Milli Traktör kimsenin umurunda değil... Küstüm ve Hintlilere sattım...

“Bir memleket acaba sanayicisini bu kadar mı korumaz! Biz neden sürekli hatalı giden şeyleri göstermek için makamların önünde yalvarır yakarır hale düşüyoruz?”

SHABER3.COM

Erkunt Traktör Yönetim Kurulu Başkanı ve Tarım Makineleri İmalatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Erkunt Armağan, Türkiye’nin uzun vadeli tarım politikasının olmayışından yakınarak, bu alanda ithalat yapmanın çılgınlık olduğunu vurguladı.

MİLLİ TRAKTÖR KİMSENİN UMURUNDA DEĞİLDİ!
 
Türkiye’nin ilk yerli traktörünü ürettiği halde Erkunt’u 2017’de Hintli  Mahindra’ya satışının gerekçesini anlatan Armağan, “Ben 2013’ten bu yana motor üretmek için inanılmaz çaba harcadım. Ama en ufak destek alamadım. Küstüm artık. Çok şeye kırıldım. Bir yandan yerli otomobil, milli denirken bir yandan tamamen Türk mühendislerinin tasarımıyla oluşmuş bir traktör var. Hiç kimse sahip çıkmadı. Baktım olmayacak. Dedim ki ne için uğraşıyorum. Bu memlekete ilk defa yerli tasarım bir traktör getirmişim ihracata başlamışım, Sudan’a lisans vermişim. Gerçekten kırıldım. Bir memleket acaba sanayicisini bu kadar mı korumaz! Biz neden sürekli hatalı giden şeyleri göstermek için makamların önünde yalvarır yakarır hale düşüyoruz?” diye dert yandı.

ÇİFTÇİ BUĞDAY BİLE EKEMEDİk, MÜTHİŞ BELİRSİZLİK İÇİNDE YUVARLANIYORUZ

2018’de traktör üretiminin bir önceki yıla göre 72 bin adetten 47 binlere gerilediğini vurgulayan Armağan, çiftçinin buğday bile ekemediğine dikkat çekti. Armağan, “Müthiş bir belirsizlik içinde yuvarlanıp gidiyoruz. Bizim, sektördeki 16 yılımız bitti. İlk defa rakiplerle krizden çıkış yollarını konuşuyoruz. Ve samimiyetle birbirimize ‘biz iyi değiliz’ dedik. Tarım bir numaramız olmalı. Çok sık kadrolar değişiyor. Türkiye sürekli dönen sandalyelerle bir yere varamaz. Aynı hükümette farklı kadrolara döne döne aynı konuları anlatmak sanayiciyi çok yoruyor” dedi.

Tarım politikalarını, traktör üreticilerinin sorunlarını ve krizden çıkış yollarını anlatan Zeynep Erkunt Armağan, Cumhuriyet’e verdiği röportajda sanayicinin yaşadık çıkmazın fotoğrafını çekti. Armağan’ın değerlendirmeleri şöyle:

Kur bizi yıprattı

-2018 sektörünüz açısından nasıl geçti?

Rakamlar umut verici değil. Traktör imalatı 2018’de 47 bin adetlere geriledi. 2017’de bu sayı 72 bindi. Elimizdekileri satabilmek için her türlü atraksiyonu yapıyoruz. Şirket olarak 2018 başında 6 bin 800 traktör üretme hedefimiz vardı ama yılı 3 bin 105 üretimle kapattık. 250 milyon TL ciro elde ettik.

-2018’in zor bir yıl olacağı belli değil miydi, krize karşı ne önlemler aldınız?

Mayıs ayında krizin geliyor olduğunu anlamıştık. Erken seçimin açıklanması, demek bir şekilde bir probleme işaret eder. Mayıs ayıyla frene bastık. Peşpeşe revizyonlar yaptık. İhracatı artırmak lazım dedik. Tabii ihracat da sihirli değnekle artmıyor. 2017’de Türkiye’de 74 binin üzerinde traktör satılmış, 2018’de bu 44 bine düşünce hepimiz şapkamızı önümüze koyduk ve çözüm yolu bulmaya çalıştık. Gezmediğimiz ülke kalmadı. Gitmediğimiz distribitör, çalışmadığımız fiyat kalmadı. Ama kur belirsizlikleri o kadar bizi yordu ve yıprattı ki ağustostaki kuru gören ithalatçımız hemen bize yazdı, acaba fiyatları düşürebilir misiniz diye. Fiyatları düşürdük. Sektör olarak beklentimiz tahmin edilebilir bir kur. Önümüzü görmemiz, maliyet hesabı yapabilmemiz, fiyat verebilmemiz ve bütçe yapabilmemiz için öngörülebilir kur çok önemli.

-Peki, 2019 için öngörüleriniz neler?

Öngörü yapmak çok zor. Bizim sektörümüz açısından 2018 rakamlarını yakalayabilsek memnun olacağız. Ama üretimde 35-38 bin adet arası bekliyorum. İç piyasanın iyi geçmeyeceği belli. Biz şirket olarak bu yıl 1200 adet traktör ihracatı hedefliyoruz.

Küçüleceğiz ve başka alanlar yaratacağız. Önce lazım olmayan yatırımları küçültme yoluna gidiyorum. Bir modele yapılacak ilave yatırımların, bir kısmını 2018’de askıya aldım.

Çiftçi buğday ekemedi

-Bu yıl için çok karamsarsınız, neden?

Türkiye’nin tarım politikalarına bakmak lazım. Maalesef orta ve uzun vadeli tarım politikamız yok. 5-10-15 yıllık tarım politikalarını görmezsek tarımı yönetemeyiz. Tarım alanlarını hızlıca kaybediyoruz. Bu uzun vadeli politikalarımızın olmamasından ve sık değişen kadrolardan kaynaklanıyor. Bu yıl için karamsarım, çünkü ekim zamanı tohum, gübre, ilaç ve mazot dövize bağlı olarak çok pahalıydı. Buğday bizim olmazsa olmazımız. Her yıl buğday ekip bu yıl tarlasını boş bırakan çiftçi biliyorum. Çünkü diyor ki yapacağım masraflarlar buğdaydan alacağım parayı karşılamıyor. Çiftçimiz 2019’da ne kazanacağını, elinde ne kalacağını bilemediği için harcamaktan kaçındı. Ocak ayının ortasına gelmişiz biz daha bir traktör satmamışız. Pembe bulutlar çizmenin manası yok. Geçen yıl herkes fabrikasını günlerce kapatmak zorunda kaldı.

-Siz kaç gün üretim yapmadınız?

Toplamda 3.5 ay kapattık. İki hafta, üç hafta durarak üretim yapmak durumunda kaldık. Çalışan sayımızı küçültmemek için var gücümüzle çalışıyoruz. Erkunt Traktör’de çalışan 350 çalışanımızın bir kısmını 6 aylığına Erkunt Döküm şirketimize kaydırdık. Grupta toplam 1850 çalışanımız var. Her yolu deniyor sanayici. En son çare ise işten çıkarmak. Toplu işten çıkarma yıkımdır. Bu yıl zor bir süreç bizi bekliyor. Dama oynar gibi taşların yerini değiştiriyoruz.

İthal etmek çılgınlık

-Türkiye tarımda her alanda ithalat yapar hale geldi, böyle olunca çiftçi niye üretsin ki?

Türkiye için yerli hayvan ırkı, tohum ve gübre çok önemli. Bunları kendimiz yapabilmeliyiz. Sentetik gübreler, hibrit tohumlar ithal hayvanlarla Türkiye tarım ülkesi olmaz. Elimizin altında dünyanın en verimli toprağı varken tarımsal ürünleri hayvansal ürünleri dışarıdan getirmek çılgınlık. Biz şehir çeperlerini kaybettik. Şehirleri her yöne büyütmeye başladık. Bir yerlerde tarım arazilerini bırakmamız lazım. İşin ucunu iyice kaçırdık. Politikaları unuttuk. Politikasız tarım olmaz.

Küstüm ve sattım

-Türkiye’nin tek yerli traktör markası iddianız olmasına rağmen Erkunt’u 2017’de Hintli Mahindra’ya sattınız, neden?

Önce satmaya çok gönülsüzdüm. Bunu bir sitem olsun diye söylüyorum, bir yandan yerli ve milli derken bir yandan yerli ve milliye sahip çıkılmıyor. Birçok sıkıntı atlattım. Adım atmaya çalıştım hepsi görmezden gelindi. Makine sektöründe 6 milyar dolarlık açık veren alanların başında motor geliyor. Ben 2013’ten bu yana motor üretmek için inanılmaz çaba harcadım. Ama en ufak destek alamadım. Küstüm artık. Çok şeye kırıldım. Bir yandan yerli otomobil, milli denirken bir yandan tamamen Türk mühendislerinin tasarımıyla oluşmuş bir traktör var. Hiç kimse sahip çıkmadı. Baktım olmayacak. Dedim ki ne için uğraşıyorum. Bu memlekete ilk defa yerli tasarım bir traktör getirmişim ihracata başlamışım, Sudan’a lisans vermişim. Gerçekten kırıldım. Bir memleket acaba sanayicisini bu kadar mı korumaz! Biz neden sürekli hatalı giden şeyleri göstermek için makamların önünde yalvarır yakarır hale düşüyoruz.

Her gün farklı fiyat verdik

2018’de motor ve diğer ürünleri ithal ederken anamızdan emdiğimiz süt burnumuzdan geldi. Her gün farklı fiyat verdik. Bu yıl ihracatın katkısıyla 390 milyon TL ciro hedefliyoruz.

Çiftçinin korunup kollanması gerekiyor. İthalatın durması lazım. Çiftçilerle yaptığım toplantılarda hepsinin çok yorulduğunu görüyorum. Kooperatif eksikliği var. Devletin çiftçileri dinlemesi gerekiyor. Politikalar yaparken de çiftçinin sesine kulak verilmeli. Sorunları anlatmak için Tarım bakanından randevu talebim var ama hâlâ ulaşamadım.

Belirsizlik içinde yuvarlanıyoruz

-Çiftçi borcuna sadık mı, bu dönemde traktör alacak para var mı?

Yüzde 90’ı traktörünü krediyle alıyor. Ama borcuna çok sadık. Ödeyemeyecek gibiyse traktörünü satıyor, ödüyor. 2018’de çiftçi iyi ürün aldı ama harcamadığı için hak veriyorum. Çünkü önünü görmüyor. Şimdi bu ortamda gözünüzü bağlayayım, sizi hiç bilmediğiniz bir yere götüreyim hadi yürü desem, yürür müsünüz? Korkarsınız, önünüzü göremezsiniz. Onun için kala kaldılar. Geçen yıl çiftçimiz korkunç pahalılanan gübre mazot, ilaç tohum fiyatlarından korktu ve durdu. Ağustosta kur nedeniyle alması gereken tohumunu alamadı.

-Sadece çiftçi mi önünü göremedi, sanayici de aynı durumda değil miydi?

Müthiş bir belirsizlik içinde yuvarlanıp gidiyoruz. Bizim sektörde 16 yılımız bitti. İlk defa rakiplerle konuştuğumuzda, siz ne yapacaksınız diye birbirimize soruyoruz. Ve samimiyetle birbirimize biz iyi değiliz dedik. El ele tutuşmak zorundaydık. Hepimiz frene bastık. Hâlâ elimizde büyük miktarda stoklar var.

-Sizde ne kadar stok var?

Herkesin şu anda 3 aylık malzemesi elinde duruyor. Hepimiz ihracat için o kadar çabaladık ki mesela biz 14 Ocak’ta açtık fabrikayı ihracat için üretim yapıyoruz. Şu anda herkes ihracat için çalışıyor. Önümüzü gördüğümüz avansını aldığımız yer orası.

Dönen sandalyelerle olmaz

-Tarımda birşeylerin yoluna girmesi için ne tür adımlar atılmalı?

Çevre, sanayii, ekonomi ve tarım bakanlığı bir arada politika geliştirmeli. Sektör temsilcileri de mutlaka politika üretmeye dahil edilmeli. Başarılı olan ülkelerdeki örnekler incelenmeli. Tarımsal ürünlerimize çok daha itinalı yaklaşsaydık, krizde daha az yara alabilirdik. Tarım bizim bir numaramız olmalı. Çok sık kadrolar değişiyor. Türkiye sürekli dönen sandalyelerle bir yere varamaz. 16 yıldır aynı hükümet var. Ama aynı hükümette farklı kadrolara döne döne aynı konuları anlatmak sanayiciyi çok yoruyor.

Sesimizi duyurmakta çok zorlanıyoruz. AB uyum yasaları gereği 1 Ocak 2020’den itibaren traktörlerde motor emisyonları değişecek. Traktörün neredeyse tamamında değişiklik yapılacak. Bunun için Tarım Bakanlığı’ndan onay alınacak. Bir de 1 Ekim 2020’de 3A yerine 3B motor emisyon seviyesine geçilecek. Biz diyoruz ki sektör zaten öldü. Bunun için en az 6-7 milyon TL yatırım yapmam gerekiyor. Sanki AB’ye uyum sürecinde acil konu buymuş gibi. En azından bu yıl için bize bu yatırımı yaptırmayın. Sadece benim 3B motora geçmem traktörü 18 bin TL çiftçiye pahalıya vermem anlamına geliyor. Yazık değil mi çiftçiye! Neden bu insanları bu kadar işkenceye tabi tutalım? Şu anda tarlalarda 2003’ten önce trafiğe çıkmış 1 milyon 100 bin adet traktör var. Bunların hiçbirinin emisyon sınıfı bile yok hepsi kara motor, önce bunları halledin.

Ayağım frendeydi

-2018 kötü geçince Hintliler Erkunt’u aldıklarına pişman olmadılar mı?

Çok üzüldüler tabii. Ama ilk sene ülkeyi tanımış ve dinamiklerini görmüş olduk dediler. Buradaki çalışan kadroyu hiç değiştirmediler. 2018’de benim ayağım sürekli frende oldu. Çünkü kendi ülkemi tanımakta zorluk çektiğim zamanlarda geçtik. Ne oluyor diye bana telefon ettiklerinde, bir hafta zaman verin diyorum. Döviz krizi patlıyor anında arıyorlar. Ama ben Erkunt Traktör’ün 2020’den itibaren çok hızlı büyüyeceğine inanıyorum. Mahindra Türkiye’ye çok önem veriyorlar. Yeni yatırım çekmek istiyorsak doğru yatırımcının peşinden koşmak gerekiyor.
<< Önceki Haber Milli Traktör kimsenin umurunda değil... Küstüm ve Hintlilere... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER