Bahçeli'nin konuşmasından satırbaşları:
"Bölücülük üzerinden kirli
siyaset yapan
Başbakan'ın tutumu dehşet vericidir.
Polis kordonu altında salonlarda yaptığı parti toplantılarında ve başlatılan
sokak kampanyası ülkemizin nasıl bir kaosa sürüklendiği ortada. Bizzat bir Başbakan'ın yakından şahitliğinde yaşanan geliymelerle AKP zihniyetinin
terörle mücadeleden
ders çıkarmadığı çok net ortada. Bu ağır sorunu basit bir belediyecilik seöveiyesine indirgemiş ve silahlı örgütlerin ve silahsız uzantılarının eylemlerini tanımlamaktan ısrarla kaçınmıştır. Çöp toplamama ve
kepenk kapattırma karşısındaki tepkisi oy kaybındandır."
"Kendisi neyin siyasetini yapmaktadır. Bölücü mehrakların söylemleri ile kendi kimlik siyaseti arasında nasıl bir farklılık bulunuyor. İki parti arasında yaşanan gerilimin sebebi ve Başbakan'ın cesaret verici söylemleri yeni bir senaryoya işaret ediyor. Erdoğan, bunun yanısıra silahla konuşanların demokrasiden konuşamayacağını söyleyerek
PKK'yı siyasete davet etmekte ve yol göstermektedir. Barış isteniyorsa silahların susması gerekir söylemi ne dediğini bilmiyora ya da başka bir senaryonun hazırlandığına işarettir. Başbakan bunu millete açıklamak zorundadır. PKK saldırıları durursa Başbakan kiminle masaya oturacaktır."
"Bu
hain planlar bugün Türkiye'yi 89 yıl önce olduğu gibi bir karar aşamasına getirmektedir. Vatandaşlarımız bu tehditlere rağmen tuzaklara düşmemiş, karvdeşliğimizin devamı yolunda hem bölücülere hem de AKP zihniyetine göstermişlerdir. AKP ve Başbakan yıllardır ektiği rüzfarı şimdi
fırtına ile biçmekötedir. Terör örgütünün stratejik anlamda yeni bir safhaya geçtiğini görüyoruz. Yıllardır süren gaflet ve
ihanet arasındaki gidiş gelişlerin ilk ağızdan
itirafı olarak yorumluyoruz Başbakan'ın son açıklamalarını. 6 yıllık iktidarı döneminde bu düştüğü aczin itirafıdır. Bu kayıp yılların
faturasının telafisi çok zor. Bu zaafiyetin milletimizdeki karşılığı yüzlerce şehit ve gazi, can ve mal kaybına uğramış vatandaşlar ve tahrip edilen bin yıllık kardeşlik ruhudur. Bunun bir bedeli mutlaka olmalı. AKP bunun bedelini mutlaka ödemeli. Düştüğü gafleti doğrudan itiraf etmeli."
"Belirsizlik sarmalı her tarafı hakimiyeti altına almıştır. Meselelerdeki teşhiste bulunan kafa karışıklığı
ekonomik krizin derinleşmesine neden olmaktadır. Bu nafile girişimler iye yaramamıştır. Ekonominin yaşadığı sıkıntı hali reel sektöre yansımıştır. Şirket ve
kooperatif sayısında önemli düşüşler olmuştur. Kurulan
iş yeri sayısı da azalmıştır. Kapanan iş yeri sayısı ise geçen yıla göre 70.8 artmıştır. Erdoğan'ın IMF üzerinden yürüttüğü polemik ekonomiye yönelik bir çözüm arayışının olmadığını göstermiştir. Erdoğan, rest çektiği IMF'yi 2003'te kutsamıştır. İktadır boyunca IMF ile içli dışlı olan AKP bu sayede ayakta kalmış ve sendelediği her anda IMF'nin eline sarılmıştır. Bu çıkışlar hükümete olan güveni sarsmıştır."
"Tüm bunlara rağmen hükümetten gelen çelişkili açıklamalar IMF ile ilişkilerde ne yapılacağının kararlaştırılamadığını gösteriyor. Her anın faturası milletimizin sırtına yüklenecek. Krizin ekonomik sistemde mesafe aldığı bir dönemdeyiz. İstikrar masallarına inat ekonominin tüm kesimlerinde feryatlar yükselmektedir. Zamların milletimizin soluğunu kestiğini anlayamıyorlar.
Doğalgaz zammı ortada. Böylece 5 kez yapılan zamda toplam artış yüzde 82.15 olmuştur. Bu zammın sebebi biriken yüktür ve fatura milletimize kesilmiştir.
Elektrik fiyatlarını da kaçınılmaz olarak yükseltecektir.
Petrol ve döviz fiyatları ortadayken bu zamları anlamak mümkün değildir. Mazeret göstererek işin içinde sıyrılamazlar. Bu zammı AKP hükümeti izah etmelidir. Milletimizi soğuğa mahkem edenleri bizde hukukta mahkum edeceğiz. Bunun için ne gerekiyorsa yapacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın."