[Turhan Bozkurt yazdı] Amerika'dan gelen o mesaj...

Amerikan Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell'ın "Görünüm oldukça belirsiz. Aşağı yönlü riskler çok fazla." uyarısında bulunduğu ve Alman Borsası'nın (DAX) yüzde 2,5'e yakın düştüğü bir günde Türkiye'de Borsa İstanbul ve döviz piyasasında bahar rüzgârları esiyor. Bu yalancı bir bahar mı? Yoksa kazın ayağı hiç öyle değil mi? Samanyoluhaber ekonomi yazarı Turhan Bozkurt, Amerika'dan Ankara'ya gelen mesajı da dikkate alarak yorumladı.

SHABER3.COM

Türkiye'de “serbest piyasa” düzeninin ismi var. 1980 öncesinde döviz bulundurmanın yasak olduğu dönemlerden halliceyiz. 

Bankalar yurt dışından gelen dövizi TL olarak ödüyor müşteriye. Döviz mevduatını çekmek isteyen müşteriye bugün git, yarın gel" deniliyor. Tabela, vitrin parlak nasıl olsa!

Herkes bir yol tutturmuş gidiyor. Artık Saray’ın talimatları yön veriyor piyasalara. 

Borsa İstanbul’un (BİST) da dövizin de hangi seviyede kalacağı tek bir merkezden nokta atışı ile belirleniyor. 

Dolarda 1 Mayıs tatilinde gaflete düşen ve 7 TL barajının yıkılmasının müsebbi üç kamu bankasının genel müdürü zılgıtı yiyince soluğu tanzim satış çadırı kurmakta buldu. 

İKİ GÜNDE 2 MİLYAR DOLAR SATTILAR

Konuya yakın kaynaklar kamu bankalarının son iki günde 6,92 TL ila 6,98 TL arasında fiyattan 2 milyar dolara yakın döviz sattığını belirtiyor. 

Otoriter rejimler semboller etrafında şekillenen irrasyonel bir dünyada neşvünema bulur. 

Hakiki başarıların yok denecek kadar az olduğu bir dönemde Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) düşen oylarını bir yerde durdurabilmesi, seçmen tabanına umut vaat edebilmesi için semboller etrafında harikalar diyarı inşa etmekten başka çaresi kalmadı. 

Devlet mekanizması Saray marifeti ile hayal tacirliğinin taşeronuna dönüştürüldü. 

Algı ile hakikat arasındaki uçurum büyürken, Merkez Bankası’nda (TCMB) döviz rezervleri sadece mart ayında 16,5 milyar dolar eridi. Altın dahil net rezerv 25 milyar doların altında. 

Türk Lirası sadece dolar ve euro karşısında değer kaybetmiyor. 

HAZİNE 1 LİRALIK BORCU ÖDEMEK İÇİN 3 LİRA BORÇ ALDI

Kasadaki döviz buharlaşırken bir darbe de yabancı sermayeden geldi. Martta 5,5 milyar dolar tutarında “sıcak para” Türkiye'yi terk etti. Fırsatını bulan bavulu topluyor.

İhracat ve ithalat arasındaki makas ihracatın sert düşüşünün etkisi ile ithalat lehine açıldı. Neticede döviz geliri ile gideri arasındaki fark (cari açık) 4,9 milyar dolara yükseldi. 

Hazine nisanda 20 milyar liralık borç ödemek için 60 milyar TL borç aldı. 

Nisanda borç çevirme oranı (roll over) yüzde 289’a yükselen Hazine, mayısta bütçede belirlenen tutardan daha fazla borçlanacağının işaretlerini veriyor. 

13 Mayıs’ta iki ihale ve iki sukuk ihracı ile yaklaşık 20 milyar TL borç alındı. Muhtemelen borçlanma yekûnu mayıs sonunda 50 milyar lirayı bulacak. 

BANKALAR SOPA İLE HAZİNE’YE KOVALANDI

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) "net akif rasyosu" ve "dolar-TL swap işlemlerinin özkaynaklara oranı yüzde 1 olacak" sopasını gören bankalar Hazine’den tahvil almaya koşuyor. 

Hazine’nin 10 yıllık tahvil faizi yüzde 13’ü geçti. Borçlanma maliyetinde iki hafta öncesine kıyasla 200 baz puanlık artış anlamına geliyor. 

Hazine 2020 yılının ilk 4 ayında 100 liralık borç ödemek için 160 liralık borç aldı.

Bu da gösteriyor ki AKP “faiz lobisi” dediği bankalara hem sopa hem havuç göstererek, “TCMB’nin tabelasındaki yüzde 8,75’e aldırma, gel yüksek faiz burada.” diyor. 

151 milyar liralık yıllık borçlanma limitinin 121 milyar lirasını 4 ayda kullanan hükûmet mayıs bittiğinde ne yapacak? Kanun değiştirme ihtiyacı bile hissetmeden “al takke, ver külâh” yöntemleri ile devam edebilir. 

DÖVİZİ TUTMAK İÇİN İTHALATA EK VERGİ

Vatandaşın cebinden faizi gidecek para artarken, döviz talebini kısmak için Gümrük Vergisi oranlarına zam üstüne zam geliyor. Oysa kendi ayağımıza sıkıyoruz. İhracat için ithalat şart. 

Zamların etkisi mayıs-haziran hissedilmeye başlayacak. 

Bütçe açığının nisanda 50 milyar lirayı geçmesi beklenirken, elde avuçta ne varsa doları 6,99 TL’ye indirmek için harcanması basiretsiz tacirlik değil de nedir?    

Dünyayı kasıp kavuran Korona salgınında Türkiye Saray’ın doları 6,99 TL’ye, Borsa İstanbul’u 98 bine sabitleme saplantasının bedelini ödüyor. 

IMF: ÜÇ HAFTA ÖNCESİNE GÖRE DAHA KÖTÜ

Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) Amerikan Merkez Bankası’na varıncaya dek hemen her kuruluş “En kötüsü henüz gelmedi” diye ikaz ediyor. 

İşsizlik patlaması bütün dünyayı hiç tahmin edilmedik bir şekilde tehdit ediyor. IMF yüzde 3 küçülme tahminini haziranda yüzde 4’ün üzerine çıkarabilir. 

İngiltere martta yüzde 5,8 daralırken, İngiltere Merkez Bankası sarsıcı bir tahminde bulundu: “İkinci çeyrekte yüzde 25 daralacak.” 3 trilyon dolarlık bir ekonomi için çok dramatik bir düşüş.

Hindistan’da şimdiden 120 milyon kişi işsiz kaldı. 

Dünya genelinde 1 trilyon dolarlık gelir düşüşü beklenen turizmde toplam 120 milyon kişi işini kaybedecek. Böylesine yüksek bir işsizlikte dünyada harcamaların ne kadar azalacağı tahmin bile edilemiyor. 

TÜRKİYE’NİN İFLAS RİSKİ VE AMERİKA'DAN GELEN MESAJ

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), Türkiye’nin Korona krizinden en fazla zarar görecek ekonomilerden biri olacağına işaret ederek milli gelirin yüzde 3’ten fazla gerileyeceğini vurguladı. 

Fed geniş çaplı iflaslar yaşanabileceğine dair yeni bir ikazda bulundu: “Ekonominin depresyona girme ihtimali var. Etkisi uzun süre devam edecek iflaslarla sonuçlanacak.” Amerikan ekonomisi ikinci çeyrekte yüzde 30 daralacak. 

Türkiye haricinde herkes mali kıyamete hazırlanırken, hükûmet “swap anlaşması olacak” diye pazarlamacılık yapıyor. 

Amma velâkin New York Merkez Bankası’nın (Fed) eski başkanı William Dudley, boşuna heveslenmeyin imasında bulundu. 

Dudley “Türkiye'de swap hattına ihtiyaç duyulmasının sebepleri Fed'in hedefleriyle uymuyor. ABD ile inişli- çıkışlı ilişkileri olan bir ülkeye Fed'in swap hattı açacağını hayal etmek de zor.” sözleri ile TCMB Başkanı Murat Uysal’ın swap yalanını adeta yüzüne vurdu. 

FED SWAP KANALINI ÇOKTAN AÇTI

Bu arada Fed, Koronavirüs salgınında patlama yapan dolar talebini karşılamakta zorlanan Endonezya, Brezilya, Yeni Zelanda ve Güney Kore’nin aralarında bulunduğu 13 ülkenin merkez bankasını dolar havuzuna martta dahil etmişti. 

Türkiye o listeye giremedi. Fed olmayınca dümeni doğuya kıran Hazine Bakanı Berat Albayrak Çin ve Japonya merkez bankalarını ikna etmeye çalışıyor. 

Anlaşma sağlansa bile saman alevi kadar etkisi olur. Zira Türkiye’nin acilen en az 3 yıl vadeli 60-70 milyar dolar bulması elzem. Rezervlerde artık sıra külçe altınlara geldi. 

Sermaye çıkışı devam ediyor. Dışarıdan borç bulmanın en önemli anahtarı kredi risk priminin (CDS) seviyesidir. 

300 ve üzerindeyseniz kimse yüzünüze bakmaz. 600 civarındaki CDS ile Türkiye en riskli 5 ülke arasında. Bu yüzden istediğimiz vadede ve istediğimiz kadar borç bulamıyoruz. 

1 Türk Lirası, Okyanusya'da yer alan ada devleti Papua Yeni Gine'nin para birimi Kina'dan daha değersiz.
 
HAYALLER VE ACI GERÇEKLER

Bütçe açığı yıl sonunda 200 milyar TL’yi aşabilir. 

Böyle bir tabloda Alman kredi derecelendirme kuruluşu Scop Corp’un “İflas riski en yüksek üç ülke” diye işaretlediği Türkiye’de demokrasi ve hukuk açığı giderilmeden ne döviz kurları ne de faiz istikrara kavuşabilir. 

Sopa ile yönlendirilen piyasadaki fiyatlar günün sonunda kasayı doldurmaya yetmiyor.   

Artık sembol fetişizminde sosyal medyayı bile millî-gayri millî diye tasnif edecek kadar ileri giden AKP için vitrin süslü ise gerisi teferruattır. 

Mutfakta yangın çıksa başlık hazır: “Dünyanın en ateşli mutfağı bizde!”

Harikalar diyarında ekonominin karın doyurup doyurmadığına ise yine vatandaşın kendisi karar verecek.
 ----------------------------
<< Önceki Haber [Turhan Bozkurt yazdı] Amerika'dan gelen o mesaj... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER