Başbakan ulusa seslendi

Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan ''Ulusa Sesleniş'' konuşmasında Ortadoğu'da yaşanan gelişmelere değinirken ''dost ve kardeş ülkelerde yaşanan olayların ortak noktasını açıkladı.

Başbakan ulusa seslendi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''dost ve kardeş ülkelerde yaşanan olayların ortak noktası, halkın daha fazla özgürlük, daha fazla adalet, daha hakça bir paylaşım talepleridir. Dünyanın her yerinde olduğu gibi bu dost ve kardeş ülkelerde de halk iradesinin gösterdiği istikameti, yegane doğru istikamet olarak kabul ediyoruz'' dedi. Yaptığı konuşmada dış politikada yaşanan gelişmeleri değerlendiren Erdoğan, bölgede önemli gelişmeler ve değişimlerin yaşandığı tarihi bir süreçten geçildiğini dile getirdi. Tunus'ta başlayan, ardından Mısır'da devam eden ve diğer bölge ülkelerine sirayet eden olayların bölgede büyük bir değişimin hayata geçtiğini gösterdiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Bu dost ve kardeş ülkelerde yaşanan olayların ortak noktası halkın daha fazla özgürlük, daha fazla adalet, daha hakça bir paylaşım talepleridir. Dünyanın her yerinde olduğu gibi bu dost ve kardeş ülkelerde de halk iradesinin gösterdiği istikameti, yegane doğru istikamet olarak kabul ediyoruz. 'Hâkimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir' sözünü kendine şiar etmiş bir millet olarak bundan başka bir tavır ortaya koymamız zaten düşünülemez. O nedenle milletimiz geçmişte yaşanan her kritik dönemde demokrasiyi yeniden güçlendirme, ülkesine ve geleceğine sahip çıkma iradesini en güçlü şekilde ortaya koymuştur. O nedenle Türkiye, demokrasisiyle, güçlü ekonomisiyle, dünya meseleleri hakkındaki barışçı ve aktif politikalarıyla ülkesine ve geleceğine sahip çıkma azmindeki bütün halklar için bir örnektir. Geleceğine umutla bakabilecekleri bir ülke inşa etmek üzere yola çıkan halkların ilham kaynağı Türkiye'dir. Bunu gururla ve mutlulukla ifade ediyorum. Biz hiçbir ülkenin iç işlerine karışmak gibi bir eğilim içinde olmadık, olmayız. Biz milletimiz için ne istiyorsak bütün dünya milletleri için de onu istiyoruz. Halkın iradesi diyorsak, hak ve özgürlükler diyorsak, eşitlik ve adalet diyorsak, ileri demokrasi diyorsak, bunu sadece kendi toplumumuz için değil bütün toplumlar için dile getiriyoruz. Huzur ve istikrarı sadece kendi ülkemiz için değil, bölgemizdeki ve dünyadaki tüm ülkeler için istiyoruz. Çünkü şu gerçeğin farkındayız; dünya artık eski dünya değil... Ülkeler arasında aşılmaz duvarlar yok, toplumlar arasında geçilmez uçurumlar yok. Eğer küresel barıştan söz edeceksek, bütün halkların, bütün toplumların, bütün yönetimlerin bu ideali sahiplenmesi lazım. Hiçbir yönetimin hukuksuzluktan hukuk icat etmek gibi bir lüksü yok, olmamalı. Bugün dünyanın çatışma noktalarına bakıldığında bu acı gerçek bütün çıplaklığıyla görülecektir. Bu bakımdan bölgemizde esen değişim rüzgârlarının, yaşanan bütün sıkıntı ve sancılarına rağmen inşallah hayırlı sonuçlar doğuracağına inanıyor, bunu temenni ediyoruz.'' -TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ'NE TEŞEKKÜR- Bütün dost ve kardeş ülkelerde demokratik işleyişin sağlanmasını, yönetimlerle halklar arasındaki çatışmaların giderilerek huzur ve istikrarın sağlanmasını dileyen Başbakan Erdoğan, bu noktada Türkiye olarak her türlü katkıyı sağlamaya hazır olduklarını ifade etti. Çeşitli sebeplerle kamu otoritesinin zaafa uğradığı bu ülkelerde yaşayan Türk vatandaşlarının bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, olayların yaşandığı ve yer yer can güvenliğinin kaybolduğu bu bölgelerde bulunan Türk vatandaşlarının Türkiye'ye intikali için bütün imkanların seferber edildiğini söyledi. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Devletimiz, ilgili bütün kurumlarıyla konunun takipçisidir, gereken her şey yapılmıştır, yapılmaktadır. Libya'da olayların başladığı andan itibaren, Dışişleri Bakanlığımızda bir kriz masası oluşturarak vatandaşlarımızın tahliyesi için çalışmalara başladık. Dışişleri Bakanımız, Ulaştırma Bakanımız, Genelkurmay Başkanlığı, Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, Denizcilik Müsteşarlığı, Kızılay hatta İstanbul Büyükşehir Belediyemiz, ilgili tüm kuruluşlarımız, yurt dışındaki bütün büyükelçiliklerimiz, başkonsolosluklarımız şu anda teyakkuz halindeler ve tahliye çalışmalarını yürütüyorlar. Sadece havayolu ile değil, kara ve deniz yoluyla da vatandaşlarımıza ulaştık. Hava meydanlarının hizmet veremiyor olmasından dolayı uçaklarımızın inemediği durumlarda, sahip olduğumuz en hızlı feribotlar olan İstanbul deniz otobüslerinin iki feribotunu devreye soktuk. Deniz Kuvvetlerimize ait firkateynler, özel sektöre ait gemiler de tahliye çalışmalarında görev alıyor. Dışişleri Bakanlığımız, dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanlığımız, işadamlarımızla, şantiye sorumlularımızla, mühendislerimizle, işçilerimizle ve onların Türkiye'deki yakınlarıyla sürekli irtibat halinde. Kızılay aynı şekilde gerek Libya'da gerek aktarma noktalarında gerekse yolculuk esnasında vatandaşlarımızın bütün acil ihtiyaçlarını karşılıyor. Libya'da; Trablus'taki Büyükelçiliğimizi ve Bingazi'deki Başkonsolosluğumuzu, tahliye çalışmalarını daha etkili şekilde yürütebilmeleri için ilave personelle takviye ettik. Bu vesileyle, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin tüm birimlerine, araç ve gereçleriyle seferber olmak suretiyle gösterdikleri cansiperane gayretleri sebebiyle, özellikle şahsım milletim adına teşekkür ediyorum. Dışişleri Bakanlığımızın, Libya'daki ve Türkiye'deki personeli olmak üzere, tahliye çalışmalarında yine aynı şekilde gösterdikleri gayret sebebiyle, tüm görevlilerimizi ayrı ayrı tebrik ediyorum.'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Birliğimizi ve beraberliğimizi her zamankinden daha sağlam tutarak, ülkemizin bu gelişme çizgisinden rahatsız olanların, huzur ve istikrarımıza gölge düşürmek isteyenlerin oyunlarını da bozacağız. Ülkemizin geleceğini istikrarsızlıktan medet uman karanlık zihinlere asla kurban vermeyeceğiz'' dedi. Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan ''Ulusa Sesleniş'' konuşmasında, bölgede yaşanan olayların, sahip olduğu huzur ve istikrar ortamının Türkiye için ne kadar önemli ve ne kadar değerli olduğunu bir kere daha gösterdiğini ifade etti. Türkiye'nin son yıllarda demokraside, ekonomide, sanayide, tarımda ve hayatın her alanında elde ettiği bütün kazanımların temelinde bu huzur ve istikrar ortamının bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları söyledi: ''Türkiye, bugün bütün dünyayı şaşırtan bir dinamizm içinde büyüyor, gelişiyor ve kalkınıyorsa bunu hiç kuşku yok ki geleceğine umutla bakan insanlarına borçludur. Biz bütün hedefleri sizlerin ülkenize olan bağlılığınıza, inancınıza, ortaya koyduğunuz fedakârca gayretlere güvenerek koyduk ve koymaya da devam edeceğiz. Türkiye birkaç yıla sığdırdığı bu önemli atılımı, toplumsal sinerjiyi en üst seviyede yakalayarak gerçekleştirmiştir. Dünyanın büyük ekonomik sarsıntılar yaşadığı, ülke ekonomilerinin büyük bir kısmının küçüldüğü bir dönemde bizim ülke olarak büyümeye devam edişimizin sırrı da buradadır. Bugün birçok ülkeden ekonomik anlamda kara haberler gelirken, biz iyi haberler almaya devam ediyoruz. 2010 yılını hedeflenenin altında bir enflasyon oranıyla tamamladık. 2011 yılına ait ilk veriler de yavaş yavaş ortaya çıkıyor ve enflasyondan, dış ticaretten yine güzel haberler geliyor. TİM verilerine göre; ihracatımız da ocak ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 23 oranında artmış durumda... Sadece ocak ayı ihracatı 9 milyar 655 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu rakam, 2008 yılından sonraki en yüksek ihracat rakamı. Bu rakamın içinde bizi çok sevindiren bir başka güzel nokta da şu; ocak ayında Güneydoğu Anadolu Bölgemizden yapılan ihracat rekor bir seviyeye ulaşarak 500 milyon dolar oldu. Geçen yıla göre bu bölgemizden yapılan ihracatta yüzde 45'lik bir artış var. Bu da gösteriyor ki, Türkiye'nin kalkınma alanında, üretim alanında en sıkıntılı olduğu bölgelerimizde de bugün bir iyileşme, bir canlanma yaşanmaktadır. İnşallah bunun devamı daha da güzel gelecek, ülkemizin dört bir köşesinden daha nice güzel haberler alacağız.'' -''HAYAL EDİYORUZ AMA ASLA HAYALCİ DEĞİLİZ''- Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. kuruluş yıl dönümünün kutlanacağı 2023 için hedefleri belirlerken Türkiye'nin bu büyük dinamizmine güvendiklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin 2002 yılından bu yana ortaya koyduğu büyük değişimle, bu güce, bu enerjiye ve bu potansiyele fazlasıyla sahip olduğunu gösterdiğini dile getirdi. Türkiye'nin bugün dünyanın en büyük 17. ekonomisi konumuna yükselmiş durumda olduğunu hatırlatan Erdoğan, bu başarıldıysa daha iyisinin de başarılabileceğini söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti: ''2023'te hedefimiz ekonomide ilk 10 ülke arasında yerimizi almaktır, inşallah bunu da başaracağız. Kişi başına milli geliri 25 bin dolar seviyesine çıkaracağız. İhracatı 500 milyar dolara, dış ticaret hacmini 1 trilyon dolara yükseltmek için çalışacağız. İstihdam oranını 10 puan artırarak çalışan nüfusumuzu 30 milyona kadar yükseltmeye gayret edeceğiz. İşsizlik oranını Türkiye genelinde inşallah yüzde 5'lere kadar gerileteceğiz. Artık bu uzun vadeli hesapları yapmak, bu uzun vadeli hedefleri koymak durumundayız. Çünkü Türkiye artık günübirlik hesaplarla durumun idare edilebileceği bir ülke değil. Herkes konumunun hakkını vermek, hesabını iyi yapmak zorunda... Hükümet olarak bu sorumlulukla, bu gereklilikle hareket ediyoruz. Bu yüzden 2023 yılının Türkiye'si için bugünden hedefler koyuyoruz. Hepimiz daha mutlu, daha müreffeh bir Türkiye hayal ediyoruz. Hayal ediyoruz ama asla hayalci değiliz; millet olarak bütün hedeflerimizi yakalayacak potansiyele fazlasıyla sahip olduğumuzu geçen sekiz buçuk yıllık sürede ispat ettik.'' -''UZUN BİR YOLDAN BUGÜNLERE GELDİK, BÜYÜK BEDELLER ÖDEYEREK GELDİK''- ''Ulusa Sesleniş'' konuşmasıyla her ay ekranlar aracılığı ile vatandaşlarla bir araya geldiğini belirten Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin aldığı mesafeleri, kaydettiği gelişmeleri bu vesile ile vatandaşlarla paylaştığını dile getirdi. ''Uzun bir yoldan bugünlere geldik, büyük bedeller ödeyerek geldik'' diyen Erdoğan, bugünün kazanımlarını sürekli hale getirmek, huzur ve istikrarın değerini bilmek mecburiyetinde olunduğunu ifade etti. Türkiye'nin nerelerden bugünlere geldiğinin unutulmaması gerektiğini kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bakınız bundan daha 10 yıl önce tarihinin en ağır krizini yaşıyordu bu ülke... Yaşanan siyasi çalkantılar, ekonominin adeta dibe vurmasına yol açmış, ülke iflasın eşiğine gelmişti. Bu kahırlı günleri hep birlikte yaşamadık mı? Ülkemizin içine düştüğü çaresizliğe hep birlikte üzülmedik mi? Siyasilerin sorumsuzca hal ve tavırları sebebiyle her şey tepetaklak gitmedi mi? Sadece birkaç gün içinde 675 bin lira olan dolar kuru 1 milyon 470 bin liraya ulaşmadı mı? 2001 krizi öncesinde yüzde 39'larda olan enflasyon, kriz sonrasında yüzde 68,5'a kadar yükseldi. Devlet iç borçlanma senedinin faiz oranı yüzde 36,2'den yüzde 100'e çıktı. Gecelik faiz oranları yüzde 7500'e kadar fırladı. Merkez Bankasının döviz rezervi 26,5 milyar dolardan 16 milyar dolara düştü. Devalüasyonun hemen öncesinde Merkez Bankasından tam 5,4 milyar dolar düşük kurdan çekim yapıldı. Ne oldu o para, birilerine peşkeş çekildi. Fona devredilen bankaların millete maliyeti 46 milyar dolar oldu. Ülkemizin dünyadaki imajı, kredibilitesi, güvenilirliği hepimizin içini acıtacak bir haldeydi. İnsanımızın Türkiye'nin geleceğinden umudu kalmamıştı, gençlerimiz ülkelerini terk etmek istiyorlardı. Bugünün Türkiye'si şükürler olsun ki o günlerin Türkiye'sine hiç benzemiyor. Bugün yediden yetmişe her insanımızın umutları, hayalleri, gelecekten beklentileri var. O günlerde yurt dışına çıkan insanlarımız kimliklerini açıklamaktan adeta utanıyorlardı, bugün dünyanın her ülkesinde gururla dolaşıyorlar. Ekonomide rekor üstüne rekor kırılıyor, yaşanan büyük küresel krizden alnının akıyla çıkan, büyüyerek çıkan birkaç ülkeden biri Türkiye... İnşallah bir daha o karanlık günlere dönmeyeceğiz, huzur ve istikrarımızı koruyarak her geçen gün başardıklarımızın üstüne yeni başarılar koyacağız.'' -''KAMU VE ÖZEL SEKTÖR YATIRIMLARIYLA TÜRKİYE MÜREFFEH GELECEĞE DOĞRU YÜRÜYOR''- O günlerde; fabrikalar, işletmeler ve ticarethanelerin ardı ardına kepenk indirdiğini ve yatırımların düşme noktasında olduğunu anlatan Erdoğan, bugün bir ile gittiklerinde onlarca tesisi ve yatırımı tek bir törenle açtıklarını dile getirdi. Şubat ayı içerisinde bunun bir örneğinin Sakarya'da yaşandığını kaydeden Başbakan Erdoğan, tek bir törenle 54 ayrı tesisi ve yatırımı hizmete açtıklarını ifade etti. Bu tesislerin maliyetinin 212 milyon lirayı bulduğunu bildiren Erdoğan, kamu ve özel sektörün yatırımlarıyla Türkiye'nin müreffeh geleceğe doğru yürüdüğünü söyledi. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Türkiye'nin başta bölge ülkeleri olmak üzere bütün ülkelerle barışı ve iş birliğini esas alan ilişkileri de gelişmeye devam ediyor. Bu ayın hemen başında yaptığımız ve geniş bir iş adamları topluluğunun da katıldığı Kırgızistan ziyareti bunun güzel bir örneğini oluşturuyor. Türkiye, bildiğiniz gibi 1992 yılında bağımsızlığını kazanan Kırgızistan'ı ilk tanıyan ülkelerden biri... 1992 yılından sonraki süreçte, aramızdaki yakın tarihi ve kültürel bağların bir gereği olarak, Kırgızistan'ın kalkınmasına katkıda bulunmayı görevimiz bildik. İş adamlarımız ve müteahhitlerimiz yaptıkları yatırımlarla Kırgızistan'ın gelişip kalkınmasında önemli bir rol oynuyorlar. Bugün Kırgızistan'da 30 civarında Türk firmasının yaklaşık 450 milyon dolarlık doğrudan yatırımı bulunuyor. Yine bu ülkede toplam değeri 350 milyon doları bulan çeşitli altyapı çalışmalarını da içeren pek çok kapsamlı proje müteahhitlerimiz tarafından üstlenilmiş durumda. Türkiye ve Kırgızistan arasındaki dış ticaret ilişkilerinde de umut verici gelişmeler yaşanıyor. 2002 yılında Kırgızistan'a ihracatımız sadece 42 milyon dolar seviyesindeydi. Dünya ekonomisindeki olumsuz şartlara rağmen 2010 yılında 4 kat artışla 160 milyon dolarlık bir ihracat rakamına ulaşmış durumdayız.'' -''TÜRKİYE GELECEĞİN EN PARLAK YILDIZLARINDAN BİRİ OLACAKTIR''- Kırgızistan'da 2010'da sıkıntılı bir süreç yaşandığını hatırlatan Başbakan Erdoğan, Oş ve Celalabad şehirlerinde yaşanan olayların ülkenin tamamını olumsuz şekilde etkilediğini ifade etti. Anayasa referandumu ve ardından yapılan seçimlerle bugün Kırgızistan'ın bölgenin parlamenter demokrasiye sahip bir ülkesi olarak yoluna devam ettiğini belirten Erdoğan, bütün bu süreç boyunca Türkiye'nin bütün imkanlarıyla dost ve kardeş Kırgızistan'ın yanında olduğunu, bundan sonra da olmaya devam edeceğini bildirdi. Yine bu ay içinde Türkiye-Suriye sınırında bir başka tarihi olayı gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadıklarını kaydeden Erdoğan, 6 Şubat günü, Hatay'da, Asi nehrinin kenarında Suriye Başbakanı Itri'nin de katılımıyla Dostluk Barajı'nın temelini attıklarını hatırlattı. Bu törenin heyecanını Türk ve Suriye vatandaşlarının da kendileriyle birlikte yaşadıklarını belirten Erdoğan, bu barajın iki ülke arasında isminin hakkını veren bir dostluk köprüsü olacağını dile getirdi. Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Türkiye, bölgesinde büyük bir değişim yaşanırken, huzur ve istikrarıyla, işleyen demokrasisiyle, gerçekleştirdiği ekonomik atılımla çevresine bir ilham kaynağı oluyor. Ülke olarak doğru yolda ilerliyoruz ve bu gerçek yaşanan her gelişmeyle bir kere daha teyit ediliyor, aynı zamanda da doğrulanıyor. Birliğimizi ve beraberliğimizi her zamankinden daha sağlam tutarak, ülkemizin bu gelişme çizgisinden rahatsız olanların, huzur ve istikrarımıza gölge düşürmek isteyenlerin oyunlarını da bozacağız. Ülkemizin geleceğini istikrarsızlıktan medet uman karanlık zihinlere asla kurban vermeyeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti, 100. kuruluş yıl dönümüne, bugünkü hedeflerinin tamamına aydınlık bir ülke olarak ulaşacaktır, bundan hiçbir insanımızın şüphesi olmasın. Kendimize güvenmeye, ülkemize inanmaya her şart altında devam edeceğiz. Biz inanıyoruz ki Türkiye geleceğin en parlak yıldızlarından biri olacaktır. Allah'ın izniyle hepimiz bu gurur ve mutluluğa doyasıya hasretiz ve bunu yaşayacağız.''
<< Önceki Haber Başbakan ulusa seslendi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER