Merkezi ABD'de bulunan ''Barış İçin Doktorlar Vakfı''nın (Physician For Peace) desteğiyle
Dicle Üniversitesi (D.Ü) bünyesinde kurulan Ortez ve
Protez Uygulama Merkezi
mayın ve
trafik kazası
mağdurlarının yanı sıra
bölgede son yıllarda artış gösteren
damar tıkanıklığı ve
tümöre bağlı uzuv kaybı kyaşayanlara da ücretsiz protez
hizmeti veriyor.
Türkiye'nin bilgisayar destekli
tasarım ve imalat sistemiyle (CAD/CAM) çalışan tek merkezi olan ünitede, 2001 yılından bu yana 245'i mayın ve trafik kazası mağduru yaklaşık 500 kişiye protez hizmeti verildi.
D.Ü Ortez ve Protez Ünitesi Müdürü Prof. Dr.
Abdurrahman Şenyiğit AA muhabirine yaptığı açıklamada, ünitede 10 yıldan bu yana bölgeden ve zaman zaman da bölge dışından başvuran
hastalara hizmet verdiklerini belirterek, bu kapsamda çeşitli nedenlerle uzuv kaybı yaşayan ve engelli olarak
yaşama tutunmaya çalışan hastalara Amerika'da uygulanan bilgisayar sistemi ile kaliteli ve rahat kullanılabilir protez hazırladıklarını söyledi.
Kuruluş amacı mayın mağdurları olan, ancak zamanla trafik kazası sonucu uzuv kaybı veya işlev yetersizliği yaşayan hastalara da hizmet veren merkeze son yıllarda damar tıkanıklığı ve tümöre bağlı uzuv kaybına uğrayan vatandaşların da başvuruda bulunduğunu belirten Şenyiğit, merkezde otomatik olarak
ölçüm yapan ''CAD/CAM'' sistemi ve kullanılan malzemenin en uygun şekilde hastaya uyumunu sağlayan otomatik cihazlarla hizmet verdiklerini söyledi.
Şenyiğit, ''Ünitemizin kuruluşundan bu yana 500 hastaya hizmet verdik. Bunların 101'i mayın, 144'ü trafik kazası, 100'ü damar tıkanıklığı ve 30'u tümör. Geriye kalanlar ise doğuştan gelen rahatsızlıklar, elektrik çarpması ve
iş kazaları gibi nedenler. Özellikle son 6 ay içerisinde
Abdülkadir Aydın yönetiminde oluşturduğumuz
personel ile merkezin işlerliğini artırdık. Bir hayır kuruluşu gibi hizmet veriyoruz. Bu bakımdan kapımız mağduriyet yaşayan tüm vatandaşlarımıza açık'' dedi.
-''ENGEL İLE YAŞAMAK KADER DEĞİL''-
Şenyiğit, Avrupa'da ve Amerika'da uzuv kaybı olanların olimpiyatlara dahi katılmasının söz konusu olduğunu hatırlatarak, bölgede ise vatandaşların engelli olarak yaşamayı normal bir durum, hayatın bir parçası gibi algılayarak sosyal hayattan koptuğunu söyledi.
''Kaderimmiş'' diyerek yaşamlarını engelli olarak sürdürmeye razı gelen vatandaşların hayatını büyük bir titizlikle hazırladıkları protez ile normale döndürmeye çalıştıklarını vurgulayan Şenyiğit, şöyle dedi:
''Uzuv kaybı kişinin yaşam kalitesini etkilediği gibi işini, ailesini ve çevresini de etkiliyor. Kişinin bir veya iki bacağını kaybettikten sonraki yaşamı büyük oranda değişiyor. Oysa bacağını kaybeden bir vatandaşımıza protez hizmeti sunduğumuzda kişi yürüme şansına kavuşuyor. Çalışma hayatından kopmadığı gibi evinin geçimini de sağlıyor.
Engelli olarak yaşamak kader değil.
Bilgisayar ortamında hazırladığımız protezle, engeli ile yaşamak zorunda olduğunu düşünen vatandaşlarımıza kaliteli bir yaşam
vaat ediyoruz. Diz altı, diz üstü hem ortez hem de protez konusunda hassas ölçümler ile hızlı
üretim yapıyoruz. Ünitemizin hizmetlerinden yeşil kartı olan hastalar gibi valilik, kaymakamlık gibi resmi kurumlardan gönderilen hastalar da faydalanabiliyor. Çoğu zaman da mağdur vatandaşlarımız üniversitemizin başhekimliğine durumlarını bildiren bir dilekçe ile başvurabiliyorlar. Tüm vatandaşlarımıza ihtiyaçları doğrultusunda yardımcı olmaya çalışıyoruz. Talep sizden protez bizden.''
-ÖNLENEBİLİR UZUV KAYIPLARI-
Prof. Dr. Şenyiğit, maalesef son yıllarda sağlıkla ilgili bilinç artışına rağmen kimi vatandaşların yanlış inanışları nedeniyle önlenebilir uzuv kayıplarının önüne geçmekte zorlandıklarını söyledi.
Bölgede bazı vatandaşların vücutta tümör bulunan alandan tetkik amacı ile parça alınması halinde tümörün yayılacağı yönünde yanlış bir inanışa sahip olduğunu da ifade eden Şenyiğit, bunun son derece yanlış olduğunu,
kanser için
erken teşhisin son derece önemli olduğunu belirtti.
Şenyiğit, tümör nedeniyle bacağını kaybedenlerin durumu incelendiğinde, bu kişilerin hastalıklarının teşhisinde tedavisinde gecikmeler olduğunun belirlendiğini kaydederek, şöyle konuştu:
''Hastaya tümörün bilindiği alandan parça alınması gerektiği belirtildiğinde hasta çoğu zaman parça alınmasına razı gelmiyor. Hasta 3 ay sonra geldiği zaman orada yapılacak
küçük bir operasyonla tümörün alınabilmesi şansını yitirdiği için tamamıyla bacağını kaybetmek zorunda kalıyor. Bu durum damar tıkanıklığı rahatsızlığı bulunanlar için de geçerli. Bu rahatsızlığa neden olan pek çok faktörden bölgede en çok görüleni
şeker hastalığı ve sigara.
Şeker hastası sağlığına dikkat etmediği zaman damar tıkanıklığına bağlı önce parmakları daha sonra ayağı ve bacağının kesilmesi söz konusu olabiliyor. Sigara ve şeker hastalığı bölgemizde uzuv kayıplarının önemli sebepleri arasında yer alıyor. Sigara da ciddi oranda damar tıkanıklığına yol açıyor. Hasta bacağı ağrıdığında 3-5 ay ağrı kesici ile idare ediyor. Ondan sonra
halk arasında önerilen ilaçları deniyor. Düzelme olmayınca da bize geliyor. Bu tür hastalıklarda geç kalmamak gerekir. Hastaların doktorların önerdiği şekilde tedavisini sürdürmesi gerekir.
Damar tıkanıklığının en önemli belirtileri yürürken bacakta ağrı hissedilmesi veya bacağın şişmesi. Bu durumdaki hastaların mutlaka
kalp damar cerrahisine başvurmalarını öneriyoruz.''