İddialara göre, basına kapalı toplantıda ilginç sözler sarf edildi. Kılıçdaroğlu, yeni anayasanın seçimden önce değiştirilmesi yönünde hükümete yaptığı çağrıyla ilgili olarak, "
Anayasa'nın bir haftada değiştirilemeyeceğini ben de biliyorum. Bu öneriyi siyasî bir manevra olarak yaptım, AKP'nin maskesini düşürmek için. Biz kaçan olmamalıyız. Manevra yapmayı bilmeliyiz." dedi.
Referandumda alınan yüzde 42'lik oyun tamamının kendilerine ait olduğu iddiasında da bulunan Kılıçdaroğlu, MHP'nin hedefi olmamak için bunu açıktan söylemediklerini dile getirdi. "Açıklarsak MHP'nin
baraj altından çıkma çabaları da olur." ifadesini kullandı.
Buna karşılık
CHP lideri, başörtüsü sorununu çözme konusunda söz vermesi nedeniyle bazı PM üyelerinin hedefi oldu. Partinin, '
laiklik' konusunda katı bir tutum sergilemediği yönündeki eleştirilere, "Laikliğin toplumun bazı kesimlerince 'dinsizlik' olarak algılandığını unutmayalım." diye karşılık verdi.
_________________________________________________________________________
* Anayasa'nın bir haftada değiştirilemeyeceğini ben de biliyorum. Siyasî manevra yapıyorum.
* Referandumda alınan yüzde 42'lik oyun tamamı bize ait. MHP'nin hedefi olmamak için susuyoruz.
*Türbanı bilinçli gündeme getirmedim. Bu yönde soru sorulunca cevap vermek durumunda kaldım.
*Parti tabanımız maalesef yönetime güvenmiyor, kaypak bir tabanımız var.
_________________________________________________________________________
Yaklaşık 4 saat süren toplantıda, Genel Sekreter
Önder Sav'a yakın isimler
referandum sürecindeki söylemi nedeniyle Kılıçdaroğlu'na yönelik eleştirilerde bulundu. İddiaya göre, PM üyesi ve
Ankara Milletvekili Oya Araslı, "Durup dururken
türbanı gündeme taşıdık. Oysa AİHM'nin bu konuda kararları var. Anayasa Mahkemesi'ndeki türban başvurusuna bütün CHP'liler
imza attı. Bu konuyu geçiştirmemiz gerekiyor. Konuyu 'din adamlarına, ulemaya soralım' diyenler bile var. Laiklik vurgusundan nasıl böyle bir ortama geldik?" diye sordu. Yeni anayasa konusundaki ifadeleri için de Kılıçdaroğlu'na suçlamalarda bulunan Araslı, "Anayasa değişikliğinin 1 haftada tamamen değiştirilebileceğini söylüyorsunuz. Neler oluyor, bilmek istiyorum." diye tepki gösterdi. PM üyesi ve
İstanbul Milletvekili
Necla Arat da laiklik ve türban konularına değinerek, "Bu konularda yumuşak bir
politika izlenmeye başlandı. Laiklik olmadan
demokrasi olmaz. Genel af ve türban konusunda konuşulmaması konusunda bütün milletvekilleri telefonla aranarak uyarıldı, bu parti içi demokrasiye aykırı." eleştirilerini getirdi.
Kemal Kılıçdaroğlu ise konuşmasında kendisine yönelik eleştirilere cevap verdi. 'Türban' konusunu bilinçli olarak gündeme getirmediğini, kendisine bu konuda sorular yöneltildiği için cevap vermek durumunda kaldığını anlattı. Kılıçdaroğlu'nun konuşmasında, parti tabanının yönetime güvenmediği yönünde de sitemde bulunduğu ve "Kaypak bir tabanımız var." dediği iddia edildi.
Bizim sorunumuz türbanla
PM toplantısı sonrası Parti Sözcüsü Hakkı
Suha Okay, bir
basın açıklaması yaptı. Burada kendisine, Kılıçdaroğlu'nun
Hürriyet Gazetesi'ne verdiği röportajdaki sözleri soruldu. Kılıçdaroğlu,
Pakistan ve İran'da kadınların saçlarının bir bölümünü açıkta bırakan başörtüleri taktığını ifade ederek, bunun bir çözüm modeli olabileceğini savunmuştu. Örnek olarak da Pakistan'ın
merhum başbakanı Benazir Butto'yu göstermişti. Okay, bu yöndeki soruya şöyle cevap verdi: "CHP'nin başörtüsüyle bir sorunu yok. CHP'nin geçmişte de tartıştığı konu türbandı. Türban bir siyasi simgedir. Sayın Genel Başkan'ımızın ifade ettiği, isminde
İslam Cumhuriyeti yazan Pakistan'da dahi saçın bir kısmının göründüğü yolundadır. Yoksa bir
tarif, bir şekil önermesi değildir, sadece bir tespitte bulunmuştur."
Okay'a,
Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu'nun, "İmamlar kanaat önderi olmalı." sözleri de soruldu. Bunun
doğal olduğunu belirten Okay, "Din görevlileri de toplumumuzda öncü olması gereken kişilerdir. Yeter ki kendi görevlerini yapsınlar." diye konuştu. CHP Sözcüsü,
TBMM yasama yılının açılış törenlerinde sergiledikleri 'pozitif muhalefet' anlayışını sürdüreceklerini de söyledi.