Raporda, Türkiye’de üniversite mezunlarının sözel becerilerinin Japonya’da lise mezunu dahi olmayanlardan daha düşük olduğu belirtildi. Ayrıca genç ve yetişkin nüfusun temel becerilerde yeterlilik düzeyinin vasat ve vasatın altında olduğu ifade edildi.
Türkiye’de okul öncesi eğitime katılım oranı yüzde 8’de kalarak şu ifadeye yer verildi:
Türkiye’de dört yaşındaki öğrencilerin yüzde 32’si, beş yaşındakilerin yüzde 71’i okul öncesi eğitim alırken; OECD’de ise oranlar dört yaşta yüzde 86. Beş yaşta da yüzde 95’e ulaştı.
Yüzde 29 oranla istihdam dışı kalanların oranının OECD ortalamasının iki katı olduğu da raporda verilen bilgiler arasındaydı.
6-18 yaş arası 900 bin çocuğun ekonomik faaliyette bulunduğu, bunların yüzde 44’ünün mevsimlik tarım işlerinde çalıştığı açıklandı.
Raporda, mesleki ve teknik eğitim kapsamındaki okullardan mezun olan öğrencilerin yüzde 44’ünün ortaöğretimden sonra eğitime devam etmediğine dikkat çekildi.
Raporda yer alan bazı değerlendirme ve öneriler şöyle:
Eğitime ayrılan pay, OECD ülkeleriyle yarışacak düzeyde artırılmalı.
5’inci sınıflar için hedeflenen yabancı dil ağırlıklı programla ortaya çıkacak İngilizce öğretmeni açığının yetiştirilen kaynaklarla kapatılması mümkün görülmüyor.
Genç ve yetişkin nüfusun temel becerilerde yeterlik düzeyi en iyi haliyle dahi vasat ve vasatın altında.
Temel liselere geçişleri önlemek için okullardaki destekleme ve yetiştirme kurslarının niteliği artırılmalı.
2016’nın sürpriz uygulamalarından sözleşmeli öğretmenlikte sözlü sınav komisyonlarıyla ilgili belirsizlikler giderilmeli.
15-19 yaş gençlerin eğitime katılım oranı yüzde 72.
15-29 yaş aralığında hem eğitim hem de istihdam dışı kalanların oranı yüzde 29 ile OECD ortalamasının 2 katı.
6-18 yaş ekonomik faaliyette bulunan 900 bin çocuk var ve yüzde 44’ü mevsimlik tarım işinde çalışıyor.
Mesleki ve teknik eğitim kapsamındaki okullardan mezun olan öğrencilerin yüzde 44’ü ortaöğretimden sonra eğitime devam etmiyor.
Yaklaşık 45 bin öğretim elemanı açığı var. Doktoralı öğretim elemanı açığı 20 bin.
