Ya muhalefet de olmasaydı !

Türkiye radyolarının 1993’ten beri aralıksız devam eden mizahî tiyatro programı Perişan FM’nin yapımcısı Ömer Pekin iktidardan şikayetçi.

Ya muhalefet de olmasaydı !

Eskiden politik mizah malzemesi bulmakta zorlanmayan Pekin, şimdi sadece muhalefetle idare ediyor. Perişan FM, Türkiye’de 16 yıldır devam eden tek mizahî radyo tiyatrosu. Ömer Pekin ise bu programın metin yazarı, seslendirmecisi, montajcısı, kayıtçısı, yapımcısı, hâsılı a‘dan z’ye her şeycisi! 1993’ten bu yana pazarcıların dertlerinden Polat Alemdar’ın raconlarına kadar her türlü detayı skeçlerine yansıttı. Fakat onun ‘ulen ne güzel oldu be…’ dediklerinin ekserisi gündeme dair siyasî parodiler. Bu noktada, “Politik mizah bitti kardeşim!” diye hariçten gazel okuyanlara da bir çift sözü var: “Önceden iktidarların başarısızlıklarına dönüktü, siyasî mizah. Bu hükümetse selefleri kadar malzeme vermiyor. Ama muhalefet öyle mi? Ergenekon davası çıkışları bile yeter.” Tabii Ömer Pekin’in söyledikleri bununla sınırlı değil. Üniversite yurt günlerindeki radyoculuğu, hamamdaki ses sanatçılığı, direkten dönen futbolculuk günleri, arkadaş teşvikiyle başlayan radyoculuğu ve daha nice hatırâlar… Daha kendini tanımlarken başlıyor, Pekin’in gariplikleri: “1969 Gümüşhane doğumlu, 3 yıl Trabzon kalımlı, 14 yıl Yalova oturumlu, 15 yıl Ankara ve 1 yıl da İstanbul yaşamlıyım.” Hayatının üniversite dönemine kadar geçen süreciyse karanlık. Israrlı sorularımıza rağmen bu zaman dilimine dair hiçbir bilgi vermiyor. Yüksek öğretim zamanı gelince annesinin ‘oğlunu tıp fakültesine gönderme’ arzusunu da gerçekleştirmek için sınava girer. Neticede 18’inci, yani son sıradaki Hacettepe İstatistik Bölümü’nü kazanır. Pekin’in anlattığına göre, annesi hâlâ, oğlunun ‘tıbbı 2 puan farkla kaçırdığı’ iddiasıyla komşulara hava atıyormuş. HAMAM SANATÇILIĞI GÜNLERİ Üniversite kaydı için Ankara’ya geldikten sonra barınma meselesini Samanpazarı’nda bir yurda yerleşerek giderir. Odasındaki mühendislerle kısa sürede muhabbeti geliştirince farklı projeler üzerinde çalışmaya başlarlar. İlk tecrübeleri de sadece yurdun bir bölümüne yayın yapan radyo verici hazırlamaktır. Pekin, odanın birinde kaçak yayına başlar. Gündeme ya da spora dair mizahî haber sunumlarıdır bunlar. Diğerleri de ‘çömez’ denilen yeni gelenleri “Aslanım yeni radyo kanalı açılmış, mutlaka takip edin ama sadece balkondan çekiyor.” diye teşvik eder. Elde radyo balkona sıralanan çömezler ‘meçhul dj’yi dakikalarca dinler. Yurttakiler için eğlence salt radyodan ibaret değildir. Eski bir otelden devşirilen yurt binasının altında o günlerden kalma ve öğrencilerin de kullandığı bir hamam vardır. Üst sınıflar burayı da şarkılı-türkülü eğlence programları için kullanır. Hatta Pekin sahne vazifesi gören göbek taşında nice parçalar seslendirir. Bir nevi ‘hamam sanatçılığı’. Yüksek öğrenim için başkenttedir; fakat derslerle pek alakası yoktur. Çünkü ders amfileri yanındaki futbol sahası, hocaların anlattıklarından daha çekicidir. Hayatında meşin yuvarlağın önemi o kadar fazladır ki, her hafta sonu amatör kulüplerden Esnafspor’un maçlarında oynamak için Ankara’dan Yalova’ya gitmektedir. Ama sakatlık pembe hayalleri de yok eder… Özel yurttan ayrıldıktan sonra Kredi ve Yurtlar Kurumu’na bağlı Balgat Tahsin Banguoğlu Yurdu’nda arkadaşlarının yardımıyla kaçak kalmaya başlar. Burada da bol bol maça çıkmaktadır. Bir gün yurt genelinde turnuva düzenlenir ve o da katılır. Maçlardan birinde yurdun müdürü onu izler ve beğenir. Bitiş düdüğünden sonra da yanına çağırır ve yurt takımında oynamasını ister. Pekin, kendi tabiriyle o an soğuk terler döker. Müdür, kaçak kaldığını öğrenince kesin kovacaktır. Lafı ağzında geveler; ama sonunda gayrî resmi kaldığını ikrar eder. Muhatabı şaşırmaz bile. Çünkü o dönem bu tür hadiseler öğrenciler arasında çok yaygındır. Sadece tebessüm eder ve ona kayıt yaptırması için gerekli evrakları temin eder. Böylece bir yıldır gizlendiği yurtta legal ikamete başlar. 1993’te üniversite son sınıfa gelmiştir. Anlattığına göre, çoğu arkadaşı gibi ‘Arkadaş iyi güzel de, bu istatistik bölümünü bitirince ne olacağız. Pederle valide o kadar masraf etti ne cevap vereceğiz, oy dağlarım oy…’ düşünceleriyle çile çekmektedir. Ancak gelen bir teklifle önünde farklı bir kapı açılır. O yıl Ankara’da Dünya Radyo ismiyle yeni bir istasyon yayına başlar. Arkadaşları vasıtasıyla Pekin’den ve Grup Perişan adlı skeçlerinden haberdardırlar. Hakan Usanmaz ve Bünyamin Yalçın’la, “Gelin bunu program halinde radyoda yapın.” teklifi alır. Ancak Pekin sıcak bakmaz: “Hakan’la Bünyamin hemen atladı. Israrla ‘Birader beceremeyiz, yapmayın, etmeyin, gaza gelmeyin.’ diyordum. Ama inatla ‘Niye yapamayalım canım’ diyorlar. Arkadaş kendimi biliyorum. Tamam skeç hazırlıyoruz da fıkra anlatamam, espri yapamadan yüzümden belli olur, millet beni sürekli işletir. Ama girdik işin içine.” İlk kayıtları saatlerce sürer. O dönem her gün yeni bir program hazırlamaktadırlar. Ama bir süre sonra Hakan ile Bünyamin ellerini çekmeye başlar. “Sattılar beni!” diyor, Ömer Pekin. “Biri Çin’e gitti esnaflık yapıyor, diğeri de öğretmen. İştiyakları benden çoktu; ama benden önce araziye uydular.” Seneler ilerledikçe ve Perişan FM dinleyiciden olumlu not aldıkça istekler de artar. Artık pazarcılar, taksiciler, öğretmenler, sokaktaki simitçi… aklına esen telefona sarılıp “Ağabey bizim de dertlerimiz var, onları da yazıp oynasana!” isteklerinde bulunur. Pekin’in arkadaşları ve ailesi de ‘meşhur’ biriyle bu kadar yakınlık kurmaktan ziyadesiyle hoşnuttur: “Gidiyoruz bir yere diyor ki yanımdaki ‘Bak bu meşhur Ömer Pekin’ Adam bakıyor, bakıyor, belli beni tanımadığı; ama bozuntuya vermiyor. Vermiyor da ben bozuluyorum kardeşim. Bir değil iki değil...” Yıllarca bu diyaloglara maruz kaldıktan sonra suretten de kendini göstermeye karar verir ve ilk tiyatro oyunu ‘Bir Cinayetin Anatomisi’ni kaleme alır. Artık sahneye çıkar, turnelere gider ve insanlarla bir araya gelir. İkinci tiyatro oyunu ‘Ortaya Karışık’ da beğenilince kendi deyimiyle ‘Arkadaş ben niye tek kişilik oyun hazırlamıyorum.’ düşüncesine kapılır. Ama karar vermesi bu kadar kısa sürmez. Neticede son dönemde ‘stand up’ hazırlamayan kalmamıştır. Fakat tedirginliği ‘Eee ne var bunda! Bir sürü benzer program televizyonda dönüyor. Başlamak bitirmenin yarısıdır, başlayayım gitsin, ne olacak…’ düşüncesiyle aşar. Tek kişilik oyuna başladıktan sonra gelen geri dönüşümle doğru bir karar verdiğine hükmeder. Ama kimileri yine de eleştirir. “Sürekli muhalefet ve Ergenekon gibi hususlarda mizah yapıyormuşum. İktidarı hiç eleştirmiyormuşum. Kardeşim 16 yıldır parodi yazıyorum, vaktiyle iktidarları da, Susurluk’u da çok eleştirdim. Çünkü bana done veriyordu. SSK kuyrukları vardı, enflasyon vardı, bir de o zamanki iktidar sahipleri karikatürize edilebilecek yapıdaydı. Şimdiki hükümetin neyini eleştireyim. Davos’u mu? Doğalgaz indirimini mi? Tabii onların da yanlışları var; ama selefleri gibi değil ki. Muhalefet öyle mi? Sürekli malzeme veriyor.” Seneler geçtikçe kendine ‘Arkadaş 50 yaşına gelince de bunları mı yapacağım ben?’ diye sorduğunu da söylüyor, Pekin. Çözümüyse basit: “Yok yok, benden sonrası için birilerini yetiştirmem lazım. En azından teslim edecek birilerini bulayım, yoksa güme gider bunca yıllık program.” YEREL SEÇİM ARENASI Haberimizde kullanmak için Ömer Pekin’den Aksiyon’a özel bir skeç yazmasını rica ettik. 2 boş, 2 eksiz ve 3 de gönderildiği iddia edilen ama gelmeyen elektronik postadan sonra nihayet aşağıdaki ‘Seçim Arenası’ başlıklı parodiyi alabildik. (Not: Beklediğimizden uzun gelince de bir kısmını rötuşladık…) • ÖMER: Yerel seçimler yaklaşırken İstanbul adayları seçim çalışmalarına başladı. CHPP’nin İstanbul adayı Kemal Kılıçtıroğlu’yla İstanbul’u ve çalışmalarını konuşmak için anlaştık. Çamlıca’daki sütüdyomuzda buluşacaktık ama hâlâ gelemedi. Ulaşabildik mi arkadaşlar? Kılıçtıroğlu şu an hattaymış. Alo Sayın Kılıçtıroğlu, nerde kaldınız? Saatlerdir sizi bekliyoruz! • KILIÇTIROĞLU: Eee Ömer bey kusura bakmayın, Çamlıca’yı bulamadık. Şoför yolu şaşırmış. Soldan gir dedim, sağdan girdi, kaybolduk. E şey, ne tarafa düşüyodu Çamlıca? • Ö: Nerdesiniz şu an? • K: (yanındakilere) Nerdeyiz arkadaşlar? Ömer Bey, arkadaşlar da tam bilmiyor, bi dakka vatandaşa soracağız. Afedersiniz vatandaş bey burası neresi? • VATANDAŞ 1: Valla buraların yabancısıyığ. • VATANDAŞ 2: Nereyi aradınız birader? • K: Ya ben İstanbul belediye başkan adayı Kemal Kılıçtıroğlu. İstanbul’u tek tek dolaşıp halkın sorunlarını dinliyorum da! Burası neresi diye soracaktım. • V2: Burası Arnavutköy. • K: Nee? (telefona) Ömer Bey, ya biz taa Arnavutluğa gelmişiz, Arnavutluğun bir köyündeyiz şu anda. • Ö: Yanlışınız olmasın! • K: Ne yanlışı Ömer bey, Arnavutluğu avucumun içi gibi bilirim. • Ö: Etrafınızda ne var? • K: Ee büyük bi dere var, derenin kenarlarında yalılar, eski evler var, sonra derenin üzerinde büyük bir köprü, köprünün tam altında da bi cami var. • Ö: Yok tamam siz Arnavutluk’ta değil, Arnavutköy sahilindesiniz. Köprüye çıkın karşıya geçin, Çamlıca tabelalarını takip edin... AKSİYON 15. BÖLÜM - Sunucuyu 'Perişan' eden konuk! 14. BÖLÜM - Spikerin çileden çıktığı AN! 13. BÖLÜM - Futbolseverlere üzücü haber! 12. BÖLÜM - Olacak şey değil! 11. BÖLÜM - Ramazan neden 10 gün geriye gidiyor? 10. BÖLÜM - Oruç yine Ramazan'a denk geldi ! 9. BÖLÜM - Gözaltına alınan 'sürpriz' isim ! 8. BÖLÜM - Almanya maçına ŞOK kadro ! 7. BÖLÜM - Sav telefonu yine kapatmadı ! 6. BÖLÜM - ÖSS sorularını önceden bilen cihaz ! 5. BÖLÜM - Sav'a şaşırtıcı DESTEK ! 4. BÖLÜM - İskender Büyük karıştıracak 3. BÖLÜM - Aysun Kayacı'yı perişan edecek destek 2. BÖLÜM - PAK Parti'yi 'komik' kapatma nedenleri 1. BÖLÜM - 'Kapatma gerekçesi' güldürüyor Bu program kaçmaz! Büyük beğeni ile dinlenen "Perişan FM" programı Dünya Radyo'da her gün 07:00, 10:00, 15:00, 20:00 ve 00:00'da yayınlanıyor.
<< Önceki Haber Ya muhalefet de olmasaydı ! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER