İtibar da hangi itibar....

Bu iktidar, ülkenin her alandaki itibarını yerle bir ederken, şatafatlı saraylarda, lüks makam arabalarında, uçak filolarında, janjanlı akşam yemeklerinde başka itibar arayışına geçmesine sadece acınarak gülünür.

SHABER3.COM

 NACİ KARADAĞ - TR724.COM 

Kelimelere yüklediğimiz anlamlar, yaşadığımız çağ ile hissettiğimiz çağ arasındaki farkı ortaya çıkardığı gibi, aslında ruhumuzun hangi çağa ait olduğumuzun ipuçlarını içerir.


 
Erdoğan, 1000 odalı sarayın kapısında arkasına aldığı mehteran ile poz verirken şöyle haykırmıştı:

“İtibardan tasarruf olmaz!”

İtibar kelimesine yüklediğiniz anlam değişik değilse, bugün pek çok güçlü ülke itibarsız sayılabilir pekala.

Bakalım…



Fotoğrafta gördüğünüz şu makam odası mesela Of isimli ilçemizin pek kıymetli ve muhterem kaymakamına ait. Sıradan bir kasaba bürokratından ziyade bir imparatorluğun beylerbeyinin makam çadırı görüntüsü verdiği iddia edilse de kesinlikle öyle değil.

Muhtemelen kaymakam bey de Reis’in “İtibardan tasarruf olmaz” düsturunu kendine şiar edinmiş.

Peki imparatorun makam odasına ait olmadığını nerden biliyorum?

Biliyorum çünkü gördüm. Sadece ben değil başta Japon halkı olmak üzere, bütün dünya gördü.

Fiziğinden de anlamışsınızdır. Görseldeki kişi Japon İmparatoru Akihito… İtibarsız bir adamın tekidir yani bizim kıstaslara göre.

Bakınız Akihito misafirlerini nasıl itibarsız bir ortamda ağırlıyor:



Tabii misafirleri de itibarsız olunca. Trump, Suudi Prensi filan… Nerden bilecekler itibarın ne olduğunu değil mi?

Elbette bizde öyle değil, itibar paçalarımızdan akar, sular sellere dönüşür.

Mesela bizim itibarlı misafir ağırlama odalarımıza bakalım:



Biden bizim itibarımız karşısında böyle eziklenmişti misal:



Bu da son derece itibarla Meclis başkanlığını bırakan Sayın İsmail Karaman’ın itibarlı odası:



Saray’da itibarlı bir gece; muhtarla iftar isimli itibar tablosu! Rönesans’tan…



PİSA’yı duymuşsunuzdur. Yemek olanı değil, o pizza.

PISA şu; “Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı”, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından üçer yıllık dönemler hâlinde, 15 yaş grubundaki öğrencilerin kazanmış oldukları bilgi ve becerileri ölçümleyen bir araştırma…

PISA’da zorunlu eğitimin sonunda örgün eğitime devam eden 15 yaş grubundaki öğrencilerin; Matematik okuryazarlığı, Fen Bilimleri okuryazarlığı ve Okuma Becerileri konu alanlarının dışında, öğrencilerin motivasyonları, kendileri hakkındaki görüşleri, öğrenme biçimleri, okul ortamları ve aileleri ile ilgili veriler toplanmakta.

Tahmin edildiği üzere saray, han hamam, tantana, debdebe uçan ülkeler PISA’da sürünüyor normal olaraktan.

Türkiye son PISA değerlendirmesinde 75 ülke arasında son yirmiye zar zor girdi. Ki katıldığımız son PISA olarak tarihte yerini aldı, artık girmiyoruz böyle boş beleş işlere!

Yetkililer PISA’nın büyük bir dış güç oyunu olabileceğini söyleyerek yerli PISA kuracaklarını açıklamaları an meselesidir!

Bakın şu tablo H. Egeli B. Hayrullahoğlu tarafından 2010 yılında yapılan bir araştırmanın neticesi. Öğrenci Başına Yıllık Eğitim Harcamaları (GSYİH’nın satın alma gücü paritesi kullanılarak hesaplanan değerinin USD karşılığı) 2013 yılı OECD rakamları tabii…



Siz istediğiniz kadar arkanıza ‘Duşakabinoğulları’nı koyup kırmızı halılarla döşeli merdivende Osmanlı Sultanı tafraları yapın, rakamlar ortaya çıkıyor ve kaç paralık itibarınız olduğunu söylüyor. Havuz şeysilerinin allayıp pullamalarıyla hakikat değişmiyor…

Çok rahatlıkla söyleyebilirim ki, bugünkü rakamlar (Evet tahmin ettiğiniz gibi bu araştırmalar artık yapılmıyor, hepsinin dış güç oyunu olduğu düşünüyor ve ülkemizin ekonomisi gibi, eğitiminin de çok güçlü olduğu bilim olimpiyatlarındaki organik hoşaflarla yedi düvele gösteriliyor zaten!

Erdoğan ısrarla durumumuzun örnek alınacak bir yerde olduğunu, itibarımızın tasarruf göremeyecek kadar önemli olduğunu söylüyor ama Milli Eğitim’e ayrılan bütçeyi buraya yazıp olayın boyutunu genişletmek istemem.

Ama bakınız, henüz birkaç gün oldu okullar açıldı.

Benim kızıma şu belgeyi verip yollamışlar:

İlk bakışta ne olduğunu anlamadım, sonra öndeki yazıyı tekrar okuyunca çocuğumdan bir takım malzemeleri kendisinin getirmesini istediklerini fark ettim.

Liste şu:



Eş dost ile telefon konuşması yaparken benim durumumun sevinilmesini gerektirecek kadar iyi olduğunu fark ettim. Mesela bir arkadaşıma şu liste yollanmıştı:



Bir diğerine ise şu:



Bir başkasına ise şu:



Tayyip Erdoğan, filosuna 400 milyon dolardan daha pahalı özel bir uçak daha ekleyeli henüz birkaç gün bile olmadı. Böylesi bir ülkenin kendi öğrencisinden çıtçıtlı dosya isteyecek kadar kepazeleşmesi itibarla filan izah edilemez.

İtibar çoktan yerle bir olmuş, artık insanlık onuruna sıra gelmiştir.

Bu iktidar, ülkenin her alandaki itibarını yerle bir ederken, şatafatlı saraylarda, lüks makam arabalarında, uçak filolarında, janjanlı akşam yemeklerinde başka itibar arayışına geçmesine sadece acınarak gülünür.

Bırak itibarı filan da sen önce bu çocukların tahtaya yazı yazabileceği asetat kalemini tedarik et efendi!

Yesinler sizin itibarınızı…
<< Önceki Haber İtibar da hangi itibar.... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER