Alışveriş mağazalarını bombalamak istemiş

'Atabeyler Grubu' davasına bakan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıklara neden 'örgüt'ten ceza verilemediğini açıkladı.

Alışveriş mağazalarını bombalamak istemiş

Mahkemenin gerekçeli kararı: Atabeyler'de örgüt var, gereğini savcılık yapsın Gerekçeli kararda, savcılığın sanıklara TCK'nın silahlı terör örgütü kurmak suçundan dava açmadığı, ancak sanıkların örgüt kurma ve kurulan örgüte üye olmak suçlarının sübuta erdiği vurgulandı. Bu suçun ise ayrı bir dava ile takip edilebileceği, yeni soruşturma için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazı yazıldığı anlatıldı. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, 2006 yılında iki yüzbaşı, iki astsubay ve bir emekli binbaşının da aralarında bulunduğu 9 kişi hakkında açılan 'Atabeyler Grubu' davasında sanıklara hükümeti devirmeye teşebbüs için anlaşma suçundan beraat kararı vermiş, yalnızca patlayıcı madde bulundurma suçundan 3 ile 5 yıl arasında değişen cezalara hükmetmişti. Çok sayıda patlayıcı madde bulunduran, kamuoyunun yakından takip ettiği isimlere suikast planı yaptığı iddia edilen sanıklara hafif bir ceza verilmesi, flamaları ve kod isimleri bulunan sanıklara örgüt suçundan ceza verilmemesi tepki çekmişti. Mahkeme, geçtiğimiz temmuz ayında verdiği bu kararın gerekçesini dün açıkladı. 87 sayfalık gerekçeli kararda, suç tarihinde Özel Kuvvetler'de pilot yüzbaşı olarak görev yapan sanık Murat Eren, astsubaylar Erkut Taş ve Yasin Yaman ile diğer sanıklar Yakup Yayla, Yunis Akkaya, İsmail Binici, Mehmet Karatepe, Mustafa Raşit Çavdar ve Cemal Hasan Özdeş'in "Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs için anlaşmak" suçundan TCK'nın 316. maddesine muhalefetten yargılandıkları belirtildi. Ancak söz konusu suçun maddi unsurunun oluşabilmesi için sanıkların amaçlarını gerçekleştirmeye yönelik icra hareketlerine başlamamış olmaları gerektiği ifade edildi. Gerekçeli kararda, sanıkların eylem ve faaliyetleri ile amacın gerçekleştirilmesi için patlayıcı madde ve mühimmat temin etmek, hedefi belirleyip hedef doğrultusunda keşif faaliyetleri yürütmek, kod isimler belirlemek gibi terör örgütü kurmak ve yönetmek suçlaması yönünden icrai hareketlere başlamış olmalarının belirlendiği, ancak bu suçun TCK'nın 316. maddesindeki suçun yasal unsurlarını taşımadığı için beraat kararı verildiği anlatıldı. Savcılığın 3 Şubat 2011 tarihli esas hakkındaki mütalaasına yer verilen gerekçeli kararda, savcılığın sanıklara yöneltilen TCK'nın 316. maddesindeki suçun unsurları oluşmadığından beraat istediği kaydedildi. Ancak savcılığın, bazı sanıkların ifadeleri ve ele geçirilen malzemelerden sanıkların amaçlarının ülke bütünlüğü ve geleceği için tehlike olarak gördükleri ve kamuda görevli kişiye ait alışveriş mağazalarının bombalı eylem gerçekleştirerek kamuoyunu bu şekilde tartışmaya sevk etmek amacında oldukları, eylemin gerçekleşmesi halinde kamu güvenliğinin, düzeninin ve otoritesinin zaafa uğraması ve bozulması şeklinde sonuçlar doğuracağının açık olmaları sebebiyle TCK'nın 314. maddesindeki silahlı terör örgütü kurma suçundan cezalandırılmasını istediğine dikkat çekildi. Savcılık mütalaasında, sanıkların amaçları doğrultusunda yapılacak eylemlerin tespiti ve planlanması, diğer sanıklarla aralarında bu amaç doğrultusunda fikir ve eylem birliğinin oluşturulması, diğer örgüt üyelerine planlanan eylem doğrultusunda görev dağılımının yapılması, gizliliğin sağlanması için kod isimlerinin belirlenmesi şeklinde faaliyetlerinin tespit edildiği, Murat Eren'in terör örgütü yöneticiliğinden, Erkut Taş ve Yunis Akkaya'nın örgüt üyeliğinde, sanık Yasin Yaman ve Yakup Yayla'nın ise örgüte yardım suçundan cezalandırılması istendi. Aynı savcılık mütalaasında sanıkların amaçladıkları eylemlerle TSK'yı zor durumda bırakacaklarını anlamaları, eylemler sonucunda masum halkın da zarar görebileceğini düşünerek eylemleri gerçekleştirmekten vazgeçerek oluşturdukları örgütlenmeyi dağıttıkları, bu sebeple etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiği kaydedildi. Mahkeme gerekçeli kararında savcılığın 'terör örgütü kurma' suçundan ceza verilmesi talebinin sanıklar hakkında bu yönde bir dava açılmadığı gerekçesiyle reddedildiğini bildirdi. Gerekçeli kararda şunlar vurgulandı: "Mevcut dava dosyası kapsamında sanıklar hakkında TCK'nın 314/1-2. maddesi kapsamında bir kamu davasının bulunmadığı, ceza yargılamasının temel esaslarından biri olan her bir suç ayrı bir davadır ilkesi gereği, sanıklar hakkında yasa dışı silahlı terör örgütü kurmak ya da kurulan bu örgüte üye olmak suçlarından dolayı açılmış bir davanın olmadığı, Yargıtay'ın yerleşik içtihatları doğrultusunda sanıklar hakkında örgüt suçundan bir davanın bulunmaması durumunda ek savunmayla davanın sonuçlandırılamayacağı, yine sanıklar hakkında tanzim olunan iddianamede örgüt suçunun tanımının yapılmadığı, CMK'nın 225/1. maddesinde; 'Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir' şeklindeki yasal düzenlemede nazara alındığında, sanıkların sübuta erdiği mütalaa olunan örgüt kurmak ve kurulan örgüte üye olmak suçunun ayrı bir dava ile takip edilebileceğinden, keyfiyetin gereğinin takdir ve ifası için Cumhuriyet Başsavcılığı'na bildirilmiştir." Atabeyler Grubu'na yönelik iddianameyi o dönem özel yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hamza Keleş ile savcı Dilaver Kahveci hazırlamıştı. Sanıklara 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs için anlaşmak' suçundan TCK'nın 316. maddesine göre dava açılmıştı.
<< Önceki Haber Alışveriş mağazalarını bombalamak istemiş Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER