Sever: Gül herkesi çok şaşırtacak

Soru-Cevap'ın Konuğu Cumhurbaşkanlığı Basın Ve Halkla İlişkiler Başdanışmanı Ahmet Sever Beş Yıldır İlk Kez Milliyet'e Konuştu.

Sever: Gül herkesi çok şaşırtacak

Mahallede dönüşüm başlattı Cumhurbaşkanı'nı 16 yıldır tanıyan Sever, "Mahalle baskısının altında kalmak bir yana, Cumhurbaşkanı Gül, bilakis, mahallenin üzerinde baskı kurup onları farklı bir noktaya çeken bir yaklaşım içinde" diyor Soru Cevap? - Devrim Sevimay - Milliyet 3N1K KİM: Ahmet Sever 1960-Konya doğumlu. 17 yaşında ailesiyle birlikte Brüksel'e yerleşti. Brüksel Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler okudu. Gazetecilik hayatına 23 yaşındayken Milliyet'te başlayan Sever, yedi yıl sonra Brüksel Temsilcisi oldu. İsminin artık AB'yle özdeşleştiği meslekteki 19'uncu yılında ise çizginin diğer tarafına geçme kararı aldı. Aslında ortak payda yine AB'ydi, ama bu kez icracıların arasındaydı. Önce 3 Kasım seçimlerinde İsmail Cem'in YTP'sinden milletvekili adayı oldu. İki ay sonra da dönemin Başbakanı Gül'ün "AB ve İletişimden Sorumlu Başdanışmanlığı" teklifini kabul etti. Tezkerenin geçmemesinden zina maddesinin kaldırılmasına, müzakerelerin başlama sürecinden 301 tartışmalarına, 27 Nisan'dan 28 Ağustos'a kadar pek çok olayın perde arkasını Gül'le birlikte yaşadı; hatta bazı olayların "gizli kahramanı" oldu. 30 Ağustos'ta Cumhurbaşkanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Başdanışmanı görevine getirilen Sever, evli ve ikiz çocuk babası. NEDEN: Bu söyleşinin iki nedeni var: Birincisi, Cumhurbaşkanı Gül'ü Başdanışmanı'ndan dinlemek... İkincisi, Cumhurbaşkanı Gül'ü Ahmet Sever'den dinlemek... Birincisi önemli; ikincisi değerli... NE ZAMAN: 20 Eylül, Perşembe günü. NEREDE: Köşk'te. Laiklikle ilgili endişelerin bu kadar yoğunlaştığı bir dönemde içeriden bir kişi olarak durumu siz nasıl görüyorsunuz; mesela sizin hiç tereddüdünüz yok mu? - Benim Sayın Cumhurbaşkanı'yla ilgili hiçbir tereddüdüm yok. Kendisini hakikaten çok iyi tanıdığımı düşünüyorum (16 yıldır) ve onun insanlara bakışını, değer yargılarını çok iyi biliyorum. Sayın Gül elbette ki muhafazakâr bir insan, ama bunu bireysel yaşıyor. Söylediği hep şudur, "Herkes kendi istediği gibi yaşasın, kimse kimsenin ayağına basmasın." Temel felsefesi bu. Sizi ikna eden de bu felsefesi mi? - Tabii, çünkü ben Sayın Cumhurbaşkanı'nın samimiyetine inanıyorum. Bu aralar mahalle baskısından bahsetmek çok moda. Mesela Cumhurbaşkanı'nın da mahalle baskısının altında kalacağı söyleniyor... Oysa tam tersi... Cumhurbaşkanı mahalleyi etkileyen, bilakis mahallenin üzerinde baskı kurup onları farklı bir noktaya çeken bir yaklaşım içinde... Mesela AB'ye en karşı çıkan kesim Milli Görüş geleneğinden gelenlerdir. Avrupalıya "gâvur" diyen bir taban söz konusu... Ama sonra o tabanın gözünde Avrupa'yı daha sempatik kılan, daha değişik gözle bakmasını sağlayan bir dönemden geçtik. Dönüşüm hâlâ devam ediyor Bir dönüşüm mü? - Evet, mahallenin üzerine bir baskı yaparak onların dönüşümünü sağlayan bir süreç... Ve hâlâ da o dönüşüm devam ediyor. Peki bu sürecin sonunda neye dönüşmüş olacağız, nihai amaç ne? - Herkesin aşırılıklarından arınıp birbirini anlamaya başlayacağı gerçek bir uzlaşı ortamı... Amaç bu. Sayın Gül'ün de özellikle Cumhurbaşkanı seçildikten sonra alacağı tavır, icraat ve duruşuyla bu noktada çok önemli bir rolü olacak. Önümüzdeki süreçte bu çok net görülecek. Kutuplar arasında bir arabulucu gibi mi yani? - Mevcut bir gerilim varsa onu düşürmek için kimle kim arasında olursa olsun orada aktif rol alacak. Cumhurbaşkanı böyle bir misyonunun olduğunun farkında mı? - Farkında olmasının ötesinde, bunu bilinçli bir şekilde yapmak istiyor ve dönüşüm sürecinde kendisine büyük görevler düştüğünü düşünüyor. Güneydoğu gezisi ilk somut adım Peki siz bu dönüşümün olacağına gerçekten inanıyor musunuz? - Başladı bile. Güneydoğu gezisi ilk somut adım. Resepsiyonlarda bugüne kadar Köşk'e adımını atamamış kişilerin davet edilmesi başka bir gösterge... Bence Türkiye Çankaya üzerinden bir normalleşme yaşayacak. Süreç başladı Nasıl yapacak bunu? - Elbette ki Çankaya icranın başı değil, fakat Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen'in de tabiriyle Çankaya bir moral ve motivasyon yeri. Dolayısıyla buradan çizilecek çerçeve, ortaya konacak imaj hakikaten bütün toplumda etkili olacak bir şey. Yani Güneydoğu'da bir yandan askere "Ben terörle mücadelede arkandayım" deyip, bir yandan da halka el uzatması ve buna da inanılmaz bir karşılık görmesi zaten sürecin de başladığını gösteriyor. Tabii, ama sistemle ilgili asıl "sınavı" Anayasa konusunda olacak. Bir tarafta devletin kurumları bir tarafta AKP... Sizce ne yapacak? Sayın Gül Cumhurbaşkanlığına adımını attığı andan itibaren artık bir AK Partili değil. Devlet adamlığı yönünden kendisini bir anda yukarı çekip mecazi anlamda herkese bir anda yüksekten bakmaya başladı. Hakikaten partiyle arasına mesafeyi koydu ve herkese eşit mesafede davranmak için azami çaba sarf ediyor. Bunu attığı her adımda görüyorum. Dolayısıyla anayasa konusunda da bütün toplumun hassasiyetlerini göze alarak bir değerlendirme yapacaktır. Zaten bunun da ilk işaretlerini verdi. Şaşıracak mıyız? - Evet şaşırtacak. Her alanda şaşırtacak. AK Parti tabanı da şaşıracak mı? - Mutlaka, sadece bir kesimi değil, herkesi şaşırtacaktır. Peki mesela gördüğü tepkilere rağmen hiç küsüp tavır almaksızın, hep bu ikna etmeye çalışma hali sürecek mi? - Şimdi Türkiye'de belli bir kesim var ki Sayın Cumhurbaşkanı ne yaparsa yapsın onlar tutum ve görüşlerini değiştirmeyeceklerdir. Onlarda kemikleşmiş bir tutum söz konusu. Ama arada bir kesim var ki hakikaten kafalarında soru işaretleri olmakla birlikte "Bir görelim, icraata bakalım, ondan sonra kararımızı verelim" diyor. Onlar hakikaten olumlu bir şey görürlerse buna samimiyetle sevinecek ve sahip çıkacak bir kesim. Bu, o kesimlerin problemi... Şimdi o kesimi mi kazanmaya çalışıyor? - Tabii ki yani, çünkü değişmesi söz konusu olmayanları ikna etmek mümkün olmayacaksa o artık Cumhurbaşkanı'nın değil, o kesimlerin problemi. Ama diğer, "Bir bakalım" diyen kesimi çok önemsiyor Cumhurbaşkanı... Yani henüz "Cumhurbaşkanım" dememiş olan kesime de hâlâ açık mı? - Tabii ki, Zaten Abdullah Bey'in beni çok şaşırtan bir yönü var. Asla kin tutmuyor. Bazen benim bile içerlediğim oluyor, ama Cumhurbaşkanı asla kin tutmuyor. Müthiş bir hoşgörülü yanı var. Hiç kızgınlık da mı yok? - Tabii her insan gibi o da kızabilir, ama kızgınlığı hemen kafasından atabiliyor. Kendisini çok kolay kontrol edebiliyor ve kızgınlıklarını içinde tutmuyor. Onu zaman zaman üzgün gördüğünüz oluyor mu? -Mutlaka. En çok neye üzülüyor Cumhurbaşkanı? - Onu en çok üzen eşine karşı saygı sınırlarını aşan yorum ve haberlerin yapılması. Kendisiyle ilgili konularda haksızlık yapılsa bile hoş görebiliyor. Ama eşine yönelik olunca durum çok değişiyor. Bir gece dağda kalmak istedi ama... Güneydoğu gezisi kimin fikriydi? Tamamen Cumhurbaşkanı'nın. Seçilmesinden birkaç gün önce bana "Eğer seçilirsem, ilk gezimi terörden en fazla etkilenen yerlere yapacağım" demişti. Geziden aklınızda en çok kalanlar ne oldu? 1- Cumhurbaşkanı orada bir el uzattı, onlar iki ele sarıldı. Gözlerindeki ışıltı, umut çok çarpıcıydı. O bölgenin insanlarına hiçbir şekilde bunu zorla yaptıramazsınız. O kadar spontane bir ilgi patlaması oldu ki, ben bu kadarını beklemiyordum. 2- Korumalar görevlerini yapmakta çok zorlandılar, çünkü Cumhurbaşkanı sokakların arasına dalıyor, nerede bir kalabalık görse güzergâhı değiştirtip hemen araban iniyordu. 3- Aradaki bu sıcak ilişki PKK'yı kaygılandırdı. Biz oradayken PKK'nın bir boykot çağrısı yaptığını duyduk. Ona rağmen bu kadar ilginin olması geziyi daha anlamlı kıldı. 4- Cumhurbaşkanı askerle birlikte dağda olmaktan çok etkilendi. Hatta Siirt'te çok dağlık ve ilkel koşullardaki Karakaş Üs Bölgesi'ni ziyaret ederken "Ben bir gece burada kalayım" dedi. Tabii güvenlik nedeniyle bunun olamayacağı kendisine söylendi, ama "Keşke daha önceden öngörseydik" diye çok hayıflandı. 5- Birlikte yemek yediği erlerin heyecanını hiç unutamayacağım. Çünkü erler yemek yiyemedi. Cumhurbaşkanı sohbet ederek heyecanlarını yatıştırmaya çalıştı, ama erler hakikaten doğru dürüst yemek yiyemedi. First Lady tadilat sonrası gelecek Hanımefendi Köşk'e ne zaman taşınacak? - O tamamen kendilerine bırakılmış bir konu. Ama herhalde kızının düğününden ve Köşk tadilatından sonra gelir. Çünkü Köşk'ün çok ciddi bir tadilata ihtiyacı var. Yakın zamanda başlanacak. Belki de tadilat biraz uzun sürecek? - Üniversitelerdeki mimar hocalardan bir komisyon oluşturuldu. Onların tavsiyeleri doğrultusunda gerekli tadilat yapılacak. Ne kadar süreceği konusunda şu anda bir şey söylemek z or. Hayrünnisa Gül sizce ne yapmayı planlıyor? "Ben first lady'yim ve buradayım" mı diyecek, yoksa kırılıp bir köşeye mi çekilecek? - Onu asla yapmaz, ama nerede, ne oranda görüneceğini de tabii ki kendisi belirleyecek. Sanıyorum çok fazla görünmeyi istemiyor. Ama asla yok olmayacak da... Sizce first lady olduğu için mutlu mu? - Açıkçası büyük bir şey gözlemlemedim. Çocuklar?.. - Ailecek bir sevinç gözlemlemedim. Çünkü bekledikleri bir şey değildi bu. Bir şekilde kendilerini orada buldular. Ama bir noktadan sonra tabii istemek zorunda da kaldılar. Özellikle seçimden sonra... Gül-Büyükanıt diyaloğu çok iyi Tam gerilim azaldı diyecektik ki, Hayrünnisa Hanım'lı protokol kriziyle ortalık yeniden dalgalandı. Sizce bu böyle sürüp gidecek mi? - Sanmıyorum, çünkü Sayın Genelkurmay Başkanı'yla Cumhurbaşkanı'nın çok iyi bir diyalog ortamı oluştu. Yani şu anda Cumhurbaşkanı'yla askerler arasında bir sorun görünmüyor, ama benim bu konuda bir açıklama yapmam çok da doğru olmaz. "Gül'ün de Büyükanıt'la bir Dolmabahçe görüşmesi oldu" iddiası çok tartışma yarattı. Oldu mu, olmadı mı? - O anlam ve o çerçevede bir görüşme kesinlikle olmadı. Erdoğan'ın yetki alanına girmez Dışişleri'ndeki üçlü yapı kriz yaratmayacak mı? - Hepsinin görev alanı belli, sınırlar belli. Cumhurbaşkanı bu kadar deneyimiyle elbette ki dış politikada aktif bir role sahip olacak. Ama bunları asla Başbakan'ın yetki alanına girerek yapmaz. Bush kaldırıp telefonu Cumhurbaşkanı'yla konuşursa bu Başbakan için sorun olmaz mı? - Sanmıyorum. Çünkü öyle bir arama olursa mutlaka aralarında bilgi paylaşımı da olur. Halk tarafından seçilmeyi istiyor Cumhurbaşkanı referandumuyla ilgili Köşk'te bir telaş var mı? - Yok, hiçbir telaş yok. Bir araştırma, anayasa hukukçularına sorma, "Yoksa cumhurbaşkanlığım bitiyor mu" hali? - Asla, asla öyle bir şey yok. Mümkün değil öyle bir şeyin olması. Bir sorun çıkmayacağına mı çok güveniyor, yoksa "Ne olacaksa görelim" mi diyor? - Ne olacaksa olur tabii. Buradan kalkıp da bir şey yapamaz Cumhurbaşkanı... "Öyle değil de şöyle yapalım" şeyine asla girmez. "Evet" çıkarsa istifa eder mi? - Cumhurbaşkanı aslında halk tarafından seçilmeyi zaten çok arzu ediyor. 'Fark attı' haberi rahatsız ediyor Geçen ay Cumhurbaşkanı ile ilgili 26 bin, Başbakan'la ilgili 24 bin haber çıkmış. Cumhurbaşkanı daha önde olmaktan keyif alıyor mu? Tam tersine, bunlardan söz edilmesi onu rahatsız ediyor. Zaten bu oran sonraki günlerde de tersine döndü ki, bu da son derece normal.
<< Önceki Haber Sever: Gül herkesi çok şaşırtacak Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER