Bir baktık, neredeyse, ıslak imzalı belgeyi ve cunta gelişmelerini unutturacak ölçüde büyük bir
kıyamet kopuyor. Oysa, her şey yasal.
Müfettişler talep etmiş,
mahkeme karar vermiş ve belirli bir süre Aykut
Cengiz Engin dinlenmiş. Eğer dinleme kayıtları kamuoyuna duyurulursa, özellikle
Ergenekon davasında örneklerini gördüğümüz gibi, suç teşkil etmeyen kayıtlar da dosyaya dahil edilirse, bu hata.
Yoksa,
mahkeme kararı verildikten sonra herkesin telefonu dinlenebilir ve herkes
teknik takibe alınabilir. Yargının bağımsız olması, bazı mensuplarının yasadışı işlere, ya da karanlık olaylara bulaşmasını, görevi kötüye kullanmasını engellemiyor ki!
İsterseniz, maziyi şöyle bir kurcalayalım:
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
Başkanvekili Ergül Güryel'in, Turkcell'in avukatlığını yapan oğluna
yardım etmek için, 7. Asliye
Ticaret Mahkemesi hâkimiyle ilişki kurduğu, dinleme neticesi ortaya çıkmıştı.
Yargıtay Başkanı Er
aslan Özkaya, Milas'taki
kooperatif evini müteahhit Süha Hakkı Şen'e yaptırıyordu. Şen, Alaaddin Çakıcı'nın yakınıydı. Hatta Çakıcı, Şen'e, Eraslan Özkaya'dan para almamasını bile söylemişti. Çakıcı ve Şen takipteyken, ister istemez
Yargıtay Başkanı da dinlemeye takıldı. Çünkü, Özkaya, en az 20 kere Hakkı Süha Şen ile konuşmuştu. Bu konuşmalarından birinde, Şen, kararı soruyor; Eraslan Özkaya ise, "Çıkmış ama, istediğimiz gibi değil" cevabını veriyordu. Bilmem lâfı uzatmaya gerek var mı?
Anayasa Mahkemesi üyesi Osman
Paksüt'ün eşi Ferda Hanım, Ergenekon sanıklarından
Turan Çömez ile ilişki halindeydi. Turan Çömez izlendiği için, o da dinlemeye takıldı. Ferda Hanım, Turan Çömez'e, "Biz ortalığı karıştırmak için öyle şeyler yapıyoruz ki" diyor,
Osman Paksüt ilâve ediyordu: "Kesinlikle böyle... iddianamenin iadesi gerekli görüşü bildirilirse, iyice karışır."
Gelelim dinlendiği anlaşılan
Sincan hâkimi Osman
Kaçmaz'a. Onun da, Ergenekon sanığı Kemal Kerinçsiz'le ilişkisi olduğu şüphesi doğmuştu. Kemal Kerinçsiz, Ergenekon davasının diğer sanığı Muammer Karabulut'a, hâkim Kaçmaz'la, Bakü'de düzenlenen 11. Türk Dünyası Kurultayı'nda karşılaşmalarını telefonda şöyle anlatıyordu: "...Geçen gün Bakü'de... şey... 'Sayın' davasını açan Sincan Ağır
Ceza Mahkemesi'nin başkanıyla, 'Beni hatırlayabildin mi Kemal? Senin yaptığın itiraza karar veren reisim...' dedi. 'Yapma ağabey... ben de sizi ziyaret edecektim Ankara'ya geldiğimde. Bir gözünüzden öpeyim diye' cevabını verdim. Sarıldım öptüm adamı. Oturduk sohbet ettik; aslan gibi çocuk..."
Osman Kaçmaz o konuşmayı reddediyor ama, belli ki bu yüzden teknik takibe alınmış. (Kaçmaz, Abdullah Öcalan'a "Sayın" dediği gerekçesiyle,
Tayyip Erdoğan aleyhine açılan davadaki
takipsizlik kararını bozan hâkim.)
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyesi Ali
Suat Ertosun'un ise, birkaç ay önce, Ergenekon sanığı Engin Aydın ile birlikte resimleri medyaya yansımadı mı? Tam da, hâkimler ve savcılara ilişkin
tayin kararnamesinin çıkmak üzere olduğu günlerde. Ergenekon sanığı Engin Aydın, teknik takipteyken, belli ki Ertosun da o takibe takılmıştı. Ertosun'un, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü olduğu dönemde, Sabancı'nın katili
Mustafa Duyar ile gazeteci Can Dündar'ın görüşmesini engellediği, bunun da akabinde Mustafa Duyar'ın, Nuri ve Vedat
Ergin tarafından
Afyon Cezaevi'nde öldürüldüğünü de hatırlatalım.
***
Gerçi,
Aykut Cengiz Engin'in dinlenmesi talebi,
Adalet Bakanlığı müfettişlerinden gelmiş. Yalnız bu
sistem bugün kurulmadı, ezelden beri böyle işliyor. Eğer Adalet Bakanlığı'nın önerdiği
HSYK düzenlemesi yasalaşırsa,
Teftiş Heyeti de HSYK'ya bağlanacak. Ama,
CHP, "Mevcut HSYK'nın yapısına dokunamazsınız" havasında. Oysa bu yapısıyla HSYK,
vesayet rejiminin en önemli ayaklarından biri gibi duruyor. Tıpkı
Anayasa Mahkemesi gibi. Teftiş Heyeti'ni Adalet Bakanlığı'ndan alıp, 7 kişilik Kurul'a bağlayamazsınız ki!
Şemdinli olayında kötü
imtihan vermiş bir HSYK'ya, neden Adalet Bakanlığı'ndan daha fazla güvenelim?
NAZLI ILICAK-SABAH