Bahçeli tehlikenin farkına vardı

Ergenekon Operasyonu'nu değerlendiren Bahçeli, "Milliyetçi Hareket, olan bitenin farkında ve şuurundadır. Süreci dikkatle ve sükunetle takip etmektedir." dedi.

Bahçeli <b>tehlikenin farkına vardı</b>

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Adına (Ergenekon) denilen davanın, varsa demokrasimiz üzerindeki gölgesini ortadan kaldıracak, sorumlularını bulup ortaya çıkartacak adil yargılanma süreci önemli ve ciddiye alınması gereken bir gelişmedir” dedi. Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli, Ergenekon operasyonunu değerlendirdi. Türkiye'nin kurulduğu ilk günden bu yana, Cumhuriyet üzerinde isyan ve ayaklanma girişimleri ile çok partili hayata geçilen günlerden itibaren ise demokrasiye yönelik dayatma, telkin ve zorlamalar görüldüğünü vurgulayan Bahçeli, Tanzimat'tan bu yana geçen iki asra yaklaşan sürecin, kutuplaşmalar, gerginlikler ve çatışmaların siyaset alanında yansımalarının olduğunu belirtti. Uzantıları günümüze kadar gelerek, adına “hareket”, “müdahale”, “muhtıra” ve “ihtilal” denilen bir seri cebri yöntemle, siyasetin kesintiye uğradığına dikkati çeken Bahçeli, “Siyasetçiden umudu kesilenlerin, inandıkları değerler üzerinde tehlikeler vehmedenlerin veya bir türlü milletle kucaklaşmayıp, yönetimden uzak kalanların, yıllardan beri en büyük arzusu, demokrasiyi (by-pass) yaparak iktidara kısa yoldan ve sandık dışından gelebilmek olmuştur” dedi. Bahçeli, demokrasinin işlediği dönemlerde bile olağanüstü beklentilerin eksik olmadığını, duygu ve niyetlerini sürekli sıcak tutan ara rejim heveslileri ile yönetime müdahale çığırtkanlarının; siyaset dışı araçları ve arayışlarını sürdürerek, Türkiye'nin talihsiz bir gerçeği olarak bugünlere kadar geldiklerini söyledi. “MHP OLUP BİTENİN FARKINDA...” “Gerekçesi ne olursa olsun, çok zor ve sancılı mücadelelerin eseri olarak bugünlere ulaşan demokrasimiz üzerinde dolaşan kara bulutları ortaya çıkartmak, antidemokratik arayışların önünü kesmek, elbette ki çözümü siyaset içinde gören ve görmesi gerekenlerin en önde gelen görevi ve demokrasi borcu olmalıdır” diyen Bahçeli, şöyle dedi: “Gerekçesi ve niyeti ne olursa olsun, bütün eksik ve kusurlarına rağmen milletimizin artık kesin tercihini yapmış olduğu demokrasi yolunda, önüne çıkacak engellerin temizlenmesi, milli iradeyi sekteye uğratacak emarelerin takip edilmesi ve mani olunması kaçınılmaz bir milli sorumluluktur. Bu sorumluluktan hareketle, siyasi iktidarın demokrasiye karşı bütün yasadışı oluşumları ortaya çıkarması ve hukuk içinde çözerek sonuçlandırması doğal ve doğru bir yaklaşım ve olması gereken bir anlayışın takdir edilecek tezahürüdür. Bu açıdan, adına Ergenekon denilen davanın, varsa demokrasimiz üzerindeki gölgesini ortadan kaldıracak, sorumlularını bulup ortaya çıkartacak adil yargılanma süreci önemli ve ciddiye alınması gereken bir gelişmedir. Milliyetçi Hareket, olan bitenin farkında ve şuurundadır. Süreci dikkatle ve sükunetle takip etmektedir. Yaşananların bizim için sürpriz olmadığı parti teşkilatımız ve yöneticilerimize, alınacak tedbirler ve dikkat edilmesi gereken hususlara yönelik olarak geçtiğimiz yıllardan beri çeşitli aralıklarla yayınladığımız genelgelerimizde görülecektir.” “MHP, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE İNANIR” MHP Genel Başkanı Bahçeli, partisinin hukukun üstünlüğüne inanan, demokrasi ve insan hakları gibi vazgeçilmez ilkeleri savunan bir siyaset çizgisinin temsilcisi olduğunu vurgulayarak, yaşanılan coğrafyada, millet olarak var olmanın temel gereklerinden birisinin de adalete olan güven duygusuyla sağlanacağını anlattı. “Hukukun korunup, kollanması, başta siyasi sorumluluk taşıyan hükümet olmak üzere, herkesin en temel görevi olmalıdır. Bize göre adalet, gerçek anlamıyla mülkün temelidir” diyen Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Hukuki süreçler üzerinden siyaset yapılmasını doğru bulmayan partimiz, davanın sonucunu beklemek ve yüce adalete güvenmek durumundadır. Esasen süren yargısal bir süreç hakkında, hukuku yönlendirme ve etkileme anlamına gelebilecek bir düşünce ihsasının dahi doğru ve kabul edilebilir olmayacağı tartışılmaz bir gerçektir. Her şey hukukun belirlediği çerçevede yürütülmeli, herkes hukuk içinde hareket etme zorunluluğunda olunduğunu hatırlamalıdır. Hukukun bağımsızlığının kaybolduğu, adalete olan güvenin azaldığı bir sosyal zeminde, temel hak ve özgürlüklerin varlığından söz etmek mümkün olmayacaktır. Bu nedenle, hukukun güvenirliğine gölge düşürmemek, yargı bağımsızlığını sürdürebilmek için kurum ve kişiler kendilerine düşen özen ve sağduyuyu azami olarak göstermelidirler.” Bahçeli, bu süreçte adaletin gecikmeden tecelli etmesi ve adil yargılama hakkına titizlikle uygun davranılmasının, hukuk devletinin vazgeçilmez bir gereği olduğunu bildirdi. Mahkeme safahatının çok sayıda tutuklu şahısla devam ettiğini hatırlatan Bahçeli, “Bu konu yasal ve meşrudur. Söylenecek söz yoktur. Ancak gelişmeler açılan davaya ilişkin iddianamenin bile yeni eklentilerle aylarca bitirilemeyeceğini işaret etmektedir. Davayla ilgili soruşturma ve kovuşturma sürecinin uzun sürmesi toplum üzerinde tedirginlik yaratacak, adalet ve hukuka olan inanç zedelenecektir” dedi. “MAHKEME İLAVE TEDBİRLERLE DESTEKLENMELİ” “Geciken adaletin, adalet olamayacağı” gerçeğinden hareketle, davanın en kısa sürede sonuçlanmasının, mutlak bir zorunluluk olarak karşılarında durduğunu anlatan Bahçeli, şunları kaydetti: “Bu konuda değerli hukuk adamlarına bir telkin ve baskı yapılamayacağı da ortadadır. Bu nedenle, davanın genişleyen kapsamı ve derinleşen hukuki boyut ve anlamı dikkate alındığında dar bir hukukçu kadrosu ile çözülemeyecek boyutlara yükselmiş olması, mahkeme heyetinin ilave tedbirlerle ve kadrolarla usulü çerçevesinde desteklenmesini zorunlu kılmaktadır. Birlikte yaşamanın teminatı olan adalete güvenin zayıflaması, hukukun sonuçlarına yönelik şüpheler olarak karşımıza çıkma tehlikesini artırmıştır. Dava kapsamında dönem dönem gözaltına alınan şahısların arasında hukukçular, üniversite öğretim elemanları, Türk Silahlı Kuvvetleri, emniyet ve basın mensupları, ticaret adamları ve siyasetçiler vardır. Bu davada suçlu bulunacak olanlar, hukuk kuralları içinde bunun sonuçlarına elbette katlanacaktır. Ancak, düşünceleri ne olursa olsun hiç kimse hüküm giymeden suçlu ilan edilemez, suçlu olduğuna dair imalar ve bağlantılar kurulamaz. Bu yaklaşım hem ahlaki değildir, hem de hukuki bir değer taşımamaktadır.” Bahçeli, daha önce konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Görevi, mevki ve adresi belli olan şahısların adalete intikal şekilleri ve yöntemleri ile bunların medyada yer alma ve yorumlanma biçimlerinin tartışmaya açık” olduğunu belirttiğini, bugün de aynı düşüncede olduğunu ifade etti. Türkiye'nin yakın siyasi tarihinde, tahkikat komisyonlarının yol açtığı siyasal ve toplumsal faciaların, bir amaca yönelik oluşturulan mahkemelerin, “Sizi buraya koyan kuvvet bunu istiyor” sözleriyle süren yargılamaların yapıldığı dönemlerin acı hatıralarının sıcaklığını koruduğunu dile getiren Bahçeli, “Ne var ki geçmişte ülkemizde Başbakanlık yapmış olanların bile yaşamış olduklarını bildiğimiz kötü muameleler, bugün yapılanları haklı çıkaramayacağı gibi, elbette ki onlara yapılanları da masum hale getirmeyecektir” dedi. Bahçeli, soruşturma safhasını bir siyasal intikam olarak görmek ve bunun için medyayı alet etmenin, en az dava konusu kadar tehlikeli bir yaklaşım ve kabul edemeyecek bir anlayışın işareti olduğunu bildirdi. DAVA KAPSAMINDAKİ TSK MENSUPLARI Dava kapsamında gözaltına alınan ve yargılaması devam eden şahısların bir bölümünün, TSK'nın emekli ve muvazzaf mensuplarından oluştuğuna da dikkati çekerek, şunları söyledi: “Ülke savunmasında ve terörle mücadelede en önemli görevi üstlenmiş olan bu kurumun rejim karşıtı gizli ve karanlık işlerle ilintili olduğuna dair kamuoyunda uyandırılmak istenen kanaatler dikkatlerden kaçmamıştır. Hangi kurum ve kuruluş mensubu olursa olsun, suç işleyenlerin tespiti ve cezalandırılması ayrı bir konudur, bu suça iştirak ettiği iddiası ile bütün bir kurumun, Türk Silahlı Kuvvetlerinin zan ve itham altında bırakılması farklı bir konudur. Terör örgütü ile kahramanca mücadeleyle geçen yılların ardından, binlerce şehit ve gazi vermiş ve bugün bu mücadeleyi başarı ile sürdürmeye çalışan Türk Ordusunun, karalama kampanyaları karşısında zayıf ve korumasız bırakılması bir yönetim zafiyetidir. Bizim anlayışımıza göre cumhuriyet ve demokrasi, birbirlerini tamamlayan değerler manzumesidir. Bir bütünün ayrılmaz parçaları olan bu temel değerler tıpkı eşitlik ve hürriyet ilişkisinde olduğu gibi, birbirlerinin can yoldaşı ve teminatıdır. Cumhuriyetin korunması için demokratik kurallardan sapılması, ya da demokrasiyi koruma adına istibdat arayışlarına girilmesi hem Cumhuriyetin hem de demokratik rejimin sonunu hazırlayacaktır. Türkiye, Cumhuriyeti ve demokrasiyi birlikte yaşatmaya ve yüceltmeye mecburdur.” “YENİ BİR DÖNEM BAŞLAMALI” Türkiye'nin bu sancılı süreci, eski hataları tekrarlamadan toplumsal sağduyusunun rehberliğinde mutlaka aşması gerektiğini belirten Bahçeli, siyaset yapma ve hükümet etme anlayışlarının pozitif yönde değişeceği yeni bir dönemin başlaması gerektiğini bildirdi. Bahçeli, “Şimdi herkes, başlamasını temenni ettiğimiz bu yeni döneme samimi katkılarda bulunmaya hazır olmalıdır. Aksi halde gerilim ve çatışmaların sürmesi ve intikam çığlıklarının devamı halinde, demokratik rejimin ve hukuk devletinin geleceğinin kararacağını söylemek ve bugünün bile aranacağını öngörmek kehanet olmayacaktır” diye konuştu. Muhalefetin yalnızca demokrasilerde yasal ve meşru olduğuna da dikkati çeken Bahçeli, konuşmasını şöyle tamamladı: “Muhalefetsiz bir yönetim anlayışını özlemek ve bu yolda adım atmak da demokrasi ile bağdaşmaz ve en az ara rejim çağrıları kadar zararlı ve karanlıktır. Muhalifleri sindirme, farklılıkları törpüleme, değişik sesleri susturma, demokrasiyi tahrip etme niyetlerinin somutlaştığı bir dönemden geçilmektedir. Demokrasinin muhalefet etme anlayışıyla anlam kazanacağını unutan AKP iktidarı, bu yüzden kendine göre muhalefet tanımı yapma küstahlığını gösterebilmektedir. Bu nedenle yaşadığımız bunalımların bir nebze olsun hafifletilmesinin yolu, öncelikle iktidarı elinde tutan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin içine düştüğü yanlış ve yalnızlıktan uzaklaşması, toplumun tamamına yönelik bir kucaklaşma ile bütün siyasi düşüncelere saygı ile yaklaşmasıdır.” AA
<< Önceki Haber Bahçeli tehlikenin farkına vardı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER