Müslüman kardeşlerini kurtarmak için hayatını hiçe saydı!

Müslüman oldu diye kardeşleri tarafından işkence gören sahâbî: ' Hz. Velid Bin Velid(r.a) '

Samanyoluhaber.com olarak Ramazan ayı boyunca hergün vereceğimiz hikayelerde, bu gün size Hz.Velid Bin Velid(r.a) sahabe efendimizin nasıl müslüman olduğunu anlatıyoruz.

Velîd bin Velîd(r.a), meşhûr Hâlid bin Velîd'in(r.a) kardeşiydi. Bedir gazâsında müşriklerin safında harbe katıldı. Müşrikler bu harpte yenilince, onu Abdullah bin Cahş(r.a) esir aldı. Medîne-i Münevvereye getirdi. 

Kardeşlerinden henüz müşrik olan Hâlid bin Velîd(r.a) ile Hişâm bin Velîd, onu esâretten kurtarmak üzere Medîne'ye geldiler. Abdullah bin Cahş(r.a) kurtuluş akçesi verilmedikçe bırakmak istemedi. Kardeşlerinden Hâlid(r.a) râzı olduysa da, baba bir annesi ayrı kardeşi Hişâm kabûl etmedi. 

Zırh karşılığı anlaştılar 

Resûlullah efendimiz(s.a.s) babalarının silâh ve techizatının verilmesini teklif etti. Bunu kabûl ederek babalarının yüz dinar kıymetindeki kılıcı, zırhı ve miğferi karşılığında anlaştılar. Velîd'i(r.a) esâretten kurtarıp, Mekke'ye yola çıktılar. 

Fakat Velîd(r.a), Mekke yolu üzerinde Medîne'ye dört mil mesafedeki Zü'l-Huleyfe'de onlardan ayrılıp, Resûlullah'ın(s.a.s) yanına geldi. Îmân edip, Eshâb-ı kirâmdan oldu. 

Müslüman olduktan bir müddet sonra Mekke'ye kardeşlerinin yanına gelmişti. O zaman Hâlid bin Velîd(r.a) sordu: 

- Madem ki Müslüman olacaktın, kurtuluş fidyesi ödemeden olsaydın ya. Babamızdan kalan hâtırayı elimizden çıkardın. Niçin böyle yaptın? 

Velîd(r.a) de şu cevabı verdi: 

- Kureyşlilerin, esârete dayanamadı da Muhammed'e(s.a.s) tâbi oldu demelerinden korktum.

***

Kardeşleri onu Mahzûmoğullarından ba'zı Müslümanlarla, Ayâş bin Ebî Rebîa(r.a) ve Ebû Seleme bin Hişâm'ın(r.a) yanına hapsettiler. Îmân ettiği için senelerce hapis yattı. İslâmiyetin azılı düşmanlarından amcası Hişâm ile müşrik akrabalarından çok zulüm ve işkence gördü. 

Resûlullah efendimiz(s.a.s) müşriklerin zulmüne uğrayan Ayâş bin Ebî Rebîa ile Ebû Seleme bin Hişâm ve kendisi için şöyle duâ ettiler: 

- İlâhî! Velîd bin Velîd'i(r.a), Seleme bin Hişâm'ı(r.a), Ayâş bin Ebî Rebîa'yı(r.a) ve küffâr elinde bunalıp zayıf ve âciz görülen diğer mü'minleri kurtar. 

Velîd(r.a) Resûlullah'ın(s.a.s) duâsı bereketiyle bir fırsatını bulup, bağlı bulunduğu yerden kaçtı. Medîne-i Münevvereye gelip, Resûlullah efendimiz(s.a.s) ile buluştu. Resûlullah(s.a.s), Ayâş bin Ebî Rebîa(r.a) ile Ebû Seleme bin Hişâm'ın(r.a) hâlini sorunca, onların birbirlerine ayakları ile bağlı, şiddetli azap ve işkenceler altında kıvrandıklarını haber verdi. 

Ben kurtarırım 

Resûlullah efendimiz(s.a.s) onların hâline çok üzülüp, kurtarılma çârelerini aradı. Kimin kurtarabileceğini sorunca, senelerce işkence altında kalmasına rağmen, Velîd(r.a), büyük bir cesâret ve aşkla dedi ki: 

- Yâ Resûlallah!(s.a.s) Onları ben kurtarır, Size getiririm.

Tekrar Mekke'ye gelip, işkence gören Müslümanların yerini onlara yiyecek götüren bir kadını takip ederek öğrendi. Mazlûmlar, tavansız bir binada hapisti. 

Geceleyin, ölümü de göze alarak büyük bir cesâretle duvardan sıyrılıp, mazlûmların yanına vardı. Îmân etmekten gayri bir suçları olmayan, müşriklerce bir taşa bağlanıp; Arabistan'ın çöl havasındaki yakıcı sıcaklığında her türlü zulme uğratılan mazlûmları kurtarıp, devesine bindirdi. 

Medîne'ye aç, susuz, yalın ayak üç günde geldiler. Parmakları taşların tahribatından parça parça olmuştu. Velîd bin Velîd(r.a) kan revân içinde Resûlullah'a(s.a.s) kavuşmanın verdiği sevinç ve huzûrla bütün sıkıntılarını bir bir unutuverdi.

***

Velîd'in(r.a) kardeşi Hâlid bin Velîd(r.a), şöyle anlatır: 

Allahü teâlâ, benim hayrımı dilediği zaman, kalbime İslâmiyet sevgisini düşürdü. Beni, hayır ve şerri anlayacak hâle getirdi. Kendi kendime dedim ki: 

- Ben, Muhammed'e(s.a.s) karşı her savaş yerinde bulundum. Bulunduğum savaş yerlerinden hiçbiri yoktur ki, dönerken, aykırı ve yanlış bir iş üzerinde bulunduğumu ve Muhammed'in, muhakkak galip geleceğini içimde sezmiş olmayayım!

***

Allah tarafından korunuyor 

Resûlullah efendimiz(s.a.s), Hudeybiye'ye çıkıp geldiği zaman, ben de, müşrik süvarilerinin başında yola çıktım. Usfan'da, Resûlullah efendimizle(s.a.s) Eshâbına yaklaşıp gözüktüm. Resûlullah efendimiz(s.a.s), bizden emîn bir sûrette Eshâbına öğle namazını kıldırıyordu. Üzerlerine, birden baskın yapmayı düşündükse de, gerçekleşmedi. Böyle olması da, hayırlı oldu.

Resûlullah efendimiz(s.a.s), kalbimizden geçenleri sezmiş olmalı ki ikindi namazını, Eshâbına korku namazı olarak kıldırdı. Bu, bana çok te'sîr etti. Kendi kendime, 'Bu zât, herhalde, Allah tarafından korunuyordur' dedim. Mekke'ye döndüğümde çeşitli düşünceler hâlinde bocalar bir vaziyette idim. 

'Necâşî'ye mi gideyim? Halbuki, kendisi, Muhammed'e(s.a.s) bağlanmış bulunuyor! Eshâbı da, Onun yanında emniyet ve selâmet içinde barınıp duruyorlar. Yoksa, Herakliüs'ün yanına gideyim de dînimi bırakıp Hıristiyan mı olayım, ya da Yahûdîliğe mi gireyim? Yahut, kendilerine tâbi olarak Acemlerle birlikte mi oturayım?' diye kendi kendime söylendim, düşündüm durdum.

Ertesi sene, Resûlullah efendimiz(s.a.s) umre için Mekke'ye gelip girince, O'ndan gizlendim. Kendisinin Mekke'ye girişini görmedim.

Kardeşim, Velîd bin Velîd(r.a) de umre için gelip Mekke'ye girmişti. Beni, arayıp bulamayınca, bana bir mektup yazmış ve mektubunda şöyle demişti: 

'Doğrusu, ben, senin İslâmiyetten böyle tedirgin olmak ve yüz çevirip gitmekteki görüşün kadar şaşılacak bir görüş görmedim! Halbuki, eğri yola gitmekten seni alıkoyacak bir aklın da var! Aklını kullansan ya! İslâmiyet gibi bir dîni, kim bilmez ve tanımaz olabilir?!'

Onun gibi bir adam 

Resûlullah efendimiz(s.a.s), seni, bana sordu. "Hâlid(r.a), nerededir?" dedi. Ben de, 'Allah, onu getirir' dedim. Resûlullah efendimiz(s.a.s) bunun üzerine buyurdu ki:

- Onun gibi bir adam, İslâmiyeti bilmez ve tanımaz olabilir mi? Keşki o, bütün savaş ve çabalarını Müslümanların yanında, müşriklere karşı gösterseydi, kendisi için, ne kadar hayırlı olurdu! Biz, kendisini başkalarına tercih eder, üstün tutardık! Ey kardeşim! En elverişli, en yararlı yerlerde kaçırmış bulunduğun fırsatlara acele yetiş!

Bana, kardeşimin bu mektubu gelince, gitmek için, acele ettim. İslâmiyete olan isteğim de arttı. Resûlullah efendimizin(s.a.s) söyledikleri ise, beni çok sevindirdi, ferahlattı.

Hâlid bin Velîd(r.a) daha sonra Medîne'ye gelerek Müslüman oldu.

Velîd(r.a), Medîne'de 629 senesinde vefât etti.

SAMANYOLUHABER.COM

RAMAZAN İMSAKİYESİ
Ramazan başlangıcından itibaren imsak ve iftar vakitlerini buradan takip edebilirsiniz.

3:45

20:26

HADİS-İ ŞERİF
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurdu:


“Kadınlara iyi davranmanızı tavsiye ediyorum; vasiyyetimi tutunuz. Zira kadın kısmı kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Kaburga kemiğinin en eğri yeri üst tarafıdır. Eğri kemiği doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Kendi hâline bırakırsan, yine eğri kalır. Öyleyse kadınlar hakkındaki tavsiyemi tutunuz. ”

Buhârî, Enbiyâ 1, Nikâh 80; Müslim, Radâ’ 60. Ayrıca bk. Tirmizî, Radâ` 11, Tefsîru sûre (9) 2; İbni Mâce, Nikâh 3