Toplantıya video konferans yöntemiyle katılan Zelenski, planlar arasında Ukrayna’yı yatırımcılar açısından çekici kılmak için yolsuzlukla mücadele ve yargıda reform gibi önlemlerin de olması gerektiğini belirtti.
Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de Avrupa Birliği’nin uzun vadede Ukrayna’ya karşı “özel bir sorumluluğu” olduğunu vurguladı.
Ukrayna’ya yardım için 2024 – 2027 arasında 50 milyar euroluk bir fon önerisinde bulunan AB yetkilisi, “Bu Ukrayna’nın acil ihtiyaçları için. Ama gelin biz gelecekten bahsedelim. Avrupa Birliği’nin özel bir sorumluluğu olduğuna inanıyorum” dedi.
Von der Leyen “Ukraynalılar bize geleceklerini düşlerken, şehirlerinde Avrupa bayrağının dalgalandığını gördüklerini söylüyorlar ve Ukrayna’nın birliğimizin bir parçası olacağına şüphem yok” dedi.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken de ülkesinin Ukrayna’nın toparlanması enerji şebekesinin yeniden inşası için 1,3 milyar dolar ek yardım yapacağını belirtti.
Blinken “Ukrayna’nın enerji şebekesini yenilemek için 520 milyon dolar yatırım yapacağız” dedi.
Antony Blinken 657 milyon doların da ülkenin sınır kapılarının, limanlarının, demiryollarının ve diğer kritik altyapının modernleştirilmesinde kullanılacağını kaydetti.
Blinken 1,3 milyar doların ülkesinin Ukrayna’ya sağladığı 20 milyar dolarlık ekonomik ve kalkınma yardımına ek olarak verileceğini belirtti.
Amerikalı bakan ayrıca “Rusya en nihayetinde Ukrayna’nın yeniden inşasının masrafını üstlenecek” diye konuştu.
381 milyon euro insani yardım taahhüt eden Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da Ukrayna’nın yeniden inşasıyla, Kiev’in Avrupa Birliğine giriş sürecinin birbiriyle bağlantılandırılması gerektiğini vurguladı. Alman Bakan “Amacımız AB’ye uygun bir Ukrayna’nın yeniden inşası” dedi.
Konferansın ev sahipliğini yapan İngiltere de yaklaşık üç milyar dolarlık Dünya Bankası kredileri garantisi önereceğini belirtti.
Geçen yıl ekonomisi yaklaşık yüzde 30 küçülen Ukrayna’nın bu yılı atlatabilmesi için bağışçı ülkelerden 14 milyar dolar yardıma ihtiyaç duyduğu belirtiliyor.
411 milyar dolarlık fatura
Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası, Mart ayında Rusya’nın işgaliyle ortaya çıkan yıkımı telafi etmenin 411 milyar doları bulacağını tahmin etmişti.
Ancak devam eden çatışmalar bu maliyetin daha da büyüdüğü anlamına geliyor.
Ukrayna’nın savaş sonrası yeniden inşası için Türk müteahhitlerin hem istekli hem de avantajlı konumda olduğu belirtiliyor.
BBC Türkçe’ye konuşan Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren, Ukrayna’nın savaş öncesinde Türk inşaat şirketlerini büyük önem verdiği bir ülke olduğunu vurguladı.
Eren “Ukrayna savaş öncesinde de birçok altyapı projesini Avrupa Birliği kredileriyle, son beş yıl içinde yapmaya başlamıştı. Bunun en büyük paketini alan firmalar bizim üyelerimizdi. Yaklaşık 8 milyar dolar kadar işimiz vardı o dönemde yaptığımız. 3 milyar dolarlık da işimiz devam ederken savaş başladı” dedi.
Rusya’nın işgalinin ardından can korkusu nedeniyle şantiyelerini tahliye ettiklerini belirten Eren “Fakat Ukrayna’da gerek Ukrayna halkının Türklerle olan ilişkisi gerek Türkiye’nin savaştaki dengeli yapısı itibariyle güzel bir olay yaşadık. Savaş süresince ne Rus ne de Ukrayna birlikleri bizim şantiyelerimize zarar vermediler. Hiçbir Ukraynalı tarafından da şantiyelerimizde talan, vesaire olmadı. Çünkü şantiyelerimiz savaş sırasında yerli halka yemek ve barınma desteği de verdi” diye konuştu.
Erdal Eren, savaşın giderek doğuya kaymasıyla Ukraynalı yetkililerin çok acil bazı köprü ve tünel projelerinin, özellikle de Dinyeper Nehri’nden Kiev’e bağlantı yolu üzerindeki tahrip olmuş altyapı projelerinin savaşın sürmesine karşın devam ettirilmesini istediğini belirtti. Eren "Uzun zamandır orada birçok şantiyesi olan iki tane firmamız bu davete hemen icabet ettiler ve bahsettiğimiz inşaatları yapıyorlar” dedi.
Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Eren, Türk inşaat şirketlerinin rakiplerine karşı avantajlarını da şöyle tanımladı:
“Bizim Avrupalılardan biraz daha hızlı ve daha uygun maliyetli iş yapıyor olmamız, savaş ortamları gibi ortamlarda maalesef biz biraz daha risk alabiliyoruz diyelim. Biraz daha ihtiyacımız var yurt dışında insanımıza istihdam yaratmaya. Gözü kara, risk alabilen gruplar olarak gidebiliyoruz”
