Dağlıca'daki 10 kritik soru

On iki asker şehit olmuştu Dağlıca baskınında. PKK'nın bu kanlı saldırısı elbette içimizi acıttı... Hasan Cemal hain saldırıdaki soru işretlerini yazdı.

Dağlıca'daki 10 kritik soru

'Ölmediysen hainsin davası'nda 10 soru Dağlıca davasına yakın markaj gerekiyor! On iki asker şehit olmuştu Dağlıca baskınında. PKK'nın bu kanlı saldırısı elbette içimizi acıttı. Silahı, şiddeti, terörü bir kez daha lanetledik. Olayın şimdi bir yanı daha var: Askeri mahkemedeki Dağlıca davası. Bu dava hukuk adına çok düşündürücü. Rahatsız edici tarafları var. Ama üzerinde fazla durulmuyor. İktidar ve muhalefet dahil siyasal çevrelerin, belki daha önemlisi, medyanın fazla ilgisini çekmiyor sekiz askerle ilgili bu dava... Neden?.. PKK, Dağlıca baskını sırasında, sekiz askeri rehin alarak götürmüş, bir süre dağda tuttuktan sonra serbest bırakmıştı. Şimdi bu askerler hakkında askeri mahkemede dava var. Kimilerinin deyişiyle: "Ölmediysen hainsin davası!" Van Askeri Savcılığı'nın hazırladığı iddianameye, Askeri Yargıtay Onursal üyesi emekli Hakim Albay Ali Fahir Kayacan'la, emekli Hakim Albay Ümit Kardaş'ın yönelttikleri ciddi eleştiriler var. Kayacan, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talebine, "Böyle ceza olmaz!" diye tepki gösteriyor. Ümit Kardaş'ın tepkisi şöyle: "Sekiz asker yargılanıyor. Erlerin dışındaki görevlilerin hiç mi suçu yok? O askeri birlikteki zaafiyet nedir? Bu zincirleme sorumluluk Genelkurmay'a kadar gider. Belli kişilere vatan haini denilerek, idarenin kusuru böylece örtülüyor." Gündemde ayrıca 10 tane soru var, Taraf gazetesinin manşetten sorduğu: Soru 1: Askeri savcının hazırladığı iddianamede en ağır cezayı istediği Ramazan Yüce, gerek ifadesinde, gerek avukatıyla görüşürken, "Ben PKK'nın Dağlıca'ya baskın yapacağını dinledim, katırlarla geldiklerini termal kamerayla gördüm, hepsini rapor ettim" dedi. Yüce'nin bu sözünü ettiği raporlar nerede? Soru 2: Er Ramazan Yüce, birliğin telsiz dinleme ve kestirme görevlisi ve günlük rapor vermek onun temel görevi. Bu yüzden "Rapor vermedi" denemez. Eğer gerçekten vermediyse, bu temel görevini savsaklayan bir er, çatışma günü bile nasıl hala en kritik mevkideki görevde tutulmaya devam edildi? Soru 3: Yalan söylediğinin anında belgeleneceğini bile bile, "Ben PKK'nın gelmekte olduğunu bildirdim" diyen telsizci er Ramazan Yüce'nin söylediklerini bu durumda gerçek kabul etmek doğal değil mi? Öyleyse, böyle hayati bir istihbaratı veren bir askerin PKK'lı olduğunu ileri süren savcı ne kadar inandırıcı? Soru 4: İddianamade er Yüce'nin PKK'lı olduğunun kanıtlarından biri olarak silahı kullanmamış olması gösterildi. O ise ifadesinde, "Silahımla bir şarjör ateş ettim, ama sonra silah şişti" dedi. Silah da ortada yok ve incelenmedi, o halde Yüce'nin silahını kullanmadığı, dolayısıyla PKK'lı olduğu nasıl ileri sürülebildi? Soru 5: PKK'nın rehin aldığı ve şimdi yargılanmakta olan sanıkların hemen tümü cephanelerinin yetersiz, silahlarının arızalı olduğunu, çatışma sonrasında namlularının şiştiğini söyledi. Savcı ise "Doğru değil, silahlardan biriyle 174 mermi atılmış" demektedir. 174 mermi atılan bir silahın şişmesi doğal değil mi? Soru 6: İddianamede yine Yüce'nin PKK'lı olduğunun kanıtı olarak bir süre önce arkadaşlarına, "Ben sivilde dağa gideceğim" dediği yazıldı. Bu kadar kritik görevdeki bir asker için bu suçlama inandırıcı mı? Bu nasıl rehavettir ki, bunu söyleyen bir asker üstlerine bildirilmedi ve baskın anında bile o mevzideydi. Soru 7: Sonradan, Dağlıca baskını sırasında çatışmanın 36 saat sürdüğü resmen açıklandı. Bu askerler o 36 saatin hangi diliminde teslim oldu? Eğer çatışmanın son anlarında teslim oldularsa bu doğal değil mi ve asıl sorulacak sorunun şu olması gerekmez mi: O saate kadar neden askerlerin yardımına gidilmedi? Soru 8: Yok, askerler çatışmanın hemen başında ve er Ramazan Yüce'nin teşvikiyle teslim oldularsa ve dolayısıyla Yüce gerçekten PKK'lı ise, başına bunların geleceğini bile bile neden geri döndü? Soru 9: PKK'nın burnu dibindeki bir askeri time, saatlerce süren çatışmaya rağmen neden yardım gitmedi? Er Ramazan Yüce ve öteki yedi asker, onları kurtarmaya geldiği halde,"Bizi kurtarmayın!" dedikleri için mi 'vatana ihanet'e varan suçlamalarla karşı karşıyadır? Soru 10: İran'ın bir süre önce esir aldığı İngiliz askerleri çıkarıldıkları televizyonda, bu sekiz askerden çok daha 'yenmez yutulmaz' şeyler söylediler ama dönüşte serbest kaldılar. Devletlerinin saklamak istediği bir şey olmadığı için olabilir? Taraf'ın bu sorularını düşünmekte yarar var. Hukuk diyorsanız, adalet diyorsanız, vicdan diye bir derdiniz varsa, o zaman bu soruların üzerinde durmak zorundasınız. Ve unutmayın: Hukuk bir gün hepinize lazım olabilir! HASAN CEMAL/MİLLİYET
<< Önceki Haber Dağlıca'daki 10 kritik soru Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER