Medyaya darbe operasyonunda skandal üstüne skandal

Bir dizi senaryosundan terör örgütü kurma suçlaması ile tutuklanan ilk gazeteci olan Hidayet Karaca Silivri Cezaevi'nde hukuksuz bir şekilde tutukluluğa devam ediyor. İşte hukuksuz biçimde yapılan operasyonun süreci.

Medyaya darbe operasyonunda skandal üstüne skandal

HUKUKSUZ KARARLARA İMZA ATAN HÂKİMLERE DAVA AÇILDI

14 Aralık 2014, özgür medyaya darbe olarak tarihe geçti. İki makale, bir haber ve bir senaryo gerekçe gösterilerek Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve Zaman Gazetesi Genel Müdürü Ekrem Dumanlı’nın da aralarında yer aldığı 27 kişi senaryodan bahanelerle gözaltına alındı. Karaca ve 3 emniyet müdürü tutuklandı. Emniyetin yönlendirmesiyle yürütülen soruşturmada proje hâkimliklerin verdiği tutukluluk kararı  tam bir zulme dönüştü. Hukuki hiçbir gerekçe bulunmamasına karşın Hidayet Karaca 75  gündür hürriyetinden mahrum bırakılıyor.

11 Aralık akşamı sosyal medyada ve bazı internet sitelerinde bazı gazeteciler hakkında soruşturma açıldığına dair haberler ortaya çıktı.  Karaca, bu durum üzerine ertesi gün avukatlarıyla birlikte İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu’na gitti. Başsavcıyla yüz yüze görüşen Karaca’ya Salihoğlu, yazılı ve sözlü olarak, “Sizinle ilgili herhangi bir soruşturma yoktur.” cevabını verdi. MEDYAYA DARBENİN 76. GÜNÜ - İNFOGRAFİK İÇİN TIKLAYINIZ

Ancak 14 Aralık Pazar günü 27 kişi hakkında operasyon başlatıldı. Gözaltına alınan 9 kişi emniyetten serbest bırakılırken 16 kişi ise hiçbir somut delil olmamasına rağmen 4 gün nezarethanede alıkonuldu. Emniyetteki savcılık sorgusundan sonra ise adliye nezaretinde kanuna aykırı olarak zorla tutuldu. 19 Aralık günü Hidayet Karaca, dizi senaryosundan terör örgütü kurmak, 3 emniyet müdürü ise bu örgüte üye olmak suçlaması ile tutuklandı. Karaca, bu suçlamayla tutuklanan tarihteki ilk gazeteci oldu.

Karaca hakkında bugüne kadar 2 tutukluluk incelemesi yapıldı ve tutukluluğa devam kararı verildi. 12 kez tutukluluğa itiraz edildi, reddihâkim taleplerinde bulunuldu ancak hepsi reddedildi. Hukuksuz kararlara imza atan hâkimler, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) şikayet edildi. Haklarında tazminat davaları açıldı. 2 ay önce Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuruldu. Karaca hakkındaki AYM ve HSYK süreci devam ediyor.

DARBE DÖNEMİ UYGULAMASI: SİLAHLARIN GÖLGESİNDE SAVCILIK SORGUSU

Karaca, tam dört gün boyunca kendisine tek bir soru dahi yöneltilmeksizin nezarette bekletildi. Dördüncü günün sonunda Karaca’nın savcılık ifadesi adliye yerine İstanbul Emniyeti’nde silahların gölgesi altında alınmaya başlandı. Sorgu için emniyet binasının seçilmesi tam bir darbe dönemi uygulaması olarak hayata geçti. Sorgulara, Savcı Hasan Yılmaz ile birlikte Savcı İrfan Fidan ve Fuzuli Aydoğdu da katıldı. Karaca’ya dizi senaryosu üzerinden, “terör örgütü yöneticisi olmak, iftira, iftira suretiyle kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak ve belgede sahtecilik” suçlamaları yöneltildi. Karaca’nın, hakkındaki tek ‘suç’ delili ise Samanyolu TV’de yayınlanan Tek Türkiye  dizisinin senaryosunda geçen bir replik oldu.

Savcılığın iddiasına göre Karaca, Fethullah Gülen Hocaefen-di’nin 6 Nisan 2009 tarihindeki “Birileri oyun peşinde, irtica paranoyası” başlıklı sohbetinde geçen “Tahşiye” kelimesinin 9 Nisan 2009 ve 23 Nisan 2009 tarihlerinde yayınlanan Tek Türkiye dizisindeki diyaloglarda da yer alması sebebiyle terör örgütü yöneticisi olmakla suçlanıyordu. Savcılığa göre, Karaca diziler vasıtasıyla polise operasyon talimatı vermişti. Polis ise diziden aldığı sinyalle harekete geçerek Tahşiye grubuna operasyon gerçekleştirmişti.

SAVCININ YASA DIŞI DİYE DOSYADAN ÇIKARDIĞI KAYDI, HÂKİM TUTUKLULUĞA DELİL SAYDI

Karaca’yı terör örgütü yöneticisi olmakla itham eden savcılığın elinde dizi senaryoları dışında delil olarak dosyaya dâhil edilmiş bir de yasa dışı ses kaydı bulunuyordu. Savcı Yılmaz, sorgu esnasında bu ses kaydının legal olmayan bir açık kaynak çalışması olduğunu bizzat kendisi de ifade etmişti. Avukatların itirazı üzerine söz konusu kayıtlar dosyadan çıkarıldı. Hidayet Karaca, ortada hiçbir somut delil olmadan tutuklama talebi ile mahkemeye sevk edildi. 1. Sulh Ceza Hâkimi Bekir Altun, savcının yasadışı olduğu için dosyadan çıkardığı illegal ses kayıtlarını ve dizi senaryosunu delil sayarak yeni bir hukuk garabetine imza attı. Oysa hem  Fethullah Gülen’in  hem Hidayet Karaca’nın avukatları iddia edilen yasa dışı ses kayıtlarını reddederek suç duyurusunda bulunduklarını belgelerle savcılığa sunmuşlardı.

DİZİ SENARYOSUNDAN TERÖR ÖRGÜTÜ

Karaca, silahlı terör örgütü yöneticisi olmak suçlamasıyla tutuklandı. Ancak terör kapsamına giren suçlar, devletin kurumlarına karşı işlenirken Tahşiye grubuyla ilgili soruşturmada mağdur olduğu iddia edilenler ise bir anayasal kurum değil özel kişilerdi. Ayrıca savcılık ve mahkeme tarafından, Karaca’ya yöneltilen terör örgütü suçlamasıyla alakalı; kurulmuş terör örgütünün merkezi, üyeleri, silahları ve gerçekleştirdiği cebir ve şiddet içeren terör eylemlerine dair hiçbir somut delil ortaya konulamadı. Bununla beraber, bir dizi senaryosu üzerinden mağdur edildiklerini iddia eden Tahşiye sanıkları, diziyle alakalı ne RTÜK’e şikâyetçi oldu ne de bir tekzip talebinde bulundu.

Karaca’ya yöneltilen komik sorular

Karaca’nın savcılık sorgusu “terör örgütü yöneticisi” olmak gibi ciddi bir suçlamanın altının adeta bir anket gibi komik sorularla doldurulmak istendiğini gözler önüne serdi:

-‘Rahle’nin kelime anlamını biliyor musunuz?

-‘Tahşiye’nin kelime anlamını biliyor musunuz?

-Fethullah Gülen ile tanışıklığınız var mı?

-Fethullah Gülen’in demeçlerini, kitaplarını ve bu kişi ile ilgili haberleri takip eder misiniz?

-Tek Türkiye dizisinin 64. bölümünü seyrettiniz mi?

-Televizyonun yayın politikasını kim belirler?

-Samanyolu TV’de yayınlanan Tek Türkiye - Şefkat Tepe dizilerinin projesi kime ait?

-Bu dizilere katkınız nedir?

-Fethullah Gülen talimat verir mi? Yayın politikasına karışır mı?

-Dizilerin yapımcısını kim seçer? Senarist nasıl seçilir?

YANDAŞ MEDYA, SORUŞTURMADAN AYLAR ÖNCE HEDEF GÖSTERDİ

Özgür medyayı hedef alan 14 Aralık soruşturması, iddia edildiğine göre şikâyetçi M. Nuri Turan’ın 16 Mayıs 2014 tarihinde Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü’ne gönderdiği bir ihbar üzerine başlatıldı. Turan, daha sonra 31 Mayıs 2014 ve 11 Kasım 2014 tarihlerinde İstanbul TEM Şube’ye gelerek ifade verdi.

Savcı Yılmaz, polislere Tahşiye operasyonunun talimatının medya üzerinden verildiğini iddia etmişti. Oysaki “Tahşiye grubuna kumpas kurulduğu”na yönelik iddialar da savcılığa gelen ihbardan yaklaşık iki ay, operasyondan ise sekiz ay önce 23 Mart 2014 tarihli Sabah gazetesinde yer aldı. Nazif Karaman’a ait “Kardeşlerine de paralel operasyon” başlıklı haberde, Tahşiye grubuna kumpas kurulduğu iddia edildi. Yine yandaş Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak da Tahşiye grubuna kumpas kurulduğu iddiasıyla Savcı Yılmaz’ın operasyonundan yaklaşık beş ay önce 30 Temmuz 2014’te sosyal medya üzerinden açıklamalarda bulunmuş, köşe yazıları kaleme almıştı.

Hükümete yakın isimler soruşturmaya dahil edilmedi

Savcılık, operasyon emrini veren dönemin Emniyet Genel Müdürü ve AKP milletvekili Oğuz Kağan Köksal’ı ise soruşturmaya dâhil etmedi. Ayrıca, dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in düzenlediği basın toplantısında Tahşiyeciler operasyonunun El-Kaide' class='textetiket' title='El Kaide haberleri'>El Kaide’nin Türkiye ayağına ilişkin olduğu yönündeki açıklamalarına da dosyada yer verilmedi.

TAHŞİYECİLERİN LİDERİ: BİN LADİN’İ MÜSLÜMAN OLDUĞU İÇİN SEVERİM

Operasyon sonrası, kendisine yönelik komplo kurulduğu iddia edilen Mehmet Doğan, CNN Türk’te Akif Beki’ye (Eski Başbakanlık Basın Sözcüsü) canlı yayında, “Bin Ladin’i Müslüman olduğu için severim.” dedi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “İki gözü görmüyor.” dediği Doğan’ın canlı yayında elindeki belgeleri gözlük takmadan okuması da dikkat çekti.

TAHŞİYE KUMPASI, RESMÎ RAPORLARLA ÇÖKTÜ

Özgür medyaya yönelik gözaltı ve tutuklama tezgâhının merkezinde şu senaryo yer alıyordu: Önce polis fezlekelerine, daha sonra iddianameye yansıyan iddiaya göre 6 Nisan 2009’da Fethullah Gülen Hocaefendi ‘tahşiye’ konulu bir vaaz vermişti. Bu önce makale olarak köşe yazılarına konu olmuş, sonra STV’deki dizilerde konu edilmiş, Ocak 2010’da ise Emniyet içindeki sözde paralel yapı operasyon yapıp Tahşiyecileri gözaltına almış ve sonra bu isimler tutuklanmıştı. Operasyon talimatının dizilerden alındığı iddia ediliyordu. Ancak daha sonra ortaya çıkan belge ve haberler savcılığın Tahşiyecilerle ilgili devlet raporlarını açıkça gizlediğini ortaya koydu. Grubun ismi ilk olarak 2003 yılında, Bediüzzaman’ın talebelerinden merhum Abdülkadir Badıllı’nın resailinnur.tr adlı internet sitesinde yayımlanan gruba yönelik ağır eleştirilerin yer aldığı bir yazısında “Tahşiyeciler” olarak geçiyordu. Ancak MİT, Genelkurmay ve Emniyet’in, iddia edilen senaryonun aksine Tahşiye örgütünü, Gülen’in konuşmasından yıllar önce  takibe aldığı ortaya çıktı.

DEVLETİN 3 KURUMU, TAHŞİYE ÖRGÜTÜYLE İLGİLİ ONLARCA RAPOR YAZMIŞ

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), 14 Mart 2008 ve 16 Ekim 2009 tarihlerinde Emniyet Müdürlüğü’ne yazdığı raporlarda “Radikal El-Kaide bağlantılı Mehmet Doğan Grubu”ndan “Tahşiyeciler” olarak bahsediyor ve bir yazıyla İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nü “Tahşiye örgütüyle” ilgili uyarıyordu.

Aynı zamanda İlker Başbuğ’un Genelkurmay başkanı olduğu 13 Mart 2009 tarihinde eski Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin imzalı 6 sayfalık bir rapor “Tahşiyecilerin El-Kaide bağlantıları” başlığıyla Kara Kuvvetleri komutanına gönderiliyor.  Yine ‘Tahşiye’ grubuna yönelik soruşturma başlatılmasıyla ilgili talimat, 3 Aralık 2008 tarihinde, şu an AK Parti Kırıkkale Milletvekili olan dönemin Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal tarafından veriliyor.

GENELKURMAY İSTİHBARAT RAPORUNA GÖRE TAHŞİYE BÖYLE DÜŞÜNÜYOR: “EL KAİDE SÜPER GÜÇ, BİN LADİN MEHDİ, TC HÜKÜMETİ KAFİR”

Askerî rapora göre Tahşiyeciler, El-Kaide’ye tam destek veriyor. Askerî istihbarat raporlarında grubun lideri Mehmet Doğan’ın, “El-Kaide ile ümmetçi kimlikli bir İslâm ordusu kurulduğu, bu ordunun Mehdi’nin emriyle kâfirlere savaş başlattığı” gibi ifadeler kullandığı belirtiliyor.

Doğan’ın, Üsame bin Ladin ve El Kaide terör örgütüne tam anlamıyla destek verdiği, “El Kaide’nin süper bir güç olduğu, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kâfir olduğu, kendisinin öncelikli hedefinin Türkiye’deki bütün medreseleri kontrolü altına alarak El Kaide’nin hizmetine sunmak olduğu” şeklinde açıklamalarda bulunduğu aktarılıyor. Tahşiyecilerin “uyuşturucu bağlantıları olduğu” ve “Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde de örgütlenmek istedikleri” de raporlarda yer alıyor.

HAYALİ SENARYODAN TUTUKLAMAYA GİDEN SÜREÇ

Bin kişiye yakın insanın gözaltına alınacağı doğru mudur?


CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılması istemiyle TBMM Başkanlığı’na soru önergesi verdi. Tanrıkulu, “43 ilde bin kişiye yakın insanın gözaltına alınacağı iddiası doğru mudur?” diye sordu.

Fuat Avni: 150’si gazeteci, 400 kişi gözaltına alınacak

Twitter fenomeni Fuat Avni, 17 Aralık yolsuzluk soruşturmasının intikamını almak için, ülke çapında 400 kişinin gözaltına alınacağını yazdı. Bunların 150’sinin gazeteci olduğu bilgisini paylaştı.

Cumhuriyet Başsavcısı: Sizinle ilgili herhangi bir soruşturma yok

Hidayet Karaca, hakkında soruşturma açıldığına dair haberler üzerine Çağlayan Adliyesi’ne giderek, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu ile görüştü. Salihoğlu, “Sizinle ilgili herhangi bir soruşturma yok.” dedi.

“Hazırım, gelirlerse eşyalarımı hazırladım, Tv’de bekliyorum”

Fuat Avni, daha önce yapılması planlanan ve deşifre olması üzerine ertelenen  operasyonun başlatılacağını duyurdu.  Hidayet Karaca, gözaltına alınacağı iddiaları üzerine “Hazırım, gelirlerse eşyalarımı hazırladım, televizyonda bekliyorum.” ifadelerini kullandı.

Karaca, hukuksuzca gözaltına alındı

Polis, Hidayet Karaca’nın evine baskın düzenledi. Karaca’nın Samanyolu TV’de olduğunu öğrenen ekipler, Vatan Caddesi’ndeki Emniyet Müdürlüğü’ne gelmesini iletti. Eşi ve oğlu ile Emniyet’e giden Karaca, dizi senaryosundan örgüt kurmak suçlaması ile gözaltına alındı.

“Gözaltı süreci 4 güne uzarsa, hatmi bitireceğim”

Gözaltında bulunan Hidayet Karaca,  avukatı Fikret Duran aracılığıyla açıklama yaptı ve “Gözaltı süreci dört güne uzarsa hatmi bitireceğim inşallah.” dedi.

Hayalî dizi senaryosundan tutuklama talebi

Karaca’nın savcılık ifadesi 80 saat sonra, dördüncü günün sonunda alındı. Emniyet’teki savcılık ifadesi yaklaşık yedi saat sürdü. Savcılık ifadesi tamamlanan Karaca, tutuklanma talebi ile mahkemeye sevk edildi.

“Bir dizi filminden terör örgütü oluşturuluyor”


Hidayet Karaca, sağlık kontrolünden geçirildi. Karaca, burada yaptığı açıklamada, “Bir dizi filminden terör örgütü oluşturuluyor. Özgür Türkiye! Özgür basın susmaz!” dedi

“Mahkeme tarafsız değil, savunma yapmayı reddediyorum”

Dizi senaryosundan silahlı terör örgütü kurmak suçlaması ile mahkemeye sevk edilen Hidayet Karaca, mahkemenin tarafsız olmadığı gerekçesiyle savunma yapmayı reddetti.

Dizi senaryosundan tutuklanan tarihteki ilk gazeteci oldu

Beş gündür hürriyetinden alıkonulan Hidayet Karaca, tarihte bir dizi senaryosu gerekçe gösterilerek tutuklanan ilk gazeteci oldu. Karaca, mahkemede yaptığı açıklamada, “Bu kararı verenler bugün oturduğum yere oturacaklar. Tarih buna şahit olacak. Allah rızası için üzülmeyin, çalışın. Demokrasi için çalışın.” dedi.

KARACA, CEZAEVİNDEN VİCDANLARA SESLENDİ

Hidayet Karaca, avukatı aracılığıyla Silivri Cezaevi’nden kamuoyuna bir mektup gönderdi. “Bugün siyasîlerin hukuksuz talimatlarına boyun eğen bürokrat, hakîm ve savcılar yarın sanık sandalyesine oturacak.” diyen Karaca, “Siyasîlere dersi zaten vermesi gerekenler verecek. Mahkeme-i kübrada da görüşeceğiz.” ifadelerini kullandı.

TUTUKLULUĞA İTİRAZ REDDEDİLDİ

Karaca’nın avukatları 6 sulh ceza hakimine de tutukluluğa itiraz başvurusunda bulundu. İtirazların tamamı reddedildi. Karaca’nın kaçma şüphesi bulunduğu iddia edildi. Hâkimlerin tamamı HSYK’ya şikâyet edildi. Yaşanan hukuksuzlar son olarak Anayasa Mahkemesi’ne taşındı.

(Zaman)
<< Önceki Haber Medyaya darbe operasyonunda skandal üstüne skandal Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER