Yerli sanayi neden önemli?

İngiltere ile Arjantin, Falkland adaları için yakın geçmişte savaşmıştı. İngiltere'nin kazandığı savaşın seyrini değiştirense Fransa'nın Arjantin'e sattığı füzelerin kodlarını İngilizlere vermesi oldu

Yerli sanayi neden önemli?

Türkiye bir süredir yeni dönem jet uçakları alımı için ABD ve AB firmalarıyla görüşüyor. Bunlardan Amerikan F-35 uçakları Türkiye'nin büyük oranda ihtiyacını karşılayacak cinsten. Ancak bir sorun var, çünkü ABD'li üretici firma uçağın yazılım kodlarını Türkiye'ye vermek istemiyor. Türkiye ise uçakları bu kodlarla almakta ısrarlı. Aşağıda aynı olayın bir benzeri anlatılıyor. Dünya Gündemi Gazetesinin verdiği haberde Falkland Savaşı’nda Fransa'nın kodlarla Arjantin’i İngiltere'ye nasıl sattığını ayrıntılarıyla veriliyor. Ayrıca Türkiye'nin milli bir savunma sanayiine neden sahip olması gerektiğine de vurgu yapılıyor... İngiltere Savaşı Nasıl Kazandı? Falkland ve Körfez savaşlarından alınan dersler ve kanıtlanan hususlardan biri de yüksek teknolojili silah sistemlerinin başka ülkelerden satın alınarak kullanılmasıyla zaferin kazanılmasının çok zor olduğudur. Yüksek teknolojili donanım içeren ve yazılım kontrolunda çalışan silah sistemlerini milli olarak üretmedikçe ve bu sistemlerin tasarlama ve üretim teknolojilerine sahip olunmadıkça, bu silah sistemlerini etkin olarak kullanmak mümkün olmayabilir. Aşağıdaki araştırmada Arjantinlilerin kullandıkları Fransız yapımı Exocet füzelerinin teknik özelliklerinin Fransız hükümeti tarafından, İngilizlere verilmesinden sonra, Arjantinlilerin savaşın sonucu hakkındaki kaderinin nasıl değiştiği gerçek bir olayla anlatılmaktadır. 1982 yılı 4 Mayıs Salı sabahı iki “Super Etendart” savaş uçağı “Tiera del Fuego” adasındaki meydanlarından uçtular. Aynı gün öğleden sonra saat 2 sularında her iki uçak Falkland adalarına doğru yol alan İngiliz savaş gemilerine birer Exocet füzesi attılar. Bir füze hedefi vuramadı ama diğeri İngilizlerin en önemli destroyerlerinden H.M.S. Sheffield’i vurdu. Füze geminin tam ortasına isabet kaydederek gemiyi batırdı, 20 denizci ölmüş ve 24’ü yaralanmıştı. Bu taarruz İngiliz askeri yetkililerinin, 165 kg.lık harp başlığı taşıyan ve bilgisayarlı güdüm sistemine sahip Exocet füzelerinin, Arjantin’i zafere götürebileceğini düşünmelerine yol açmıştır. Falkland muharebe grup komutanı Tuğamiral Sandy Woodward savaştan sonra yayımladığı hatıratında “Hermes ve Invincible” uçak gemilerinin de aynı akibete uğramalarının en büyük korkusu olduğunu yazmış, “bu iki gemiden herhangi birine verilebilecek büyük bir hasar, bizim Falkland Adaları harekatını durdurmamıza neden olabilirdi” diye belirtmiştir. İngilizler adına böyle feci bir sonucun doğmasına neden olacak silah da Exocet füzeleriydi. Bu tehdidi ortadan kaldırmak veya en azından etkisini azaltmak konusunda, Exocet füzelerinin ve bu füzeleri atan “Super Etendard” uçaklarının üreticisi olan Fransa’nın özel bir durumu bulunmaktaydı. Fransa Cumhurbaşkanı Mitterand’ın bir emriyle, Peru’ya ihraç edilmek üzere olan Exocet füzelerinin gönderilmesi derhal durduruldu. Bu füzelerin Peru tarafından Arjantin’e verilebileceğinden korkuluyordu. Mitterand bu krizde politik olarak da İngiltere’ye tam destek vermekteydi. Nitekim Başbakan Margaret Thatcher da hatıratında, Mitterand’ın tam anlamıyla güvenilir olduğunu belirtmiştir. Ancak; Thatcher’ın tam olarak belirtmediği husus, bu savaşta Fransa’nın İngiltere’ye sağladığı desteğin çok daha ileri düzeyde olduğudur. TIME dergisinin güvenilir Fransız ve İngiliz kaynaklarından öğrendiğine göre, Fransa İngiltere’ye Exocet füzelerini bertaraf etmek amacıyla umulmayacak kadar geniş ölçüde teknik bilgi desteği sağlamış ve İngiltere’nin savaşı kazanmasında bu bilginin rolü, çok büyük olmuştur. İngiltere’nin tarihi düşmanı, savunma sistemleri ihracatında önemli rakibi olan ve milli bağımsızlığı konusunda son derece titiz Fransa’nın bu tutumu, gerçekten olağanüstü olmuştur. Mitterand, İngiltere’ye tam destek vermede hiç gecikmemiştir. Arjantin kuvvetlerinin adaları işgal ettiği 3 Nisan Cumartesi günü sabahı, Thatcher’a derhal telefon etmiş ve tam destek sağlayacağı konusunda güvence vermiştir. Bu olayda tercümanlık yapan Mitterand’ın danışmanı Jacques Attali “O (Thatcher) çok şaşırmıştı, bu kadarını da beklemiyordu” “O gün O (Thatcher) çok yalnızdı, ne Amerikalılar ne de Avrupalılar henüz tutumlarını belli etmemişlerdi.” demiştir. Gerçekten Reagan yönetimi İngiltere’yi desteklediğini 30 Nisanda, Avrupa Topluluğu (İrlanda ve İtalya hariç) Arjantin’e karşı olduklarını bir ay sonra açıklamışlardır. Fransa Cumhurbaşkanı bu adımı atarken aynı zamanda kendi yönetiminin kilit kişilerinin tavsiyelerini de göz ardı etmekteydi. Örneğin Dış İşleri Bakanı Claude Cheysson, tarafsız kalmayı önermişti. Savunma Bakanı Charles Hernu, İngiltere’ye yardıma prensip olarak karşı çıkmamakla birlikte, silah sistemleri hakkında bu kadar çok teknik bilginin İngiltere’ye verilmesinin, silah sistemlerinin etkinliğini zedeleyeceğini ve dış pazarlarda değerini çok düşüreceğini savunuyordu. Cumhurbaşkanlığı danışmanı Régis Debray (Che Guevera’nın silah arkadaşı ve Arjantin doğumlu Küba’lı ihtilalci) ısrarlı bir şekilde Arjantin’i desteklemeyi önermekteydi. Fakat tutumu daima Fransa’nın II. Dünya Savaşındaki müttefiklerini destekleme yönünde olan Mitterand kararlıydı. Attali’nin naklettiğine göre “Mitterand bütün itirazlara rağmen, İngilizlere istedikleri her bilgiyi vermeye karar vermişti.” Mitterand’ın önerisi İngiltere’de derhal kabul edildi. Savunma Bakanlığı danışmanlarından François Heisbourg’un belirttiğine göre, İngilizler 48 saat içinde Arjantin’in elinde bulunan Fransız menşeli silah sistemlerinin özellikleri konusunda teknik bilgiler istemeye başladılar. Hatta Fransız ve İngiliz resmi makamları derhal bilgi (data) transferinin ne şekilde yapılacağına dair bir yöntem üzerinde anlaştılar. İngiltere’nin Paris ataşesi Hava Tuğgeneral John Parker her sabah Fransa Savunma Bakanlığı’na gelmeye başladı. Bakanlıkta, bakanın üst düzey silahlanma danışmanı Emile Blanc ile buluşmaktaydı. Heisbourg “Fevkalade bir sistemdi, Parker her gün özel bir teknik sorular listesiyle Blanc’a geliyor, sorular ertesi gün yanıtları hazırlanmak üzere Bakanlık içinde ilgililere dağıtılıyordu” diyor. Parker’in listesinde Arjantin’in elinde bulunan çeşitli Fransız yapımı silahlar hakkında sorular bulunmaktaydı. Bunlar, Exocet ve Roland füzeleri, Mirage savaş uçakları ve Super Etendard uçaklarını kapsıyordu. İngilizlerin isteği üzerine Fransa İngiltere’de Portsmouth’a birer Mirage ve Super Etendard filosu göndermişti. Bu filolar İngiliz pilotlarının bu uçaklara karşı savaşmak için eğitilmesinde ve hava savunma topçusunun radarlarında bu uçakların silüetlerine alışma eğitimlerinde kullanılmıştı. Fakat özellikle “Sheffield” gemisinin 4 Mayıs’ta batırılışından sonra Parker (İngiltere’nin Paris Ataşesi) Exocet’ler konusunda bilgi istemişti. Fransızca dilindeki anlamı “uçan balık” olan Exocet, “kendinden güdümlü”, “akıllı” füze ailesinin ilk ürünlerinden biriydi. Bu 4.7 m uzunluğundaki füze, uçaktan veya gemiden atıldığında 1100 km/s’lik bir hızla ve radar güdümlü olarak hedefe yönelmekteydi. Geliştirilmesi 1960’ların sonlarına doğru Fransız Aerospatiale şirketince başlatılan füze 1975 yılında Fransız Donanmasında kullanılmaya başlamıştı. Bu tarihten Falkland savaşına kadar geçen süre içinde 20 ülkeye 271 kadar füzenin satılmış olduğu söylenmektedir. Exocet’ler Falkland savaşından önce muharebede kullanılmamışlardı. Ancak füzenin Sheffield gemisinde yarattığı tahribat ve gemiyi batırışı onu birdenbire dünyanın gemilere karşı kullanılan en üstün füzesi konumuna getirmişti. Exocet’in tartışılmaz üstünlüğü, Sheffield’in batırılışından üç hafta sonra , 2 Exocet’in 15000 tonluk “Atlantic Conveyor” yük gemisini batırmasıyla bir kere daha kanıtlanmıştı. İngiliz Silahlı Kuvvetlerinde Exocet’lerin denizdeki platformlardan/gemilerden atılan modeli olan MM-38 bulunmakta ancak Arjantin’de bulunan hava platformlarından/uçaklardan atılan AM-39 modeli bulunmamaktaydı. Heisbourg “İngilizler AM-39’ların teknik özelliklerini bilmiyordu, Fransızlar bunu sağladı” demektedir. İngilizlerin esas olarak öğrenmek istedikleri AM-39’un güdüm sistemi, füzenin üzerinde bulunanlar (payload) ve füze ile “Super Etendard” uçağının atış sistemi arasındaki arabağlaşım (interface) özellikleri idi. Fransız yetkililerine göre arabağlaşım özellikleri, İngilizlerin komandoları marifetiyle yapacakları sabotajlarla Super Etendard uçaklarının füze atma düzenlerini bozmalarına yarayacağı için önemliydi. Ancak İngilizlerin herhangi bir füzeye sabotaj yaptığına dair bir belirti olmamıştır. Exocet konusunda en önemli bilgi tabii ki, füzeyi hedefe götüren radar frekansı (homing) idi. Bu frekansın elektronik olarak karıştırılması suretiyle füzenin güdüm sisteminin bozulması ve füzenin hedefe gitmesinin önlenmesi mümkündü. Aerospetiale şirketinin yetkilileri, kendilerinin İngilizlerle doğrudan temasları olmadığını ancak askerlerin frekanslar konusundaki çok gizli bilgilere sahip olduklarını ve bu bilgileri İngilizlere vermiş olabileceklerini kabul etmektedirler. Aerospetiale sözcüsü Patrick Mercillon “herhangi bir bilgi transferi olmuşsa bu hükümetten hükümete olmuştur; ben bunu teyit edemem, inkar da edemem”, demektedir. Doğal olarak silah üreticisi bir şirketin kendi ürettiği bir silahı etkisiz kılacak bir bilgiyi herhangi bir kriz esnasında karşı tarafa verdiğini söylemesi, her halde doğru bir yöntem değildir. Ancak Aerospetiale’nin başında uzun süre Cumhurbaşkanının kardeşi Jacques Mitterand’ın bulunması, bu konuda şirketin de uyumlu davranabileceği görünümünü vermektedir. Birtakım kuşkulu ipuçları olmakla beraber frekans bantlarının İngilizlere verildiğine dair kesin bir bilgi yoktur. Fransa’dan İngiltere’ye teknik bilgi akışını organize eden kişiler bu konuda konuşmamaktadır. Ancak her şeye rağmen verilen bilginin kalitesi ve miktarının yüksekliği İngilizlerce de kabul edilmektedir. Thatcher hükümetinin eski kıdemli bir mensubu “Fransızlar füzeler konusunda her türlü teknik detayı vermede, füzelerin nasıl çalıştığını öğretmede ve hangi ülkelere ne kadar sattıklarını bildirmede bize çok yardımcı oldular” demektedir. Bu son nokta çok önemliydi. Savaş başladığında Arjantin’de sadece 5 adet AM-39 Exocet vardı ve 9 tanesi henüz sipariş aşamasında idi. 7 Nisan’da Fransızlar Arjantin’e Exocet gönderilmesine ambargo koyarak, Arjantin’i bu füzeleri başka kaynaklardan bulmaya zorladılar. Bu kaynaklardan birisi Peru olabilirdi. Peru’nun Nisan ayında alması gereken 8 adet AM-39 siparişi vardı. Fransa’nın Peru’nun siparişini geç göndermek için hiçbir yasal nedeni olmamakla birlikte, bu füzeler gönderilirse Peru’nun bunları Arjantin’e vermesi ihtimali vardı. Heisbourg’un belirttiğine göre Savunma Bakanlığı birçok bürokratik. problem yaratarak bu füzelerin Peru’ya sevkini savaşın sonuna kadar erteledi. Heisbourg “Perulularla öyle bir oyun oynadık ki, çok zevkliydi” demektedir. Diğer taraftan Fransız gizli istihbarat servisi, Arjantinlilerin Paris’te bulunan tedarik subayı Albay Carlos Conti’yi de yakın takibe almış bulunuyordu. Albay Conti, Paris’te karaborsadan Exocet füzesi satın almak için büyük bir çaba içindeydi. “The South Atlantic Bubble” isimli kitabın yazarı İngiliz Nigel West’e göre Fransız gizli istihbarat servisi Albay Conti’nin faaliyetlerini İngilizlere bildirmekteydi. İngilizler de aldıkları karşı önlemlerle Albay Conti’nin çabalarının başarısız olmasını sağladılar. Nigel West’e göre Fransız istihbarat servisinin İngilizler lehine yaptığı bu faaliyetler, İngilizlere verilmekte olan teknik bilgilerden daha yararlı olmuş olabilir. Her iki çesit yardım da hayati önemde olmuştur. Atılan ilk 4 Exocet’ten üçü hedeflerini vurmuş ve 2 İngiliz gemisi batırılmıştı. Beşinci Exocet (Arjantin’in elindeki son füze olduğu sanılıyor) İngiliz gemilerini vuramadı ve denize düştü. Ancak 12 Haziranda Arjantinlilerin deniz platformundan atılan bir füze ile 6200 ton’luk Glamorgan destroyerini vurmaları İngilizleri şaşırttı. Heisbourg “Eğer Arjantin’in 20 tane daha füzesi olsaydı, hele uçak gemilerinden birini batırabilseydiler savaşı kazanırlardı” demektedir. İngilizlerin mağlup olmasıyla sonuçlanabilecek böyle bir senaryonun olasılığı, Mitterand hükümetinin İngilizlere füzelere karşı savunma konusunda teknik bilgi vermesi ve Arjantinlilerin yeni füzeler elde etmesine mani olmak için sağladığı destek sayesinde önlenmiştir. Exocet konusunda en önemli bilgi tabii ki, füzeyi hedefe götüren radar frekansı (homing) idi. Bu frekansın elektronik olarak karıştırılması suretiyle füzenin güdüm sisteminin bozulması ve füzenin hedefe gitmesinin önlenmesi mümkündü. (Dünya Gündemi Haber Merkezi- 4 Nisan 2006) DÜNYA GÜNDEMİ GAZETESİ
<< Önceki Haber Yerli sanayi neden önemli? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER