Trabzon da Fener de o günü unutamıyor

Fenerbahçe, 5 Mayıs 1996'da Trabzonspor'u 2-1 yenerek şampiyon olmuştu. Ne ilginçtir ki; aradan 14 sene geçti ve iki takım, aynı tarihte bu sefer Ziraat Türkiye Kupası finalinde karşılaşacak.

Trabzon da Fener de o günü unutamıyor

Aksiyon Dergisi de bu haftaki sayısında bundan tam 14 yıl önceki mücadeleyi yaşayan futbolcu ve teknik adamlarla görüştü. 1995-96 sezonunun 30. haftasında 5 puan farkla öndeydi Trabzonspor. Evinde Vanspor'a tek kale oynadığı maçta 1-0 yenildi. Fenerbahçe, o hafta Antalyaspor'u 1-0 mağlup ederek puan farkını 2'ye indirdi. Sonraki hafta Trabzon ve Fenerbahçe karşılaşmalarını kazandı. İki ekip 5 Mayıs 1996 tarihinde yani ligin 32. haftasında Hüseyin Avni Aker Stadı'nda karşılaştı. 90 dakika öncesi Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Şen'in ortamı geren açıklamalarıyla şehirde olağanüstü güvenlik tedbirleri alındı. Trabzon'da ise zafer erken kutlanmaya başlanmıştı. Takımlarına güveniyor hatta F.Bahçe tabutları bile yakılıyordu. Ve maç başladı. Başlama vuruşuyla birlikte; Hami'li, Şota'lı, Abdullah, Ogün, Ünal'lı Trabzonspor, rakibine saldırdıkça saldırdı. Nitekim 19. dakikada Abdullah Ercan'ın attığı golle de devreyi 1-0 önde kapattı. İkinci yarı Fenerbahçe 51. dakikada rakip kaleye ender gittiği akınlarından birinde frikik kazandı. Atışı kullanan Oğuz, Trabzon kalecisi Metin Mert'i avladı. 84. dakikada oyuna sonradan giren Erol'un pasıyla Trabzon defansının arkasında topla buluşan Aykut'un plasesiyle F.Bahçe 2-1 öne geçti. Rüştü'nün harika kurtarışlar yaptığı karşılaşmada 2-1 galip gelen Sarı-Lacivertliler, 1 puan farkla liderlik koltuğuna oturdu. Kanarya, kalan iki maçında İstanbulspor ve Vanspor'u mağlup ederek sezon sonunda şampiyonluk apoletine sahip oldu. Avni Aker'de o heyecanı yaşayanlar, 5 Mayıs 1996 tarihini unutamıyor. Bugün Trabzonspor'un sportif direktörü olan Ünal Karaman, o maçtan bir gece önce rüyasında kaybettiklerini söylüyor. O sıralar sık sık böyle rüyalar gördüğünü ve hepsinin çıktığını belirten Karaman şöyle devam ediyor: "Sabah uyandığımda böyle bir rüya gördüğüm için çok sinirlendim. Ama bu rüyam da çıktı. Kaybettik. Rüştü, inanılmaz toplar çıkarttı. Demek ki nasip değilmiş, başka bir şey söylenmez buna. O sezon şampiyonluk için yönetim, taraftar, teknik heyet ve futbolcu kadrosu itibarıyla ne gerekiyorsa yaptık. Ancak o ikincilik birinciliğe eşdeğerdir bana göre. Şerefli bir ikincilik diyorum ben ona. Şehirde ise bir travma yaşandı ve çok uzun süredir devam etti." Avni Aker'deki tarihîmaçı yaşayanlar anlattı OĞUZ ÇETİN: TRABZON, TAKTİKSEL HATA YÜZÜNDEN KAYBETTİ. O maçta yenilseydik Aykut ile beni uçağa almayacaklardı. Ama biz inançlıydık. İnanılmaz bir şey, Allah'ın bir lütfu, Allah'ın sevimli kullarıyız ki o gün kazandık. Ben golü frikikten attım. O haftaya kadar tek başıma frikik çalışırdım. Ama Parreira o maça kadar bana hiç frikik çalıştırmadı. O hafta içinde ise Parreira, tüm antrenmanlardan sonra beni kenara çekti ve özel frikik çalıştırması yaptırdı. Maça çıkmadan önce konuşmasında şunu söyledi: "Oğuz, ceza sahasına yakın olan yerlerde kazanılan serbest vuruşları sen kullanacaksın. Biraz uzak olursa Boliç atacak." 5. dakikada ceza sahasının üstünde bir yerden frikik kazandık. Boliç vurdu. Ardından ceza sahasının uzağından frikik kazandık. Ben vurdum. Devre arası soyunma odasına girdik. Parreira, "Oğuz, ben sana ne söyledim? Yakın olursa sen, uzak olursa Boliç vuracak. Niye tam tersini yapıyorsunuz?" Maçın 50. dakikalarında ceza sahası üzerinde frikik kazandık. Ben kullandım. Top ağlara gitti. HAMİ MANDIRALI: SAHANIN HER YERİNDEN ŞUT ATIYORDUM, RÜŞTÜ ÇIKARTIYORDU. O mağlubiyet bizi 20 sene geriye götürdü. Trabzonspor, en büyük darbeyi orada aldı. Maça gelince sahanın yer yerinden şut atıyordum, Rüştü çıkartıyordu. 90'a atıyordum, Rüştü yine çıkartıyordu. Bence o gün kaderimiz kaybetmek üzerine yazılmıştı. Bunun başka bir izahı yok çünkü. AYKUT KOCAMAN: TRİBÜNLER BİZİ ALKIŞLADI. Maç boyunca bizi protesto eden tribünler, maçın bitimiyle birden alkışlamaya başladı. Biz de karşılık verdik. İnanılmazdı. Soyunma odasında güvenlik sebebiyle 4 saat bekledik. Maçtan sonra arkadaşlarla konuştuk. Dedik ki kimseyi rencide edecek bir söz söylemeyelim. O anda bana bir mikrofon uzatıldı... Aykut Kocaman'ın o mikrofona söyledikleri şöyleydi: "Türkiye'de başarının ölçüsü birinci olmak. Bu yanlış. Şu anda yenildikleri için Trabzonsporlular suçlanacak. Şu an onların yerinde biz de olabilirdik. Kazandığımız için çok sevinçliyim ama onlar adına da üzülüyorum." ABDULLAH ERCAN: F.BAHÇE'Yİ EZE EZE YENMEK İSTEMİŞTİK. Çok iyi oynuyorduk. Fenerbahçe'yi eze eze yenip şampiyon olmak istemiştik. Nasip değilmiş. İki kere geldiler ve kazandılar. Eğer biz kazansaydık, birkaç takviye ile o yıllarda Galatasaray'ın yaşadığı Avrupa başarısını elde edebilirdik. Hatta Galatasaray'ın 4 yıl üst üste şampiyon olmasının önünü de kesebilirdik. UCHE OKECHUKWU: BİZE RAHAT 10 GOL ATABİLİRLERDİ. Türkiye'deki en mutlu günüm Trabzonspor'u 2-1 yendiğimiz bu maçtı. O sene Trabzonspor da şampiyonluğu hak etmişti, biz de. Şans bizden yanaydı. Oyunu unutamam. Bize rahat 10 gol atabilirlerdi. Ama futbolda her şey var. Bu, benim en güzel ve anlamlı şampiyonluğumdu. Çünkü çok zor olmuştu. LEMİ ÇELİK: O MAÇIN TANSİYONU HOCAYI DA AŞMIŞTI. O gün maçı cahilliğimizden kaybettik. En büyük neden 'Allah istemedi'. Allah bize nasip etmedi. 5 defa karşı karşıya kalıyorsun, adamlar bir defa kalene geliyorlar ve yeniyorlar. Hayatımızda yaşayabileceğimiz en büyük acı. 84'te golü yedik. Çöktük. Rakip kaleye gitmeye dahi teşebbüs etmedik. Seyirci de dondu kaldı. Hocaya çok kızdılar. Devreye 1-0 önde girdik. Hoca 1 gol yetmez dedi. '2 lazım'. 1-0'ı koruma adına önlem almadı. Ama farkı artırın da demedi. Abdullah'ın top eline değdi. 3 metre arkasında Bülent Uygun vardı. El diye bağırdı. Bağırmasa hakem (Metin Tokat) belki de vermeyecekti. ORHAN ÇIKRIKÇI: O GÜN SADECE BİR MAÇ KAYBETMEDİK. Hepimiz oynadığımız maçlardan önce rüyamızda sonuçları görüyorduk. O maçı ise hiçbirimiz görmedi. Çünkü maç gecesi sabaha kadar uyuyamadık. Maça çok iyi başladık. 1� öne geçtik. Rakibimiz sanki bu maç bitse de gitsek havasındaydı. 84. dakikada o golü yedik. Dizlerimizin bağı çözüldü. Dünya başımıza yıkıldı sanki. Donduk kaldık. O gün sadece bir maç kaybetmedik. Taraftarından yöneticisine, ekonomisine kadar bütün bir şehir çok şey kaybetti. BÜLENT UYGUN: ALİ ŞEN, SAHA DIŞI FAKTÖRLERİ AJANTAJA ÇEVİRDİ. Fenerbahçe'de oynadığım 4 sezon boyunca tek şampiyonluk yaşadım. O da 5 Mayıs 1996 tarihinde Avni Aker Stadı'nda Trabzon'la oynadığımız maçtan sonra geldi. Şampiyon olmamız için tek şart, onları Trabzon'da yenmekti. Trabzon sağlı sollu ataklarla saldırıyordu. Kalede devleşen Rüştü, sadece Abdullah'ın golüne engel olamadı. İlk yarı 1-0 bitti. Parreira soyunma odasında oldukça sakindi. 'Bülent çık oyna. Bu maç bizim; şampiyonluk hayırlı olsun' dedi. Ve maçı, Oğuz ve Aykut'un golleriyle 2-1 kazandık. Kazandıktan sonra birbirimize dedik ki, arkadaşlarımız üzüldü. Sevinci abartmayalım. İstanbul'da sevinelim. Maçtan sonra ise Trabzon sokaklarında dolaştık. Sokaklar bomboştu. Ne bir insan, ne ışık vardı. Adeta şehrin şalteri indirilmişti. ŞENOL GÜNEŞ: ELEŞTİRENLER MAÇI BİR KEZ DAHA İZLESİN. 1996 yılında şampiyonluğun kaderini belirleyen maçta Trabzonspor çok iyi bir futbol ortaya koydu. Eleştirenler maçı bir kez daha izlesin. Savunma nasıl yapılır, hücum nasıl yapılır görsünler. Bir de takımı benim oraya nasıl taşıdığımı bilmedikleri için buraya kadar geldi kaçmaması lazım diyorlar; ama ne yapalım, kaçtı. 1-0 öndeki Trabzonspor'a şampiyonluk için beraberlik bile yetiyordu eleştirileri var. Kendi kafalarındaki düşüncelerini bizim üzerimizde görmek isteyenlerin düşünceleridir bunlar. Hücum mu? Defans mı? Ben ne yaptığımı biliyorum orada. Onu söyleyenler maçın son dakikası dahil baksınlar, hücum nasıl olur, defans nasıl olur? Kafalarında kurduklarına göre çok hücum ettik, geriye gitmedik demek istiyorlar. Geride boşluk bıraktık demek istiyorlar. Bakalım yediğimiz gollerde öyle pozisyon var mı? Birisinde 2, ikincisinde 4 oyuncu var. Orta atılıyor, 4 kişi ıskalıyor; Aykut vuruyor gol oluyor. Her birinin önünden geçiyor gol oluyor. 18'e yığılsaydık aynı şeyi söyleyeceklerdi. Kafasındaki senaryoya göre yazıyorlar, maça bakarak yazmıyorlar ki, ben onlara niye cevap vereyim. FİNALİ CÜNEYT ÇAKIR YÖNETECEK Trabzonspor ile Fenerbahçe arasında yarın oynanacak Ziraat Türkiye Kupası finalini, FIFA kokartlı hakemlerimizden Cüneyt Çakır yönetecek. Şanlıurfa'da GAP Arena'da saat 15.45'te başlayacak karşılaşmada Cüneyt Çakır'ın yardımcılıklarını Bahattin Duran ve Tarık Ongun üstlenecek. Kupa finalinin dördüncü hakemi ise Halis Özkahya. Geçen hafta UEFA Avrupa Ligi'ndeki Fulham-Hamburg yarı final rövanşında görev alan Cüneyt Çakır, İngiltere'deki kritik randevuda büyük beğeni kazanmıştı. Çakır, 2010 yılbaşından itibaren, elit hakem kategorisinden sonraki en üst klasman olan 1. kategoride yer alan en iyi 28 hakem arasında bulunuyor. TRABZONSPOR'U BARÇA'NIN UÇAĞI TAŞIYACAK Ziraat Türkiye Kupası Finali'nde yarın Fenerbahçe ile GAP Arena Stadı'nda karşılaşacak Trabzonspor, bugün Şanlıurfa'ya gidecek. Bordo-Mavililer, THY'nin sponsor olduğu Barcelona'yı taşıdığı uçakla saat 11.00'de, yaklaşık 170 kişilik kafileyle hareket edecek. Karadeniz temsilcisi, Trabzon'a yine uçakla dönecek. Taraftarlar da uçak, otobüs ve kendilerine ait araçlarla Şanlıurfa'nın yolunu tutacak. İstanbul ve Trabzon'dan 3 özel uçak organizasyonu yapılırken, büyük şehirlerden de futbolseverler otobüslerle Şanlıurfa'ya akın edecek. BORDO-MAVİ KUPALAR şanlıUR-FA'DA sergileniyor Türkiye Kupası'nı tam 7 kez müzesine taşıyan Trabzonspor, bir ilke imza atıp, 7 kupayı da Şanlıurfa'ya götürdü. Kent merkezinde kurulan müze çadırda daha önce kazanılan 7 kupa sergilenmeye başlandı. Kupaların korunması için özel önlemler alındı. Öte yandan Bordo-Mavili yönetim kurulu üyelerinin, kulübün kurucularından Sebahattin Kundupoğlu'nun Şanlıurfa'da adının verildiği ilköğretim okulunu ziyaret edecekleri bildirildi. Siverek ilçesi Reyşanlı köyünde yenilenen okulu ziyaret edecek grubun, okula ve öğrencilere malzeme yardımında da bulunacakları belirtildi. SADRİ ŞENER: BEN OYNASAM KESİN GALİPTİK! Trabzonspor'un en etkili taraftar organizasyonu olan bordomavi.net, Karadeniz'in coşkusunu İstanbul Boğazı'na taşıdı. Kuruçeşme'deki kahvaltıya gelen Bordo-Mavili kulübün başkanı Sadri Şener, "4 gün arayla 2 mağlubiyetten sonra buraya gelip böyle bir topluluğu bulmak Trabzonspor'un büyüklüğünü, ne noktalara geldiğini gösteriyor." dedi. "Kupayı bize getirmeye söz veriyor musunuz?" sorusu üzerine Şener, "Kupayı buraya getirme sözü veririm de; oynarsam veririm. Pek oynayabileceğimi zannetmiyorum ama bütün gücümüzle o kupayı almak için mücadele edeceğiz." ifadelerini kullandı. 'FENERBAHÇE'Yİ BU KEZ YENECEĞİZ' Trabzonspor'un Arjantinli yıldızı Gustavo Colman, taraftarların beklentilerine karşılık vermek için kupayı kazanmanın en uygun adım olacağını söyledi. Bu sezon ligde istedikleri başarıyı yakalayamadıklarını belirten başarılı futbolcu, "Başarı bakımından önümüzde en büyük şans kupa olarak duruyor." dedi. Fenerbahçe ile iç ve dış sahalarda yaptıkları son maçlarda iyi sonuçlar alamadıklarını ifade eden Colman, "Onları yenerek kupayı kazanmayı çok istiyoruz." şeklinde konuştu. Maradona'nın bir gün kendisini milli takıma çağırmasını bekleyen Colman, Fenerbahçeli Emre Belözoğlu'nu çok beğendiğini kaydetti.
<< Önceki Haber Trabzon da Fener de o günü unutamıyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER