1930’larda milli formalara altı oklu amblemini koyduran ve 19
Mayıs Gençlik Spor Bayramı’nın geçit törenlerinde gençlere parti bayraklarını taşıtan
CHP,
Almanya’nın faşist lideri Adolf
Hitler’in
spor uzmanı Dr. Carl Diem’i
Türkiye’ye davet etmiş ve Türk spor sistemini onun
raporu doğrultusunda oluşturmuş.
22 Temmuz seçimlerinin son günlerini yaşayan Türkiye, en çok
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)’nin dayatmalarını,
demokrasi dışı davranışlarını ve geleceğe yönelik tehditlerini konuşuyor. Bunlara bir de CHP lideri Deniz
Baykal’ın
Enerji Bakanlığı döneminde vatandaşa dağıttığı mazot
karnesi eklendi. 1970’lerin sonlarında dağıtılan bu karneleri
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan meydan meydan dolaşıp
halka anlatıyor.
Biz de baskıcı tavrından ve karne olayından yola çıkarak CHP’nin bir de spor dosyasını çıkarılım istedik. Baş vurduğumuz kaynak da Spor Tarihçisi Cem Atabeyoğlu’nun hazırladığı ve Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin bastırdığı ‘Sporda Devlet Mi, Devlette Spor Mu?’ adlı kitap oldu.
Kitapta belgeleriyle ortaya konanlar, CHP’nin bu baskıcı tutumunun köklerinin ta tek parti devrinin yaşandığı 1930’lu yıllara dayandığını gösteriyordu. Ve İsmet
İnönü başbakanlığındaki CHP hükümetinin spordaki uygulamaları, Cumhurbaşkanı
Atatürk’ün bile hoşuna gitmiyordu.
***
Hitler’in spor uzmanını davet ettiler
Atatürk istiyordu ki devlet sporcusuna sahip çıksın, uluslararası organizasyonlara katılması ve oralarda başarılı olması için onlara yardımda bulunsun. Fakat CHP
yönetimi, kısa süre sonra ‘Madem ki parayı biz veriyoruz; o halde sporun yönetimini de biz yapalım’ havasına girdi ve bu yönde uygulamalara başladı. O dönemde
Almanya’da
Adolf Hitler’in Nazi örgütünün en hareketli günleri yaşanıyordu. Dr. Carl Diem adında bir spor uzmanı, Nazi Partisi’ne bağlı bir ‘Jugend (Gençlik)’ örgütü kurmuştu. Alman sporu ve sporcuları da bu örgütün emrine verilmişti.
Diem, 1933’te Türkiye’ye davet edildi ve kendisinden bir rapor hazırlaması istendi. Carl Diem, eylül ve ekim aylarında
İstanbul’da kalarak hazırladığı raporu yetkililere verdi. Diem, Hitler’e gönülden bağlı bir spor adamıydı. 1936
Berlin Olimpiyatları’ndaki organizasyon başarısından sonra olimpizm dünyasında önemli bir yer edindi. Carl Diem’in raporu doğrultusunda
Şubat 1936’da bağımsız Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı tarihe karıştı. Onun yerine
Cumhuriyet Halk Partisi’ne bağlı Türk Spor Kurumu geldi.
Türk Spor Kurumu’nun ilk toplantısında merkeziyetçilik kendini açıkça gösterdi. Bütün yönetim Ankaralıların eline geçerken, başta
Burhan Felek olmak üzere İstanbul’un seçkin spor adamları dışarıda bırakıldı. Felek, basit bir kin uğruna dışarıda kaldığını düşünüyordu. Şöyle ki: 1935’te F.
Bahçe Stadı’nda
Balkan Atletizm Şampiyonası düzenlenmişti.
Organizasyonun mükemmel geçmesi için her şey düşünülmüştü.
Atletizm Federasyonu Başkanı Burhan Felek’i tek düşündüren, 35-40 kişilik
protokol tribününün çok
küçük olmasıydı. Felek bu işi ayarlamaya çalışırken, CHP il teşkilatı 25 kişilik yer istedi protokol tribününden. Misafir ülkelerin
kafile başkanları, yöneticileri ve
konsolosluk erkanı burada
misafir edilecekti. Burhan Felek durumu CHP il teşkilatına bildirdi ve özür diledi; ama nafile... Kısa süre sonra harcanacak ve Atletizm Federasyonu başkanlığından alınacaktı.
Türkiye, kısa sürede bir parti teşkilatı haline gelen Türk Spor Kurumu yönetiminde hazırlandı 1936 Olimpiyatları’na... Adolf Hitler yönetimindeki Almanya’nın Berlin’de düzenlediği bu
olimpiyatlara Türk sporcular göğüslerinde altı okla katıldı. Açılış törenlerinin
Nazi selamıyla yapıldığı,
madalya törenlerinde Alman sporcuların Nazi selamı verdiği 1936 Berlin Olimpiyatları’nda Türk sporcular da altı okla ülkemizi temsil ediyordu. Cem Atabeyoğlu’nun kitabında yer alan ünlü güreşçimiz Mersinli Ahmet’in madalya töreni esnasındaki fotoğrafı, CHP’nin spordaki baskıcı tutumunu en güzel şekilde gösteriyor.
***
Atatürk rahatsız olmuştu
Berlin Olimpiyatları’ndan önce de
19 Mayıs gösterilerinde gençler CHP’nin parti bayraklarıyla tur atmıştı. Türk sporunun partizanlık içine alındığını gösteren bu hareketler Atatürk’ü rahatsız etmişti. 29 Haziran 1938’de Atatürk’ün direktiflerini
Meclis’te dile getiren İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, “Spor, devletin işidir. Onun içindir ki bu işi bütünüyl
e devlete veriyoruz.” demiş ve çıkarılan Beden Terbiyesi Kanunu ile spor CHP’nin elinden alınarak devlete ait kılınmıştır. Bu
kanun ile Türk Spor Kurumu’nun Beden Terbiyesi ismiyle
yurt sathına yayılması ve boş zamanlarda beden terbiyesi faaliyetlerinin mecburi kılınması da kabul edilmiştir.
Fakat yine de Beden Terbiyesi mükelleflerinin askeri talimlere tabi tutulması, askeri üniformalar taşıması engellenememiştir. Başında
Tümgeneral Cemil Tahir
Taner’in bulunduğu Beden Terbiyesi’nin militer yapısı dikkat çekmektedir. Öyle ki mükellefler,
manga başı,
takım başı, bölük başı gibi rütbeler alır. Sağlığında Atatürk’ün sporu parti tahakkümünden kurtarmasına rağmen ölümünden sonra aynı hassasiyet gösterilmez. Mükelleflerin kemer tokalarındaki CHP amblemi de bunu göstermektedir.
Cem Atabeyoğlu’nun kitabı gerçekten çok enteresan bilgilerle dolu. Ancak Atabeyoğlu’nun yazdığı 41 kitap içinde en fazla tepki alan ‘Sporda Devlet Mi, Devlette Spor Mu?’ olmuş. Bu kitapta tek parti döneminde Türkiye’de sporun hangi amaçlar için kullanıldığına yer veren Atabeyoğlu’na başta
Bülent Ecevit-
Devlet Bahçeli-
Mesut Yılmaz hükümetinin spor bakanı DSP’li Fikret Ünlü olmak üzere Mehmet
Atalay’dan önceki Gençlik Spor Genel Müdürü
Kemal Mutlu büyük tepki göstermiş. Fakat her bilgiyi dokümanlarıyla ortaya koyan, belgelerin çoğunu
Resmi Gazete’den alan Atabeyoğlu’nun kitabında en ufak bir yanlış bulunamamış.
TOLGA CENK - ZAMAN SPORVİZYON