'İrtica yaygarasını bekliyorduk'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Bali Adasında gündeme ilişkin çok önemli açıklamalar yaptı.Erdoğan döndüğünde sürpriz bir ABD gezisine hazırlanıyor.

'İrtica yaygarasını bekliyorduk'

İran, Irak ve Filistin gündemli olmasını planladığı bu gezi için "Döner dönmez ABD seyahati düşünüyorum. Randevu talebinde bulunacağım. Türkiye’ye büyük görev düşüyor" dedi. Endonezya'ya geçerken yolculuk sırasında gazetecilerin dünya ve ülke gündemine ilişkin sorularını cevaplayan Erdoğan, Ortadoğu sorunundan cumhurbaşkanlığı seçimlerine, Fransa ile yaşanan ‘sözde Ermeni soykırımı' gerginliğinden futbola kadar pek çok konuya değindi. Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi eşbaşkanı olarak Türkiye'ye büyük görevler düştüğünü belirten Başbakan, sürpriz bir ABD gezisine hazırlanıyor. İran, Filistin ve Irak meselelerini görüşmek üzere Washington'dan randevu isteyeceğini açıklayan Erdoğan, “İran'ın nükleer çalışmaları sebebiyle bölge iyice gerildi. Sıcak çatışma beklemiyorum; ama olursa Türkiye'ye faturası büyük olur. Döner dönmez ABD seyahati düşünüyorum.” dedi. İran konusunun diplomatik yolla çözülebileceğinin altını çizen Erdoğan, İran'ın nükleer güce sahip olma hakkının bulunduğunu; ancak bunun uluslararası denetime açık olması gerektiğini söyledi. Tahran yönetiminin de denetimlere karşı olmadığına dikkat çeken Erdoğan, “Meseleyi hemen kestirip atmamak lazım. İran'daki rejim değişikliği üzerinde durmamak gerekir.” ifadesini kullandı. ‘Açık hapishane' olarak tanımladığı Filistin'e mali yardımların tekrar başlatılmasını isteyen Başbakan, bu düşüncesini ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'a da iletmiş: “Ankara'ya geldiğinde ayni ve nakdi yardımların kesilmesi konusunu açtım. ‘Doğru değil' dedim. Kendisi ‘Biz ayni yardımlara devam ediyoruz' karşılığını verince ‘Mahmud Abbas'la konuştum, öyle söylemiyor' dedim. Filistin'e gıda, yağ, şeker gibi doğrudan yardım projesi üzerinde duruyoruz.” İç politikada gündemi meşgul eden Terörle Mücadele Kanun Tasarısı'nı geri çekmeyi düşünmediklerini anlatan Tayyip Erdoğan, bu düzenlemeye katkı sağlayacak herkesle çalışmaya hazır olduklarını dile getirdi. Son dönemlerde irtica ile ilgili haberlerin artış gösterdiğine de dikkat çeken Başbakan, bunu yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerine bağladı. Başbakan, Endonezya’dan Türkiye’ye döndüğünde İran, Irak ve Filistin konuşlarını görüşmek üzere ABD’den randevu isteyeceğini açıkladı. “Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi eşbaşkanı olarak Türkiye’ye büyük görev düşüyor.” diyen Başbakan, İran’ın nükleer çalışmaları sebebiyle bölgenin iyice gerildiğini söyledi. Erdoğan, “Bölgede sıcak bir gelişme olacağını tahmin etmiyorum. Ama olursa Türkiye’ye faturası büyük olur. Döner dönmez ABD seyahati düşünüyorum. Randevu talebinde bulunacağım. 25-26’sında Almanya’da Başbakan Angela Merkel ile buluşacağız. BM Güvenlik Konseyi için önemli. Irak’taki son durumu, İran’ı, İsrail ve Filistin’i görüşmemiz gerekir.” şeklinde konuştu. İran konusunun diplomatik yolla çözülebileceğinin altını çizen Erdoğan, İran’ın nükleer güce sahip olmaya hakkı olduğunu; ancak çalışmalarının uluslararası denetime açık olması gerektiğini söyledi. Erdoğan, Tahran yönetiminin de denetimlere karşı olmadığını belirterek, “Meseleyi hemen kestirip atmamak lazım. İran’daki rejim değişikliği üzerinde durmamak gerekir. Saydamlık noktasında eksiklik var. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın denetimine karşı değiller. Ama bunun dünya kamuoyuna anlatılması lazım.” dedi. Filistin’deki seçimleri Hamas’ın kazanmasının ardından uluslararası toplumun bu ülkeye yaptığı malî yardımları kesmesini doğru bulmadığını da kaydeden Erdoğan, konuyu ABD Dışişleri Bakanı Rice’a da açtığını söyledi. “Filistin açık hapishane gibi.” diyen Başbakan, şöyle devam etti: “Filistin’e aynî ve nakdî yardımların kesilmesi konusunu Rice geldiğinde açtım. ‘Doğru değil.’ dedim. Kendisi ‘Biz aynî yardımlara devam ediyoruz.’ karşılığını verince ‘Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’la konuştum, öyle söylemiyor.’ dedim. Filistin Özel Temsilcisi Vehbi Dinçerler ile Filistin’e gıda, yağ, şeker gibi aynî yardım projesi üzerinde duruyoruz. BM Genel Sekreteri Kofi Annan’la da görüştüm. Duygularımızı paylaşıyor.” Cezayir tasarısı imâsı Başbakan Erdoğan, Fransa’nın sözde Ermeni soykırımını inkar edenlere para ve hapis cezası vermeyi öngören yasa tasarısının tamamen iç siyasetle ilgili olduğunu kaydetti. Viyana’daki görüşmesinde Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın da tasarıdan duyduğu rahatsızlığı kendisine ilettiğini belirten Erdoğan, “Chirac’ın tavrı, tasarının alt komisyon kararı doğrultusunda sonuçlanması veya meclis gündemine getirilmemesi yönünde. Zaten meclis gündeminin çok yoğun olduğunu söylüyor.” dedi. Türkiye’de yatırımları bulunan Fransız şirketlerinin temsilcileriyle görüştüğünü belirten Erdoğan, onların da mevcut durumdan şikayetçi olduğunu söyledi. Erdoğan, “Türkiye’de birinci yatırımcı olan ülke, böyle durumlardan tabii ki olumsuz etkilenir.” ifadesini kullandı. Türkiye’nin karşı atağa geçerek Cezayir soykırımı ile ilgili benzer bir karar alıp alamayacağına ilişkin bir soru üzerine tasarıya karşı henüz bir girişimde bulunmadıklarını söyleyen Başbakan, “Ama sabır süreci belirli bir yere kadar devam eder. Biz uzlaşma istiyoruz, sabırlı davranıyoruz. Ancak Bu süreç devam ederse ne olur bilemem. Kin noktasında değiliz; ama kendimize ait yaptırımları uygularız.” imâsında bulundu. Müzakereler önümüzdeki ay başlar Konuşmasında AB ile ilişkilere de temas eden Başbakan Erdoğan, tarama sürecinin yarısının tamamlandığını söyledi. Erdoğan, iki fasılda yapılacak müzakerelere Avusturya’nın haziran ayı içerisinde dolacak olan dönem başkanlığı sırasında başlanacağını belirtti. Erdoğan, sürecin devam ettiğini ve 17 Aralık öncesinde olduğu gibi Avrupa ülkelerini dolaşmalarına gerek olmadığını vurgulayarak, “Zaten zirvelerde liderlerle görüşüyoruz ve tezlerimizi anlatıyoruz. Aile fotoğraflarında yerimiz olmadığı halde bize jest yapılıyor ve davet ediliyoruz.” şeklinde konuştu. Hükümetin her toplantısında AB ile ilişkileri özel olarak değerlendirdiğini vurgulayan Erdoğan, Avrupa ile bağların güçlendirilmesi için önümüzdeki yıl bazı önemli adımların atılacağını söyledi. -------------------------------------------------------------------------------- Schüssel topla oynamayı seviyor Maçın başında ben, Fatih Hoca ve Schüssel çok defa rakibi 1-2 kişi yakaladık. Tek top oynasak, paslı oynasak mutlaka gol gelirdi. Ben tek topa girmeyi çok denedim; ama Schüssel topla oynamayı çok seviyor. Keşke takımların tamamı değil de tek tek değişme olsaydı, daha iyi olurdu. Takım halinde oyuna girip çıkma yanlış oldu. Diri oyuncular daha fazla oynamalıydı. Maç sonrasında vücudumda ağrılar oldu; ama hemen geçer. Belimde sorun yok, antrenmanda dizimi sakatladım. Bazı oyuncuları sabah gördüm, yürüyemiyordu. Türkiye’deki şampiyonluk mücadelesinde uzatmalar çok ö-nemli. Asıl kritik maç Denizli’de. [GÖRÜŞMEDEN SATIR BAŞLARI] TMK’yı geri çekmeyiz; her türlü katkıya açığız Terörle Mücadele Yasası ile ilgili bize katkı sağlayacak herkesle çalışmaya hazırız. Hukukçular ya da bu konuları bilenler gelsin, çekincelerini bizimle paylaşsın; ancak Terörle Mücadele Yasası’nı geri çekmemizi kimse beklemesin. Yirmiye yakın sivil toplum kuruluşundan geldiler bu yasa için. Onlara ‘Gelin yasayı AK Parti olarak değil milletçe çıkaralım.’ dedim. Terörle mücadele edenler bizden yasal destek bekliyor. Zaten bu yasa devletin her organına danışılarak hazırlandı. Bunların arasında Silahlı Kuvvetler de var, Cumhurbaşkanı da. -------------------------------------------------------------------------------- Yargıdan adamına göre karar çıkabiliyor Yasaların yanlış yorumlanması ya da algılanması her dönemde olabilir. Mahkûmiyetim de öyle olmadı mı? Davam başka türlü yorumlanabilirdi. Şimdi de bir yazara ceza vererek yorumladılar; üstelik savcının beraat talebine rağmen. Karardan sonra eleştiri hakkınızı kullandığınızda da tepki veriyorlar. Bazen adamına göre karar çıkabiliyor. Bu, yasadan çok uygulayıcılarla ilgili. Konuşmak istemiyorum; ancak içim yanıyor. Başbakana hakâret suç olmuyor, başkasına oluyor. Ben Tayyip Bey olarak kızmıyorum, bu ülkenin başbakanı olarak böyle davranılmasına üzülüyorum. Bizi, Selanik’teki yazıyı okumayanlar eleştiriyor Selanik’teki deftere yazılanları okudunuz mu? Lütfen okuyun. Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanına böyle şeyler denir mi? Cumhuriyet’e sahip çıkanlar Cumhuriyet’in başbakanına da sahip çıkmalıdır. Muhalefetin bugünlerde görülen muhalefeti yapacağını biliyordum. Bir araya geldiğimizde böyle konuşulmuyor; ancak kamuoyu huzurunda hakârete varan sözler söylüyorlar. Ekonomi bu kadar iyi giderken Türkiye’de böyle olayların yaşanması üzücü. (Fethi Dördüncü isimli bir vatandaş, Atatürk’ün Selanik’teki evinde bulunan şeref defterine Erdoğan’a hakâret içeren sözler yazmıştı.) İrtica haberlerindeki artış, iç siyasetle ilgili Son günlerde irtica haberlerindeki artışın iç siyasetle ilgili olduğundan şüphe yok. Gerginlik üretiyorlar. Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşırken muhalefetin bütün mahâretini ortaya koyacağını biliyordum, bunları bekliyordum. Gerginlik noktasında medyamıza da sorumluluk düşüyor. Halkı ilgilendirmeyen olaylar gündem haline getiriliyor ve halk meşgul ediliyor. Ayrıca bu tür gündemler yüzünden halk karamsarlığa itiliyor. Fabrikalar açıyoruz, istihdam alanları oluşturuyoruz; ancak bu olumlu gelişmeler değil gereksiz ve gergin tartışmalar gündemi meşgul ediyor. Cumhuriyet’e bomba tasvip edilemez Cumhuriyet Gazetesi’ne düzenlenen bombalı saldırı tasvip edilemez. Yalnız AK Parti’ye de bu kadar saldırı oluyor, parti binaları bombalanıyor, neden hiçbir yerde yer almıyor? AK Parti’ye saldırı yapıldığında susanlar şimdi başka şeyler söylüyor. Adı ‘Cumhuriyet’ olsa bile cumhur, 75 milyon insandan oluşuyor. Cumhur, cumhuriyetine sahip çıkmayı gayet iyi bilir. Bu konuda hiç kimsenin endişesi olmasın. AK Parti bu saldırıların karşısında olan bir partidir. Ancak neden AK Parti ya da bir başka parti saldırıya uğrayınca genel başkanı aranıp ‘geçmiş olsun, sorumlular bulunsun’ denmez? Erdoğan’dan çarpıcı mesajlar Başbakan Erdoğan, Endonezya yolculuğu sırasında gazetecilere dünya ve ülke gündemiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. ● ABD’ye sürpriz ziyaret ● İrtica haberleri siyasî ● Yargıdan adamına göre karar Başbakan Tayyip Erdoğan, Avusturya'da düzenlenen AB-Latin Amerika Zirvesi'nin ardından D-8 toplantısına katılmak için ABD’ye sürpriz ziyaret Ortadoğu iyice gerildi. İran, Irak ve Filistin konularında Türkiye'ye büyük görevler düşüyor. Döner dönmez ABD seyahatine çıkmayı düşünüyorum. -------------------------------------------------------------------------------- İrtica haberleri siyasî İrtica haberlerinin artması iç siyasetle ilgili. Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşırken gerginlik üretiyorlar. Medyamıza da sorumluluk düşüyor. -------------------------------------------------------------------------------- Yargıdan adamına göre karar Yargıdan bazen adamına göre karar çıkabiliyor. Bu, uygulayıcılarla ilgili. İçim yanıyor, başbakana hakaret edilince suç değil, başkasına yapıldığında suç oluyor. Endonezya'ya geçti. Yolculuk sırasında gazetecilerin dünya ve ülke gündemine ilişkin sorularını cevaplayan Erdoğan, Ortadoğu sorunundan cumhurbaşkanlığı seçimlerine, Fransa ile yaşanan ‘sözde Ermeni soykırımı' gerginliğinden futbola kadar pek çok konuya değindi. Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi eşbaşkanı olarak Türkiye'ye büyük görevler düştüğünü belirten Başbakan, sürpriz bir ABD gezisine hazırlanıyor. İran, Filistin ve Irak meselelerini görüşmek üzere Washington'dan randevu isteyeceğini açıklayan Erdoğan, “İran'ın nükleer çalışmaları sebebiyle bölge iyice gerildi. Sıcak çatışma beklemiyorum; ama olursa Türkiye'ye faturası büyük olur. Döner dönmez ABD seyahati düşünüyorum.” dedi. İran konusunun diplomatik yolla çözülebileceğinin altını çizen Erdoğan, İran'ın nükleer güce sahip olma hakkının bulunduğunu; ancak bunun uluslararası denetime açık olması gerektiğini söyledi. Tahran yönetiminin de denetimlere karşı olmadığına dikkat çeken Erdoğan, “Meseleyi hemen kestirip atmamak lazım. İran'daki rejim değişikliği üzerinde durmamak gerekir.” ifadesini kullandı. ‘Açık hapishane' olarak tanımladığı Filistin'e mali yardımların tekrar başlatılmasını isteyen Başbakan, bu düşüncesini ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'a da iletmiş: “Ankara'ya geldiğinde ayni ve nakdi yardımların kesilmesi konusunu açtım. ‘Doğru değil' dedim. Kendisi ‘Biz ayni yardımlara devam ediyoruz' karşılığını verince ‘Mahmud Abbas'la konuştum, öyle söylemiyor' dedim. Filistin'e gıda, yağ, şeker gibi doğrudan yardım projesi üzerinde duruyoruz.” İç politikada gündemi meşgul eden Terörle Mücadele Kanun Tasarısı'nı geri çekmeyi düşünmediklerini anlatan Tayyip Erdoğan, bu düzenlemeye katkı sağlayacak herkesle çalışmaya hazır olduklarını dile getirdi. Son dönemlerde irtica ile ilgili haberlerin artış gösterdiğine de dikkat çeken Başbakan, bunu yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerine bağladı. Başbakan, Endonezya’dan Türkiye’ye döndüğünde İran, Irak ve Filistin konuşlarını görüşmek üzere ABD’den randevu isteyeceğini açıkladı. “Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi eşbaşkanı olarak Türkiye’ye büyük görev düşüyor.” diyen Başbakan, İran’ın nükleer çalışmaları sebebiyle bölgenin iyice gerildiğini söyledi. Erdoğan, “Bölgede sıcak bir gelişme olacağını tahmin etmiyorum. Ama olursa Türkiye’ye faturası büyük olur. Döner dönmez ABD seyahati düşünüyorum. Randevu talebinde bulunacağım. 25-26’sında Almanya’da Başbakan Angela Merkel ile buluşacağız. BM Güvenlik Konseyi için önemli. Irak’taki son durumu, İran’ı, İsrail ve Filistin’i görüşmemiz gerekir.” şeklinde konuştu. İran konusunun diplomatik yolla çözülebileceğinin altını çizen Erdoğan, İran’ın nükleer güce sahip olmaya hakkı olduğunu; ancak çalışmalarının uluslararası denetime açık olması gerektiğini söyledi. Erdoğan, Tahran yönetiminin de denetimlere karşı olmadığını belirterek, “Meseleyi hemen kestirip atmamak lazım. İran’daki rejim değişikliği üzerinde durmamak gerekir. Saydamlık noktasında eksiklik var. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın denetimine karşı değiller. Ama bunun dünya kamuoyuna anlatılması lazım.” dedi. Filistin’deki seçimleri Hamas’ın kazanmasının ardından uluslararası toplumun bu ülkeye yaptığı malî yardımları kesmesini doğru bulmadığını da kaydeden Erdoğan, konuyu ABD Dışişleri Bakanı Rice’a da açtığını söyledi. “Filistin açık hapishane gibi.” diyen Başbakan, şöyle devam etti: “Filistin’e aynî ve nakdî yardımların kesilmesi konusunu Rice geldiğinde açtım. ‘Doğru değil.’ dedim. Kendisi ‘Biz aynî yardımlara devam ediyoruz.’ karşılığını verince ‘Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’la konuştum, öyle söylemiyor.’ dedim. Filistin Özel Temsilcisi Vehbi Dinçerler ile Filistin’e gıda, yağ, şeker gibi aynî yardım projesi üzerinde duruyoruz. BM Genel Sekreteri Kofi Annan’la da görüştüm. Duygularımızı paylaşıyor.” Cezayir tasarısı imâsı Başbakan Erdoğan, Fransa’nın sözde Ermeni soykırımını inkar edenlere para ve hapis cezası vermeyi öngören yasa tasarısının tamamen iç siyasetle ilgili olduğunu kaydetti. Viyana’daki görüşmesinde Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın da tasarıdan duyduğu rahatsızlığı kendisine ilettiğini belirten Erdoğan, “Chirac’ın tavrı, tasarının alt komisyon kararı doğrultusunda sonuçlanması veya meclis gündemine getirilmemesi yönünde. Zaten meclis gündeminin çok yoğun olduğunu söylüyor.” dedi. Türkiye’de yatırımları bulunan Fransız şirketlerinin temsilcileriyle görüştüğünü belirten Erdoğan, onların da mevcut durumdan şikayetçi olduğunu söyledi. Erdoğan, “Türkiye’de birinci yatırımcı olan ülke, böyle durumlardan tabii ki olumsuz etkilenir.” ifadesini kullandı. Türkiye’nin karşı atağa geçerek Cezayir soykırımı ile ilgili benzer bir karar alıp alamayacağına ilişkin bir soru üzerine tasarıya karşı henüz bir girişimde bulunmadıklarını söyleyen Başbakan, “Ama sabır süreci belirli bir yere kadar devam eder. Biz uzlaşma istiyoruz, sabırlı davranıyoruz. Ancak Bu süreç devam ederse ne olur bilemem. Kin noktasında değiliz; ama kendimize ait yaptırımları uygularız.” imâsında bulundu. Müzakereler önümüzdeki ay başlar Konuşmasında AB ile ilişkilere de temas eden Başbakan Erdoğan, tarama sürecinin yarısının tamamlandığını söyledi. Erdoğan, iki fasılda yapılacak müzakerelere Avusturya’nın haziran ayı içerisinde dolacak olan dönem başkanlığı sırasında başlanacağını belirtti. Erdoğan, sürecin devam ettiğini ve 17 Aralık öncesinde olduğu gibi Avrupa ülkelerini dolaşmalarına gerek olmadığını vurgulayarak, “Zaten zirvelerde liderlerle görüşüyoruz ve tezlerimizi anlatıyoruz. Aile fotoğraflarında yerimiz olmadığı halde bize jest yapılıyor ve davet ediliyoruz.” şeklinde konuştu. Hükümetin her toplantısında AB ile ilişkileri özel olarak değerlendirdiğini vurgulayan Erdoğan, Avrupa ile bağların güçlendirilmesi için önümüzdeki yıl bazı önemli adımların atılacağını söyledi. -------------------------------------------------------------------------------- Schüssel topla oynamayı seviyor Maçın başında ben, Fatih Hoca ve Schüssel çok defa rakibi 1-2 kişi yakaladık. Tek top oynasak, paslı oynasak mutlaka gol gelirdi. Ben tek topa girmeyi çok denedim; ama Schüssel topla oynamayı çok seviyor. Keşke takımların tamamı değil de tek tek değişme olsaydı, daha iyi olurdu. Takım halinde oyuna girip çıkma yanlış oldu. Diri oyuncular daha fazla oynamalıydı. Maç sonrasında vücudumda ağrılar oldu; ama hemen geçer. Belimde sorun yok, antrenmanda dizimi sakatladım. Bazı oyuncuları sabah gördüm, yürüyemiyordu. Türkiye’deki şampiyonluk mücadelesinde uzatmalar çok ö-nemli. Asıl kritik maç Denizli’de. [GÖRÜŞMEDEN SATIR BAŞLARI] TMK’yı geri çekmeyiz; her türlü katkıya açığız Terörle Mücadele Yasası ile ilgili bize katkı sağlayacak herkesle çalışmaya hazırız. Hukukçular ya da bu konuları bilenler gelsin, çekincelerini bizimle paylaşsın; ancak Terörle Mücadele Yasası’nı geri çekmemizi kimse beklemesin. Yirmiye yakın sivil toplum kuruluşundan geldiler bu yasa için. Onlara ‘Gelin yasayı AK Parti olarak değil milletçe çıkaralım.’ dedim. Terörle mücadele edenler bizden yasal destek bekliyor. Zaten bu yasa devletin her organına danışılarak hazırlandı. Bunların arasında Silahlı Kuvvetler de var, Cumhurbaşkanı da. -------------------------------------------------------------------------------- Yargıdan adamına göre karar çıkabiliyor Yasaların yanlış yorumlanması ya da algılanması her dönemde olabilir. Mahkûmiyetim de öyle olmadı mı? Davam başka türlü yorumlanabilirdi. Şimdi de bir yazara ceza vererek yorumladılar; üstelik savcının beraat talebine rağmen. Karardan sonra eleştiri hakkınızı kullandığınızda da tepki veriyorlar. Bazen adamına göre karar çıkabiliyor. Bu, yasadan çok uygulayıcılarla ilgili. Konuşmak istemiyorum; ancak içim yanıyor. Başbakana hakâret suç olmuyor, başkasına oluyor. Ben Tayyip Bey olarak kızmıyorum, bu ülkenin başbakanı olarak böyle davranılmasına üzülüyorum. Bizi, Selanik’teki yazıyı okumayanlar eleştiriyor Selanik’teki deftere yazılanları okudunuz mu? Lütfen okuyun. Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanına böyle şeyler denir mi? Cumhuriyet’e sahip çıkanlar Cumhuriyet’in başbakanına da sahip çıkmalıdır. Muhalefetin bugünlerde görülen muhalefeti yapacağını biliyordum. Bir araya geldiğimizde böyle konuşulmuyor; ancak kamuoyu huzurunda hakârete varan sözler söylüyorlar. Ekonomi bu kadar iyi giderken Türkiye’de böyle olayların yaşanması üzücü. (Fethi Dördüncü isimli bir vatandaş, Atatürk’ün Selanik’teki evinde bulunan şeref defterine Erdoğan’a hakâret içeren sözler yazmıştı.) İrtica haberlerindeki artış, iç siyasetle ilgili Son günlerde irtica haberlerindeki artışın iç siyasetle ilgili olduğundan şüphe yok. Gerginlik üretiyorlar. Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşırken muhalefetin bütün mahâretini ortaya koyacağını biliyordum, bunları bekliyordum. Gerginlik noktasında medyamıza da sorumluluk düşüyor. Halkı ilgilendirmeyen olaylar gündem haline getiriliyor ve halk meşgul ediliyor. Ayrıca bu tür gündemler yüzünden halk karamsarlığa itiliyor. Fabrikalar açıyoruz, istihdam alanları oluşturuyoruz; ancak bu olumlu gelişmeler değil gereksiz ve gergin tartışmalar gündemi meşgul ediyor. Cumhuriyet’e bomba tasvip edilemez Cumhuriyet Gazetesi’ne düzenlenen bombalı saldırı tasvip edilemez. Yalnız AK Parti’ye de bu kadar saldırı oluyor, parti binaları bombalanıyor, neden hiçbir yerde yer almıyor? AK Parti’ye saldırı yapıldığında susanlar şimdi başka şeyler söylüyor. Adı ‘Cumhuriyet’ olsa bile cumhur, 75 milyon insandan oluşuyor. Cumhur, cumhuriyetine sahip çıkmayı gayet iyi bilir. Bu konuda hiç kimsenin endişesi olmasın. AK Parti bu saldırıların karşısında olan bir partidir. Ancak neden AK Parti ya da bir başka parti saldırıya uğrayınca genel başkanı aranıp ‘geçmiş olsun, sorumlular bulunsun’ denmez? ZAMAN
<< Önceki Haber 'İrtica yaygarasını bekliyorduk' Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER