Melekler bile kendisinden hayâ ediyordu

Peygamberimiz'in, “Bütün peygamberler, hayatlarında bir kimse ile iftihâr etmiştir. Ben de Osman bin Affân ile iftihar ederim” dediği Hz. Osman, yüksek ahlakî meziyetlere sahip hayâ ve edep incisi bir insandı. Bu edep insanı, muhataplarında da edep hissi uyandırıyordu.

Tesbihat - Esmaül Hüsna

Efendimiz'in, “Ashabın arasında bana en çok benzeyen” buyurduğu, zaman zaman kabrin başına gelip, “Eğer bu çukurdan kurtulursan, onun ardındaki felaketlerden de kurtulursun. Aksi takdirde kurtulacağını hiç zannetmem” deyip muhasebeye dalan, “Her gün, gece ve gündüz en sevdiğim şey Kur'an okumaktır. Eğer kalpleriniz temiz olsaydı, Allah'ın kelamını okumaya doymazdınız” diyerek mahiyetini idrak edemediğimiz bir eksikliğe dikkat çeken Hz. Osman'ın hayası dillere destan idi. 

Evet Ahmed b. Hanbel'in Hasan-ı Basri'den rivayet ettiğine göre kapalı kapılar ardında bile elbiselerini çıkarmaktan çekinen ve belini doğrultmasına mani olan hayası gerçekten hepimiz için bir örnek oluşturuyor. Hz. Aişe validemiz anlatıyor: 

MELEKLER KENDİSİNDEN UTANIR

“Rasulullah Efendimiz dizi açık bir şekilde oturuyordu. Ebu Bekir (r.a.) içeri girmek için izin istedi. Allah Resulü ona izin verdi. Yine halini değiştirmedi. Sonra Ömer (r.a.) izin istedi. Ona da izin verdi. Yine halini değiştirmedi. Sonra Osman (r.a.) izin istedi. Rasulullah dizinin üzerine elbisesini sarkıttı.  Onlar kalktıklarında ben dedim ki: “Ya Rasulallah! Ebu Bekir ve Ömer senden izin istedi, sen aynı haldeyken o ikisine izin verdin. Osman izin istediğinde ise, elbiseni üzerine sarkıttın (dizini gizledin, örttün).”  Efendimiz şöyle buyurdu: “Ya Aişe! Vallahi meleklerin kendisinden utandığı bir kimseden utanmayayım mı?” 

Hz. OSMAN TEZAVU SAHİBİYDİ

Hz. Osman'ın en belirgin özelliklerinde bir diğeri tevazu ve zühdü idi.  O hayatının başlangıcında ne ise, sonucunda da odur. İslam'a önce girmenin, peygamber kızlarıyla evlenmenin, mal varlığını bu uğurda feda etmenin, ailesiyle ilk hicret eden insan olmanın ve daha sonraları koskoca bir İslam devletinde yegane söz sahibi bulunmanın, uyarabileceği yakışıksız düşünceler ve ameller içine hiç ama hiç girmemiştir Hz. Osman. Kim bilir, belki de Hz. Osman'ın daha dünyada iken Cennetle müjdelenmesine vesile olan, onun bu özelliğidir. 

“İŞTE MUMİNLERİN EMİRİ”

Evet, o tam anlamıyla bir tevazu ve zühd insanıydı. Efendimizin, “Herkesin (Cennette) bir dostu vardır. Benim Cennetteki dostum da Osman'dır..” dediği ve sahabe-i kiramın Ebu Bekir ve Ömer (r.a.)'dan sonra hürmet, ihtiram ve saygıda önde tuttukları Hz. Osman, hem şahsî hem de devlete ait onca imkanlar içinde bulunmasına rağmen bazen mescitte uyur ve taşlar mübarek vücudunda izler bırakırdı. Bunu gören insanlar ise, onun bu engin tevazusu karşısında sadece “işte müminlerin emiri” demekle yetinirlerdi.  Şu vak'a da ona ait. Bir gün Hz. Osman kölesine “Vaktiyle ben senin kulağını çekmiştim. Haydi, benden öcünü al.” der. Israrlar karşısında köle, efendisinin kulağını parmakları arasına alır. Hz. Osman “Sıkı çek yavrum. Kısas dünyadadır. Ahirette kısas yoktur” der.  Evet, içinde yaşadığımız her şeyin maddeye endeksli olduğu şu asırda Hz. Osman gibi insanlara ve onun taşımış olduğu ruha, fikre, zihne ne kadar muhtacız! Öyle değil mi?

BİR DUA

Bizi razı olduğun kullarından eyle
Ey Rabbimiz! Maddi-manevi bütün ihtiyaçlarımızı gider. Günahlarımızı temizle, bizi katındaki en yüce derecelere çıkar. O engin rahmetinin hürmetine hayatta iken de öldükten sonra da düşünülebilecek bütün hayırların en yücesine ulaştır. Kalbi, gönlü kırıkların, ihtiyaç sahiplerinin imdadına koşmayı bizlere nasip eyle. 

BİR AYET

Kur'an Allah'ın kelamıdır
“Peygamberlerin kıssalarında elbette tam akıl sahipleri için alacak dersler vardır. İyi bilin ki, bu Kur'ân uydurulmuş bir söz değildir. Sadece daha önceki kitapları tasdik eden, dine ait her şeyi açıklayan, iman edecek kimseler için hidâyet, rehber ve rahmettir.” (Yusuf sûresi, 12/111)

HADİS BAHÇESİ

Kötülükle mücadele et!
Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyorlar: “Allah yolunda akşamın karanlığında ya da sabahın serinliğinde hayırlı bir işi yapmak ve kötülüklerle mücadele etmek için yola çıkmak, dünya ve içindeki her şeyden daha hayırlıdır.”

HADİSLERİN VERDİĞİ MESAJLAR

1. Allah yolunda özellikle de bire binlerin verildiği şu mübarek günlerde hayırlı bir işi yapmak için hâlâ bekliyor musunuz? 2. Kötülükler virüs gibidir, kimse mücadele etmezse herkesi hasta eder. 3. Sabah ve akşamdan kasıt bütün zamanlardır. Er kişi zamanın her diliminde Allah için yollarda olandır.

BİR NÜKTE

Her insan günah  işler ama…
Zaman zaman tökezlemek, ara sıra sürçmek, yer yer devrilmek ve bazen şeytana aldanıp bir günah çukuruna düşmek her insan için söz konusudur. Ne var ki, iyiliğe kilitlenmiş bir yiğit, daha günaha kapaklandığı ilk anda seccadesine koşar, cürmüne hiç hayat hakkı tanımaz, onu hemen tövbe ile boğar ve en kısa sürede namaz, oruç, hac, sadaka gibi salih ameller vesilesiyle günah kirlerinden arınır.

ALTIN ÖĞÜTLER

Önce kendini düzelt
Allah dostlarından Abdülkadir Geylani Hazretleri bizlere şu nasihatte bulunuyor: Haram yemek kalbi öldürür. Helâl yemek ise ihya eder. Lokma vardır seni dünya ile lokma vardır seni âhiretle meşgul eder. Yine lokma vardır, seni dünya ve âhiretin Yaratanı'na rağbet etti.

MUM GİBİ OLMA

Nefsinle mücadele hususunda sana yardım edenle arkadaş ol. Onun sohbetlerinde bulun. Nefsinin azmasına yardım edenle arkadaş olma. Önce kendi nefsinle meşgul ol, kendi nefsine faydalı ol ve kendi nefsini düzelt. Sonra başkalarıyla meşgul ol. Başkalarını aydınlattığı hâlde kendini eritip bitiren mum gibi olma. 

Ali Demirel - Özgür Düşünce
<< Önceki Haber Melekler bile kendisinden hayâ ediyordu Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER