HDP'yi kriminalize etmeye çalışıyorlar

Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş, HDP’siz bir Türkiye'nin ancak ırkçı ve faşist küçük bir grubun istilası altında inleyen bir Türkiye olacağını söyledi. Demirtaş zulümlere karşı ortak hareket etme çağrısında bulundu.

SHABER3.COM

4 yıldır Edirne Kapalı Cezeaevi'nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, HDP’siz bir Türkiye'nin ancak ırkçı ve faşist küçük bir grubun istilası altında inleyen bir Türkiye' olacağını söyledi.

Demirtaş, "Milliyetçisinden muhafazakârına, solcusundan Alevisine Atatürkçüsünden ulusalcısına kadar her Türk arkadaşım bilmelidir ki Cumhuriyet var olmaya devam edecekse ırkçı ve faşist bir otoriter rejim yerine demokrasi inşâ edilecekse bu HDP’siz, Kürt’süz olmaz, olamaz." ifadelerini kullandı.

MAHKEMELER HÜKÛMETİN SİYASİ BİR APARATINA DÖNDÜ

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)-Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ittifakının HDP'yi tasfiye etmek ve muhalefete gözdağı vermek için yaptığı operasyonlarda yargının hükûmetin siyasi bir aparatı olarak kullanıldığını belirten Demirtaş,  “Kobani olaylarında yaşanan katliamların hukuki ve siyasi sorumlusu da AKP’dir. Ancak bunun üstünü örtmek için sürekli olarak HDP’yi hedef göstererek, kriminalize etmeye çalışıyorlar.” dedi.

"Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak", "örgütü üyesi olmak", "örgüt adına suç işlemek" iddialarıyla 4 Kasım 2016'da tutuklanan ve 3 yıl 11 aydır cezaevinde bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Edirne F Tipi Cezaevi'nden bianet'in sorularını cevapladı:

"BİZE KARŞI BAŞLATILAN KUMPASA ORTAK OLMAYIN"

HDP'ye yönelik başlatılan "Kobani Olayları" soruşturmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

HDP’ye yönelik operasyonların hiçbirinin hukuki olmadığını, siyasi amaçlarla yapıldığını artık herkes biliyor.

Kobani olaylarında yaşanan şiddet HDP’nin açıklamasıyla değil, ondan bir gün sonra Erdoğan’ın “Kobani düştü, düşecek.” provokasyonuyla başlamıştır. İlk ölüm Erdoğan’ın bu ifadesinden sonra Muş’un Varto ilçesinde 25 yaşındaki Hakan Buksur’un öldürülmesiyle meydana geldi.

O katliamın en büyük mağduru HDP’lilerdir. Örneğin İzmir’de katledilen Ekrem Kaçeroğlu. Üç kız çocuğu babasıydı, çay ocağı işletiyordu. Linç edilerek katledildi. Linç edildiği anların videosu var, fotoğrafları var.

Dört kişi yakalandı, ikisi iki ay sonra tahliye edildi. Diğer ikisi de daha sonra tahliye edildi. Yani bu davada görüntüler var, fotoğraflar var, fakat tutuklu kimse yok. Bu tutuksuz sanıklar duruşmalara bile gelmiyor. 

Mahkeme halen devam ediyor. Bu sadece bir örnek. Bunda görüntüler var diye bir dava açma mecburiyeti oldu. Çoğu ölümde, linçte herhangi bir hukuki işlem bile yok.

"BİZİ HEM ÖLDÜRÜP HEM KATİL İLAN EDENLERİN BİZZAT KENDİLERİ BU KATLİAMLARIN SORUMLUSU"

Yargı, siyaset ve medya manipülasyonlarıyla tüm gerçekleri karartmaya çalıştılar. Güneş balçıkla sıvanmaz. Tüm gerçekler ve sorumlular bir gün mutlaka ortaya çıkacak.

Bugünlerde bize yapılanlar yargı tarihinin en büyük siyasi kumpaslarından biridir. Ancak bilinmelidir ki, günü geldiğinde bu kumpasa dahil olan siyasiler, yargı mensupları ve medya şaklabanları yargı önünde kesinlikle hesap verecekler. 

Bizi hem öldürüp hem katil ilan edenlerin bizzat kendileri bu katliamların baş sorumlusudurlar. Herkes bunu net olarak bilmelidir.

Son tutuklamalarla ilgili de herkes çok dikkatli davranmalıdır. Kumpasa dahil olurlarsa ileride yargılanacaklarını bilerek hareket etmelidirler. Çünkü bizlere karşı gerçekten çok büyük ve ağır suçlar işleniyor. Kimse bu suçlara ortak olmamalıdır.

Biz asla boyun eğmeyeceğiz. Dimdik durarak bütün bu komploları bir kez daha boşa çıkaracağız ve mutlaka kazanacağız. Herkesin hesabını kitabını buna göre yapmasını tavsiye ederim. Sonra ileride “Ben duymadım, ben görmedim” olmasın.

"TEK ADAM REJİMİNİN YOL AÇTIĞI ZULÜM, GÜNDEMİN TA KENDİSİDİR"

Bazı uzmanlar operasyona dair “gündem kaydırma” bazıları da “tam da gündemin kendisinin Kürt sorunu” olduğunu söylüyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? 

Bunun adına gündem değiştirme falan denilemez. Otoriter tek adam rejiminin yol açtığı zulüm, gündemin tam da kendisidir. Kürt sorunu ve demokrasi sorunu, bunlarla bağlantılı ekonomik sorunlar, işsizlik ve yoksulluk gündemin ta kendisidir.

AKP-MHP faşist iktidarı varlığını ancak zorbalıkla, baskıyla, tehditle, yalanla sürdürebiliyor. Yapılan her şey bizzat iktidar ortaklarının açık talimatlarıyla yapılan zulüm uygulamalarıyken, buna gündem saptırma demek zulmü normalleştirmek anlamına gelir.

ZULÜM AKP-MHP FAŞİST İKTİDARININ TEMEL POLİTİKASI

Tutuklamalar da zulümdür. Korona salgınında eğitimde, sağlıkta yaşanan dehşet verici boyutlara varmış eşitsizlikler de zulümdür. Kayyım uygulaması da zulümdür.

Yani zulüm, AKP-MHP faşist iktidarının temel politikasıyken biz o zulüm uygulamalarının birine gündem saptırma dersek zulmü görmezden gelmiş, hatta dolaylı olarak onaylamış oluruz.

Oysa doğru olan şey, her zulüm uygulamasına en yüksek sesle karşı çıkmaktır, itiraz etmektir, direnmektir. Zulmün kime yapıldığına bakmaksızın mağdurun yanında olmaktır. 

AKP-MHP faşist iktidarının gündemi zulümse muhalefetin gündemi de mücadele olmalıdır

Hem HDP’ye hem de demokratik kamuoyuna mesajınız nedir? 

Halkların Demokratik Partisinin ilkelerini benimseyen, HDP’ye gönül vermiş olan tüm arkadaşlarım, kardeşlerim, yoldaşlarım büyük ve onurlu bir mücadelenin cesur temsilcileridir.

Özgürlük, demokrasi ve barışın kazanılmasında HDP’liler gerçekten fedakârca bir mücadele yürütüyorlar. Bunca baskıya rağmen HDP’nin halen asıl ayakta kalabildiğine şaşıranlar, halklarımızı zerre kadar tanımıyorlar. 

HDP’nin parti binalarından ibaret olmadığını, partimizin genel merkezinin kalplerde inşa edildiğini göremiyorlar.

ÖDENEN HİÇBİR BEDEL BOŞA GİTMEDİ, GİTMEYECEK

Kürt halkı şunu bilmelidir ki hiçbir emekleri, ödedikleri hiçbir bedel boşa gitmemiştir, gitmeyecektir. Bizler bu ülkede özgür, eşit, onurlu bir halk olarak yaşayacağız. Bunu hep birlikte mutlaka başaracağız.

HDP Türkiye demokrasisinin, iç barışının, birlikte ve eşit yaşamanın güvencesidir. HDP’ye sahip çıkmak demokrasiye sahip çıkmaktır. Silahların tümden ortadan kalkacağı, barış içinde bir geleceğe destek olmaktır.

HDP’siz bir Türkiye, ancak ırkçı ve faşist küçük bir grubun istilası altında inleyen bir Türkiye olur. Fakat ele ele verirsek hep beraber aydınlık yarınları inşa edebiliriz. Yeni yüzyılda Cumhuriyet’i demokrasiyle buluşturabiliriz. Barış ve refah içinde bir ülkeyi var edebiliriz.

"HDP’SİZ KÜRTSÜZ TAM DEMOKRASİ OLMAZ"

Bu sebeple milliyetçisinden muhafazakârına, solcusundan Alevisine, Atatürkçüsünden ulusalcısına kadar her Türk arkadaşım bilmelidir ki Cumhuriyet var olmaya devam edecekse ırkçı ve faşist bir otoriter rejim yerine demokrasi inşa edilecekse bu HDP’siz, Kürtsüz olmaz, olamaz.
<< Önceki Haber HDP'yi kriminalize etmeye çalışıyorlar Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER