Kültür Mirasımızın Münevverleri 7: Eşref Edip Fergan

Yakın tarihin en önemli yayıncılarından birisi olan Eşref Edip hayatını yazmaya ve neşretmeye adamıştır.

SHABER3.COM

M.ERTUĞRUL İNCEKUL 

Eşref Edip (Fergan), (1882) de Selanik’e bağlı bir sancak merkezi olan Serez’de dünyaya geldi. Babası İslâm Ağa, annesi Nefise Hanım’dır. Sıbyan mektebini ve Rüştiyeyi Serez’de okudu. Bu sırada hafız da oldu. O artık Hafız Eşref Edip‘tir. Öğrenimini İstanbul’da Mekteb-i Hukuk’ta sürdürdü. Bir yandan da Çemberlitaş’taki Atik Ali Paşa Camii’nde medrese derslerine devam etti. 1912’de Hukuk Mektebi’ni bitiren Eşref Edib, hukuk dalında doktora sınavını başarıyla verdi.

Manastırlı İsmail Hakkı Efendi gibi dönemin tanınmış vaizlerinin vaazları ve Mekteb-i Hukuk hocalarının ders notlarından yaptığı derlemeleri yayımlayarak yayın hayatına başladı. 1908’de çıkarılmaya başlayan Sırat-ı Müstakim adlı derginin kurucularından birisi oldu.

Mehmet Akif Ersoy’un ismi ve fikir babalığıyla birlikte öne çıkan derginin başyazarlığı H. Eşref Edip tarafından yürütülmüştür ve kurucuları Ebu'lula Zeynel Âbidin, H. Eşref Edip’tir. İslamcılık fikriyatının yayın organlarından biri olan derginin içerisinde Akif’in yayımlanmış olan şiirleri Safahat’ı teşkil etmektedir.  1912’de hukuk eğitimini tamamlayan Eşref Edip, hukuk doktorası çalışmalarına başlamıştır.

Milli Mücadele’ye verdiği destekler hasebiyle Ankara’ya davet edilip Akif ile birlikte Taceddin Dergahı’na yerleşen Eşref Edip, 3 Şubat 1921’den itibaren dergiyi Ankara’da çıkarmaya başlamıştır. Askeri birliklerin yardımıyla Anadolu’nun ücra köşelerine ulaştırdığı dergide Mehmet Akif’in yurdun değişik yerlerinde verdiği vaazların metinlerini yayımlayarak ulusal bilincin uyandırılmasına katkıda bulundu.

Ankara’da bulunduğu sırada Mehmet Akif, Said Nursî ve Şeyh Ahmed Senûsî ile birlikte Sivas’ta bir İslâm şûrasının toplanması çalışmalarına katılan Eşref Edip, Millî Mücadele’nin kazanılmasından sonra tekrar İstanbul’a döndü ve yayın faaliyetine burada devam etmiştir.

İstiklâl Mahkemesi’nden beraatını müteakip İstanbul’a dönen Eşref Edip, Asar-ı İlmiye Kütüphanesi Neşriyatını kurmuş ve (1926) bu yayınevi bünyesinde telif tercüme birçok eser neşretmiştir. Tek Parti İdaresi döneminde Sebilürreşad’ın eski yazar kadrosundan hayatta kalanlarla sohbet toplantıları tertip eden Eşref Edip, Maarif Vekâleti’nin yayımladığı İslâm Ansiklopedisi’ndeki yanlış ve eksik maddelerin tenkidi amacıyla İzmirli İsmail Hakkı, Kâmil Miras ve Ömer Rıza Doğrul ile birlikte Ekim 1940’ta İslâm-Türk Ansiklopedisi Muhitülmaarif Mecmuası’nı çıkarmaya başlamıştır. Nisan 1948 tarihindeki 100. sayısıyla derginin yayım hayatına sona ermiştir.

Eşref Edip, Türkiye’de çok partili yaşama geçiş gerçekleşmekteyken Sebilürreşad’ı yeniden yayımlamaya başlamıştır. Bu yıllarda dergide Ömer Rıza Doğrul, Kazım Nami Duru, Cevat Rıfat Atilhan, Tâhir Olgun, Ali Fuat Başgil ve Hasan Basri Çantay’ın yazıları yer almıştır. Sebilürreşad’ın Mayıs 1948’de başlayan yayımını Şubat 1966’ya kadar 362 sayı devam ettirmiştir. Ayrıca Tevhîd-i Efkâr, Yeni Sabah, Millet, Diyanet, Yeni Asya, Yeni İstiklâl, Bugün, Sabah, İttihad gibi dergi ve gazetelere de yazılar yazmıştır. Hayatı boyunca İslâm birliği fikri doğrultusundaki basını desteklemiştir.

Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Eşref Edip için yazdığı cümleler Nur Hizmetleri'ne ne kadar büyük hizmetler verdiğinin ispatıdır.

"Esselâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtühü,
"Aziz, muhterem, sıddık, envâr-ı İslâmiyeyi elli seneden beri neşreden, hakaik-i İslâmiyeyi ehl-i dalâlete karşı müdafaa eden ve elli seneden beri benim maddî manevî bir hakikî kardeşim ve meslektaşım, Eşref Edip!" "Sebilürreşad'ın ellinci sene-i devriyesi münasebetiyle gayet samimî ve uzun bir mektup yazacaktım. Fakat pek şiddetli hasta olduğumdan, hattâ konuşmaya da iktidarım olmadığından, Risale-i Nur'a havale ediyorum. Onda Sebilürreşad'ın mahiyetini, hizmetini gösteren mektuplar vardır. Zaten Sebilürreşad, Nur'ların mühim parçalarını neşretmiştir. Tarihçe-i Hayat Sebilürreşad'ın elinci sene-i devriyesine tam bir tebriknâme hükmündedir."

Duanıza muhtaç gayet hasta
Said Nursî
(Sebilürreşad, XII/277)

“İngilizler İstanbul‘u işgal ettiklerinde ‘Hutuvat-ı Sitte’yi bizzat Said Nursi söyledi, ben yazdım. Bu risale İngilizlerin başına balyoz gibi indi. O sırada Bediüzzaman Hazretleri Eyüp Sultan Camiindeki bir medresede kalırdı. Biz kendisini orada ziyaret eder, beyanat alırdık ve neşrederdik. Cenab-ı Hakk’ın hıfzı ile İngilizler kendisini yakalayamadılar.” dediği rivayeti vardır.

“Said Nursi Hazretleri Eşref Edip için şöyle diyor: “Eşref Edip kırk seneden beri iman hizmetinde benim arkadaşım ve Sebilürreşad'da makale yazan ve şimdi vefat eden çok kıymetli kardeşlerimin mümessili ve hakikî İslâmiyet mücahidlerinden bir kardeşimdir. Ve Nurun bir hâmisidir… Ben vefat etsem de, Eşref Edip Nurcular içinde bulunmasıyla büyük bir teselli buluyorum.” (Emirdağ Lâhikası, s. 281) 

1920 yılında kurulan Hilal-i Ahdar (Yeşilay) Cemiyeti‘nin kurucuları arasında Eşref Edip de yer almıştır. Diğer kurucular Velid Ebuzziya, F. Kerim Gökay ve Mazhar Osman‘dır. Savaş döneminde M. Akif‘le beraber şehirleri dolaşır, onun vaazlarını kaydeder ve dergide yayınlar. Dergi bu dönemde “Bugün İcma-ı Ümmet Anadolu’dadır” başlığıyla çıkmakta ve Milli Mücadele‘nin „manevi cephesini“ oluşturmaktadır. Esref edip Bey’in 472 sayılı Sebilürreşad’da (21 Mayıs 1921) yayımlanan “Anadolu’da İslam Kongresi” başlıklı, Anadolu’da İslam dünyasının ileri gelen fikir adamları ve kanaat önderlerinin toplanmasının İslam dünyası ve Milli Mücadeleye olası katkılarından bahseden yazısı Ankara’da geniş yankı bulur. Mustafa Kemal de böyle bir kongrenin toplanması için gerekli hazırlıkların başlatılması emrini verir. Organizasyon için Eşref Edip’in yanı sıra Akif Bey, Ser’iyye Vekili Mustafa Fehmi Efendi, Baskâtip Recep (Peker) Bey’den oluşan dört kişilik ekibin üstlenmesini ister. Ancak bu kongre hiçbir zaman toplanmayacaktır. Eşref Edip dergisi vasıtasıyla, yoğun bir şekilde yapılan devrimlere karşı çıkar. Bunun sonucu olarak da Şeyh Sait İsyanı sonrasında çıkarılan Takrir-i Sukun Kanunu ile dergi kapatılır ve Eşref Edip de İstiklal Mahkemelerinde yargılanır.

Önce Ankara sonra da Diyarbakır İstiklal Mahkemesi‘nde hakkında idam cezası istenir. Ancak Eşref Edib on gazeteci arkadaşıyla birlikte cumhurbaşkanına telgraf çekerek “af, anlayış ve müsamaha” talep eder ve yayın faaliyetlerini durdurmak kaydıyla 13 Eylül 1925‘de serbest bırakılır.

1930’lu yıllarda yayın faaliyetini “Asar-ı İlmiye Kütüphanesi”ni kurarak sürdürür ve bu doğrultuda çoğu tercüme olmak üzere eserler yayınlamaya devam eder. Yayınladığı bu eserler arasında İsmail Hami Danişmend, Ömer Rıza Doğrul, Lord Hendly, John Davenport, J. H. Kramers, Maks Mayerhof, Seyyid Emir Ali, Mehmed Akif, Tahir’ül- Mevlevi, Mustafa Fehmi Gerçeker, Mahmud Kamil gibi yazarların eserleriyle kendi eserleri bulunmaktadır. 1932 yılında Mısır’a giden Eşref Edib, Mısır-Hilvan’da “gönüllü sürgünlüğü” yaşayan Mehmed Akif’i ziyaret eder. Akif ’in Kur’an çevirisinin tamamlanmış halini görüp okur ve hayran kalır. Meali Türkiye’ye getirip yayınlamak ister; fakat Mehmed Akif’i ikna edemez.

1938-1939 yıllarında iki cilt halinde bin küsur sayfadan oluşan Mehmed Akif: Hayatı, Eserleri ve Yetmiş Muharririn Yazıları başlıklı eserini yayınlar. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından neşredilen Oryantalistlerin hazırladığı İslam Ansiklopedisi’ndeki yanlış ve eksik maddeleri tenkit ve doğruları ifade maksadıyla İzmirli İsmail Hakkı, Ahmet Kamil Miras ve Ömer Rıza Doğrul’la birlikte İslam-Türk Ansiklopedisi’ni ve İslam Türk Ansiklopedisi ve Muhitü’l Maarif Mecmuası’nı Ekim 1940’ta neşre başlar. Ansiklopedi çalışması, “Azad” maddesiyle imkânsızlıktan dolayı yarım kalır. İslam-Türk Ansiklopedisi Muhitü’l Maarif Mecmuası ise, 1948 Nisan’ına kadar ansiklopedinin fasikülleriyle birlikte ek olarak 100 sayı neşredilir ve Mayıs 1948’de ismi Sebilürreşad’a dönüştürülür. Eşref Edib Fergan, Sebilürreşad’ın “Takrir-i Sükûn Kanunu” ile kapatılmasından 22 yıl sonra, “Din hürriyetinin sembolü” olarak gördüğü Sebilürreşad’ı - (İslam-Türk Ansiklopedisi Muhitü’l Maarif Mecmuası’nın ismini Sebilürreşad’a dönüştürerek) 1948 Mayıs’ında tekrar yayınlamaya başlar. 1952 yılında Risale-i Nur Müellifi Said Nur: Hayatı, Eserleri, Mesleği başlığıyla Bediüzzaman Said Nursi’nin biyografisini kaleme alır.

Kendi İklimimiz kitabında Eşref Edip'in Bediüzzaman için kullandığı şu ifadelere yer verilir; “Evet, o, 20. asrın bu denli karanlık cahiliyesi içinde neş'et ettiği hâlde, ne duyguda, ne düşüncede, ne de amelde cehalet asla ona bulaşmamış ve o hep kendi çağının üstünde yaşamıştır. O, âdeta çağıyla hesaplaşmak üzere yaratılmış bir fıtrattır. Bu hâliyle o, -Eşref Edib'in haklı olarak dediği gibi- şayet Devr i Risaletpenâhî'de yaşasaydı, Allah Resûlü'ne çok yakın sahabilerden biri olurdu. Ve putperestliğe o kadar düşmandır ki, Mekke fethinde Allah Resûlü, putları kırma vazifesini ona verirdi“.
(Kendi İklimimiz, S. 29)

Sebilürreşad mecmuasını 1965‘e kadar (362 sayı) neşreder. Eşref Edip ayrıca Tevhîd-i Efkâr, Yeni Sabah, Millet, Diyanet, Yeni Asya, Yeni İstiklâl, Bugün, Sabah, İttihad gibi dergi ve gazetelere de yazılar yazmıştır. Kendi hayat mücadelesi içinde sürekli olarak İslâm birliği ideolojisi doğrultusundaki basını destekledi. Neşrettiği kitaplar arasında Tâhir Olgun, Mûsâ Kâzım, Babanzâde Ahmed Naim, Ali Himmet Berki, Mehmed Âkif Ersoy ve İsmail Hami Danişmend’in eserleri önemli bir yer tutmaktadır.

(1908-1918) Sebilürreşad Dergisi (Sırat-ı Müstakim) II. Meşrutiyet döneminde yayın hayatına başladı. Yayın kurulu Eşref Edip’in tahsiline devam ettiği Hukuk Mektebi’nden arkadaşları, fikir çevresi ve hocaları idi. Bunlar arasında, Ebu’l Ula Zeyn el Abidin (Mardin), Mardinzade Arif Bey, Şeyhülislam Musa Kazım, Manastırlı İsmail Hakkı, Babanzade Ahmet Naim Bey, Bereketzade İsmail Hakkı Bey, Mehmet Akif, Şeyh Muhammed Abduh, M. Şemseddin (Günaltay), Akçuraoğlu Yusuf, Ağaoğlu Ahmet, Mithat Cemal, Said Halim Paşa, Muhammed Hamdi Yazır gibi fikir ve siyaset alanında önemli şahsiyetler Sebilürreşad’da yazı yazmışlardır.

Sebilürreşad II. Dönem (1919-1925) ve III. Dönem 1948-1965 arasında Sebilürreşad’da çeşitli kişiler yazı yazmaya devam edecektir. Bunlar arasında bir kısmı süreklilik göstermese de şu yazarları sayabiliriz: Muhammed İkbal, Peyami Safa, Ali Fuat Başgil, Adnan Menderes, Mümtaz Turhan, Osman Turan, İsmail Hami Danişmend, Yılmaz Öztuna. (Yakın tarih İslami neşriyatlar için Yüksel Nizamoğlu'nun yazısına bakılabilir. ) 

Yakın tarihin en önemli yayıncılarından birisi olan Eşref Edip hayatını yazmaya ve neşretmeye adamıştır. Dönemin çetin şartlarına rağmen önemli bir misyonu üstlenmiştir. 15 Aralık 1971’de vefat etmiş ve Fatih Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Edirnekapı Şehitliği’ne defnedilmiştir.  

[1]Katalog IDP/1095/  /Eşref Edip Fergan  https://katalog.idp.org.tr/yazarlar/1095/esref-edip-fergan    
[2]Tr724 DrYüksel Nizamoğlu / Küllerinden yeniden doğmak- DP- döneminde İslamcılık https://www.tr724.com/kullerinden-yeniden-dogmak-dp-doneminde-islamcilik/
<< Önceki Haber Kültür Mirasımızın Münevverleri 7: Eşref Edip Fergan Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER