2009'dan itibaren devreye sokulan ikinci plan!

GYV Başkan Yardımcısı Cemal Uşşak, son günlerde ülke gündemine oturan gelişmelerle ilgili açıklama yaptı.

2009'dan itibaren devreye sokulan ikinci plan!

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV) Başkan Yardımcısı Cemal Uşşak, 2009'da işleme konulmuş olduğunu düşündüğü bir plandan bahsederek ' 2009'dan itibaren ikinci planı devreye soktular. AKP ve Cemaati birbirine düşürme planı.' şeklinde konuştu. 

Antakya Kültürlerarası Diyalog Derneği'nin davetlisi olarak Hatay'a gelen GYV Başkan Yardımcısı Cemal Uşşak, son günlerde ülke gündemine oturan gelişmelerle ilgili düşüncelerini paylaştı.

Son yıllarda, 28 Şubat'ta Cumhuriyet gazetesinde, Aydınlık'ta, Ulusal kanalda Hizmet Camiası için hangi yakıştırmalar, sıfatlar kullanılmışsa, hiç değiştirmeden bugün aynı sıfat ve yakıştırmaların kendilerine mümin, Müslüman kardeşler tarafından Hizmet Hareketi'ne karşı kullanıldığını da sözlerine ekleyen Uşşak şöyle konuştu: "Fitnenin kaynağı nedir, nereden geliyor? Şuan Silivri'de görülmekte olan bir dava var. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin ve Fethullah Gülen'i bitirme planı. Bir plan hazırladılar. Bu planı hazırlayanlar tatbike muaffak olamadı. Neden oraya Fethullah Gülen diye yazdılar? Halbuki Ak Parti'ye omuz veren, destek veren başka cemaatler de vardı. Halen de var. 40 yıldır eğitim diyen bir cemaat var burada. Ve haliyle bu Hizmetin okullarından mezun olan, Fethullah Gülen'i seven, hayranlık duyan yüzlerce bürokrat var. Üs kademeye çıkmış bunlar. Ak Parti iktidara geldiği zaman önemli ölçüde - tamamen demiyorum zaten mümkün değil - bu camiadan yetişen bürokratlarla çalıştı. Çalışıyordu 2004'te. Çalışmaya devam etti. O plan hazırlayanlar onun için buraya Fethullah Gülen'i bitirme planı dediler. Dediler ki bu 2 gücü biz bitirirsek ondan sonra biz de eski günlere döneriz. Ama muaffak olamadılar. 

"2009'DA İKİNCİ PLAN OLAN DÜŞÜRME PLANI DEVREYE SOKULDU"

O zihniyetin devamı dışarıdaki ayakları 2009'dan itibaren benim naçizane görüşüme göre ikinci planı devreye soktular. AKP ve Cemaati birbirine düşürme planı. Bitirmeye muaffak olamadılar; düşürme planını devreye soktular. Düşürme planı daha sofistike, daha sinsice. 2009'dan itibaren siyasi otoriteyi işlemeye başladılar. İşte filan daire bir genel müdür var. E ne yapıyor bu müdürler? Sadece kendi cemaatlerinden olanları bu daireye alıyorlar. Eğer ben arkadaşlarımı tanıyorsam, arkadaşlarım adil davranır. Bunu yapamazlar. Eğer bir kişi dahi olsa bunu yapmış ise, bu zihniyet bunu 100 göstererek siyasi otoriteye bunu telkin etti. Bu telkini ede ede iz bıraktı. Bunun en yaygın ifadesi nedir? "Amirleri değil, abilerini dinliyorlar". O zaman şu soruyu sormak lazım: Eğer siyasi otorite bunun doğruluğuna inanıyor ise o zaman gereğini neden yapmadı? Eğer doğruluğuna inanmıyor idi ise o zaman o arkadaşları bu camia ile irtibatlı arkadaşları şimdi değil, 17 Aralık'tan sonra değil, 2009'dan bu yana hallaç pamuğu gibi oradan oraya, oradan buraya niye gönderdi? 

"MADEM İHANETİ DAHA ÖNCE GÖRDÜN, OLİMPİYATLARDA BİTSİN BU HASRET NİYE DEDİN?" 

Aziz Babuççu Ak Parti İstanbul İl Başkanı bir kaç hafta önce bir TV kanalında söyledi. 'Cemaatler ile ilgili tasfiyeler çok önceden başladı' dedi. Niye başladı o zaman? Bir taraftan bu tasfiyeler devam ederken öbür taraftan da Tayyip bey diyor ki Hocaefendi'yi kastederek 'O'nun 28 Şubat'taki ihanetini de gördük.' 28 Şubat'taki ihanetini gördün de daha düne kadar, geçtiğimiz yıl gerçekleşen Türkçe Olimpiyatları'na kadar 'Artık Hocam bitsin bu hasret. Dön bu ülkeye' niye dedin o zaman? Daha düne kadar 'Hocam dualarınızı bekliyorum' niye dedin o zaman? Madem 28 Şubat'ta ihanetini görmüşsen. Peki ne zaman bu camianın çete örgüt, haşhaşi olduğunu idrak ettiler? 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sabahı başlarına bir saksı mı düştü birden anlayabildiler? 17 Aralık'tan önce "Anlayamamışız" diyorlarsa eğer o zaman şunu sorma hakkımız yok mu? Peki devlet aklı neredeydi. Bu ülkenin Milli İstihbaratı yok muydu? Eğer diyorlarsa 'Farkındaydık siyaseten ses çıkarmadık.' O zaman ben bir soru daha sorarım; Siyasi ahlak nerede?"

"BU TAMAMİYLE SANAL BİR ÇUVAL"

Yaşananların tamamen sanal olduğunu sözlerine ekleyen Uşşak, "Bu tamamiyle sanal bir çuval. 17 Aralık sonrası meydana gelen hadiseleri boca edecek bir çuval. Yarın öbür gün inanıyoruz ki, adım gibi biliyorum bugün bunu söyleyenler yarın öbür gün mahcup olacaklar. Ama iş işten geçecek. 28 Şubat döneminde Hocaefendi hakkında yazıp çizenlerin daha sonra bundan pişmanlık duymaları gibi." diyerek sözlerine son verdi.

CİHAN

<< Önceki Haber 2009'dan itibaren devreye sokulan ikinci plan! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER