C.Başkanı Gül'den AB'ye net mesaj

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'nin AB üyeliğinin Avrupa'nın bütünleşme politikası için zorunluluk olduğunu vurguladı.

C.Başkanı Gül'den AB'ye net mesaj

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ''Türkiye'nin AB üyesi olması, yeni dünya düzeninde Avrupa'ya hak ettiği rolü bulmasında yardımcı olacaktır. Türkiye'nin yapacağı birçok katkıyla Avrupa, içine dönük kalmayacak, etki alanı sınırlarının bittiği yerde sona ermeyecektir'' dedi. Gül, Avrupa'nın Türkiye'yi üyeliğe almaması halinde ise gerçek potansiyeline hiçbir zaman ulaşamayacağını söyledi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yurt dışında gazeteci olarak bilinen bazı kişilerin yasa dışı örgüt üyesi oldukları ve örgütsel faaliyetlerinden dolayı tutuklu bulunduklarını belirterek, ''Kopenhag siyasi kriterlerini yerine getiren bir ülkenin 'basın özgürülüğünü kısıtlayan yüz küsürüncü ülkesi' olarak adlandırılması hiçbir şekilde kabul edilemez. Burada bir yanılgı var, bu kampanya şeklinde devam ediyor'' dedi. Gül, Polonya'daki Natolin Avrupa Kolejinde Türkiye'nin AB vizyonuna ilişkin konferans verdikten sonra öğrencilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Gül, İspanyol bir öğrencinin Türkiye'de tutuklu gazeteciler ve Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddesinden yargılanan insanların olduğunu ifade ederek, önümüzdeki dönemde insan hakları konusunda neler yapılacağına ilişkin sorusu üzerine, Türkiye'de arkasında şiddet olmadıkça ifade özgürlüğünün üzerinde engel olmadığını söyledi. Hiç kimsenin fikrini açıklamasından, yazmasından, yayımlanmasından dolayı hapse girmeyeceğinin altını çizen Gül, şöyle konuştu: ''Eskiden bu tür engeller vardı ama bugün yok. O zaman haklı olarak 'bazı gazeteciler niçin tutuklu?' diye sorarsınız. Bundan 7-8 yıl önce bugünkü Türkiye'yi yöneten hükümete karşı bir darbe planı olduğu ve bunun sivil bağlantıları olduğu yönünde güçlü belgeler ele geçti. Savcılar bu belgeler çerçevesinde dava açtı. Askeri personel, siviller ve gazeteciler yargılanıyor. Ben bunlara 'suçlu' diyemem. Çünkü yargılama devam ediyor. Bu kişiler savcıların elindeki deliller çerçevesinde mahkemece tutuklandılar. Her ay itiraz hakları var. İtiraz ediyorlar, mahkeme de reddediyor. Bu kişilerin sayısı çok fazla değil. Bazı tutuklular dışarıda gazeteci diye geçiyor ama illegal, şiddet, silah kullanan örgüt üyeleri ve kendileri de şiddetin içinde bulunan insanlar. Bu kişiler yazdıklarından dolayı değil, örgüt içindeki faaliyetlerinden dolayı tutuklular. Kopenhag siyasi kriterlerini yerine getiren bir ülkenin 'basın özgürlüğünü kısıtlayan yüz küsürüncü ülkesi' olarak adlandırılması hiçbir şekilde kabul edilemez, burada bir yanılgı var, bu kampanya şeklinde devam ediyor.'' Gül, Polonya'ya gerçekleştirdiği resmi ziyaret kapsamında ülkenin saygın üniversitelerinden Natolin Kolejinde ''Avrupa'nın Gelecek Vizyonu'' başlıklı konferans verdi. Konferansa Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül, devlet bakanları Mehmet Aydın ve Selma Aliye Kavaf da katıldı. Gül, İngilizce yaptığı konuşmada, küresel ağırlığın Asya'ya kayması, Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki demokratikleşme hareketi ve Avrupa'nın odağının kaymasının oluşturduğu üç önemli dinamiğin, Avrupa'nın yeniden düşünmesini gerektirdiğini ifade etti. Dünyanın ağırlık merkezi Asya'ya kaydıkça Avrupa'nın da bütün dikkatini kendi içine çevirdiğine işaret eden Gül, Avrupa'nın dünya ticaretindeki payının yüzde 20'ye düşmesinin öngörüldüğünü, 1990'ların ortasında dünya gelirinin yüzde 25'ten fazlasına sahip olan kıtanın payının da 2030'da yüzde 10'un altına inmesinin beklendiğini söyledi. Bu küresel trendin etkileyici bir şekilde ilerlediğinin altını çizen Gül, ''Avrupa'nın Asya'nın kenarda kalmış yarımadası olma riskine'' kuvvetli bir şekilde dikkat çekildiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, yeni bir dünya düzeninin kurulmakta olduğu günümüzde Avrupa'nın da yerini sağlamlaştırma yolları aradığını anlattı. Yeni dünya düzeni arayışlarında Avrupa'ya da güvenlik ve özgürlükler konusunda büyük sorumluluk düştüğünü dile getiren Gül, kıtanın bu konuda yeterli olgunluğa sahip olduğunu belirtti. Avrupa tarihinin, kıtanın zorlukların üstesinden gelmeyi ve çözüm yolu bulmayı başardığının kanıtlarıyla dolu olduğunu belirten Gül, Avrupa'nın geleceği hakkında iyimser olduğunu söyledi. Gül, Avrupa'nın, sahip olduğu eşsiz politik, ekonomik ve sosyal modelle her zaman çekim merkezi olduğunu vurgulayarak, ''Avrupa ortak değerleri inşa ettiğimiz evimiz. Avrupa, yüksek standartlara ve evrensel değerlere dayanan yaşam ve düşünce biçimini temsil etmektedir'' diye konuştu. Avrupa'nın karşı karşıya olduğu ekonomik zorluklara rağmen kötümserliğe yer olmaması gerektiğini dile getiren Gül, bütünleşmiş Avrupa'nın kıta tarihinin en büyük başarısı olduğunu belirtti. -''AVRUPA KENDİNİ SOYUTLAMAKTAN KAÇINMALI''- Avrupa'nın dünyanın geri kalan kısmıyla arasına mesafe koymasının sakıncalarına da değinen Gül, şöyle konuştu: ''Yükselen yeni dünya düzeninde Avrupa'nın ilişki ağını derinleştirmek, kuvvetlendirmek ve genişletmekten başka yolu yoktur. Avrupa projesinin, komşularına ve ötesine yabancı kalarak sürdürülebilmesi mümkün değildir. Avrupa, kendini soyutlamaktan kaçınmalıdır. Avrupa vatandaşlarının refahı, dünyanın diğer bölgelerindeki halklarla çağın gerektirdiği etkileşime girmeden artmayacaktır. İçine kapanık bir Avrupa gelecekte yumuşak gücünü ve cazibesini kaybeder.'' Cumhurbaşkanı Gül, Avrupa'da hoşgörüsüzlüğün arttığını gözlemlediğini de dile getirerek, bunun son derece kaygı verici olduğunu söyledi. Kültürel çeşitliliğin Avrupa'nın yapısında olduğunun altını çizen Gül, ''Geçmişteki acı tecrübeleri düşünürsek, Avrupa'da ırkçılığa, yabancı düşmanlığına, İslamofobi'ye ve ayrımcılığa yer olmaması gerekir. Bugünün dünyasındaki işaretler bizi yan yana değil, bir arada yaşamaya zorluyor'' dedi. Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki özgürlük hareketlerine de konuşmasında yer veren Gül, gelişmeleri yakından izlediğini söyledi. Avrupa'nın da bölgedeki gelişmelere kayıtsız kalmaması gerektiğinin altını çizen Gül, ''Avrupa'nın önünde iki seçenek var. Stratejik vizyon, ekonomik rekabetçilik ve kültürlerin bir aradalığıyla küresel bir güç olur ya da kıtasal güç olarak kalır'' diye konuştu. -TÜRKİYE NEDEN ÜYE OLMALI?- Türkiye'nin Avrupa ile ilişkileri üzerinden AB üyelik süreci üzerine görüşlerini de paylaşan Gül, şöyle devam etti: ''Türkiye ile Avrupa her zaman etkileşim içinde olmuştur. Politik, ekonomik ve sosyokültürel alanlarda karşılıklı olarak birbirinden etkilenmiştir. Türkiye'siz bir Avrupa tarihini yazmak neredeyse imkansızdır. Sonuç olarak Türkiye ve Avrupa'nın gelecekleri birbirinden ayrı ve bağımsız düşünülemez. Aynı tarihi, aynı coğrafyayı, aynı vizyon ve değerleri paylaşıyoruz. Yani ortak gelecek ve kaderimizi paylaşıyoruz. Avrupa nasıl güçlü küresel vizyona sahip olur? Türkiye ile mi Türkiye'siz mi? Türkiye'nin Doğu Akdeniz, Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya ve Ortadoğu'daki nüfuzuna ve yakın bağlarına bakar mısınız? Türkiye yapay fay hatlarının olmadığı güçlü bir Avrupa istiyor. Bizim Avrupa'ya bakış vizyonumuz, iç ve dış dayanışma, işbirliği ve bütünleşmenin en üst düzeyde olduğu bir kıta olmasıdır. Biz Avrupa'nın 'olmayan bir oyuncu' değil, küresel ölçekte angaje olan bir aktör olmasını diliyoruz. Küresel sorumluluklarını omuzlayan bir Avrupa görmek istiyoruz. Günümüz dünyasında herkesin karşı karşıya olduğu sorunlar karşısında liderlik sergileyecek Avrupa arzu ediyoruz. Eşitlik, adalet ve özgürlük temellerine dayanan düzen kurulması için çalışacak bir Avrupa istiyoruz. Bu çerçevede Türkiye'nin AB üyeliği, Avrupa'nın bütünleşme projesi için bir zorunluluktur. Türkiye'nin üyeliği şüphesiz ki Avrupa'nın etkinliğini ve güvenilirliğini artıracaktır. Türkiye'nin üye olduğu AB; Balkanlar, Akdeniz, Karadeniz, Kafkaslar ve Ortadoğu'da daha etkin olacaktır. Avrupa'nın değerleri ve politikaları Türkiye ile daha uzak coğrafyalara erişecek ve oraları etkileyecektir. Türkiye'nin AB üyesi olması, yeni dünya düzeninde Avrupa'ya hak ettiği rolü bulmasında yardımcı olacaktır. Türkiye'nin yapacağı birçok katkıyla Avrupa, içine dönük kalmayacak, etki alanı sınırlarının bittiği yerde sona ermeyecektir. NATO'nun en büyük ikinci ordusuna sahip olan Türkiye, Avrupa'nın savunmasında da önemli bir yere sahiptir. Türkiyeli bir AB, kıtayı tehdit eden iç ve dış tehditlere karşı daha başarılı olacaktır. Nihayetinde Türkiye'yi üyeliğe kabul etme ya da etmeme kararı, Avrupa'nın geleceğinde önemli ölçüde kendini gösterecek bir karar olacaktır. Avrupa, Türkiye'yi üyeliğe kabul etmemesi halinde gerçek potansiyeline hiçbir zaman ulaşamayacaktır.''
<< Önceki Haber C.Başkanı Gül'den AB'ye net mesaj Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER