<< Önceki Haber Vedat Bilgiç 'madalyonun görünmeyen yüzünü yazdı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER