Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) 36. Genel Kurulu’nda Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı’na (TBB) seçilen Erinç Sağkan, yargının içinde bulunduğu durum ve Türkiye’de yaşanan hak ihlallerine ilişkin dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
Euronews Türkçe’ye konuşan Sağkan, Türkiye’nin Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala hakkında verilen Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygulamaması nedeniyle Avrupa Konseyi takibe alınmasıyla ilgili bir soruya, “Hızla anayasasızlaşma sürecine evriliyoruz. Çok üzüntü verici ve kaygılandırıcı bir durumdan bahsediliyor. Anayasadaki kuralların artık açıkça hem de yargı mercileri tarafından ihlal edilmesi çok farklı bir yere tekabül ediyor” şeklinde yanıt verdi.
‘EN BÜYÜK VEBAL YARGININ ÜZERİNDE’
“Anayasa siyasetçiler tarafından söylemlerle itibarsızlaştırılmaya çalışılabilir veya uygulanmaması noktasında baskı kurulabilir” diyen Sağkan, “Anayasa başka türlü beyanlarla her türlü yöntemle yok edilmeye çalışılabilir. Ancak bunun karşısında durması gereken işte yargıdır zaten. Yargının orada denge denetimi ve fren görevlerini görmesi gerekir. Maalesef burada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının uygulanmamasına bizzat bir yargı kararı araç oluyor ve geldiğimiz noktada anayasanın 90. maddesi tamamen yok sayılıyor ve Avrupa Konseyi’nin bu tür ikazlarının sonunun nereye gideceğini de hepimiz hukukçu olarak öngörebiliyoruz. Buna en çok da yargının müsaade etmemesi gerekiyor. En büyük vebal de yargı yargının üzerinde diye düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.
CEZAEVLERİNDEKİ HAK İHLALLERİ SORUNU…
Sağkan, son dönemde cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin ise TBB olarak devreye gireceklerini kaydederek, “Ankara Barosu cezaevleri izleme kurulu vasıtasıyla aslında bununla mücadele etmeye gayret etti. Cezaevlerindeki hak ihlallerini tespit ederek gerekli yasal başvuruları ve kamuoyu bilgilendirmesini yapmak yönünde bir çalışmamız olmuştu. Türkiye Barolar Birliği’nde bu çalışmayı tüm Türkiye ekseninde daha etkin şekilde yürütmek gibi bir görev ve sorumluluğu olması gerekiyor. Bunu yerine getirmek bizim yurttaşlarımıza borcumuzdur. Bu anlamda bu hak ihlalleri son dönemde özellikle çokça dile getirilen ve artık yaşam hakkının ihlali noktasına dönüşebilecek hak ihlallerinden bahsedilen bir dönemde Türkiye Barolar Birliği’nin de cezaevlerinde yaşandığı iddia edilen bu hak ihlallerine dönük ciddi inceleme, raporlama, yasal yollara başvurma ve kamuoyuyla bilgi paylaşımı yaparak etkin ve şeffaf soruşturma ve kovuşturma süreçlerinin başlatılması yönünde baskı unsuru olmak gibi bir görevi bulunmakta. Bunu mutlaka ki kendi dönemimizde etkin şekilde hayata geçireceği” ifadelerini kullandı.