Baykal'ın stratejisinin sırrı

Genelkurmay'ın 'İrtica İle Mücadele Eylem Planı' belgesinin gerçek olduğunu kabullenmesi, siyaset yönüyle en fazla CHP lideri Deniz Baykal'ı zor durumda bıraktı.

Baykal'ın stratejisinin sırrı

Bu gelişme, Baykal'ın sadece ıslak imza değil, Ergenekon, Balyoz, Erzincan ve kozmik oda süreçlerindeki tezlerinin de büyük darbe aldığının habercisi. Baykal, başından beri belgeye karşı retçi tavır sergiledi. "Fotokopi, fasa fiso" yollu ifadeleri sürekli tekrarladı. Yargılananların yanında yer aldı; devlet kurumlarına güvensizlik beyan etti. Islak imzalı belgeyi ispatlayan her tespiti, belgeyi itibarsızlaştırma yoluna gitti. Israrla istediği jandarma incelemesinden çıkan sonuca rağmen, geri adım atmayacağı da anlaşılıyor. Nitekim, şimdi 'parmak izi' istiyor. Ülke geleceğini yakından ilgilendiren diğer dava ve soruşturmalarda kendini gösteren bu tavır, tutarlı bir politikaya işaret etmiyor. Kaldı ki, tecrübeli siyaset adamının, bütün bunların ne anlama geldiğini bilmemesi imkansız. Darbeler dahil kriz dönemlerini bizzat yaşadı. O halde, Baykal'ın duruşunu anlamak için yürüttüğü strateji ve kodlarına bakmak gerekiyor. Darbe/cunta tartışmalarından alnının akıyla çıkmasının, Türkiye'ye normalleşme yolunda önemli fırsatlar sunacağı çok açık. 'Darbe' kuşkularının boş olmadığını göstereceği gibi dengeleri yerli yerine oturtacak. Böyle bir gelişme, kuşkusuz iktidarın da lehine. AK Parti'nin mağduriyet/meşruiyet/hareket alanını genişletmesi; anayasa değişikliği dahil yasal düzenlemelerin önünü açması muhtemel. Halkın, referandum ve cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin tercihlerini etkilemesi de. CHP, bugün için böyle bir sürece girilmesini pek istemiyor. Buna paralel, asker-sivil ilişkilerinin ideal sınırlarına çekilmesiyle ilgili yönü de var meselenin. CHP liderliği, iktidar-asker uyumu ve uzlaşmasına mesafeli duruyor. Her hadiseyi rejim sorununa çekme, askeri müdahil/müttefik konumda tutma çabası bundan. 28 Şubat ve 27 Nisan'da da böyleydi. Baykal, askerin damarına basıyor adeta. Her fırsatta, hükümet desteğinde TSK'ya savaş açıldığını ileri sürüyor, askeri 'sinmiş, savunmada' gösteriyor, 'mağdur askerlerin haklarını kimin koruyacağını' soruyor, Genelkurmay'a suskun kaldığını hatırlatıyor. Baskıyı, sadece hükümete değil, komuta kademesine de uyguluyor. Demokrasi ve askerin iç dinamikleri açısından tehlikeli söylemin getireceklerinin farkında elbette. Bunu, çatışma kültürünün siyasetten kurumlara sıçramasında sakınca görmeyen ideolojik gelenek göze alabilir ancak. "Islak belgenin sahte olduğu ortaya çıkarsa Ergenekon iddianamesi çöker. Çünkü iddianame bu tür belgelere dayandırılmıştır." demişti CHP lideri. Şimdi tersi oldu, kendi iddiaları çöktü. Şüphesiz, Albay Dursun Çiçek itiraf etse bile inanmayacak, avukatlık sürecek. İşin sırrı Balyoz planı için söylediklerinde gizli: "Doğruysa, benim dünyam çok sarsılır." ZEKAİ ÖZÇINAR-ZAMAN
<< Önceki Haber Baykal'ın stratejisinin sırrı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER