İstanbul'daki IŞİD hücrelerinde Horasan Grubu bağlantıları

Uzun süredir Türkiye içinde veya Türkiye'ye yönelik sınır dışında eylem gerçekleştirmeyen IŞİD, sessizliğini Sarıyer'deki kilise eylemi ile bozdu.

SHABER3.COM

T24 yazarı Tolga Şardan gugünkü yazısında 'İstanbul'daki son IŞİD operasyonlarında, Balat ve çevresindeki farklı dinlere ait ibadethanelerin hedef alındığı anlaşıldı. Söz konusu ibadethanelere yönelik yoğun güvenlik önlemleri alındığı yine güvenlik kaynaklarından edindiğim bilgilerden' dedi.

İşte Tolga Şardan'ın bugünkü yazısı:

Uzun süredir Türkiye içinde veya Türkiye'ye yönelik sınır dışında eylem gerçekleştirmeyen IŞİD, sessizliğini Sarıyer'deki kilise eylemi ile bozdu.

İtalyan Santa Maria Kilisesi'ne yönelik silahlı eylem gerçekleştiren iki IŞİD'li, saldırıda kullandıkları silahlarla birlikte yakalandı.

Eylemin ardından polis ve istihbarat birimlerinin kent genelindeki operasyonlarında 51 kişi gözaltına alındı. Bunlardan bir bölümü sınır dışı edildi. İstanbul Emniyeti'nde devam eden soruşturmayla ilgili epeyce önemli bilgiler kamuoyuna yansıdı.

Yansımayan önemli bölümleri var.

Fakat bunları açıklamadan önce yılbaşının hemen öncesinde dönmek gerekecek.

İstanbul'da IŞİD'e yönelik son dönemde arka arkaya üç önemli operasyon gerçekleştirildi. Gerek MİT gerekse polisin yaptığı çalışmalarda, kasım sonunda 15 ilçedeki operasyonlarda 13 şüpheli gözaltına alındı. Aralık ayındaki iki ayrı operasyonda ise toplamda 34 IŞİD şüphelisi yakalandı.

Son dönemde gözaltına alınan 50'ye yakın IŞİD'linin tek bir ortak yönü var: Horasan Grubu ile bağlantıları.

Horasan Grubu'nun geçmişi

IŞİD'lilerin ülkeye giriş tarihleri, yöntemleri, bağlı oldukları yerel üniteler farklı olmakla birlikte, IŞİD'in yeni eylem grubu olarak tanımlanan IŞİD-H yani Horasan Grubu'yla bağlantıları, üzerinde durulması gereken bir gelişme kanımca.

Yeri gelmişken IŞİD'in Horasan Grubu kolu hakkında kısa bilgi vermekte fayda var.

Kimi açık kaynak bilgilerine bakıldığında IŞİD-H'nin ortaya çıkışı 2014'e kadar gidiyor.

Her ne kadar Türkiye'de de aynı isimli ilçe bulunsa da örgütün ismini aldığı yer, Erzurum'un Horasan ilçesi değil elbette.

Bugün, Afganistan, İran'ın doğusu, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Pakistan'ın bir bölümünden oluşan ve tarihte Persler döneminde imparatorluğun doğusuna verilen isimdi Horasan. Farsça'da "güneşin yükseldiği yer" anlamında.

El Kaide'nin devamı olarak biliniyor. Bir dönem, El Nusra içinde de faaliyeti vardı. Hatta ABD güvenlik birimleri, özellikle yeni kurulduğu dönemde Horasan Grubu içinde Afganistan, Pakistan ile Kuzey Afrika ve Çeçenistan'dan gelen 50'ye yakın kıdemli El Kaideci'nin görev aldığı bilgisini paylaştı.

Taliban'ın, Afganistan yönetimini 2021'de ele geçirmesiyle Horasan Grubu, silahlı eylemlerine hız verdi. Taliban'ın IŞİD-H'ye yönelik operasyonlarını genişletmesi, 2022'de grubun yeni eylem stratejisine yönelmesine yol açtı.

Büyük intihar saldırılarına başlayan grup, yabancı uyruklu siviller, diplomatlar, Taliban komutanlarının yanı sıra lider konumundaki dini isimler ile başkent Kabil'deki önemli ve değerli tesisleri hedef haline getirdi.

Horasan Grubu, yakın zamanda IŞİD içindeki en etkin ve güçlü eylem grubuna dönüştü.

İstanbul'da Horasan Grubu izleri

Horasan Grubu, faaliyet alanlarına Türkiye'yi de ekledi bir süredir.

Gazeteci Hale Gönültaş, Horasan Grubu'nun Türkiye'deki faaliyetleri hakkında önemli bilgiler içeren yazıları kaleme aldı geçtiğimiz günlerde.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan IŞİD soruşturmasını içeren bir iddianamedeki bilgilerden yola çıkan Gönültaş, örgütün Türkiye ve çevresindeki bölgelerde nasıl örgütlendiğini ve faaliyet yürüttüğünü resmi belgelerle ortaya koydu.

Sarıyer'deki kiliseye yönelik IŞİD eylemine bakıldığında, Horasan Grubu'nun izlerini görmek mümkün.

Gözaltına alınan iki şüphelinin, Horasan Grubu ile bağlantılı olduğu belirlendi. Tıpkı, İstanbul yapılan son üç operasyonda gözaltına alınan şüphelilerdeki gibi.

Şüphelilerden birisi bilindiği üzere Tacik uyruklu. Diğer eylemci, Rus pasaportu taşımasına rağmen Tacik.

Her iki eylemcinin de yasal yollardan Türkiye'ye giriş yaptığı yaklaşık dört yıldır ülkede bulunduğu anlaşıldı.

12 IŞİD eylemi önlendi

Eylem konusunda değerlendirmesini aldığım güvenlik bürokrasisinde üst düzey bir isim, özellikle yılbaşından önce İstanbul'da yapılan operasyonlarla 12 terör eyleminin önlendiğini anlattı.

Kentteki yabancı uyrukluları takip edebilmenin zorluğuna dikkat çeken yetkili, operasyonların arı kovanına çomak sokulduğunu ve birbiriyle bağlantısı olmayan IŞİD hücrelerinin tespit edildiğini söyledi.

Bu arada, son olayın üzerinde araştırma yaparken, kritik bir bilgiye daha ulaştım.

Şöyle ki, yine İstanbul'daki son IŞİD operasyonlarında, Balat ve çevresindeki farklı dinlere ait ibadethanelerin hedef alındığı anlaşıldı. Söz konusu ibadethanelere yönelik yoğun güvenlik önlemleri alındığı yine güvenlik kaynaklarından edindiğim bilgilerden.

Polis müdürünün aldırdığı erişim yasağı

Bu arada bir küçük bilgilendirme yapayım.

Büyüteç'te geçen cuma yayımlanan "Emniyet'i karıştıran terfiler: Personel Başkanı'na 'FETÖ'cü' suçlaması" başlıklı yazıya erişim yasağı getirildi.

Erişim yasağı kararını aldıran isim ise, aynı yazıda kamuoyuna aktardığım, emniyet teşkilatındaki terfi süreci içinde adı geçen Faruk Ufuk Solmaz.

Yeniden erişim yasağı almasını önlemek amacıyla yazıda konu ettiğim bilgileri tekrardan aktarmak istemiyorum.

Ancak, Solmaz, kendisinin terfi sürecinde yaşananları, hem de hakkındaki belgelere dayanan bilgileri aktarmamdan rahatsız olmuş olacak ki, halen görev yaptığı Adıyaman'daki 1. Sulh Ceza Hakimliği'nden erişim yasağı kararı alarak T24'e gönderdi.

Dolayısıyla T24, yazıyı yayından kaldırmak zorunda kaldı.

Bu yazının ardından yaşanan bir gelişme oldukça dikkat çekiciydi ayrıca.

Yazının ana konusu, emniyet teşkilatında kısa süre önce gerçekleştirilen birinci sınıf emniyet müdürleriydi.

Aynı yazıda, hakkında "sanık" sıfatıyla yargılanan ve yargı süreci devam etmesine karşın bir emniyet müdürünün adı da yer aldı.

Terfileri onaylayan son makam olan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, yazının yayımlanmasından iki gün sonra beraber çalıştığı bakan yardımcılarının görev dağılımını değiştirdi. Emniyet Genel Müdürlüğü'nden sorumlu Bakan Yardımcısı Mehmet Aktaş'tan bu görevi aldı, diğer yardımcısı Münir Karaloğlu'na verdi.

Bakanlık kaynakları, 127 polis müdürünün birinci sınıfa terfisi konusunda ortaya çıkan yeni gelişmelerden dolayı Yerlikaya'nın söz konusu değişikliği yaptığını aktardı.

Tabii bu arada sanık konumundaki bir polis müdürünün terfi etmesinin önünü açan bürokratik işlemleri göz ardı etmemek gerekir. Emniyet Genel Müdürlüğü'ndeki Hukuk Müşavirliği ile Personel Başkanlığı, böylesi süreçlerin yönetilmesinden sorumludur.

Terfi edecek isimlerin özlük dosyaları, haklarında herhangi bir yargı süreci olup olmadığı her iki birimin görev alanında. Dolayısıyla yukarıdan aşağıya doğru sorumlu aranacaksa bu birimelerin sorumlularını es geçmemek gerekir.
<< Önceki Haber İstanbul'daki IŞİD hücrelerinde Horasan Grubu bağlantıları Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER