Terör saldırısının zamanlaması çok dikkat çekiyor. Hep belli dönemlerde saldırıların artması kafaları karıştırıyor.
Attığı adımlarla dünyada ve bölgesinde uluslararası güç haline gelen
Türkiye'de,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''
Arap Baharı'' turu ve BM görüşmelerine katılmak için ABD'ye gittiği tarihlere denk gelen kanlı
terör eylemlerinin üzerinden bir ay bile geçmeden
gündem yine
terör saldırısıyla değişti.
Türkiye, bütçenin fazla vermesini, işsizlik rakamlarındaki düşüşü, yeni anayasa yolunda
ilk adım olarak nitelenen ''
Anayasa Uzlaşma Komisyonu''nun ilk toplantısından çıkacakları konuşurken
terör örgütünce
Hakkari'nin
Çukurca ilçesinin farklı noktalarına saldırılar düzenlendi.
Terör örgütü üyelerinin teslim olmak için Habur'dan Türkiye'ye gelmelerinin ikinci yıl dönümüne de denk gelen tarihte 24 askerin şehit olduğu, 18 askerin yaralandığı saldırı, dikkatleri bir kez daha ''çakışan tarihlere'' çekti.
-Türkiye
sivil yönetime geçti,
PKK saldırıları başladı-
Türkiye 12
Eylül askeri müdahalesinden sonra 6
Kasım 1983'te gerçekleştirilen
seçimlerle yeni döneme girdiğinde, terör örgütü PKK'nın da ilk
silahlı eylemini gerçekleştirmesi dikkati çekti.
Eruh ve Şemdinli'de 15
Ağustos 1984'te gerçekleştirilen saldırılarda bir er şehit oldu, 3'ü sivil 12 kişi yaralandı.
Türkiye'nin ilk sivil Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın 31
Ekim 1989'da Türkiye Cumhuriyeti'nin 8. Cumhurbaşkanı seçilmesinden sadece bir ay sonra, 24 Kasım 1989'da, Hakkari'nin İkiyaka köyünde çoğu kadın ve çocuk 28 vatandaş
teröristlerce öldürüldü.
Artan saldırılar ve ABD'nin Irak'ı
bombalaması 1990-91 yıllarında dönemin Cumhurbaşkanı Özal'ı bölgede yeni bir arayış içerisine itti. Özal, 11
Mart 1991'de Iraklı
Kürt liderler Celal
Talabani ve Mesut Barzani'nin temsilcileriyle görüşüldüğünü açıkladı. Koalisyon hükümetleriyle yönetilen Türkiye'de terör eylemlerinin tırmandırıldığı bir dönemde yaşanan bu temaslar,
faili meçhul cinayetlerin damga vurduğu 1993 yılına kadar sürdü.
Özal'ın girişimiyle örgütün ''silah bırakmaya yaklaştığına'' ilişkin açıklamaların yapıldığı günlerde ise Turgut Özal'ın
ölüm haberi geldi. Özal'ın ölümünden yaklaşık 40 gün sonra 24
Mayıs 1993'te, Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'in başkanlığında toplanan Milli
Güvenlik Kurulu'nun aldığı önemli
tavsiye kararına rağmen aynı gün gelen saldırı, barış çabalarının yarıda kalmasına neden oldu. MGK'nın, hükümete ''silahlı eylemlere katılmayan terör örgütü üyelerinin teslim olmaları halinde affedilmeleri'' tavsiyesinde bulunduğu açıklanırken,
Bingöl-
Elazığ yolunu kesen teröristler,
terhis olan silahsız ve korumasız 33 eri şehit etti, 7 vatandaşı da öldürdü. Bunun üzerine Türkiye'nin yaklaşımı bir anda değişti.
-
Sivas olaylarını PKK'nın
Başbağlar katliamı takip etti-
Turgut Özal'ın ölümünün ardından Cumhurbaşkanlığına seçilen Süleyman Demirel, yeni hükümeti kurma görevini DYP Genel Başkanlığına seçilen
Tansu Çiller'e verdi. Çiller'in başkanlığında, DYP-SHP
koalisyonuyla kurulan 50.
Hükümet daha güvenoyu almamıştı ki 2 Temmuz 1993 günü Sivas'ta, tartışması hala süren bir olay yaşandı.
Madımak Oteli'nin yakılması sonucu 37 kişi hayatını kaybetti.
Bu olayın tartışmaları devam ed
erken, üç gün sonra 5 Temmuz 1993'te terör örgütü, Erzincan'ın Başbağlar köyünü bastı. Teröristler, aralarında kadınlar ve çocukların da bulunduğu 33 vatandaşı öldürdü. Eylem, ''Sivas olaylarını fırsat bilen örgütün,
Alevi-
Sünni çatışması çıkarma girişimi'' olarak yorumlandı.
Başbakan Çiller'in, 14 Ekim 1993'te ABD'ye yaptığı ilk ziyaret, terör örgütünün köy
baskınlarını artırdığı ve yüze yakın vatandaşı katlettiği döneme rastladı, ziyaretin gündemini de bu olaylar belirledi. ABD Başkanı Bill
Clinton, görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, ABD yönetiminin PKK'yı terör örgütü olarak kabul ettiğini ve terörle mücadelede Türkiye ile
işbirliği yapacaklarını söyledi.
Çiller'in ABD ziyaretini tamamlayarak Meksika'ya geçtiği 21 Ekim 1993 tarihinde Siirt'in Baykan ilçesi Derince mezrasını basan teröristler 14'ü çocuk, 8'i kadın 22 sivil vatandaşı öldürdü. Aynı gün teröristler Erzurum'un Çat ilçesine bağlı Yavi beldesine baskın düzenledi ve 35 vatandaş öldü, 50 kişi yaralandı.
-Refah-Yol'a terörün '
canlı bomba' tepkisi-
Türkiye gündeminin 1995'te hükümet kurma çalışmalarına odaklandığı süreçte, terör örgütünün eylemleri daha çok
kent merkezlerine yöneldi. ''Zilan'' kod adlı kadın teröristin 30 Haziran 1996'da, Tunceli'de
bayrak töreninin yapıldığı sırada vücuduna sardığı bombaları patlatması, Refah-Yol Hükümetinin kurulmasından sadece iki gün sonraya denk geldi. İkisi
astsubay toplam 6 askerin şehit olduğu olay, örgütün ilk ''canlı bomba'' eylemiydi.
Terörist
elebaşı Öcalan'ın, 15
Şubat 1999'da yakalanarak Türkiye'ye getirilmesinin üzerinden bir ay bile geçmemişti ki 13 Mart 1999 günü teröristler
İstanbul'daki Mavi Çarşı'ya düzenledikleri saldırıyla 13 kişinin ölümüne neden oldular. Başbakan
Bülent Ecevit, olaydan sonra 18
Nisan 1999'da yapılacak seçimleri işaret ederek, ''Seçim ortamı içinde milleti paniğe düşürmek istiyorlar. Fakat ben, milletimizin demokrasiye sımsıkı sahip çıkacağına inanıyorum'' açıklamasını yaptı.
-
Kürtçe yayın başladı, PKK saldırı kararı aldı-
3 Kasım 2002'de yapılan erken genel seçimlerden birinci çıkan AK Parti'nin
iktidar olduğu dönemde, AB'ye uyum çerçevesinde geleneksel dil ve lehçelerde, ulusal
radyo ve televizyonlardan yayın imkan veren yönetmeliğin çıkmasının ardından TRT, 9 Haziran 2004'te Radyo-1'den ilk Kürtçe yayını yaptı.
Aynı gün, kapatılan DEP'in eski milletvekilleri,
Leyla Zana, Hatip
Dicle,
Selim Sadak ve Orhan Doğan hakkındaki
infaz durdurularak tahliyelerine karar verildi. Tüm bu gelişmeler yaşanırken, terör örgütünün ''yeniden şiddeti tırmandırma kararı alması ve sözde tek yanlı ateşkesi bozması'' dikkati çekti.
Başbakan Erdoğan'ın, 8 Haziran 2004'te G-8 Zirvesi'ne katılmak üzere ABD'ye gitmesi de aynı tarihlere denk geldi.
-Referandum günü
Dağlıca saldırısı-
Cumhurbaşkanının
halk tarafından seçilmesini de öngören anayasa değişikliğine ilişkin
referandumun gerçekleştirildiği gün yani 21 Ekim 2007'de, Hakkari'nin
Yüksekova ilçesine bağlı Dağlıca köyündeki Komando Taburunu
hedef alan saldırıda 12 asker şehit oldu.
Türkiye'de ''
Ergenekon'' soruşturması çerçevesinde sivil-asker ilişkileri tartışılırken, gündem yine sivillere yönelik eylemle değişti. Birinci Ergenekon iddianamesi 25 Temmuz 2008'de mahkemede kabul edildikten iki gün sonra, terör örgütünün İstanbul Güngören'deki bombalı eyleminde 17 vatandaş hayatını kaybetti.
İsrail'in,
Dışişleri Bakanlığına rahatsızlığını ilettiği,
İran Cumhurbaşkanı
Mahmud Ahmedinejad'ın Türkiye'ye 14 Ağustos 2008'de yapacağı ziyaret beklenirken, 11 Ağustos'ta Erzincan'ın
Kemah ilçesinde askeri bir aracın geçişi sırasında daha önce döşenmiş mayının teröristlerce patlatılması sonucu 9 asker şehit oldu.
-Açılımı sabote eden
terör eylemi-
Dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın
Polis Akademisi'nde bir grup gazeteci, yazar ve akademisyenle 1 Ağustos 2009'da gerçekleştirdiği toplantıyla ''
Demokratik Açılım'' süreci başlayıp çözüme yönelik umutlar yeşermeye başladı.
İlerleyen sürece ilk
darbe yine terör örgütünden geldi. Başbakan Erdoğan'ın 7
Aralık 2009'da ABD'de Başkan
Barack Obama ile görüşmesine saatler kala terör, Tokat'ın Reşadiye ilçesinde bir kez daha kanlı yüzünü gösterdi. Yol
kontrol görevi yapan askeri araca açılan ateş sonucu 7 asker şehit oldu.
-''Mavi
Marmara'' teröründen önce PKK'nin
İskenderun terörü-
Türkiye'den yola çıkan
yardım gemilerinin
Gazze açıklarına vardığı ve İsrail'in operasyonuyla 9 kişinin öldüğü ''
Mavi Marmara'' saldırısından saatler önce, 3
1 Mayıs 2010'da İskenderun'da İkmal Destek Komutanlığı askerlerini
nöbet değişimi için görev yerlerine götüren askeri araca yönelik saldırıda 6 er şehit oldu, 7 er yaralandı.
Tarihler 8 Temmuz 2011'i gösterdiğinde gazetelerde terörist elebaşı Öcalan'ın ''Barış Konseyi kurulması için mutabakata varıldı'' yönündeki haberleri yer aldı. Buna karşılık terör örgütü üyeleri 9 Temmuz 2011 günü
Lice kırsalında yol keserek bir astsubay
çavuş, bir
uzman çavuş ve bir sağlık memurunu kaçırdılar. 5 gün sonra 14 Temmuz 2011'de ise Diyarbakır'ın
Silvan ilçesindeki terör saldırısında 13 asker şehit oldu.
-Türkiye, dünyanın gündemini
tayin ederken...-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
12 Eylül 2011'de
Mısır,
Tunus ve Libya'yı kapsayan ''Arap Baharı'' turuna başlaması dünyada ve Türkiye'de merakla beklenirken, terör örgütü eylemlerini sivilleri de hedef alacak şekilde artırdı. Tunceli'de 4 Eylül'de gerçekleşen saldırıda
halı sahada
futbol oynayan polislere uzun namlulu silahlarla ateş açılması sonucu bir başkomiser ile eşi şehit oldu.
''Arap Baharı'' turunun ilk durağı olan Mısır'a 12 Eylül'de giden Erdoğan'ın ziyareti öncesinde
11 Eylül 2011'de Şemdinli'de teröristler bir düğünü kendilerine kalkan yaparak polise ve askere saldırdılar.
Saldırıda 2 güvenlik görevlisi ve 3 vatandaş öldü.
Sivilleri hedef alan yeni saldırılar, Türkiye'nin
desteklediği Filistin'in BM'ye yapacağı başvurunun beklendiği tarihlerle çakıştı bu kez de. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Almanya'da temaslarda bulunduğu, Başbakan Erdoğan'ın da BM görüşmelerine katılmak üzere ABD'ye gittiği günlerde art arda terör saldırısı haberleri geldi. 20 Eylül günü
Ankara Kumrular Sokak'ta patlayan bomba 5 kişinin ölümüne neden oldu. Aynı günün gecesi Siirt'te 4
genç kızı ölüme götüren terör saldırısı gerçekleşti.
Türkiye'de, Filistin'in BM'ye tam üyelik başvurusunun, Başbakan Erdoğan'ın ABD temaslarının ve açıklamalarının gündem oluşturması beklenirken, tarihler yine
hain bir saldırıyı kayda geçirdi. Teröristler 24 Eylül 2011'de Siirt'in
Pervari ilçesinde Belenoluk Jandarma Karakolu'na uzun namlulu silahlar ve roketatarlarla saldırdı. Çıkan çatışmada 6 asker şehit oldu.
-Sivil anayasa çalışmalarına terör gölgesi düştü-
1 Ekim'de tüm partilerin katılımıyla açılan
TBMM'nin en önemli gündem maddesi sivil anayasa hazırlıkları oldu.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in öncülüğünde oluşturulan
Anayasa Uzlaşma Komisyonu, Mecliste temsil edilen her partiden eşit üyenin katılımı ile ilk toplantısını yapacağı güne Türkiye, yine terör saldırı ile uyandı.
Hakkari'nin Çukurca ilçesinde terör örgütü tarafından düzenlenen hain saldırılarda 24 asker şehit olurken 18 asker yaralandı.
Terör örgütünün gün ortasında Bitlis'te 5'i polis, 4'ü sivil 9 vatandaşı katletmesinin hemen akşamında gerçekleştirdiği bu saldırılarla, gündemde yerini alması beklenen anayasa çalışmaları geri plana düştü.
Terör örgütünün art arda gerçekleşen bu saldırıları, Türkiye'de bütçenin 28 yıl aradan sonra fazla vermesi ve işsizlik rakamlarındaki düşüşün konuşulduğu bir döneme denk gelmesiyle de dikkatleri üzerine çekmiş oldu.
Bu son saldırılar, aynı zamanda terör örgütü üyelerinin 2009 yılında Habur'dan Türkiye'ye girerek teslim olmalarının ikinci yıl dönümüne de denk geliyordu.