[M. Ertuğrul İncekul] Ölümü Yüceltmek

Samanyoluhaber.com yazarı M. Ertuğrul İncekul'un yazısı

SHABER3.COM

M. Ertuğrul İncekul

Ölümü yüceltmeyi ve övgüler düzmeyi seven bir toplumuz. Genelleme yapamam ama Doğu toplumları olarak Batı toplumlarına göre daha çok ölme ve ölüm üzerine güzellemeler yapıyoruz. Şairlerimizin, yazarlarımızın hayata, insana vurgu yapmak yerine ölümü övmesi bir toplumsal reflekstir. Belki de bizim toplumlarda ölümle insan burun buruna olduğu için bu refleks yayılmıştır. Yoksa râbıta-i mevt yani ölüm üzerinden tefekkür etmek, hayatın fani olduğunu daha iyi anlamak ve idrak etmek anlamında bir şuurdan bahsetmediğimi anlamışsınızdır.

Ölüm güzellemeleri ceberrut devletin yani “Devlet şerik kabul etmez” diyen zihniyetin uydurmaları da diyebiliriz. Çünkü fert, birey esasdır devletin bekasında, bir insanı kurtarmak için tüm devletin imkanları seferber edilmelidir ama birey feda edilmemelidir. Batı'nın demokrasi ve insan hakları konusunda kendi vatandaşlarına uyguladığı budur, devletin imkanları vatandaş içindir. 6 Şubat 2023 sabahında  Kahramanmaraş merkezli 10 ilde yaşanan 13 milyon insanı etkileyen 7.7 şiddetindeki  depremi hatırlayalım. Devlet yetkilisi geçinen bazıları çıktı, sorumluluk alma yerine ne dediler? “Deprem veya binalar öldürmez, Allah öldürür. O da eceli geleni. Depremde ölenler aynı anda Mars'ta bile olsalar yine öleceklerdi.”  İhmalini örtmeye çalışan bu açıklamaların ne dinde, ne insanlıkta yeri olabilir mi? 

Amerika 11 Eylül sonrası İkiz Kulelerde çöken afet yönetim merkezini üç gün içinde yeniden yapılandırıp, o şekilde krizden çıktılar. Büyük afetlerde, siklonlarda, kasırgalarda yerel yönetimler devreye girerler, federal devlet gerekmedikçe devreye girmez. Sivil toplum kuruluşları, inanç merkezli kurumlar yerel yönetimlere yardımcı olurlar. Halkın eğitimi ve deprem tatbikatı devamlı tekrarlanır, o yüzden halk bilinçlidir, ana yollar tek şeritli olarak hep açıktır ve çok can kaybı yaşanmaz. Ama Amerika, Avrupa, Avustralya gibi demokratik ülkelerin en önemli farkı, insan endekslidir, insana endeksli çıkardığı yasalara devlet başkanı dahil herkes uyar ve her şeyden önemlisi devlet şerik kabul eder!

Kur'an, hayat veren işlere koşunuz beyan ediyor. İnsana, varlığa hizmet eden, faydalı olan insanlığın en hayırlısıdır. Gayemiz varlığı, hayatı, insanı daha iyi anlamak ve onlara hizmet etmek değil midir?  Hayatı bize veren Rabbimiz, ölümü bir son kılmamıştır. Hayatın rengi, tadı, deseni de fena mührü taşısa da, insanı ebedi ölüm ve yok oluş için var etmemiştir. İnsanda, varlık da varoluş, hayat esastır. Hayatın ölüme kattığı anlamla, ölüm gerçek mânâsına kavuşur. Kimileri için ölüm bitiş ve yok oluştur. Kimileri için de ölüm huzura kavuşmaktır, dostlara vuslattır. Kimileri için ağır bir sorumluluktan kurtulmak, mükafat diyarına gidiştir. Ebedi huzur veya ebedi azap… Nasıl yaşarsak öyle gitmeyecek miyiz bu dünyadan?

Din hayatı anlamlandırır. Ebedi olana çağırır bizi. İslam özünde ölümü değil hayatı yüceltir. Hayata, insana, varlığa çağrıda bulunur. Ölüm bir hedef değil sadece bir başka başlangıçtır. Bir bebeğin hayata gelmesi ve varlığa eşlik etmesi güzeldir, yoksa ölsün diye doğmaz bir bebek. İnsanları suçsuz yere öldüren canilerin ne dinle, ne de hayatın ve ölümün gerçek sahibi ile hakiki irtibatları olamaz. Yüce kitabımız: Ölüden diriyi, diriden de ölüyü O çıkarıyor; yeryüzünü ölümünün ardından O canlandırıyor. İşte siz de (kabirlerinizden) böyle çıkarılacaksınız.  ( Rum/19) veya Her canlı, ölümü tadar. Bir deneme olarak sizi hayırla da, şerle de imtihan ederiz. Ve siz, ancak bize döndürüleceksiniz (Enbiya/35) buyruluyor. Bu hakikatlerden anlıyoruz ki var ve yok aleminde yaşıyoruz. Gerçek var oluşumuzun amacını, hayatın bize yüklediği sorumlulukla, kulluk şuuru ile, ahseni takvime mazhariyet sırrı ile çözebiliriz. Sadece yaşamak ve canlı olmak değildir hayat, haz almaktan ibaret bir basitliğe de indiremeyiz bu yüce gayeyi. 

Rabbimizin şefkati asıldır. Hayat o yüzden vardır. Merhamettir bize fırsatlar sunan. Merhametidir bizi var eden, varlığın biricik Sultanı'nı bize rahmet olarak gönderen. Şefkattir annelerdeki bitmez sevginin kaynağı. Merhametdir zulümlerimize, bitmeyen hatalarımıza, günahta ısrarımıza, hep Rabbimizi unutma gafletimize,  güzellikleri hep kendimizden bilme, eksik ve hataları başkalarına yükleme vurdumduymazlığımıza rağmen bizi terk etmeyen, merhametini üzerimizden eksik etmeyen. Saymakla bitmeyen nimetlerle bizi donatan, ölüm sonrası ebedi hayatı yaratan, yine sonsuz merhameti ve şefkatidir. Hayat aslında sonsuz merhamet sahibi Allah’ın bize en büyük hediyesidir.

Esma ve sıfat hakikatinin sırlarına erme yolculuğumuzdur hayat. Sebat edebilirsek, yolların karanlığına takılmazsak, kalbimizdeki yükselme heyecanını kaybetmezsek, yolun hukukuna riayet edebilirsek, ölüm bizi menzile götürecek bir binektir. Her şeye rağmen burada durup, dişimizi sıkmak ve sabretmek. Temkin ile başımız dönmeden, sarsılmadan yolda dümdüz yürüyebilen babayiğitler, ölümle dost olmasını da en iyi bilenlerdir.  'Sabah olsun ortaya çıkalım.' yahut: 'Karlar, buzlar çözülsün, bahar gelsin yola revân olalım' yoktur. Onlar 'Kökleri sâbit, dalları göklerde, latif ağaçlar gibidirler ve Rabb'in izniyle her zaman meyve verirler.' Karda, kışta, baharda, yazda…
<< Önceki Haber [M. Ertuğrul İncekul] Ölümü Yüceltmek Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER