Sosyal Demokratların ırkçılıkla imtihanı

Prof Dr. Niyazi Öktem CHP Milletvekili Canan Arıtman'ın sözlerini ve CHP'nin tavrını yorumladı.

Sosyal Demokratların ırkçılıkla imtihanı

CHP Milletvekili Canan Arıtman ‘Gül’ün, anne tarafından etnik kökenini araştırırsanız görürünüz’ diyerek ‘aslan sosyal demokratların’ faşistliğini düpedüz tescilledi. Onlar artık demokrat olmadıkları gibi ırkçıdırlar, faşisttirler, şoven ve nasyonalisttirler. Oysa Anadolu ırksal ve kültürel bir alaşımın ebruli toprağıdır. DÜNYANIN hiçbir yerinde, hiçbir sosyal demokrat ırkçı söylemler içerisinde olamaz. Tüm sosyal demokratlar hümanisttir, evrenselcidir, azınlık haklarının bekçisidir, askeri müdahalelere karşı tavır alır. Onlar faşist olamazlar. Bizim ‘aslan sosyal demokratların’ faşistliği artık düpedüz tescillenmiş durumda. Kendini ilerici zanneden zavallı aydınım veya aydın geçinenim de hálá bunlara oy vermeye devam eder, çağdaşlığı bunların temsil ettiğini zanneder. Oysa artık onlar demokrat olmadıkları kadar ırkçıdırlar, faşisttirler, şoven ve nasyonalisttirler, her türlü ilerleme ve gelişmenin karşısında olup 1930’ların ‘Asr-ı Saadetçiliğinin’ özlemini taşımaktadırlar. Bunlar, iyi niyetli solcuları da istismar etmektedirler. Canan Arıtman hanımefendi Nazi dönemine layık görüşünü, Meclis’te şöyle dile getirmiş: ‘Abdullah Gül’ün, anne tarafından etnik kökenini araştırırsanız görürünüz’. Makyaj ve kıyafetle çağdaş olunabileceğini zanneden sayın vekil, Ermenilerden özür dileme kampanyasını yürütenlerin Abdullah Gül’ün Ermenistan’ı ziyaret etmesinden cesaret aldıklarını da söylemiş. Dudamış, ‘Ermeni savını desteklersen Ermeni misin, diye sorarlar’ deyip içindeki ırkçı, kafatasçı ruhu yansıtmış. Vah sosyal demokratlara Ermenistan ziyaretini karalamak, Ermenileri ‘öteki’ kabul edip ‘Ermeni dölü’ anlayış ve zihniyetini hortlatmak nasyonal sosyalist (milliyetçi toplumcu) ve faşist düşünceye yakışan bir tutumdur. Ama muhterem hanımefendi hem sosyal hem de demokrat, yani aslan sosyal demokrat. Kabahat onda değil onu partiye alan ve de sosyal demokrasinin bilincinde olmadan ona oy verenlerde. Son yıllarda aslan sosyal demokratlar hep böyle... Gayrimüslim vakıflarını da içeren yasal düzenlemeleri TBMM’ye geldiğinde, CHP Milletvekili, eski Türk-İş Başkanı Bayram Meral de, ‘Beni ne alakadar eder Agop’un malları’ dememiş miydi? Sosyal demokrat bir sendikanın eski başkanı, gasp edilen malların evrensel insan hakları ilkelerine, hakkaniyete uygun bir şekilde düzenlenmesine TBMM kürsüsünde karşı çıkmıştı. Allah ona selamet versin, hem sendikacıyken hem de milletvekilliyken ona oy verenlere de aymazlıktan kurtulma ruh ve bilinci ihsan eylesin. Hatırlarsanız, sosyal demokrat eğilimli Ahmet Necdet Sezer beyefendi de yasayı veto etmişti. CHP ise, yasanın iptali için AYM’ye başvurmuştu. Hakların bekçisi aslan sosyal demokratlar (!)... Sayın Arıtman ve Sayın Meral MHP’li olmuş olsalardı bir nebze belki anlardım. Ama MHP artık ırkçılıktan uzaklaştı. DYP’li Bakanken Öcalan’a ‘Ermeni dölü diyen’ ülkücü kökenli MHP’li, TBMM Başkan Vekili Meral Akşener özür diledi. Devlet Bahçeli, artık kültür milliyetçiliğinden söz ediyor. Vah bizim aslan sosyal demokratlarımız, siz artık eskinin MHP’sinin, eskinin ülkücülerinin de gerisindesiniz. Anadolu: Kültürel alaşım ‘Ermenilerden özür dileme kampanyası’ bize göre de hem zamansız hem de yersiz. En azından, barışa doğru atılan ‘Gül’lü’ adımı zedeler. Tarihsel olayların iki yüzünü irdelemeden gerçekleştirilen kampanyalar makul sonuçları geciktirir. Evet, 1915’de vahim olaylar olmuştur. Evet, onlar 1 yapmışsa biz 5 yapmışız. Onlar çoluk çocuk demeden katliama başlamış, biz sadece işbirlikçi konumda olma olasılığı içindekileri değil ‘tüm Devlet-i Aliye-i Osmaniye’ hudutları içerisinde yaşayan Ermenileri tehcire tabi tutmuşuz. Öyle bir tehcirin, o dönemde ölümlerle sonuçlanacağı açıktır. Bırakınız bunların muhasebesini tarihçiler yapsın, sonra da karşılıklı olarak birbirimizden özür dileyelim. Bu tür muhasebenin bir parçası da Anadolu’daki ırksal kültürel alaşımın irdelenmesidir. Böyle bir yaklaşım belki de kardeşlik ve dostluk bağlarını geliştirir. ‘Biz ne kadar Orta Asyalı, ne kadar Anadoluluyuz? Anadolu Türkü ve Türk kültürü bir alaşım, ebruli bir harmandır. Bu harmanın farkına varırsak ‘Ermeni dölü’, ‘Rum Kopili’ fanatiklik ve aymazlığını bırakıp, gurbetteki Rum’u görüp, ‘Yunanlı kardeşim’ diyen Bülent Ecevit’in gerçek ve gerçekçi sosyal demokrat asaletine ulaşabiliriz. Gelin bir nebze bu irdelemeye girelim. Anadolu’nun Türkleşme süreci olan XI., XII., XIII yüzyıllarda Orta Asya’dan bu topraklara kaç kişi geldi? O yüzyıllarda Türk ve Müslüman olmayan Anadolu ahalisinin nüfusu neydi? Batılılar, Hıristiyanlık lehine çok abartılı rakamlar verirler. Orta Asyacı, Türkçü bilim adamları olan Mükrimin Halil Yinanç ve Osman Turan’a göre gelenler 1 milyon civarındaydı, Anadolu’da yaşayan Ermeni, Rum ve diğer Hıristiyanlar ise toplam 4-5 milyon idiler. Batılılar gelen 4 yüz bin Türk, 7-8 milyon gayrimüslimden söz ederler. Türkçü tezden yol alalım. Ne oldu bu 4-5 milyona? Ortada tarih boyunca bir soykırım yok. Hıristiyanların bir yerlere göç etmedikleri biliniyor? Öğünürüz ‘Horasan Erenleri Anadolu’yu Müslüman yaptı’ diye. İslam misyonerleri diye adlandırırız bu mübarek erenleri. Kimdi bu Müslüman yapılanlar? Yeniçeri Ocağının askerleri hangi kökenden geliyordu? Vezirler, Padişah anaları kimlerdi? 550 civarındaki sadrazamın 500’e yakını Rum, Sırp, Ermeni kökenliydi. Mesih Ali Paşa, Yusuf Paşa, İstanbul’un fethinden sonra Müslüman olmuş Bizans asilzadeleriydi. Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon’a fetih için gönderdiği Mahmut Paşa’nın anası Rum, babası Sırp kökenliydi. Mahmut Paşa işi kolay halletti, çünkü Kral Komnenos’la yakın arabalık ilişkileri vardı. Barbaros Hayrettin Paşa ve kardeşlerinin anası dinini değiştirmemiş Midillili bir Rum, babası ise Rum kökenli bir Müslüman asker idi. İstanbul nereden geliyor? Osmanlı Mimarisi Bizans kökenlidir. Kubbe modelinin ilk örneğini Ayasofya’da görebiliriz. Bizans tipi kubbe sadece Osmanlı Coğrafyasında mevcuttur. Orta Asya’da bu tip kubbe göremezsiniz. Osmanlı kubbeye zarif minareler eklemiştir. Osmanlı mimarisinin büyük devi Mimar Sinan gayrimüslim kökenli değil miydi? Konuştuğumuz dilde o kadar çok Rumca vardır ki, farkında bile değiliz. Kafa, omuz, temel, kilit, anahtar hep Rumcadır. Kalkan ve kılıç hariç tüm balık isimleri Rumca kökenlidir. Ankara-Angora, Antalya-Attalia, İzmir-Symirna, Antakya-Antiokia hep Anadolu kökenlidir; Orta Asya ile alakası yoktur. Konstantinopolis dendiğinde çok kızarız, İstanbul denilmesini isteriz ya, esas Rumca olanı İstanbul’dur, çünkü Rumca olan Eistan Poli’den gelmektedir. Bolu, Safranbolu, İnebolu gibi ‘bolu’lu isimlerin hepsi, kent anlamına gelen Rumca polis’e dayanır. Anadolu sözcüğünün esası anatolia olup ‘doğu toprakları’ demektir. Yoksa ana dolu, baba dolu falan değil. Hemşince diye bir dilden bir zamanlar söz edilirdi. Son derecede ulusçu veya milliyetçi olan bu yörenin insanları, bu dilin Ermenice olduğunun daha yeni farkına vardılar. Canan Hanım siz Hemşinlilere de hakaret etmiş bulunmaktasınız. Hepimiz Ermeniyiz Osmanlı idari siteminde Roma ve Bizans’ın önemli etkileri vardır. Bir kez tımar-zeamet sistemi Roma ve Bizans’ta da vardı. İşlevselliğini gören Osmanlı benzer bir mekanizmayı kurdu. Hiç bir İslam devletinde, kurumsal olarak bulunmayan Şeyhülislamlık makamını, Osmanlı Bizans’a öykünerek kendi hukuk sistemine getirdi. Roma ve Bizans, yeni hukuksal düzenlemelerin Hıristiyanlık açısından caiz olup olmadığını Patriğe sorarak, fetvasını alarak meşruiyet zeminine otururdu. Örfi Hukuk sistemini ihdas eden Osmanlı, yeni hukuk düzenlemelerinin dinen caiz olup olmadığını, kendinden önceki İslam devletlerinde görülmeyen Şeyhülislama sormak suretiyle icraata geçmiştir. Fatih Kanunnamesi, Kanuni Sultan Süleyman Kanunları ve tüm diğerlerinde ve Şeri Hukukun dışındaki tüm düzenleme ve uygulamalarda, İslam’ın ana kaynaklarında bulunmayan ‘Katli vaciptir’ fetvalarında hep Şeyhülislamın iradesi vardır. Anadolu ırksal ve kültürel bir alaşımın ebruli toprağıdır. İçinde Göktürk’lere kadar uzanan bir Orta Asya omurgası vardır ama ağırlık Anadolu’dadır ve oradan da Balkanlara, Viyana’ya kadar gider. Bu nedenledir ki hepimiz Ermeni, hepimiz Rum, hepimiz Boşnak, hepimiz Kürt, hepimiz Süryani, hepimiz Arap ve bugünlerde belki de hepimiz Almanız. Atatürk ne güzel özetlemiş ‘Ne mutlu Türküm diyene’. Bilimden, tarihten, sosyolojiden, sıradan bilgiden bile uzak bir takım insanlar, şık giyim ve makyajlarıyla kendilerini aydın ve çağdaş zannederek nazizm ve faşizmi ısıtıp önümüze getirmektedirler. Ve de bunlar sosyal demokrat... NİYAZİ ÖKTEM - Prof. Dr., İstanbul Bilgi Üniversitesi, Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi
<< Önceki Haber Sosyal Demokratların ırkçılıkla imtihanı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER