Mardin’de bir
kuyudan çıkan iki
iskelet ve cinayetlerin işlendiği dönemin İlçe Jandarma Komutanı’nın kimliği akıllara, ‘
Hizbullah’ın
mezar evleri gibi
Ergenekon’un
ölüm kuyuları mı var’ sorusunu getirdi.
ERGENEKON
terör örgütüyle ilgili hergün tüyler ürperten yeni bir iddia gündeme gelmeye devam ediyor.
Tuncay Güney’in ‘
Veli Küçük’ün ekibi tarafından yargısız
infazlarla öldürülen binlerce
Kürt kökenli vatandaşın
cesetleri Mardin
bölgesindeki BOTAŞ tesisleri yakınlarındaki kuyulara gömüldü’ iddiasının ardından, Katarlı Köyü’nde bir kuyudan çıkan iki ceset ‘Hizbullah’ın mezar evleri’nden sonra ‘Ergenekon’un ölüm kuyuları da mı var’ sorusunu gündeme getirdi. 1993-1996 yılları arasında bölgede kaybolan 17 kişinin yakınları iskeletlerin kendi yakınlarına ait olup olmadığının araştırılması için başvuru yaptı.
KOMUTAN UĞUR
MARDİN’İN Katarlı Köyü’nde 15 yıl önce
JİTEM elemanlarınca kaçırıldığı iddia edilen Yusuf Tunç’un eşinin başvurusu sonrası
Kızıltepe İlçesi Katarlı Köyü’nde üzeri kapatılmış bir kuşu
mahkeme kararıyla açıldı. İnsan Hakları Derneği (İHD) Mardin Şubesi
avukatı Hüseyin Cangir’in girişimleriyle üzeri betonla kapatılan kuyu açıldı ve iki kişiye ait kemikler ve
sivil kıyafet parçaları çıktı. Kuyudan çıkan iskeletlerle ilgili Kızıltepe
Cumhuriyet Başsavcılığı geniş kapsamlı bir
soruşturma başlattı. İskeletler
savcılık talimatıyla
İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Tüm bu gelişmeler yaşanırken, Fatma Tunç’un avukatı Hüseyin Cangir, kuyudan çıkan iskeletlerin
Ergenekon Terör Örgütü soruşturması kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Ergenekon
terör örgütü soruşturması kapsamında tutuklanan bazı kişilerin o dönemde Mardin Kızıltepe’de görevli olduklarını anlatan Avukat Cangir ‘Bunların başında o dönemde Kızıltepe İlçe Jandarma Komutanı olan
tutuklu sanık Emekli
Albay Hasan
Atilla Uğur geliyor. Bu durum bölgedeki faili meçhullerin Ergenekon’la bağlantılı olabileceği ihtimalini güçlendiriyor’ dedi.
SUYUNU İÇMEYİN
İKİ cesede ait olduğu sanılan kemiklerin çıktığı betonla kapatılmış kuyuyla ilgili Avukat Hüseyin Cangir’den bir başka iddia daha geldi. Katarlı Köyü’nün terör nedeniyle 1993 yılında boşaltıldığını belirten Cangir ‘1993 yılında güvenlik gerekçesiyle köyün boşaltıldığını ve
güvenli bölge olarak ilan edildiğini öğrendik. 1995’ten sonra köye dönüş başlayınca yetkililer köylüleri kuyu konusunda uyarmışlar. Köylülerden, cesetlerin çıktığı kuyunun suyunun içilmemesini istemişler’ iddiasında bulundu. Yetkililerin ‘suyu içilmesin’ diye uyardığı kuyudan iki iskeletin çıkması şüpheleri daha da artırdı.
Albay Uğur’un adı her yerde
ERGENEKON tutuklusu
emekli Albay
Hasan Atilla Uğur’un ismi kayıtlara ‘
PKK öldürdü’ şeklinde giren Albay
Rıdvan Özden cinayetinde de geçmişti. ‘Fatih’ kod adlı PKK itirafçısı, Albay Özden’in dönemin Kızıltepe İlçe Jandarma Komutanı emekli Albay Hasan Atilla Uğur’un kurduğu ve kendisinin de içinde bulunduğu 9 kişilik ‘yetkileri sınırsız’
ekip tarafından öldürüldüğünü söyledi. Ergenekon tutuklusu Albay Uğur, Şener
Eruygur’un
Jandarma Genel Komutanı olduğu dönemde Jandarma
İstihbarat Teknik Daire Başkanıydı.
İskeletlere yeniden yüz giydirilecek
KIZILTEPE
Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla İstanbul
Adli Tıp Kurumu’na gönderilen kuyudan çıkan iki cesetle ilgili 17 ailenin başvurması nedeniyle iskeletlere
Adli Tıp Kurumu’nda ‘Yeniden yüzlendirme’ metodu uygulanacak. Böylece iskeletlerin yakınları tarafından ilk önce teşhis edileceği buna göre eşkallere uyan yakınlara
DNA testi yapılacağı öğrenildi.
Başka kuyudan üç ceset çıkmıştı
MARDİN Katarlı Köyü’ndeki kuyudan çıkan iki iskeletten önce
Cizre Silopi yolundaki bir kuyudan da 3 ceset çıkarıldığı öğrenildi.
Şırnak Barosu bölgedeki 4 kuyunun daha açılması için Savcılığa başvurmaya hazırlanıyor.
Tuncay Güney’in, Silopi’de öldürülerek asit çukurlarına atılan çok sayıda Kürt olduğunu öne sürmesi üzerine Şırnak Barosu suç duyurusunda bulunmuştu. Ölüm kuyularıyla ilgili star’a açıklama yapan Şırnak
Baro Başkanı Avukat
Nuşirevan Elçi, ‘Ergenekon iddiamanesi Tuncay Güney’e dayandırılıyor. Bu nedenle Güney’in asit çukurlarına atılan çok sayıda Kürdün bulunduğu yönündeki iddiaları üzerine Silopi Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduk. Ergenekon sanıklarının asıl çalışma alanları bölgemizdir.
Körfez savaşından sonra atıl hale gelen Cizre-Silopi yolu üzerindeki dinlenme tesislerinden birindeki kuyuda 2004 yılında 3 ceset çıkarılmıştı. Aynı güzergahta bulunan başka tesislerdeki 4 kuyuda da cesetler olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle 4 kuyunun açılması için savcılığa müracaat edeceğiz’ dedi.
Tuncay Güney anlatmıştı
ERGENEKON’UN karakutusu Tuncay Güney, Katarlı’daki cesetler bulunmadan aylar önce, Küçük ve JİTEM’in Mardin bölgesinde infaz ettiği kişileri BOTAŞ tesisleri çevresindeki kuyulara gömdüğünü anlatmıştı. Faruk
Arslan’ın ‘Karakutu: Ergenekon’un
Karanlık İsmi Tuncay Güney’ adlı kitabında Güney’in şu ifadeleri dikkat çekiyordu: Küçük’ün ekibi ve JİTEM’cilerin kullandığı mekanlar buralarıydı. Net adres olarak,
Habur sınır kapısına giderken Mardin’in eski ilçesi Cizre’den sınıra yakın yerde solda karşına bir tesis çıkar, askerler koruyordur. Orayı kazarsan çok ceset çıkar. BOTAŞ’ın
Diyarbakır,
Batman,
Adıyaman’da da işletmeleri var, oralara da bakılsın.
GÜNEY’E ‘ÜYE’ SORUŞTURMASI
ERGENEKON davasına
bakan Mahkeme Heyeti’nin talebi üzerine
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, Güney hakkında ‘terör örgütü üyesi olmak’ suçundan başlatılan soruşturmanın sürdüğünü bildirdi.
‘Eşinin cesedi kuyuda’
Mardin Katarlı Köyü’nde 15 yıl önce eli silahlı kişilerce kaçırılan Yusuf Tunç’un eşine gelen ‘Yusuf’un cesedi üstü kapatılan kuyuda’ ihbarı ‘ölüm kuyuları’ için fitili ateşledi.
STAR