"Tutuklama kararları WhatsApp gruplarında veriliyordu"

Hava Kuvvetleri'nden Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen Yarbay Aykut Coşkun’un yayımladığı kitapta 15 Temmuz sonrası yaşananlara dair çarpıcı ayrıntılar var.

SHABER3.COM

İhraç Yarbay Aykut Coşkun’un "Bir F-16 pilotunun 15 Temmuz öncesi ve sonrası yaşadıkları" üst başlığı ile yayımlanan kitabında tutuklamaları hızlandırmak için savcı, emniyet mensupları ve bir kısım hava kuvvetleri personeli WhatsApp grubu kurduğuna işaret edildi. 

Coşkun söz konusu bilgiyi kendisine bizzat Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "Bizim Mete" dediği Albay Mete Kuş’un verdiğini aktarıyor: “Uçuşun sona ermesi ile birlikte yine Mete Kuş ile bir araya gelmiştik. Filo gazinosunda kendisini ağırladığım bir konuşmamızda savcı, Emniyet mensupları ve bir kısım Hava Kuvvetleri personelinden oluşan bir WhatsApp grupları olduğundan bahsederek kişiler hakkında tutuklama işlemlerini bu şekilde hızlandırdıklarını dile getirmişti.”

HÂLÂ CEVAP BEKLEYEN KRİTİK SORULAR

Yarbay Aykut Coşkun, cevapsız kalan soruları da sıralıyor: 

“MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, darbe girişiminden bir önceki gün altı buçuk saat baş başa ne görüştüler? 

Fidan, 15 Temmuz 2016 akşamı planlı yemeğini neden iptal etmedi? 

Darbe girişiminden haberdar olan Genelkurmay Başkanı Akar, kritik komutanların düğüne katılmasını neden engellememiştir? 

Erdoğan; darbe girişimini kendisine bilgi vermeyen, telefonuna ulaşılamayan MİT Müsteşarını ve Genelkurmay Başkanını neden görevden almamıştır? 

Kalkışmaya karşı belediyeler nasıl bu denli hazırdı? 

Erdoğan’ın Marmaris’teki yaşadıkları ile ilgili çelişkiler neden çözülmek istenmiyor? 

Fidan ve Akar neden Meclis Darbe Araştırma Komisyonuna bilgi vermediler? 

Darbenin siyasi ayağı neden bulunamıyor?”

KONYA'DA HAREKÂT EĞİTİM SUBAYI OLARAK GÖREV YAPIYORDU

Tr724'ün haberine göre Yarbay Aykut Coşkun, 2016 yılı temmuz ayında Konya’da konuşlu 132’nci Filo Komutanlığı’nda, Harekât Eğitim Subayı olarak görev yapıyordu. 

30 Ağustos 2016’da terfi ettirildikten 3 gün sonra görevden uzaklaştırıldı. 29 Nisan 2017’de ise hiç bir somut gerekçe gösterilmeksizin ihraç edildi. 

Bir süre emlakçılık yaptı. Ardından kendisi gibi ihraç arkadaşlarıyla kafe işletti. Ancak iktidar medyasının yalan haberleri nedeniyle kafeyi de devretmek zorunda kaldı. Sonra hakkında arama kararı çıktığını öğrendi. Ve nihayet çok sevdiği ülkesini terk etmek zorunda kaldı.

SUÇLU İSEM, SUÇUM NE?

Yarbay Aykut Coşkun, yaşadıklarını kitap haline getirdi. 15 Temmuz sürecinin anlattığı kitabında ihraç kararından sonra yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Suçum neydi? Suçlu isem bugüne kadar hangi suç eyleminde bulunmuştum? Suçlu isem suçum neden şahsıma tebliğ edilmiyordu? 

Suçlu isem hakkımda neden adlî bir soruşturma yoktu? Bir insanın ad-soyad-rütbe vb. bilgileri yayımlanarak sebepsiz ve delilsiz terörist ilan edilmesi ve ülke çapında hedef gösterilmesi hangi adalet anlayışıyla bağdaşırdı? Eğer işlediğim bir suç varsa bu yeni mi tespit edilmişti? Kişiye suç mu isnat ediliyordu yoksa suça kişi mi atanıyordu? Bir insanın 23 yıllık emeğini ve özlük haklarını bir kalemde silmek bu kadar kolay mıydı?”


Yarbay Aykut Coşkun F-16 pilotu olarak uçuş görevini ifa ediyor.

"PİLOTLUK LİSANSIM İPTAL EDİLDİ"

“Öncelikle İstanbul’da kirası yüksek olmayan bir ev bulup 15 gün içerisinde lojmandan taşınmalıydım. İşsiz kalan birçok meslektaşım gibi benim de pilot lisansım iptal olmuştu. Bundan sonra iş bulup bulamayacağım meçhul olduğu için uygun kiralı bir ev arayışına girdim. 

Kısa bir süre sonra İstanbul Gaziosmanpaşa semtinde, asansörü olmayan 35 yıllık bir binada 6’ncı katta uygun kiralık bir daire buldum. Bir hafta içerisinde taşınma işlemini tamamlayıp ailecek yeni evimize yerleşmiştik.”

BABAMIN GÖZYAŞLARI CANIMI YAKMIŞTI 

“Bu ev lojmandaki evimiz kadar bakımlı bir ev değildi. Taşındıktan sonra babam ilk kez evimize geldiğinde o zaman 71 yaşında olan babamın üzüntüsünü gizleme gayretine rağmen maalesef gözyaşı döktüğünü görüyordum. Bugüne kadar benimle hep gurur duyduğunu ve sevinç gözyaşları döktüğünü gördüğüm babamın ilk defa üzüntü sebebiyle göz yaşı döktüğünü görmek o ana kadar ki yaşadığım her şeyden daha fazla canımı yakmıştı.”



"DİLEKÇELERİME CEVAP ALAMADIM"

“OHAL KHK’larının iptaline karşı tüm yargı yolları kapalı olduğu için Anayasa Mahkemesine anayasal haklarımın çiğnendiği gerekçesi ile iptal davası başvurusunda bulundum. Tabii bu arada CİMER’e, BİMER’e, Millî Savunma Bakanlığı’na, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na ve sonrasında OHAL Komisyonuna dilekçe yazarak başvuruda bulundum. 

Dilekçelerle talep ettiğim şey aslında çok basitti. Hangi somut nedene dayanarak ihraç edildiğimi öğrenmek istiyordum. Diğer bir ifade ile ne gibi bir fiili suç işlediğimi bilmek istiyordum. Tabii hiçbir kurumdan tatminkâr bir cevap gelmedi.”

KAÇ BURADAN, SENİ ARIYORLAR

Takvim yaprakları 2 Eylül 2018’i gösterdiğinde Aykut Coşkun’un çok önemli bir karar vermesi gerekiyordu. O gece İstanbul’da ikamet eden anne babasının yanında kaldıklarını anlatıyor Coşkun. Ardından sabah eve doğru yola çıkıyorlar. 

Ancak evlerinin bulunduğu siteye yaklaştıklarında site güvenliğinin tavırlarından şüpheleniyorlar: “Ailemin ısrarı ile ben de çocuklarım ile birlikte ağabeyimin evine çıktım. Annem ile birlikte eşim evimize bakmaya gitmişlerdi. (…) Eşim Biraz sonra eşimden telefon geldi. (…) 

Telefonu açtığımda eşim ağlıyordu. Yaşadığı duygu yoğunluğunun etkisiyle ne olduğunu ne ile karşılaştığını söylemeden önce ağlayarak ve bir miktar haykırarak “Git buradan, çabuk ol. Seni yakalayacaklar.” diyordu. Anlaşılan evimiz polis tarafından aranmıştı. Azılı suçlu biri aranıyormuşçasına evimiz, eşyalarımız alt üst edilmişti.”

Bu sorular 4 yıldır cevap bekliyor 


Yarbay Aykut Coşkun, 15 Temmuz’a ilişkin soruları da sıralamış kitapta. “Şimdi cevapsız kalan bu sorulara değinecek olursak” diyen Coşkun, ardından soruları sıralıyor:

MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, darbe girişiminden bir önceki gün olan 14 Temmuz 2016’da gerçekleştirilen tören sonrası altı buçuk saat boyunca baş başa ne görüştüler?
15 Temmuz 2016 günü Müsteşar Fidan ve Genelkurmay Başkanı Akar saat 18:00’de bir araya geldiklerinde darbe girişimine engel olmak ve can kaybını önlemek için ne gibi tedbirler alınmasını kararlaştırmışlardır?
Öncelikle MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve akabinde Genelkurmay Başkanı Akar, darbe girişimine ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve Başbakan Yıldırım’ı niçin bilgilendirmemişlerdir?
MİT Müsteşarı Hakan Fidan, 15 Temmuz 2016 akşamı planlı yemeğini neden iptal etmemiştir?
Darbe girişiminden haberdar olan Genelkurmay Başkanı Akar, kritik komutanların düğüne katılmasını neden engellememiştir?
Cumhurbaşkanı Erdoğan; darbe girişimini kendisine bilgi vermeyen, telefonuna ulaşılamayan ve gerekli tedbirleri almak yerine planlı yemeğe katılan MİT Müsteşarını ve gerekli tedbirleri almak yerine üst düzey komutanları düğüne gönderen bir Genelkurmay Başkanını neden görevden almamıştır?
Kalkışmaya karşı belediyeler nasıl bu denli hazırdı? İş makinaları ve kamyonlar neden yüklü halde bekletildi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Marmaris’teki yaşadıkları ile ilgili çelişkiler neden çözülmek istenmiyor?
MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Genelkurmay Başkanı Akar neden Meclis Darbe Araştırma Komisyonuna 15 Temmuz girişimi ile ilgili bilgi vermediler?
Meclis 15 Temmuz Darbe Araştırma Komisyonu Başkanı Reşat Petek tarafından “Darbenin siyasi ayağı tespit edilemedi” açıklaması vicdanları ne kadar tatmin etmiştir?
<< Önceki Haber "Tutuklama kararları WhatsApp gruplarında veriliyordu" Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER