IMF'siz IMF programının taşeronu: AKP McKinsey'in kapısını neden çaldı

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesinin ve ülkenin adeta 'Türkiye A.Ş.' olarak düzenlenmesinin ardından, bu sisteme uygun yeni kurumlar oluşturuluyor. Bu kurumlardan biri de Maliyet ve Dönüşüm Ofisi adı verilen ofis. Yeni oluşturulan bu ofisin ABD merkezli uluslararası yönetim şirketi McKinsey'le anlaştığı açıklandı. 'Ben ülkemi pazarlamakla mükellefim' diyen Erdoğan'ın bu amacına uygun olarak çalışacak olan McKinsey'in, 'IMF'siz IMF programını icra edecek taşeron' olduğu anlaşılıyor. Yeni Ekonomi Programı'nda 'esnek istihdam' başta olmak üzere kamu emekçilerine yönelik dayatmalar ve bir bütün olarak kamu kaynaklarının kullanımı gibi konularda Türkiye'ye şu anda batık durumda olan enerji sektörü yapısını 'hediye eden' McKinsey görev üstleniyor.

SHABER3.COM

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, dünkü açıklamasında Yeni Ekonomi Programı (YEP) bünyesinde kurulan Maliyet ve Dönüşüm Ofisi'nin McKinsey adlı ABD merkezli uluslararası yönetim şirketiyle anlaştığını duyurdu. 

Devleti bir firma gibi yapılandırarak piyasa mantığı içerisinde ele almayı hedefleyen Yeni Ekonomi Programı'nın en yeni enstrümanı, geçen günlerde kurulduğu açıklanan Maliyet ve Dönüşüm Ofisi. 16 bakanlığın temsilcilerinin bulunduğu bu ofis, bundan böyle ABD kökenli McKinsey adlı şirketle çalışacak. 

16 BAKANLIĞIN TEMSİLCİLERİ VE MCKİNSEY BİRLİKTE ÇALIŞACAK

Bakan Albayrak konuyla ilgili açıklamasında, “Yeni program bünyesinde kurulan Maliyet ve Dönüşüm Ofisi için uluslararası yönetim şirketi McKinsey ile çalışmaya karar verdik. 16 bakanlıktan temsilcilerin bulunduğu bu ofis, tüm hedeflerimizi ve sonuçlarımızı her çeyrekte kontrol edecek” demişti. 

Öyle anlaşılıyor ki, McKinsey şirketiyle birlikte çalışacak olan Maliyet ve Dönüşüm Ofisi, klasik kamu yönetiminde Sayıştay'ın üstlendiği "denetim" görevini de fiili olarak üstlenecek. 

Yeni Ekonomi Programı'nda kamu emekçilerine "esnek istihdam" dayatması başta olmak üzere "tasarruf" başlığı altında bir dizi dayatma öngörülüyor. Söz konusu dayatmaların "mimarisi"nin daha önce enerji sektörünün özelleştirilmesi ve sermayeye açılması sürecinde rol üstlenen McKinsey'e emanet edildiği anlaşılıyor. 

SAYIŞTAY'IN GÖREVİNİ Mİ ÜSTLENECEK? 

İktisatçı Ümit Akçay, kişisel blogunda konuyla ilgili bir yazı yayımladı.

"Sayıştay kalmadı, McKinsey verelim" başlıklı yazıda Ümit Akçay şunları söyledi: 

"Berat Albayrak'ın açıklamasını anlamı şudur: Türkiye'deki kurumlara ve siyasi iradeye yurt dışındaki güven o kadar düşük ki, ekonomi yönetimi IMF'ye gitmeden bu 'güven krizini' aşmak için ABD'li bir danışmanlık firmasıyla çalışmak zorunda kaldı. Bu sayede, bir IMF anlaşması yapmadan yapmış gibi yapmanın yolu bulunmuş oldu.

Kamuya açık olmayan bilgilerin bir özel firma ile paylaşılması ve daha da önemlisi devletin dönüşümü projesini bu firma üzerinden yürütülmesi için 'yeni bir kozmik odaya girilme' durumu olduğunu söylemek belki iddialı olur. Ancak her halükarda bu anlaşmanın detayları derhal açıklanmalı.

Eskiden, kamu reformu ve devletin dönüşümü tartışmasını, Devlet Planlama Teşkilatı'nın hazırladığı (YEP gibi değil, gerçek planlar!) planlarından, Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü tartışma metinlerinden, TÜSİAD raporlarından takip ederdik. Belli ki bundan sonra McKinsey raporlarını okuyacağız!

Kamu adına denetim işlevini yerine getiren Sayıştay gibi kurumların ve TBMM'nin işlevsizleştirilmesi ve daha kötüsü bunların yerine henüz bir şey konulamaması, Türkiye'deki devlet krizinin ne boyuta geldiğini gösteriyor."

SAYIŞTAY ESKİ DENETÇİSİ KADİR SEV: MCKİNSEY IMF'NİN GÖRÜNMEZ ELİ Mİ? 

Sayıştay eski başdenetçisi ve soL yazarı Kadir Sev, McKinsey'e ilişkin yaptığı değerlendirmede, "Bir şirkete devlet emanet ediliyor adeta. 16 bakanla birlikte çalışacak, kamuya ilişkin bütün bilgileri derleyecek; kamu kurumlarının yeniden yapılandırılması, bütçenin ve kamu kaynaklarının kimlere ve ne yöntemle dağıtılacağının öngörüldüğü, nerelerden tasarruf yapılması gerektiği gibi konularda raporlar hazırlayacak, yönlendirecek ve uygulamayı izleyecek. Sayıştay'ı işlevsiz bırakanlar, Sayıştay'ın yerine bu şirketi mi getiriyorlar?" dedi. 

Kadir Sev soL'a yaptığı açıklamada şunları söyledi:  

Kaynakların verimli kullanılması, maliyet ve harcamaların azaltılması, gelir kalitesinin yükseltilmesi Yeni Ekonomi Programı'nın temel hedefleri arasında sıralanıyor. 

Programın zaten üç hedefi var ve hepsinde kamu harcamalarından önemli kısıntılar öngörülüyor. "Sıkı maliye politikası uygulayacağız, bütçe açığını ve cari açığı azaltacağız" diyorlar. Bütçede tasarruf sözcüğü, çalışanların haklarına yeni saldırıları akla getiriyor. Nitekim 2019 yılı için harcamalardan kısarak bekledikleri 60 milyar lira tasarrufun 10 milyar lirasının SGK’den, 30 milyar lirasının da yatırımlardan vazgeçilerek sağlanacağı belirtiliyor. Vazgeçtikleri yatırımların neler olduğunu bilemiyoruz. Hiç mi yapmayacaklar? Hizmetten mi vazgeçtiler? Yap- işlet gibi bütçeye yansımayan bir yönteme mi başvurmayı düşünüyorlar. Belirsiz.

YEP'teki bu amaçlarını daha organize yürütebilmek için Maliye Bakanlığı örgüt yapısı içinde "Kamu Maliyesi Dönüşüm ve Değişim Ofisi” kurulması öngörülüyor. Ofis, tasarruf ve gelir dönüşüm programı hazırlayacak, uygulamasını izleyecek ve böylelikle kamu maliyesinde iyileştirmeler sağlanacak.

Berat Albayrak’ın dün Newyork’ta Türk-ABD İş Konseyi toplantısındaki konuşmasından, değişim programını hazırlamak ve izlemek üzere McKinsey ile çalışmaya karar verdiklerini öğrendik.
Bakan'ın ABD’deki trafiğine dikkat etmek gerekiyor. Dünya ölçeğinde 5 trilyon dolara egemen olan banka ve finans dünyasının temsilcileriyle ve Alman yatırımcılarla buluşarak onlara YEP’i anlattı. Dünya Bankasının Avrupa ve Orta Asya’dan sorumlu Başkan yardımcısıyla görüştü. Onunla neler konuştuğunu bilemiyoruz.

McKinsey, üst düzey yönetim danışmanlığı şirketi. İnternet sitelerinde dünya ölçeğinde 1400’den çok ortakları olduğu belirtiliyor. İstanbul’da bir büroları var. Telekomünikasyon, finans, bankacılık, özelleştirme, Türkiye’deki sektörler ile ilgilenen çok uluslu şirketler ve STK’lere hizmet veriyor. 2000’lerin başında 30 kişiye ulaşan danışman kadrosuyla bugüne değin, otomotiv sektörü standartlarını iyileştirmek, bir televizyon üreticisinin yeniden yapılandırılması, bir banka için genişleme programı hazırlanması gibi işler yapmışlar.

Bu şirkete devlet emanet ediliyor. 16 bakanla birlikte çalışacak, kamuya ilişkin bütün bilgileri derleyecek; Kamu kurumlarının yeniden yapılandırılması, bütçenin ve kamu kaynaklarının kimlere ve ne yöntemle dağıtılacağının öngörüldüğü, nerelerden tasarruf yapılması gerektiği gibi konularda raporlar hazırlayacak, yönlendirecek ve uygulamayı izleyecek. Herhalde şirketin kuruluşundan bugüne alabildiği dünyadaki en büyük işi bu olsa gerek!

Sayıştay’ı işlevsiz bırakanlar, planlama örgütünü yok edenler; bu işleri gördürmek üzere bir şirketle anlaşıyor.

Yeni Ekonomi Programı'nı bugünkü yazısında Korkut Boratav, "IMF’siz IMF Programı" olarak adlandırıyor. İnsanın aklına ister istemez şu soru geliyor: Acaba IMF’nin görünmez eli olarak mı düşünüldü bu şirket?

Varlık fonuna aktarılan KİT'leri, imtiyazları, taşınmazları unutmayalım. Bunlar artık kamu malları gibi korunmuyorlar. Birlikte çalışmaya karar verdikleri şirket aynı zamanda özelleştirme konusunda da uzman. Berat Albayrak ise Varlık Fonu A.Ş.'nin başkan vekili. Bu durumda neler olabileceğini düşünebiliyor musunuz?

AKP'NİN MCKINSEY SEVGİSİ

1926'da James O. McKinsey ve Marvin Bower tarafından kurulan McKinsey&Company adlı şirket, bünyesinde 27 bin kişinin çalıştığı, merkezi New York'ta bulunan bir uluslararası yönetim şirketi. Şirket, çok uluslu bazı tekellere, büyük sermaye gruplarına hizmet sunuyor ancak bu kadarla kalmıyor. Çünkü McKİnsey'in çalışma alanları içerisinde, çok ilginç bir biçimde "kamu yönetimi" de bulunuyor.

Şirketin resmi internet sitesinde, "kamu yönetimi" alanına dair şu tanım yapılıyor: "Ulusal, bölgesel ve yerel devlet kurumlarına, etkinliklerini ve yarattıkları etkiyi geliştirme konusunda destek vererek kamuya karşı görevlerini gerçekleştirebilmelerini sağlamaktayız."

Şirketin kamu sektörüne yönelik uzmanlık alanları da şöyle sıralanıyor: Savunma ve Güvenlik, Ekonomik Kalkınma, Sağlık, Kamu Finansmanı, Bilgi Teknolojileri, Operasyonlar, Organizasyon, Strateji. 



McKinsey, AKP iktidarının başından bu yana özelleştirmeler başta olmak üzere en fazla danışmanlık aldığı şirketlerden biri oldu.

2004 yılında kamu bankalarının özelleştirilmesi, 2001 krizi sonrası TMSF'ye devredilen bankaların satışı gibi süreçlerde kamuya danışmanlık yapan McKinsey'in en büyük icraatı ise enerji sektörünün "serbestleştirilmesi" süreci oldu.

Adı dünyanın en büyük enerji skandallarından birine, ABD'den Enron yolsuzluklarına karışmış olmasına rağmen McKinsey, önce Özelleştirme İdaresi Başkalığı'na elektrik dağıtım özelleştirmelerinde danışmanlık yaptı. Ardından Enerji Bakanlığı'na yine enerji piyasasının düzenlenmesine ilişkin konularda çeşitli danışmanlıklar üstlendi.

TÜRKİYE OFİSİ TEKFEN TOWER'DA, ANKARA YÖNETİCİSİ BEŞİR ATALAY'IN DAMADI

McKinsey şirketinin Türkiye merkez ofisi İstanbul'da Tekfen Tower'da bulunuyor. Bir başka ilginç rastlantı da, şirketin Ankara ofisi yöneticilerinden olan Ali Üstün'ün, eski Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın damadı olması. İşadamı Bilal İbrahim Üstün'ün oğlu olan Ali Üstün, Beşir Atalay'ın kızı Zeynep'le 2008'de evlenmişti. 

SUUDİ ARABİSTAN'IN PAZARLAMASINI DA BU ŞİRKET YAPIYOR

Suudi Arabistan krallığının yönetiminde bazı yönetim şirketlerinin önemli tol oynamaya başladığı, Suudi Arabistan'ın Cambridge Analytica'nın ana şirketi SCL Group'un yanı sıra McKinsey'le de çalıştığı geçen aylarda haberlere yansımıştı.

Ayrıca Suudi Arabistan petrol fiyatlarının düşmesinin ardından ekonomik olarak çökünce McKinsey'e başvurmuş, bir rapor hazırlatmıştı. Bu rapor ışığında "Vision 2030" diye adlandırılan bir kemer sıkma ve mali disiplin programı başlatmışlardı.
<< Önceki Haber IMF'siz IMF programının taşeronu: AKP McKinsey'in kapısını... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER