İmtihan ve sonsuz hazine ümit

''Müminiz, inançlıyız. Allah’a olan güven ve inancımızdan kaynaklı içimizde hep ümit barındırmalıyız. Allah’ın ve Ahiret’in varlığı, olaylara karşı dayanmamız için yeterli sebeplerin en başında gelenidir. Kuran ve İnsanlığın İftihar Tablosu Sonsuz Nur'un (sas) hayat-ı seniyyeleri, bizler için ümit kaynağıdır.''

SHABER3.COM

Abdullah Sözüvar
İMTİHAN VE SONSUZ HAZİNE ÜMİT...

İlk insanın yaratılışından bu yana ilk insan da dahil her kulun en çok ihtiyaç duyduğu bir duygunun adıdır ümit. İster inansın ister inanmasın, ister müslüman olsun ister kafir, ister zengin olsun ister fakir, ister beyaz olsun ister siyah, ister kadın olsun ister erkek, ister genç olsun ister ihtiyar... Her insan hayatının herhangi bir anında dayanak noktası olarak elinde avucunda ondan başka bir şeyin kalmadığını hissetmiştir ve var gücüyle ona yaslanmıştır. Yaslandığı o duyguyu devam ettirebilenler muvaffak olmuş, kaybedenler ise her şeylerini onunla birlikte yitirmişlerdir.

İnsanlık tarihi ile birlikte aslında ümit tarihi de başlar. Hz. Adem (as) yani insan, yaratılmışların en seçkini olma payesini elde etmiştir. Daha doğru bir ifadeyle insanı ve tüm varlığı yaratan Allah (cc), insana o payeyi vermiştir. Düşünün bu konumdaki bir varlık, kendisine tembihlenen emrin dışına çıkınca cezalandırılmış ve cennetten çıkarılmıştır. Bu cezanın kaldırılması noktasında insan, ümit kavramını keşfetmiş ve ona dayanarak affedilmeyi beklemiştir. 

Kainatta daha dünya hayatı diye bir şey yokken ümit vardı. Gerek dünya gerekse de ahiret hayatımız adına ümit; zihnimizi, aklımızı, beynimizi, kalbimizi yani bedenimizi ve ruhumuzu besleyen çok güçlü ve sonsuz bir hazineyken olmadığında ya da yitirildiğinde bahsi geçen melekelerimizi beslemeyen aksine onları ümitsizlik girdabı vasıtasıyla yokluğa sürükleyen bir duyguya dönüşür. Doğumdan ölüme kadar olan hayat serencamesinde insanın başına her türlü imtihan gelebilir. Bu imtihanlar, insanın değerlendirme kriterlerine göre iyi ya da kötü olabilir. Dünya hayatının gereği de budur zaten.

Allah (cc) Kur'an-ı Kerim'de; 

"Bakara Suresi, 155. ayet: Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele.

Bakara Suresi, 214. ayet: Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki mü'minlerle; "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah'ın yardımı pek yakındır.

Al-i İmran Suresi, 186. ayet: Andolsun, mallarınızla ve canlarınızla imtihan edileceksiniz ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve şirk koşmakta olanl ardan elbette çok eziyet verici (sözler) işiteceksiniz. Eğer sabreder ve sakınırsanız (bu) emirlere olan azimdendir.

Kehf Suresi, 7. ayet: Şüphesiz Biz, yeryüzü üzerindeki şeyleri ona bir süs kıldık; onların hangisinin daha güzel davranışta bulunduğunu deneyelim diye.

Enbiya Suresi, 35. ayet: Her nefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi, şerle de, hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz Bize döndürüleceksiniz.

Ankebut Suresi, 2. ayet: İnsanlar, (sadece) "İman ettik" diyerek, sınanmadan bırakılacaklarını mı sandılar?

Ankebut Suresi, 3. ayet: Andolsun, onlardan öncekileri sınadık; Allah, gerçekten doğruları da bilmekte ve gerçekten yalancıları da bilmektedir.

Muhammed Suresi, 31. ayet: Andolsun, Biz sizden mücahid olanlarla sabredenleri bilinceye (belli edip ortaya çıkarıncaya) kadar, deneyeceğiz ve haberlerinizi sınayacağız (açıklayacağız).

Mülk Suresi, 2. ayet: O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır.

İnsan Suresi, 2. ayet: Şüphesiz Biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık.

Bakara Suresi, 49. ayet: Sizi, dayanılmaz işkencelere uğrattıklarında, Firavun ailesinin elinden kurtardığımızı hatırlayın. Onlar, kadınlarınızı diri bırakıp, erkek çocuklarınızı boğazlıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir imtihan vardı.

Enfal Suresi, 28. ayet: Bilin ki, mallarınız ve çocuklarınız ancak bir fitnedir (imtihan konusudur.) Allah yanında ise büyük bir mükafat vardır.

Duhan Suresi, 33. ayet: Ve onlara, her birinde açık birer imtihan bulunan ayetler verdik.

Kamer Suresi, 27. ayet: Gerçek şu ki Biz, bir fitne (imtihan ve deneme konusu) olarak o dişi deveyi kendilerine göndereniz. Şu halde sen onları gözleyip-bekle ve sabret.

Bakara Suresi, 249. ayet: Talut, orduyla birlikte ayrıldığında dedi ki: "Doğrusu Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim bundan içerse, artık o benden değildir ve kim de -eliyle bir avuç alanlar hariç-onu tadmazsa bendendir. Küçük bir kısmı hariç (hepsi sudan) içti. O, kendisiyle beraber iman edenlerle (ırmağı) geçince onlar (geride kalanlar): "Bugün bizim Calut'a ve ordusuna karşı (koyacak) gücümüz yok" dediler. (O zaman) Muhakkak Allah'a kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler: "Nice küçük topluluk, daha çok olan bir topluluğa Allah'ın izniyle galib gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir."

Araf Suresi, 168. ayet: Onları yeryüzünde ayrı ayrı topluluklar olarak paramparça dağıttık. Kimileri salih (davranışlarda) bulunuyor, kimileri de bunların dışında olan aşağılıklardır. Onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihan ettik, ki dönsünler.

Yunus Suresi, 30. ayet: İşte orada, her nefis önceden yaptıklarıyla imtihana çekilmiş olacak ve onlar asıl-gerçek mevlaları olan Allah'a döndürülecekler. Yalan yere uydurdukları da, kendilerinden kaybolup uzaklaşacaklar.

Enbiya Suresi, 35. ayet: Her nefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi, şerle de, hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz Bize döndürüleceksiniz." bu ve buna benzer birçok ayette insanın dünya hayatının imtihanlardan ibaret olduğunu bildirmektedir. 

Ayetlerde bahsi geçen imtihan unsurları, insanın hem dünya hem de ahiret hayatını etkileyecek niteliktedir. Yani insan, dünyadayken, yaşamını sürdürürken hayatının gidişatına yön verecek olumlu ya da olumsuz imtihanlarla karşılaşabilir. Bunların bazısını rahatlıkla geçebilirken bazısında da zorlanabilir. İşte o zorlanma evresinde ekmek, su ve hava kadar ihtiyaç duyduğu birşey vardır ki o da ümittir, ümitli olmaktır. İnsan, yaşadıklarının üstesinden gelebileceğine, onları aşabileceğine, dolayısıyla da sabretmesi gerektiğine inanır. İnsanda sabır duygusunu ortaya çıkaran, ona sabretmesi gerektiği inancını veren his, ümittir. 

Ümit sayesinde insan birçok şeyi aşar. Mesela:

"Hasta olur, derdi verenin dermanı da vereceğine dair ümit taşır. 
Yeri gelir dünya memaliki adına neyi var, neyi yok herşeyini kaybeder, önceden nasıl mal mülk sahibi olduysa tekrar olabileceğine dair ümit taşır.
Sevdiklerinin ölümüne şahit olur, ahirette kavuşacağı, onları tekrar görebileceğine dair ümit taşır.
Çocuğu olacakken bir şekilde onu kaybeder, yeniden çocuk sahibi olabileceğine dair ümit taşır.
Çocuğu olur, sağlık problemi vardır. Bu problemin üstesinden gelebileceğine dair ümit taşır.
Girdiği sınavda başarısız olur, sonraki denemelerinde başaracağına dair ümit taşır." gibi ve daha birçok imtihan unsuru, ümit sayesinde aşılır. 

Bu nedenle de insanoğlu, ümitle ilgili birçok veciz söz söylemiştir:

Ümit, ümmetim için bir rahmettir. Ümit olmasaydı, hiçbir anne emzirmez ve hiçbir ağaç diken dikmezdi. Hz.Muhammed (sas)
Bir şeyden ümitsiz olan, ondan uzak olur. Hz.Ömer
Allah’ın rahme tinden ümit kesmek, en büyük günahtır. Hz.Ali
Asla birilerinin umudunu kırma, belki de sahip oldukları tek şey odur. İmam-ı Azam
En korkulu anlarda bile ümidini kırma, unutma ki iliklerin en lezzetlisi en sert kemikte bulunur. Şeyh Sadî
Ümit, güvenlik yolunun başıdır. Yolda yürümesen de daima yolun başını gözet. Mevlana
Korku erkektir, umut ise dişi; onlardan ölümsüz ve temiz şeyler doğar. Mevlana
İnsanları canlandıran emeldir; öldüren Ümitsizliktir. Bediüzzaman
Evet, ümitvar olunuz; şu istikbal inkılabı içinde en yüksek gür sada, İSLAM'ın sadası olacaktır. Bediüzzaman
Ye’s (ümitsizlik), dalalet i fikrin; zulmet-i kalb, ruh sıkıntısının menba’ıdır. Bediüzzaman
Hayat dardır, doğru, ama umut da geniş. Goethe
Her şeyin yok olduğu anda bile ümit vardır. Thales
Hiç ümit etmemiş olan, ümitsizliğe düşmez. Bernard Shaw
Sizi ümitsizliğe götüren hadiseler, saadete de götürebilir. Delaunay
Umudunu kaybetmiş olanın başka kaybedecek bir şeyi yoktur. Boise
Avamı (cahil halk)ümitli oldukça, bir cemiyet ölmez; En kötü idare, avamı me’yus edendir. Cenap Şahabettin
En geveze kuş ümittir, kalbimizde hiç susmaz. Cenap Şahabettin
Her insan için, hayatı devam ettiği sürece; umut da devam eder. Thomas Carlyle
Hiçbir şeye cüret etmeyen, hiçbir şey ümit etmesin. Schiller
Hiçbir zaman, ümitsizliğe kapılmayın. Kapılsanız bile, ümitsizlik içinde bile çalışın. Edmond Burke
İnsan hayat ile yaşarsa, gönül ümit ile yaşar. A.Hamid Tarhan
Lugatınızda “keşke” kelimesini kaldırın! “Keşke” kelimesi, kaybolan ümitlerin tercümanıdır. Bruce Burton
Nereye bakıyordunuz da insanlar, umutsuzluktan başka bir şey görmediniz. Jaroslav Seifert
Sağlığı olanın umudu, umudu olanın her şeyi var demektir. Arap Özdeyişi
Serçe kuşu gibidir umut; dal yorulur, serçe yorulmaz. Suat Taşer
Umutlar sabırla filizlenip müjdeyle açar; sevgiyle koklanırlar. R.B.Hayes
Umut, bir çeşit mutluluktur; belki de mutlulukların en büyüğüdür. Samuel Johnson
Umut gidince, yaşamak zevki de gider. Emile Zola
Umut, insanoğlunun bütün acılarının merhemidir. La Bretonne
Umut olmadan, umut edilen ele geçirilmez. Heraklietos
Umut olmasaydı, yaşamak da olmazdı. Hölderlin
Ümidini katık edersen, bir başka lezzet alırsın hayattan. Ali Suad
Ümit! Ah hayatın biricik merhemi!. Goethe
Ümit, azim ve kararlılık; iman dolu bir kalbe girince, beşeri normlar aşılır. Alphonse Karr
Ümit, benim ruhumun vazgeçilmez ihtiyaçlarındandır. Ziya Gökalp
Ümit, en ümitsiz gecelerde bile yine de öten bir kuştur. Selma Lagerlöf
Ümit inatçıdır, beklemeyi yalnız o bilir. Comtesse Dyan
Ümit yok olunca at koşmaz. Kafkas Özdeyişi
Ümitsizliğin kara delikten ne farkı var? Ali Suad
Ümitsizlik, sersemlerin elde ettiği bir neticedir. B.Disraeli
Yaşamda ümitsiz durumlar yoktur, ümitsizlik besleyen insanlar vardır yalnızca. Clara Booth
Yeryüzünde bir şeyler arayan insan için; iki çiçek açıyor,yavrularını dinleyin; birinin adı ümit,öbürünün ki zevktir!.Kim bu iki çiçekten birisini seçerse,öteki kardeşinden artık vazgeçmelidir. Schiller

Bu sözler, ümitle ilgili söylenmiş okyanus içerisinde birer katredir. Bu katreler yüreğimize düştüğünde tekrar okyanusa dönüşür.

Bizi her türlü imtihana tabi tutan Rabbimiz, karşımıza çıkan imtihanlarla ilgili ümidimizi koruyarak nasıl davranmamızı istiyor, bir de ona bakalım.

(Yusuf-87) "Oğullarım, gidin de Yusuf ile kardeşinden (duyarlı bir araştırmayla) bir haber getirin ve Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden umut kesmez."

(Zümer-53): (Benden onlara) De ki: "Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü taşıran kullarım. Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir."

(Hicr-56) Sapıtmışlardan başka kim ümit keser Rabbin rahmetinden! 

(Nisâ-104) Düşman topluluğunu izlemekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı duyuyorsanız, kuşkusuz onlar da sizin acı duyduğunuz gibi acı duyuyorlar. Üstelik siz Allah'tan onların ümit edemeyecekleri şeyleri umuyorsunuz. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

(Ankebût-23) Allah'ın âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkar edenler var ya; işte onlar benim rahmetimden ümit kesmişlerdir. İşte onlar için elem dolu bir azap vardır.

(Ankebût-36) Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı peygamber olarak gönderdik. Şuayb, "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Ahiret gününe ümit besleyin ve yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın" dedi.

(Mümtehine-13) Ey iman edenler! Kendilerine Allah'ın gazap ettiği, kabirlerdeki kafirlerin ümit kestikleri
 gibi tamamen ahiretten ümitlerini kesmiş bir toplumu dost edinmeyin. 

Ayet-i Kerimelerde Allah (cc), ümidini kaybedenlerin, ümitsizliğe düşenlerin; inkarcılar, kafirler olduğunu, inananların ise asla ümit kesmemeleri gerektiğini salık veriyor.

Bunca açıklamadan sonra gelgelelim günümüzde imtihanın en çetinini yaşan Hizmet İnsanları'nın durumuna. 

Öncelikle şunu ifade edelim ki Hizmet İnsanları olarak gönül verdiğimiz davamız adına öyle ya da böyle bir şekilde çeşitli imtihanlarla karşılaşacağımızın elbette farkındaydık veya farkında olmalıydık. Çünkü, gerek ayetlerde gerekse de hadislerde "Yolun Kaderi" bu şekilde tarif edilmişti. 

Üstad Bediüzzaman Hazretleri "Sevdası büyük olanın imtihanı da büyük olur." diyerek, Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi de "Bu yol uzaktır, menzili çoktur, geçidi yoktur, derin sular var." ifadeleriyle bu yolun kaderine işaret etmişlerdir.

"Hizmet insanı, gönül verdiği dava uğrunda kandan irinden deryaları geçmekte azimli ve kararlı..." cümlesiyle başlayan ve Hizmet İnsanı'nın vasıflarını tarif eden metinde de bu durum ne güzel anlatılmıştır.

İmtihanı En Doruk Noktada Yaşayan Ey Hizmet Erleri, Kardeşlerim:

Evet hepimiz biliyoruz ki son üç dört yılda yaşadıklarımız, Bizden önce Davayı Nübüvvete sahip çıkanların, bu kutsi vazifeyi bize teslim edenlerin yaşadıkları gibi, Yolumuzun Kaderi. Nasıl ki çileyle, ızdırapla, gözyaşıyla, maddi manevi bedel ödeyerek, davamıza halel getirmeden bize teslim edenler bu imtihanları belki daha da ağırını yaşayarak bize teslim etmişler, bizim vazifemiz de her ne yaşarsak yaşayalım emaneti bizden sonrakilere teslim etmektir.

Sadece Hak olanı haykırdığımız için kimimiz işinden, aşından; kimimiz malından, mülkünden; kimimiz özgürlüğünden, hürriyetinden; kimimiz ailesinden, vatanından; kimimiz canından oldu. Kimimiz acıların en büyüğü evlat acısını tattı. Kimimiz işkence altında inim inim inledi. Diyorum ya imtihanı en doruk noktada yaşadık. Bundan daha ötesi yok. Bir insanın dünyada yaşayabileceği her türlü acıyı her birerlerimiz ayrı ayrı tattık. Gün geçmiyor ki yeni yeni acılar, elemler, hüzünler duymayalım.

Lakin ne bu acılar, ne zalimin artan zulmü, ne gün geçtikçe imtihanın çetinleşmesi, ne de sürecin uzayıp gitmesi, asla ve asla bizleri ümitsizliğe sevk etmemelidir. Hangi zulüm, hangi imtihan ilelebed sürmüş ki? Eğer sürmüş olsaydı Firavunların,
 Ebu Cehillerin, Nemrutların, Şeddadların, Şeybelerin, Yezidlerin zulmü sürerdi. Onların zulmü bittiğine göre günümüz Tiranlarının da zulmü inşaallah bitecektir. Bundan hiç şüpheniz olmasın.

Başta Efendimiz'i (sas), sonra bütün peygamberleri (as), sahabe efendilerimizi (ra), dine hizmet etmiş salih kimseleri hatırlayalım. Yaşadıkları onca zulüm bitti. Ve sonrasında Mekke fethedildi. Hz.  Yakup (as), Yusuf'una kavuştu. Hz. Yusuf Mısır'a sultan oldu. 

Öyleyse biz de Efendimiz'e (sas) zorla çıkarıldığı Mekke'yi fethettiren, Hz. Yakub’un (as) kederini çözen, Hz. Yusuf’u (as) zindandan çıkarıp O’na makam veren Allah’a dayanıp güvenelim.

İşte, büyük zorluklar, büyük imtihanlar! Sonu büyük ferahlığa, büyük lütuflara ve büyük nimetlenmeye hizmet eden büyük zorluklar! Hepsi elbette Allah’ın hikmeti ile gerçekleşiyor.

Müminiz, inançlıyız. Allah’a olan güven ve inancımızdan kaynaklı içimizde hep ümit barındırmalıyız. Allah’ın ve Ahiret’in varlığı, olaylara karşı dayanmamız için yeterli sebeplerin en başında gelenidir. Kuran ve İnsanlığın İftihar Tablosu Sonsuz Nur'un (sas) hayat-ı seniyyeleri, bizler için ümit kaynağıdır.

Tüm bunları aklımızdan çıkarmadan "Allah var, gam yok." diyelim. Mevla görelim neyler, Neylerse güzel eyler. İnşaallah, yarınlarda "Vallahi güzel etmiş, Billahi güzel etmiş, Tallahi güzel etmiş." demeyi haykırma ümidi ve duasıyla... Her birerlerimizin Rabbim yar ve yardımcısı olsun. Hepimize, bu çetin imtihanı geçmeyi ve sahil-i selamete çıkmayı nasip etsin. Aminnn...

Abdullah Sözüvar / YORUM
<< Önceki Haber İmtihan ve sonsuz hazine ümit Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER