Başka ülkede yaşansa kıyamet kopar!

İnternette art arda yüksek yargı mensuplarının korkunç ifşaatlarının yer aldığı ses kayıtları yayınlanıyor. Konuşmalar tüyler ürpertici...

Başka ülkede yaşansa kıyamet kopar!

Bir başka ülkede yaşansa kıyamet kopar. Bizdeki tablo, en az konuşmaların içeriği kadar vahim. Sanki bir yargı mensubunun suçluları kayırma, şantaj yapma, makam vaat ederek tahliye talep etme gibi kirli ilişkileri normal bir davranış. Resmen görmezden geliniyor. İşin tuhafı, bu kayıtlarda adı geçenlerden ne yalanlama ne de suç duyurusu geldi. Şu akıl almaz diyaloglar ne ile izah edilebilir: "Burada süreci biraz uzatmamız gerekiyor, dosyayı birleştirdikten sonra önce tüm sanıklar tahliye edilecek sonra biraz uzatıp dosya kapatılacak. Burada tahliye kopartmaya bakmak lazım..." "E.Ü.'e dedim, bunu yaparsan Yargıtay başkanısın. Üç tane adaysınız Abdurrahman Yalçınkaya, Kadir Özbek ve sen. Kadir'e de söyledim. Yapmazsan üç tane adamsınız. Hepsine söyledim. Bunu yapan geçer." (Burada Erzincan davasının 1 No'lu sanığı 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk de işin içine giriyor) "Dedim ki duruşmaya yetişemezsin. Şimdi bir rapor al, istirahatli ya bir görev çıkarttır. 'Ben dedi söylerim görev de çıkartırım.' Bizimkini iyi tutuyor Genelkurmay." (Genelkurmay Adli Müşaviri Hıfzı Çubuklu da olayların içinde) "Adli Müşavir, 'Uyuşmazlık Mahkemesi'ne, uyuşmazlık çıkarmadan götüremez miyiz?' diyor... Zaten ben de duruşmaya gideceğim. Baskı uygulayacağız mahkemeye... Bu süreçte eğer bir sıkıntı olursa uyuşmazlığa gideriz... Uyuşmazlıktan geçmez kemikleşirse sıkıntı çıkar. Kötü olabilir, hepsini tahliye edeceğiz." Konuşmalardaki ana tema, davaları Yargıtay'a getirip bitirmek. "Bu davayı buraya (Yargıtay'ı kastediyor) getirdik mi biz bu davayı bitiririz." Oktay Kuban çok iyi bir çocuk. Basıyor imzayı, bırakıyor." Hedef, Erzincan ve Dursun Çiçek davalarını Yargıtay'a getirip Ergenekon savcılarından kurtarmak. Akla ziyan konuşmalar çağdaş hukuk normlarına sahip bir ülkede yayımlansa ortada ne konuşanlar kalır ne de eğer bunlar yasal değilse kaydedenler. Bizde ise herkes suskun... En basit ithamlarda açıklama üstüne açıklama yapan kurumlar dut yemiş bülbül gibi... Hiçbir kurum -isterse en üst ve en seçkin olsun- çürük elmalardan azade değil. Önemli olan, o çürükleri kurumu yıpratmadan ayıklayabilmek. Üç beş yüksek yargı mensubuna kalkan olalım derken tüm kurumu ithamlarla yıpranmaya terk etmek anlaşılır bir şey değil. Yapılması gereken çok da zor değil. Konuşmalarda adı geçenler hakkında soruşturma açmak, soruşturma süresince davalardan el çektirmek ve de yasal değilse bunları kaydedenleri yargılamak. VEYSEL AYHAN - ZAMAN
<< Önceki Haber Başka ülkede yaşansa kıyamet kopar! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER