İlk tartışma :Türkiye savaşa girsin mi? Girmesin mi?

TBMM’de yeni yasama yılı bugün başlıyor. İlk gündem konusu ise Suriye ve Irak’a asker gönderilmesini düzenleyen tezkerenin süresinin uzatılması. Fırat Kalkanı harekâtı ve Türkiye’nin katılabileceğini açıkladığı Rakka ve Musul’a yönelik operasyonlar yeni çalışma dönemindeki en önemli tartışma konuları olacak.

İlk tartışma :Türkiye savaşa girsin mi? Girmesin mi?

 Türkiye’nin Suriye’ye yönelik ilk dönem politikalarının çökmesinin ardından başlattığı Fırat Kalkanı harekâtı ve katılabileceğini açıkladığı Rakka harekâtı TBMM’nin yeni çalışma dönemindeki en önemli tartışma konularından birini oluşturuyor. 

Cumhuriyet Gazetesi'nin haberine göre,Suriye’de ABD ve Rusya politikalarını, Türkiye’nin pozisyonunu değerlendiren emekli General Ali Er, olası Rakka harekâtının “Türkiye için kurulmuş en büyük tuzak” olduğunu söyledi. Rakka ve El Bab harekâtlarının “işgal tipi” olduğunu, yürütülmesinin ve sonuçlarının daha ağır olacağını savunan Er, “Türkiye böyle bir harekâtta Rusya’yı karşısına alır. Ortak harekât yaptığı ABD ile çatışma riski ortaya çıkar. Rakka’ya Fırat’ın batısından giremezsiniz, Kobani ve Tel Abyad üzerinden girmeniz lazım. Bu sefer Afrin’deki YPG risk olur ve yurtiçinde PKK saldırılarının ağırlaşması gündeme gelir. Sonuç olarak Rakka’ya girerseniz, Suriye’de çakılır kalırsınız” değerlendirmesini yaptı.

Emekli General Ali Er, ABD’nin Suriye’deki politikalarının temel amacının Irak petrollerini bu ülke kuzeyinden oluşturulacak hatla Akdeniz’e taşımak olduğunu, bu yaklaşımın bölgede yeni bir yapılanmayı gerektirdiğini ve Rusya’nın buna sempatiyle yaklaşmadığını anımsattı. Türkiye’nin Cerablus’tan başlattığı harekâtın hedef olarak gösterilen El Bab dahil olmak koşuluyla Fırat’ın batısında kaldığını kaydeden Er, “Haritaya bakarsanız, Rakka Fırat’ın doğusunda. Eğer Rakka’yı konuşuyorsanız, Haseke, Deyrezzor, Irak’ın Tel Afer, Sincar ve Musul bölgelerini konuşuyorsunuz demektir. Bu bölgeleri birbirinden ayırmanız mümkün değildir. Bu kadar geniş bir alana yansıyacak çatışma ortamında Türkiye böyle bir harekâtı kaç yıllığına, kaç aylığına planlamaktadır, öncelikle buna karar vermeli” dedi.

Kobani üzerinden

Türkiye’nin karadan böyle bir harekâtı yapabileceğini, bunun için müşterek bir komutanlık kurarak bunu gerçekleştirebileceğini belirten Er, önemli bir nokta olan “Harekâtın nereden yapılacağı?” sorusunun gündeme geldiğini söyledi. Er, “Yapılacaksa Kobani, Tel Abyad, Haseke üzerinden yapacak. Yani PYD-YPG güçleriyle çatışma mı göze alınacak? Bu yapılacaksa, İstanbul, Adana, Ordu’da, Rize’de Türkiye’ye ne getirecektir? Dolayısıyla Rakka operasyonu dediğinizde kulağa hoş geliyor. Siyasette de askerlikte de en önemli stratejik kural hedef prensibidir. Bunu gözardı eden Hitler, Rusya’da kaybolup gitti. Türkiye’nin hedefi Rakka mı, yoksa toprak bütünlüğünü korumak mı?” değerlendirmesini yaptı.

Harekâtın siyasi hedefinin Ortadoğu petrollerinin Musul üzerinden batıya ABD kontrolünde açılmasının altyapısını sağlamak olduğunu belirten Er, “Bu yol, şu an en azından Rusya’nın yükselmiş varlığı nedeniyle fiilen Hatay’ı tehdit etmektedir. Yani Hatay’ı başka bir ülkenin topraklarından gelen boru hatları ve stratejik miğferin hedefi mi yapmak istiyorsunuz?” diye konuştu.

‘Çakılır kalırsınız’

Rakka’ya yönelik harekâtın yerel güçlerle yapılamayacağını savunan Er, El Bab için de aynı kuralın geçerli olduğunu söyledi. Er, “Rakka’da nereden bakarsanız bakın derinlik 60 kilometre. Bu derinlikte düzenli güçleri yerel güçlerle birlikte kullanma olanağınız yok. TSK’ye bu görevi verirsiniz, yapar. Çok kayıp verir. Türkiye’nin mevcut siyasi, ekonomik gücü, sosyolojik ortamı harekâtın önündeki en büyük engeldir. Bu harekât terörle mücadele kapsamından çıkar, Suriye’nin işgaline yönelik ilk adım olarak kabul edilir. Sonuç olarak Rakka’ya girerseniz Suriye’de çakılır kalırsınız” dedi.

Er, fiziki engel Fırat Nehri nedeniyle halen süren Fırat Kalkanı harekâtı ile Rakka harekâtına ayrı güçlerin tahsis edilmesi gerektiğini belirterek, askeri açıdan kuvvetlerin daıtılması zorunluluğunun ortaya çıktığını anımsattı. Rusya ve Esad rejiminin olmazsa omaz bütün riskleri göze alarak varoluş savaşı verdiğini anlatan Er, “Sizin, böyle bir savaşın içinde karşılıklı güvensizliğin olduğu iki siyasi güce karşı hangi manevra olanaklarınız var?” sorusunu sordu.
<< Önceki Haber İlk tartışma :Türkiye savaşa girsin mi? Girmesin mi? Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER